Doğu Akdeniz’in geleceği: Enerji savaşları

img
MERSİN - Enerji kaynakları ve stratejik konumu ile küresel güç mücadelesinin odağı haline gelen Doğu Akdeniz'de, bölgesel aktörler arasında enerji paylaşımları gerilimleri tırmandırıyor. Çin'in ekonomik nüfuz adımları ve ABD'nin askeri varlığı ise bu rekabeti derinleştiriyor.
 
Enerji kaynakları ve stratejik konumuyla küresel güçlerin rekabet alanı haline gelen Doğu Akdeniz, bölgedeki yeni enerji keşifleriyle muhtemel bir çatışma alanı olma potansiyeli taşıyor. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın giderek durağan bir sürece girmesi ve İsrail ile Hamas arasında barış görüşmelerinin hız kazanması, uluslararası güçlerin dikkatini yeniden Doğu Akdeniz’e çevirdi. Bölge, enerji rezervleri, deniz ticaret yolları ve jeopolitik konumu nedeniyle büyük güç mücadelesine sahne oluyor. Türkiye, Yunanistan, İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs gibi bölgesel aktörler, deniz yetki alanları ve enerji kaynakları üzerinden karşı karşıya gelirken, ABD, AB, Çin ve Rusya da bölgedeki nüfuzlarını artırmak için farklı stratejiler izliyor. Özellikle Kıbrıs eksenli yaşanan gerilimler, enerji paylaşımı gibi krizlerle daha da derinleşme potansiyeli taşıyor. 
 
TÜRKİYE’NİN LİBYA POLİTİKASI
 
Libya İç Savaşı’nda aktif rol alan ülkelerden biri olan Türkiye, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile askeri ve siyasi işbirliğini sürdürmeye devam ediyor. 27 Kasım 2019’da Türkiye’yi ziyaret ederek AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj, Türkiye ile "Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" imzalandığını duyurdu. Bu anlaşmaya göre; Türkiye ve Libya'da ortak "Savunma ve Güvenlik İşbirliği Ofisi" kurulabilecek, ortak askeri planlama yapılabilecek, Türkiye’den Libya’ya silah kullanılmasına ilişkin danışmanlık verilebilecek, ortak tatbikatlar, istihbarat paylaşımı, “barışı koruma" operasyonları yapılabilecek ve "misafir personel" olarak adlandırılan “savunma ve güvenlik kuruluşu mensubu siviller” ve birlikler gönderilebilecek.
2011 yılından bu yana Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından silah ambargosu uygulanan Libya’ya Türkiye’den çok sayıda tank, zırhlı araç, Hava Savunma Sistemleri (HSS) ve Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) sevkiyatı gerçekleştirildi. Yine Türkiye’nin Suriye’de eğitip donattığı paramiliter güçlerin de çatışmalı dönemlerde Libya’ya sevk edildiği iddia ediliyor. "Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" ile beraber UMH ile Türkiye arasında "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" da imzalandı. Bu anlaşma ile beraber Doğu Akdeniz’de bulunan petrol ve gaz sahalarının tespit edilmesi için Türkiye tarafından çalışmalar başlatıldı.
 
UMH ile Türkiye arasında gerçekleşen anlaşmanın 1982 tarihli Uluslararası Deniz Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu açıklayan Yunanistan, bu anlaşma ile “Girit, Rodos, Kerpe ve Meis adalarının deniz yetki alanlarının göz ardı” edildiğini vurguluyor. Antlaşma Mısır, İsrail, ABD ve Rusya gibi ülkeler tarafından da tepki çekti. Yunanistan ve Mısır, Türkiye ve UMH arasında gerçekleşen anlaşmaya cevap olarak, 7 Ağustos 2020'de iki ülkenin deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin bir anlaşma imzaladı.  
 
DOĞU AKDENİZ
 
Ukrayna’nın işgali ile beraber Karadeniz’deki birçok limanın işlevsiz duruma gelmesi, Asya menşeli ürünlerin kara ve deniz yolu ile Avrupa’ya ulaşmasının önünde büyük engel teşkil ediyor. Uzun yıllar ABD, AB ve bölgesel aktörlerin güç mücadelesine sahne olan Doğu Akdeniz, Çin’in sessiz adımları ile yeni güç mücadelelerine ev sahipliği yapıyor. Doğrudan askeri varlık oluşturmaktan kaçınan Çin, bölgede oluşturmaya çalıştığı enerji koridorları ile ABD ve AB’ye karşı alternatif güç olmayı hedefliyor. Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan, Lübnan, Suriye, Filistin, İsrail, Ürdün ve Mısır gibi ülkeleri barındıran Doğu Akdeniz, Kuşak ve Yol Girişimi gibi birçok enerji koridoruna da ev sahipliği yapıyor. 
 
