SAMSUN - Çarşamba Ovası’nın çölleşme tehlikesi altında olduğunu ve Samsun’un akciğerleri olan Kocadağ’ın ise taş ocaklarına emanet edildiğini belirten Samsun Çevre Platformu Sözcüsü Mehmet Özdağ, “Bizim başımıza bu musibetleri açan 18 yıllık AKP iktidarı, Saray rejimidir” dedi.
Kızılırmak ve Yeşilırmak deltalarına sahip olan Samsun, verimli ovaları ile tarım için önemli bir kent. Tütün ve mısır gibi ürünlerin yanı sıra, birçok meyve ve sebzenin yetiştiği ovalar son zamanlarda ciddi bir risk altında. Arka arkaya kurulan çimento fabrikaları, taş ocakları ve santral projeleri tarımı büyük oranda etkiliyor.
Ekolojik yıkımın tarım, balıkçılık ve halk sağlığı gibi birçok etkisi olduğunu dile getiren Samsun Çevre Platformu Sözcüsü Mehmet Özdağ, yaşanan ekolojik yıkım ve sonuçlarına dikkati çekti.
ÇARŞAMBA OVASINDA YIKIM
Samsun’da ekolojik yıkımlardan birinin biokütle santrali çalışmalarının sürdüğü Çarşamba Ovasında yaşandığını belirten Özdağ, koruma altında olması gereken, tarımsal açıdan zengin bu ovanın Valilik eliyle yok edileceğini vurguladı. Bu santralin doğrudan yakma yoluyla çalışacağını aktaran Özdağ, “Günde 630 ton yılda 2 milyon tondan fazla kavak ağacı, çam kökü gibi ürünler yanacak. Burası denize çok yakın ve buranın yüksekliği 4-5 metre, yani deniz seviyesine çok yakın. Buraya kurulacak bir tesis günde bin 500 ton yer altı suyu kullanacak” dedi.
OVA ÇÖLLEŞME TEHLİKESİ ALTINDA
Koruma altında olan bu bölgede yaşayan çiftçilerin su çıkarmak için 10 metreden fazla sondaj atmasına izin verilmediğini ifade eden Özdağ, “Ama her nasılsa 180 dönüm üzerinde günde 180 ton yakıt yakacak, 38 ton kül çıkaracak, bin 500 ton su tüketecek bir kirletici sanayi unsuruna bugüne kadar izin veriliyor. Bu santralden çıkacak azot, kükürt, karbondioksit gibi atıklar Samsun içme suyu olarak kullanılan Çakmak Barajını olumsuz etkileyecek. Belki daha vahimi ise günde bin 500 ton yer altı suyu çekecek olması. Yer altı sularının boşalttığı yeri hemen 4 kilometre mesafedeki tuzlu deniz suyu doldurma riski var. Dolayısıyla Çarşamba Ovasının ilelebet çölleşme riski var artık” diye belirtti.
40 KİLOMETRELİK KUMSAL YOK EDİLDİ
Kentteki bir diğer sorunun da sahil hattında yaşandığını aktaran Özdağ, buraya yapılan inşaatlar ile 40 kilometrelik kumsalın tamamen yok edildiğini dile getirdi. Yıkımın Atakum’da yapılan betonlama ile başladığını belirten Özdağ, “Kurupelit Yat Limanı, bilime akla aykırı bir şekilde denizin akıntı yönü ve karadan küçük akarsular ile gelen dolgu maddeleri düşünülmeden yapıldı. Burada çok ciddi bir ekolojik yıkım var. Dereköy’de ise balıkçı barınağı yapıldı. Bu barınağın yapılışı denizin ekosistemine zarar verdi. Dalgaların akış yönü hesaplanmadan yapılan bu barınak ve dalgakıran yapıldığı andan itibaren, barınağın doğu yönünde kıyı erozyonu başladı” diye belirtti.
SAMSUN’UN AKCİĞERLERİNE TAŞ OCAĞI
Bu erozyona karşı kaya dolgu ve mahmuzlar yapıldığını dile getiren Özdağ, her ilave edilen mahmuz ile birlikte denizin doğuya, kent merkezine doğru 10 kilometrelik bir alanda erozyona sebep olduğunun altını çizdi. Ayrıca bu bölgeye hiçbir ihtiyaç yokken yol yapıldığını da sözlerine ekleyen Özdağ, bu yol için Samsun’un akciğerleri olarak bilinen Kocadağ’da taş ocakları kurulduğunu belirtti. Bir taraftan denizin ekosisteminin geri dönüşsüz yok olduğunu aktaran Özdağ, bir yandan da Kocadağ’ın yok edildiğini belirtti.
KAVAK BÜYÜK RİSK ALTINDA
Yaşanan yıkımların yanı sıra yeni yıkımlar için de ruhsat verildiğini kaydeden Özdağ, buna örnek olarak Kavak ilçesinde bulunan Şahin Dağları için verilen maden arama ruhsatını gösterdi. Bu bölgedeki 12 bin hektarlık alan için maden arama ruhsatı verildiğini sözlerine ekleyen Özdağ, “Ruhsat verildikten hemen sonra Başaran ve Atayurt köylerinde yüzlerce ağaç kesilerek yol açıldı. Bu bölgedeki akarsular, bir koldan kent merkezindeki Mert Irmağını beslerken diğer koldan da Kızılırmak deltasına iniyor. O nedenle burada yapılacak siyanürlü madencilik faaliyeti sadece buradaki 10 köyü ve halkını değil, Kızılırmak üzerinden Kuş Cennetini, Mert Irmağı üzerinden de Samsun kent merkezini etkileyecek” dedi.
Ayrıca Kavak ilçesinde bulunan taş ocakları ve çimento fabrikalarına da değinen Özdağ, bu ocaklarda yapılan işlemlerin sonucunda birçok metalin havaya ve toprağa karıştığına dikkat çekti. Bu metallerin tatlı su kaynaklarını riske attığını söyleyen Özdağ, diğer yandan da bitkilerin üzerini kaplayan tozların fotosentezi engelleyerek ürün kalitesini düşürdüğünü belirtti.
‘BUNLARI BAŞIMIZA AKP GETİRDİ’
“Bizim başımıza bu musibetleri açan 18 yıllık AKP iktidarı, Saray rejimidir” diyen Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizi yönetenlerin koşulsuz ve şartsız sermayenin taleplerine teslim olmaları. O talepler doğrultusunda hareket etmeleridir. Halkın ne düşündüğünün ne istediğinin hatta geleceğin bile bir önemi yok. Günü kurtarma derdindeler. Çünkü bir dünya paraya ruhsatları satmışlar. Bu halkın uzun vadeli sağlığını, tarımını düşünen hiçbir akıl böyle yatırımları yapamaz. Samsun’un tarımını, çevresini korumakla yükümlü olan kurumların yöneticileri bile maden ve enerji şirketlerinin halkla ilişkiler birimi gibi çalışıyor.”
Özdağ, son olarak Türkiye’nin dört bir tarafındaki doğa dostlarına birlikte mücadele etme çağrısı yaptı.
MA / Tolga Güney