Ankara’nın son nefes koridoru İmrahor Vadisi tüketiliyor

img

ANKARA - İmrahor Vadisi’nde “Millet Bahçesi” adı altında devam eden kanal inşaatının tahribatlarını anlatan ŞPO yöneticisi Ömer Dursunüstün, “Dereyi kapatıp üzerine dev bir havuz yapılıyor. Projenin endişe verici sonuçlarının olacağı kesin” dedi.

Melih Gökçek'in 2014'teki seçim vaatleri arasında yer alan "Kanal Ankara Projesi’nin” inşaatı, Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) yönetiminin değişmesinin ardından “Millet Bahçesi” adıyla İmrahor Vadisi’nde devam ediyor. İmrahor Vadisi, Ankara Çayı’na kavuşan İncesu Deresi’ni içeren ve Eymir Gölü’nü, Gölbaşı sulak alanlarını ile Mogan Gölü’nü de içine alan geniş sulak alanlar ve vadiler sisteminin önemli bir parçası. İmrahor Vadisi için ayrıca Başkent Ankara Nazım İmar Planı’nda, “Ağaçlandırılacak Alan”, “Özel Proje Alanı” ve “Özel Proje Bölgesi” kullanım kararları tanımlanmış olup, dokusu itibariyle hassasiyetle korunması gerektiği belirtiliyor.
 
İmrahor Vadisi, ilk olarak 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Güneykent Projesi” ve 2014 yılında dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “Kanal Ankara Projesi” adı altında seçim vaadi olarak açıkladıkları projeler silsilesiyle başladı ve ABB tarafından verilen yapı ruhsatlarıyla vadinin üst kısımlarında Sinpaş, Altınoran, Marina Ankara ve Başkent Emlak Konutları gibi lüks konut projeleri hayata geçirildi.
 
BİRİNCİ ETAP MALİYETİ 110 MİLYON TL
 
Gökçek döneminden sonra projeyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) devraldı ve “Millet Bahçesi” adı altında Kanal Ankara Projesi birinci etabın yapım ihalesini açtı. Projenin Eylül 2020’de tamamlanması planlanan birinci etabı 193 bin metrekare olarak görünüyor. Birinci etap, 30 metre genişliğinde beton bir kanalın 1,25 kilometrelik kısmı. Ancak tüm proje yaklaşık 8 kilometre boyunca devam ediyor ve bütün vadi tabanını kapsıyor. Birinci etabın ihalesinin yaklaşık maliyeti ise 110 milyon TL.
 
DAİRELER YAKLAŞIK 1 MİLYON TL
 
İnşaatın sürdüğü ve lüks konutların olduğu İmrahor Vadisi’ne gittik. Sinpaş’ın lüks konutları biterken, Ankara Başkent Emlak Konutları’nın inşaatı ise devam ediyor. Sinpaş konutlarının çoğu doluyken, inşaatı süren Başkent Emlak Konutları'nda çalışan yetkililer konutların yüzde 80’inin satıldığını söyledi. Ortalama fiyatları 800-900 bin TL olan daireler, vade süresi uzatılarak 1 milyon TL'ye alıcı buluyor.
 
‘PROJE ACİLEN DURDURULMALI’
 
İmrahor Vadisi’nin imara açılmasına karşı çıkan Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şubesi’nin 2011 yılından bu yana verdiği mücadele devam ediyor. ŞPO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Dursunüstün, 2011 yılından bu yana açmış oldukları davalardan 19’una iptal kararının verildiğini söyledi. Dursunüstün, “Güneypark planları 10, Kanal Ankara 5, yine bu bölgedeki Kentsel Dönüşüm Sınırı için ise 4 davamızda iptal kararı alındı. Yani mahkeme kararları tekrar tekrar planların kamu yararına aykırı olduğunu yineledi. Ancak kılıfına uydurmaktan da vazgeçip ülkenin herhangi bir yerinde mevzuata, mahkeme kararlarına, bilime ve kamu yararına uymaksızın doğrudan inşaata başlamaya karar verebiliyorlar. Bu süreç hem İmrahor Vadisi’ndeki konut projelerinde hem de Türkiye genelindeki millet bahçelerinde rahatlıkla izleniyor. Geçtiğimiz hafta Kanal Ankara’yı kapsayan iki plan değişikliği için verilen iptal kararlarını duyurduk, proje acilen durdurulmalı” diye belirti.
 
