ANKARA - İşkencedere Vadisi'nde yapımı devam eden taş ocağı çalışmalarına dair rapor hazırlayan Türkiye Ormancılar Derneği, ocak faaliyetinin acilen durdurulması çağrısı yaptı.
Türkiye Ormancılar Derneği, Rize’nin İkizdere ilçesinde bulunan İşkencedere Vadisi'nde, iktidara yakınlığıyla bilinen Cengiz İnşaat tarafından yapımı devam eden taş ocağı çalışmalarına dair rapor hazırladı.
Dernek hazırladığı raporu yaptığı yazılı açıklama ile açıkladı. Yapılan çalışmanın tamamen yanlış bir yerde planlandığı belirtilen açıklamada, “Bu şekilde dik, sarp ve ormanlarla kaplı, köy yerleşimlerinin ortasında ve tarım alanlarına neredeyse bitişik yerlerde taş ocağı kurulması, ocak daha faaliyete başlamadan çevre ihtilaflarının oluşmasına neden olmaktadır. Öte yandan yöre insanını etkileyecek, mevcut yaşam birliklerini ve habitatları tamamen yok ederek kayalık bir ekosisteme dönu¨ştu¨recek bir faaliyet için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilmiş olması da ayrı bir sorundur. Bu durum çevre, orman ve doğanın korunması ile ilgili yu¨ru¨rlu¨kte olan yasalara da aykırılık teşkil ettiği gibi, telafisi mu¨mku¨n olmayan zararlar ortaya çıkarmaktadır” denildi.
'ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR' KARARI
Projenin tanıtım dosyasının (PTD) 21 Ağustos 2020’de hazırlanarak Rize Valiliği’ne başvurulduğu hatırlatılan açıklamada, "PTD’de hammadde u¨retim izni 97,88 hektar olan alanın 13,45 hektarında çalışılacağı açıklanmıştır. ÇED Yönetmeliğine göre 25 hektardan küçük maden ocaklar, Yönetmeliğin EK-2 listesinde kaldığı için ÇED raporu hazırlanmamakta ve ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilerek hızlı bir şekilde ocak faaliyetleri başlatılmaktadır. Nitekim Ocak 2021’de, İkizdere’deki bazalt ocağı PTD’si revize edilerek yeniden Rize Valiliğine sunulmuş ve 27 Ocak’ta ÇED gerekli değildir kararı verilerek ocağın faaliyete başlamasının önü açılmıştır. Hemen sonrasında ise 8 Mart’ta aynı bazalt taş ocağı için 13,45 hektar olan izin alanını 37,02 hektara çıkartacak kapasite artışı için süreci başlatılmıştır. PTD’de taş ocağının tamamen orman alanı içinde olduğu belirtilmesine rağmen, alanda tarım alanları da bulunduğu için 20 Mart tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile bazalt ocağı ve bağlantı yolu üzerindeki taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir” bilgileri yer aldı.
'KAMULAŞTIRMA BEDELİ ÖDEMEMEK İÇİN'
Projenin ormanları, dereleri, vadileri ve yerleşim alanlarını tehdit ettiğine vurgu yapılan açıklamada “Son yıllarda ekonominin lokomotifi olarak görülen inşaat sektörünü ucuz hammadde ile beslemek için mıcır ve kum elde etmek amacıyla açılan taş ocaklarının sayısı hızla artmaktadır. Yer seçiminde kamulaştırma bedeli ödememek için genellikle ormanlık alanlar ya da dere yatakları tercih edilmektedir. Bu tercih nedeniyle kamu kurumları ve şirketlerin ekonomik maliyeti bir miktar düşse bile, bu uygulamanın ekolojik ve sosyal maliyeti çok yüksek olmaktadır. Bu tür uygulamalar ülkemizin doğal varlıklarının nasıl bir talana maruz bırakıldığı ve olağanüstü doğal varlıkların nasıl değersizleştirildiğinin en açık kanıtıdır” denildi.
2025’E KADAR ÜRETİM YAPILACAK
Yöre insanını etkileyecek, mevcut yaşam birliklerini ve habitatları tamamen yok ederek kayalığa dönüştürecek bir faaliyet için verilen “ÇED gerekli değildir” kararının ayrı bir sorun olarak ortaya çıktığı belirtilen açıklamada, “Üstelik bu karar verildikten sadece kırk gün sonra 13,45 hektar olan ocak alanının 37,02 hektara ve 15.7 milyon ton olan yıllık taş üretiminin 20 milyon tona çıkarılmasına yönelik kapasite artışı için ÇED başvurusunda bulunulmuş ve başvuruda 2025 yılına kadar üretim yapılacağı açıklanmaktadır. Taş ocağının gerekçesi olarak İyidere ilçesinde yapılması planlanan lojistik merkez ve liman gösterilmektedir. Ancak bu lojistik merkez ve limanın ÇED raporunda ‘Proje kapsamında herhangi bir malzeme ocağı işletilmesi veya hazır beton tesisi kurulması planlanmamaktadır’ diye yazmasına rağmen İkizdere’deki taş ocağında işlemlere başlanmıştır” ifadeleri yer aldı.
