Post-Sovyet sahada otokratik enstantane: Türkmenistan

img

HABER MERKEZİ - Sovyetler Birliği sonrası otokratik tutkular devam ediyor. Türkmenistan’da seçimi eski cumhurbaşkanının oğlu Serdar Berdimuhammedov kazandı. 

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte mantar gibi türeyen otokrasilerin bir örneğine Türkmenistan’da rastlanıyor. Tek bir ailenin mülkü haline gelen ülkede seçimi eski Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov’un oğlu Serdar Berdimuhammedov kazandı. 
 
OTOKRATİK CUMHURİYET
 
Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında “atomize edilmesinin” dayanaklarından biri demokrasinin olmadığı ve halkın yoksullaştığı yönündeydi. Dolayısıyla beklenti, mevcut mekanizmayı daha da ileri taşımak ve halka “baysallık” kazandırmaktı. Fakat 30 yılda ortaya çıkan tablo, bütün vaatlerin rüzgâra üfürülen birer saman çöpü olduğunu gösteriyor. Kitleleri daha fazla demokrasi vaadiyle “tufaya getiren” yönetici erkin, 30 yıldır iştigal ettiği tek konu servet biriktirmektir. Eski Sovyet halkının artık birçok cumhuriyette nur topu gibi otokratları var. Sovyetler Birliği’nin parçalanması için hummalı bir mücadele veren Nobel ödüllü yazar Aleksandr Soljenitsın, mekânında “huzur” içinde uyuyordur. Onun düşünceleri gurur duyulacak bir “şaheser” üretti. Milliyetçilik, dinbazlık, artı-değer, rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama ile yoğrulmuş “otokratik cumhuriyetler” türedi eski Sovyet topraklarında. Maksim Gorkiy’in deyimiyle Sovyet halkı boş hayallerin kalın sisleri arasında kayboldu.
 
DEMOKRASİCİLİK OYUNU 
 
Şu günlerde türünün son örneğine tanık olduğumuz “cumhuriyetlerden” biri Türkmenistan. 12 Mart 2022’de seçime gitti. 9 adayın “yarıştığı” seçim sonucunda eski Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov’un oğlu Serdar Berdimuhammedov, yüzde 72 oy alarak yeni cumhurbaşkanı oldu.  Nasıl bir demokrasicilik oyunu ama! Bu kadar kılık ve kamuflaja ne gerek var. Devletin adını “Yabgu Devleti” şeklinde tanımlayıp seçimlere gitmemek daha “samimi” olmaz mıydı? Halkı, senaryosu önceden çizilmiş bir oyunun figürü yapmak neden? Bu miras şimdiki yönetime ilk Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov’dan kaldı. 1993’te kendisini Türkmenbaşı yani tüm Türkmenlerin başı veya lideri ilan eden Saparmurat Niyazov’un “ileri görüşlülüğü” sadece bununla sınırlı değildi. Ruhname adında iki ciltli bir kitap yazmış ve onu okuyanların cennete gideceğini “müjdelemişti”. Türkmen halkının bu kitap sayesinde feraset ve zekâ sahibi olacağını ilan eden Niyazov, aslında “peygamberliğe” soyundu. Meczupluk bununla da sınırlı değildi. Sovyet döneminden kalma takvimi değiştirmek için bir kez daha üstün zekâsını kullandı. Takvimde ocak ayına “Türkmenbaşı”, nisan ayına validesinin adı olan “Kurbansultan” adını verdi. Türkmenbaşı bu dâhice “reformlara” imza atarken duygu yüklü Türk dünyası coşku ile karşılıyordu. Örneğin Türk Yurdu dergisinde Saparmurat Niyazov, Türklüğe “milli benlik” kazandıran bir nefer olarak övülüyordu. Onu Sovyet “zulmüne” başkaldırmış bir kahraman gibi gösteriyorlardı.  
 
KEÇİLERİ KAÇIRMAK
 
Saparmurat Niyazov’dan koltuğu devralan Kurbankulu Berdimuhammedov ise meczupluk bayrağını kıvançla taşımaya devam etti. Ağaca çıkan keçinin dalına bakan oğlağı olur. Otokratik rejimin “sapıtma” alametlerinin ardı arkası kesilmedi. Mesela bizzat kendisinin yazdığı “Çay” adlı kitabını Newroz bayramında bürokratlarına öptürdü. Bununla yetinmedi. Üstün aklını kullanarak kaleme aldığı “Türkmenistan” adlı kitabını çantasında taşımayan öğrencilerin okuldan kovulması konusunda kanun çıkarttı. Bu da yetmedi. Bu kez Türkmenistan’daki renkli otomobillerin hepsini “beyaz” renge boyattı. Zat-ı muhterem beyaz rengi çok seviyormuş. Tıpkı II. Abdülhamid’in “burun” meselesi gibi. Narsistik ruh bozukluğunun son emarelerinden biri de Alabay adlı köpeğinin altın varaklı heykelini Aşkabat meydanına diktirmesiydi. Alabay, ulusun onurunu ve kendine güveni temsil ediyormuş. Keçileri kaçırmak tam da budur. 
 
OTAĞ-I HÜMAYUN
 
Bunca akıldışı uygulamalardan sonra seçimi oğlu Serdar Berdimuhammedov’un kazanmasına hiç şaşırmamak gerek. Aslında Türkmenistan halkının kutsadığı Akal-Teke atı, seçimde aday gösterilseydi otokrasinin teamüllerine daha uygun olurdu. Bundan sonraki seçimlerde bu fikir de denenebilir. Artık Türkmenistan tek ailenin sahip olduğu “kaçkınlar yurduna” döndü. Esasen Berdimuhammedov ailesinin gizemi, devletten ihale alarak servet biriktiren şirketlerde gizli. Mesela Serdar Berdimuhammedov’un sanayi ve şehircilik bakanlığı yaptığı dönemde kendisine ait “Altın” adlı şirketin müteahhitlik maceralarını iyi incelemek gerek. “Otağ-ı hümayundan” yönetilen bir devlette yargı bu tür rantiye ekonomilerini takibe alır mı? Asla. 
 
MA / İsmet Konak