Ekolojist Özbucak: Yangınların tekrarlanmaması için iktidara baskı sürdürülmeli

img
ANKARA - Ekolojist Coşkun Özbucak, orman yangınlarının tekrarlanmaması için ekoloji örgütleri, siyasi partiler ve STÖ'lerin bir araya gelerek altyapı sorunları ve diğer eksiklikler konusunda iktidara baskıyı sürdürmesi gerektiğini söyledi.
 
Küresel ısınmanın etkisiyle kavurucu sıcaklıkların yaşandığı yaz aylarında Türkiye büyük orman yangınlarına teslim oldu. İlk olarak 28 Temmuz’da Antalya’nın Manavgat ilçesindeki ormanları küle çeviren alevler, Akdeniz’in diğer illeri ile birlikte Ege, Marmara, Batı Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan 49 kentte baş gösterdi.
 
Ülke tarihinin en büyük orman yangınları arasına geçen bu yangınları söndürme konusunda yaşanan zafiyetle birlikte,  yetersiz sayıda yangın söndürme uçağı olması ve var olanların da hangarlarda bekletilmesi yoğun tartışmalara yol açtı. Başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumların yangınlara müdahale etmekte eksik ve yetersiz kalması, muhalefet ve kamuoyunun iktidara yönelik tepkisi ve eleştirilere neden oldu. Yangınların yaşandığı bölgelerdeki birçok yurttaşın evleri ve yaşam alanları kül oldu. On binlerce hayvan yanarak öldü. Yangın bölgesinde ve yakınlarında yaşayan yurttaşlar evlerini terk etmek zorunda kaldı.
 
Ordu Çevre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ekolojist Coşkun Özbucak, ülkenin ciğerlerinin yandığı orman yangınların tekrarlanmaması için yapılmaması gerekenleri anlattı.
 
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
 
Her yangın bölgesine ve zamanına göre yangının çıkış nedenlerinin farklı olabileceğini dile getirerek sözlerine başlayan belirten Özbucak, orman yangınlarının bu kadar yaygınlaşmasındaki baş faktörün, yaz döneminin kuraklığı ve iklim değişikliği olduğunu kaydetti. 
İklim değişikliğiyle beraber ısının artmasının kendi başına büyük bir sorun teşkil ettiğini söyleyen Özbucak, “Dikkat ederseniz bu yangınlar sadece Türkiye’de değil, Yunanistan ve diğer Avrupa ülkelerinde de aynı zamanda yaşandı. Hepsinde mi aynı nedenle ortaya çıktı peki? Muhakkak hepsinde farklı farklı nedenler var ama özellikle ısının çoğalması baş nedenlerinden biri. Biliyorsunuz bir cam kırığı bile ısının yoğun olmasından dolayı büyük bir yangına dönüşebiliyor. O nedenle iklim değişikliğinin belirleyiciliği ve etkinliği orman yangınlarında baş neden olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.  
 
' İKTİDARIN SORUMLULUĞUNDA’
 
Özbucak, orman yangınlarının nedenlerinden bir diğerinin “insanın yarattığı faktörler” olacağı gibi, iklim değişikliğinin de insanların yarattığı etkiler sonucunda meydana geldiğinin altını çizdi. İklim değişikliğinin, kapitalizmin aşırı üretimi ve karbon salınımının çoğalması gibi insani sebeplerle ortaya çıktığını hatırlatan Özbucak, aynı sebeplerle orman yangınlarının giderek yaygınlaştığını vurguladı.
 
Özbucak, devamında şunları ifade etti: “Bununla birlikte ormanları hor kullanma anlamında yaygınlık var. Sosyal medyada da bunlar oldukça görünür oluyor. Örneğin, pikniğe gitmiştir kişiler, çöplerini orada bırakmışlardır ve çöplerin içinde cam kırığı vardır. O cam kırığı bir ormanın kül olmasına ve devamında koca bir ekosistemin alt üst olmasına sebep oluyor. Maalesef insanların bu konuda duyarsızlığı var. Fakat bunun asıl sorunu olarak iktidarın orman politikasına da bakmak gerekiyor. Yani ‘her şeyden sorumlu yönetenler mi?’ dendiğinde bu bir suçlama olmuyor, tespit oluyor. Çünkü ülkede gelişen her şeyden o ülkenin iktidarları sorumludur. Ormanların korunması da onların sorumluluğu altındadır. Bu nedenle bugün yaşanan orman yangınlarının uzun süreli söndürülememesi de yine sistemin ve iktidarların yangın söndürme konusundaki yetersizliğinden ya da niyetinden kaynaklıdır.”
 
SAĞLANAN RANT 
 
Özbucak, geçmişte yaşanan orman yangınlarından sağlanan rantların bugüne referans olacağının da altını çizdi. “Türkiye’nin her tarafı maden proje sahası haline getirildi. Peki ormanların var olduğu yerlerde maden projesini hayata geçirmek ne kadar mümkün olabilirdi?” diye soran Özbucak, insanlar buna büyük tepki gösterecekleri için böylesi adımlar atmanın çok zor olduğunu, fakat yanmış yerlerde böyle bir projenin yaşama geçirilmesinin orman zaten yok olduğu için halkın tepkisini düşüreceğini kaydetti.
 