HUKUKİ TEMELİ YOK
Hukuki bir temeli olmayan bir gerekçeyle orman tahribatının önünün açıldığı belirtilen açıklamada, “Taş ocağı proje tanıtım dosyasında, proje alanının tamamının orman olduğu yazılmaktadır. Oysa ocak alanında tarım alanları da bulunmakta olduğu gerekçesiyle 20 Mart tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile bu tarım alanları acele kamulaştırılmıştır. Dolayısıyla proje tanıtım dosyasının yeterli inceleme yapılmadan hazırlandığı anlaşılmaktadır. Proje alanının çok yakınında köy yerleşimlerine ait ev ve diğer yapılar bulunmaktadır. Bölgede yaşayan halkın evlerine 230 metre, tarla ve tarım alanlarına ise 50-70 metre mesafelerde yılın neredeyse tamamında delme, patlatma, yükleme ve taşıma faaliyetlerinin öngörülmesi her şeyden önce fahiş bir planlama hatasıdır" diye belirtildi.
'KAZI FAZLASI DERE YATAĞINA BOŞALTILDI'
Daha ocak için kazı faaliyetleri başlamadan sadece yol genişletilmesi çalışmalarında dahi ocağın proje tanıtım dosyasındaki taahhütlere uyulmadığı kaydedilen açıklamada, şu bilgiler yer aldı: "Dere yataklarına müdahale edilmeyeceği taahhüt edilmesine rağmen ocak alanına giden yolun genişletilmesi çalışmalarında kazı fazlasının dere yataklarına boşaltıldığı, hatta yol kenarındaki orman ağaçlarına Orman Kanununa aykırı olarak zarar verildiği, köklerinden söküldüğü ve dere yatağına atıldığı da görülmektedir. Özetle doğrudan ve dolaylı olarak dere yatağına müdahale edilmiştir. Karadeniz Bölgesindeki sellerin büyük bir çoğunluğunun nedeni dere yataklarına yapılan 2 müdahalelerdir."
'ACİLEN SONLANDIRILSIN'
Şimdiden bölgede sel riskinin arttığını ve derelerden akan suyun kalitesinin erozyon nedeniyle bozulduğu aktarılan açıklamada, "Türkiye Ormancılar Derneği olarak gelecekte yaşanması olası sel ve heyelanlara karşı yetkilileri uyarıyor ve acilen ocak faaliyetlerinin sonlandırılması ve devam eden dava süreçlerinin tamamlanması gerektiğine inanıyoruz. Yörede uluslararası sözleşmelere göre korunması gereken hayvan türleri bulunmakta olup, proje tanıtım dosyasında da bu türler açıkça raporlanmıştır. Bern Sözleşmesinde 'Kesin olarak korunması gereken hayvan türlerinin üreme ve dinlenme yerlerine kasıtlı olarak zarar vermek veya buraları tahrip etmek, yabani faunayı üreme, geliştirme ve kış uykusu dönemlerinde kasıtlı olarak rahatsız etmek yasaktır' hükmü yer almaktadır" ifadeleri yer aldı.
'AĞAÇ YETİŞMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
Taş ocağının faaliyete başlamasından sonra oluşacak toz kirliliği nedeniyle vadideki ormanların, çay alanları ve bahçe bitkilerinin olumsuz etkileneceği uyarısında da bulunulan açıklamanın devamında şunlar yer aldı: "Çok dar ve dik bir vadide yankılanacağının da hesaba katılarak, işletmeden kaynaklanan gürültünün, başta uyku bozukluğu olmak üzere insanlarda ruhsal sorunlar yaratması ve yaban hayvanlarını da olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Diğer yandan taş ocağının faaliyetin sona ermesinden sonra rehabilite edileceği de proje tanıtım dosyasında taahhüt edilmektedir. Ancak sıyrılması öngörülen toprak miktarı sadece 20 cm kalınlıktadır ve faaliyet sonrası som kayanın üzerine serilecek 20 cm toprak üzerinde ağaç yetişmesi mümkün değildir. Nitekim ülkemizde başta mermer ocakları olmak üzere birçok taş ocağının rehabilite edilemediği de ortadadır."
Projenin derhal iptal edilmesi çağrısında bulunulan açıklamada, "Yöre halkının haklı mücadelesini tüm benliğimizle ve mesleki duyarlılığımızla destekliyoruz" denildi