‘MİLLET BAHÇESİ’ ADI ALTINDA BETONLAŞTIRMA
 
Projenin birinci etabının 193 bin metrekareden daha fazla olduğunu ifade eden Dursunüstün, “Çevresinde projede gösterilmeyen ticaret için ayrılmış parseller ve çevresindeki yapı projeleri de düşünüldüğünde bunun katbekat üzerinde bir alan söz konusu. Amaç bütün bir vadi tabanını betonlaştırmak. Birinci etap için harcanan para halkın yararına değil, olabilecek en yanlış yere dökülen ve vadiyi yok eden beton kanal için ödendi. Genel olarak millet bahçelerindeki kıraathane ve cami ise bu talanın ideolojik semboller içeren basit bir kılıfı. Ayrıca ‘81 ilde 81 milyon metrekare yeşil alan’ diye sunulan millet bahçeleri halihazırda açık ve yeşil alan olan yerleri beton ve asfaltla doldurmaktan ibaret. Yani sunulanın aksine yeşil alan miktarını azalmakta ve proje alanlarının doğal niteliklerini de yok etmektedir” ifadelerini kullandı. 
 
KENTİN SON NEFES KORİDORU
 
Kentin son nefes koridoru olan İmrahor Vadisi’nin ranta açılarak tüketildiğini kaydeden Dursunüstün, “Vadi Ankara’nın kuzey-güney doğrultusundaki hava koridorlarını kapsıyor. Hakim rüzgarlar tam da bu yönden eser. Doğu-batı doğrultusundan esen zayıf rüzgarlar, yapı yoğunluğu yüksek bölgelerde ve kent merkezinde etkisini yitiriyor. İklim krizinin etkileriyle bağlantılı olan sıcak hava dalgaları dünyanın birçok yerinde günlerce sürebiliyor ve ölümlere neden olabiliyor. Ankara’nın iklim değişikliği uyum planlarının yapılması, hava koridorlarının ve açık yeşil alan sisteminin uzun erimli planlarla yeniden değerlendirilmesi ve geliştirilmesi gerekirken tüketiliyor. Şu an ‘Millet Bahçesi’ adı altında yapılan müdahale, ekosistem bütünlüğünde geri dönülmesi olanaksız zararlara neden olacağından açıkça kamu yararına aykırıdır” şeklinde konuştu.
 
PROJE ENDİŞE VERİCİ 
 
Projedeki eksikliklerden de söz eden Dursunüstün, “Projenin kanal olan kısmının dereyle bir ilişkisi yok. Dere 3 metre çaplı borularla yer altına alınmış ve üzerine ise 30 metre genişliğinde kilometrelerce devam eden bir beton kanal yapılıyor. Yani kanal bildiğimiz kanal değil, dev bir havuz. Ayrıca projede kanala doldurulacak suyun da nereden geleceği belirtilmemiş. Ancak edindiğimiz bilgilere göre, suyun, Devlet Su İşleri (DSİ) kuyularından çekileceği yönünde. Ama yakın çevrede öyle bir kuyu veya kaynak yok. Olabilecek tek kaynak Eymir Gölü ve yer altına alınan İmrahor Deresi. Uzak kuyulardan bu miktarda bir suyun çekilerek kanala verilmesi oldukça yüksek bir işletme maliyeti gerektirir. Yani tamamlandıktan sonra burayı işletecek olan ABB için sürdürülemeyecek bir işletme maliyeti demek. Dünyada eşi benzeri olmayan, dereyi kapatıp üzerine dev bir havuz yapılan, böyle bir kanalın ne işe yaradığı merak konusuyken, projenin endişe verici sorunları ve sonuçları olacak. Projenin kendi içerisinde tek bir doğrusu dahi yok” diye anlattı.
 
MA / Zemo Ağgöz - Eylem Akdağ