ORMANLAR YOK EDİLİYOR
 
Türkiye’de orman yangınlarının söndürülmesinde ortaya çıkan yetersizlik ve gecikmelerin de yine birçok sebebe dayandığını dile getiren Özbucak, “Bunlardan biri altyapı sorunu. Uçağın, helikopterin, itfaiyelerin yeteri olmadığı bir Türkiye’de niyetiniz yangını söndürmek olsa bile zaten altyapı yetersizliğinden dolayı yangını söndürme şansınız söz konusu değil. Bir başka sebep ise operasyonlar. Askeri operasyonların olduğu yerler ‘sakıncalı bölgeler’ olarak görüldüğü için ormanlar yok ediliyor. Yani ormanları kendilerince ‘koruma alanları’ olarak görüldüğü için çıplak alan olması gerekiyor ki operasyonlar rahat yapılsın. Tunceli’de de yaşıyoruz şu anda bunun örneğini” dedi.
 
ORMANLAR YAŞAMIN KENDİSİ
 
Ormanların yaşamın kendisi olduğuna vurgu yapan Özbucak, şunları ekledi: “Ormanlar, hem oksijen deposudur hem de yaban hayatın cennetidir. Ormanları yok ettiğiniz zaman insanlar ve tüm canlılar bundan doğrudan etkilenecektir. Ormanın olmadığı bir yerde insan sağlığı nasıl olabilir? Ormanların yok olması milyonlarca yıl gelen ekosistemi alt üst etmektir. Bunun yeniden oluşması da milyonlarca yılı alacağı için oradaki yaşam alt üst olacak ve sağlığımızı tehdit edecek. Benim bünyem buradaki bulunan ormanın ekosistemi üzerine alışmış ve ona dengelidir. Şimdi o orman tahrip edilip yok edildiğinde bundan en çok benim sağlığım ve yaşamım etkilenecek.”
 
YOL AÇTIĞI TOPLUMSAL TRAVMA
 
Yaşamdaki her değişikliğin bir takım travmalara neden olduğunu belirten Özbucak, gözümüzün gördüğü, yaşam bicimizi oluşturan bir doğanın yok olmasının ister istemez psikolojimizi bozacağını ve bir toplumsal travmaya dönüşeceğini dile getirdi.
 
Orman köylüsünün çıkan bu yangınlardan sonra yeniden o bölgede yaşayamayacağı için iç göçe mecbur bırakıldığını söyleyen Özbucak, gittikleri yerde başka bir doğaya, yaşama uyum sağlamak zorunda kalan bu insanların çeşitli travmalar yaşayacağını ve psikolojik olarak etkileneceğini kaydetti. Özbucak, “Dedelerinden, babalarından gördükleri ve kendi yaşadıkları bir geleneği sürdürdüğü bölgenin yok edilmesinden dolayı terk edilmesi ağır travmalar yaratacaktır. Bu tehlikeli bir süreçtir toplumsal travmalar açısından” ifadelerini kullandı.
 
‘İKTİDARA BASKI YAPILMASI GEREKİR’
 
Özbucak, yangın olduktan sonra orman yangınlarının tehlikelerini ve önlemlerini tartışmalarının çok manasız olduğunu da ifade eti. Yangın olmadan önce “Nasıl önlem alabiliriz?” sorusunun peşine düşülmesi gerektiğini söyleyen Özbucak, oluşan belli bir toplumsal bilinçle partilerden sendikalara tüm toplumun bugün Türkiye’de yangın söndürme uçakları dahil altyapı hazırlıklarının yapılması anlamında baskısını sürdürmesi gerektiğinin altını çizdi.
Özbucak, önlem almak için ise bundan sonraki süreçte ekoloji örgütleri ve siyasi partilerin ‘Bu zaaf ne zaman giderilecek? Yangın söndürme uçakları ne zaman alınacak, ne zaman onarılacak? Orman memurları yangın söndürme ekipmanları konusundaki eksiklikleri ne zaman giderecek?’ diye bu baskıyı süreklileştirmesi gerektiğini belirtti.
 
“Yoksa yeni bir yangın olacak, aynı sıkıntılar yaşanacak” uyarısında bulunan Özbucak, bunun yalnızca ekoloji örgütlerinin değil, partilerden derneklere ve sendikalara kadar tüm herkesin sorunu olduğunu vurguladı. 
 
Özbucak, bunu “Çünkü ekoloji yaşamın bir bütünüdür. Yalnızca ekoloji örgütlerinin sahip çıkacağı bir alan değildir. Özellikle örgütlü insanların bu konuda sık sık eksiklikleri dile getirerek yeni yangınlar başlamadan ve tekrarlanmadan iktidara bu konularda baskı yapması gerekmektedir” sözleriyle dile getirdi.