2013 yılında Çin’in öncülüğünde başlatılan proje kapsamında dünya Gayri Safi Yurtiçi Hasılat’ın (GSYİH) yüzde 36'sına ve küresel ticaretin yüzde 41'ine sahip olan 80 ülkenin proje kapsamına alınması hedefleniyor. Projenin gerçekleşmesi için Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkelerle ekonomik ilişkileri geliştirmeyi hedefleyen Çin, özel şirketler aracılığıyla Doğu Akdeniz’de birçok limanda söz sahibi olmuş durumda.
 
Doğu Akdeniz’deki ekonomik nüfuzunu liman yatırımları aracılığıyla artıran Çin, COSCO Shipping gibi devlet destekli şirketler aracılığıyla bölgedeki önemli limanları satın alarak/yatırım yaparak Çin’in Avrupa’ya deniz yoluyla erişimini güçlendiriyor. Kızıldeniz üzerinden Akdeniz’e açılan Süveyş Kanalı’nın kuzey ve güney girişindeki East Port Said ve Ain Sokhna Limanı’nda hisse sahibi olan Çin, Portekiz, İspanya, Yunanistan, Türkiye, Malta, Kıbrıs, İsrail, Mısır ve Fas’ta da liman yatırımları gerçekleştirerek Doğu Akdeniz deniz ticaretinde önemli bir role kavuşmayı hedefliyor.
 
KIBRIS SORUNU
 
2000'lerin başından itibaren Doğu Akdeniz'deki doğalgaz keşifleri, Kıbrıs'ı yeniden uluslararası ilgi odağı haline getirdi. Güney Kıbrıs, Mısır, İsrail ve Yunanistan ile ortak enerji anlaşmaları yaparak Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ı denklemin dışında bırakmayı amaçlıyor. Türkiye ise uluslararası arenada kendisi dışında başka bir ülke tarafından tanınmayan Kuzey Kıbrıs adına sondaj faaliyetleri yürütüyor. 2018'den itibaren Fatih, Yavuz ve Oruç Reis gibi sondaj gemileriyle Kıbrıs açıklarında enerji arama faaliyeti yürüten Türkiye, AB ve ABD tarafından yaptırımlarla tehdit ediliyor. Yunanistan ve Güney Kıbrıs ise bu faaliyeti "yasadışı" olarak nitelendiriyor. Türkiye’nin enerji arama faaliyetlerine karşı AB’nin ekonomik yaptırım tehditleri gündemdeki yerini korurken, Fransa ve ABD ise Güney Kıbrıs ile askeri işbirliğini artırmış durumda. Mısır, İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan, İtalya, Ürdün ve Filistin’in katılımıyla 2019’da kurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumu, Türkiye’nin bölgede yalnızlaşmasına etkide bulundu. Türkiye ise bu yalnızlığı kırmak için Katar ve Libya ile askeri ve ekonomik ilişkileri artırmaya çalışıyor.
 
Bu gelişmeler ışığında enerji krizinin merkezi haline gelen Kıbrıs, küresel güç mücadelesinin en sıcak noktalarından biri olmaya devam ediyor. En dikkat çekici gelişme ise İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Türkiye’ye karşı denge unsuru oluşturan askeri ve enerji işbirliği.
TÜRKİYE DOĞU AKDENİZ’DE DIŞLANIYOR
 
İsrail’in sahip olduğu Leviathan ve Tamar gaz sahaları, Doğu Akdeniz’deki en büyük doğalgaz yataklarından. Buradan çıkarılan gazı Avrupa’ya ihraç etmeyi hedefleyen İsrail, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi saf dışında tutarak Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile EastMed boru hattı projesini geliştirmeye çalışıyor. İsrail ve Kıbrıs açıklarından çıkarılacak doğalgazın Avrupa’ya taşınmasını öngören bu proje, Avrupa’nın gaz ihtiyacının yüzde 10’unu karşılamayı hedefliyor. UMH ile Türkiye arasında imzalanan deniz yetki sınırlarını ihlal eden bu projenin ise 2025 yılının ortalarında hayata geçmesi planlanıyor.
 
Doğu Akdeniz, enerji kaynakları ve jeopolitik rekabet nedeniyle küresel güç mücadelesinin odak noktalarından biri olmaya devam ediyor. Türkiye, Libya ve Kıbrıs ile ekonomik ve askeri ilişkilerini güçlendirirken, Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs ise Batı ülkelerinin desteğiyle alternatif enerji projeleri geliştiriyor. Çin’in ekonomik yatırımları ve ABD’nin askeri varlığı da bölgedeki dengeleri daha karmaşık hale getiriyor. Bölgedeki aktörler, enerji paylaşımında diplomasiye mi yönelecek, yoksa gerilimler tırmanacak mı? Doğu Akdeniz’deki enerji savaşı, önümüzdeki süreçte sadece bölgesel değil, küresel dengeleri de etkilemeye devam edecek.
 
MA / Abdülkadir Ayten