HABER MERKEZİ - Sakine Cansız’ın katledilmesinin bir kırılma noktası olduğunu belirten Abdullah Öcalan, “Sakine’nin hayatı örnektir. Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir. Sakine’nin hesabını soracağım, katilleri açığa çıkartacağım” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 1993 yılında başlayan demokratik çözüm arayışlarına devlet aklı, her dönem suikast, komplo ve savaş konseptleriyle karşılık verdi. Abdullah Öcalan’a yönelik ilk saldırı 6 Mayıs 1996 tarihinde Şam’da gerçekleştirilen bombalı saldırı oldu. İkinci saldırı ise PKK Lideri'nin 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmasıyla başlayan ve 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilmesiyle devam eden küresel güçler ortaklığındaki uluslararası komplo oldu.
Abdullah Öcalan ise, özel dizayn edilen İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarına rağmen bu arayışlarını sürdürdü. Ortaya koyduğu demokratik çözüm ile diyalog noktasına gelen devlet aklı, yine benzer yöntemlerle karşılık verdi. Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında 3 Ocak 2013’te başlayan ve “çözüm” olarak adlandırılan sürece de anında bir suikast saldırısıyla karşılık verildi.
Abdullah Öcalan’ın yaşamını örnek gösterdiği PKK’nin kurucu kadrolarından Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Kürt Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemez (Ronahî), 9 Ocak 2013’te Fransa’nın başkenti Paris’te suikast saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.
‘HA BİZİ, HA SAKİNE’Yİ VURMUŞLAR’
Abdullah Öcalan’ın bu suikast saldırısına ilk yorumu ise, “Ha bizi, ha Sakine’yi vurmuşlar” oldu ve MİT’in organize ettiği saldırıya rağmen demokratik çözüm çabasını sürdürdü. İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmelerde 3 devrimci kadının katledilmesiyle ilgili önemli tespitlerde bulunan Abdullah Öcalan, katliamı açığa çıkaracağını ve hesap soracağını vurguladı. Abdullah Öcalan, katliamın ardından kendisiyle 27 Şubat 2013’te yapılan ilk görüşmede, Sakine Cansız’ın katledilmesinin “Yeni Gladio”nun saldırısı olduğunu ve geliştirilen diyalogun hedef alındığına işaret etti. Abdullah Öcalan, çözüm adına yapılan her şeyin sabote edildiğini belirterek, “Sakine olayı bende büyük bir tereddüt uyandırdı. Net değil. Sakine Avrupa’da barışı temsil ediyordu. Katliam hala aydınlatılmadı. Ha bizi ha Sakine’yi vurmuşlar. Çok karanlık bir olay” diye belirtti.
‘SAKİNE’YE SALDIRI İSYANA DAVETİYEDİR’
AKP’nin çıkışlarının yanlış olduğunun altını çizen Abdullah Öcalan, “Son bir buçuk yılda büyük bir savaşa yüklendiler. Nihai tasfiye operasyonları yaptılar. Sayın Başbakan’ı buna inandıran ekip, 2011’de ‘PKK’yi bitireceğiz’ dedi. On bin kişiyi (KCK Operasyonları) içeriye aldılar. Sakine’ye saldırı ile size yapılan saldırı (Sinop’u kastederek) aynıdır. KCK’ye her operasyon ayaklanma ve isyana davetiyedir, teşviktir. İsyan etmem beklendi. İsyan etsek bir türlü, etmesek bir türlü. Her KCK’linin içeri alınması bir ayaklanma sebebidir. İsyan çıkarmıyoruz. On bin kişi alındı. Bu da bir nevi darbedir. Türk-Kürt ilişkilerini yeniden tanımlamam işlerine gelmiyor” diye belirtti.
‘SAKİNE’NİN HAYATI ÖRNEKTİR’
Abdullah Öcalan, kadın özgürlük hareketinin yaşandığını, Sakine Cansız’ın da örnek olduğunu ifade ederek, “Sakine’nin hayatı örnektir. Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir. Sakine’nin hesabını soracağım, katilleri açığa çıkartacağım” diye vurguladı. Paris katliamının birinci yıldönümünde 11 Ocak 2014’te İmralı’da yapılan görüşmede Abdullah Öcalan, “Glaido’nun son kurbanları Sakine’lerdir. Mesaj bizedir, mesajı şudur: PKK böyle halledilir! 9 Ocak darbesi süreci bitirme darbesidir” dedi.
‘NASIL İZAH EDECEKSİNİZ?’
PKK Lideri, 7 Şubat 2014’te ise Hakikatleri Araştırma Komisyonu’nun önemine vurgu yaparak, hem 3 kadın devrimcinin katledilmesinin hem de Yüksekova olayı ve Roboskî katliamının faillerinin açığa çıkarılması gerektiğinin altını çizdi. Aynı görüşmede şunları söyledi: “Sakine’leri öldüren, Roboskî’yi yapan, Yüksekova katliamı, bunlar açığa çıkmalıdır. Bu komisyonla tüm bunlar açığa çıkarılmalı. Türkiye’nin en değerli bilim insanlarından, hukukçularından oluşabilir.”
Abdullah Öcalan, 26 Haziran 2014 tarihli görüşmede ise Paris katliamı üzerinden Kürtlerin katledilme şekline dikkat çekerek, “Ben sadece öldürme tarzları üzerinden bile bunları çözdüm. Kürt’ü öldürme şekilleri Türk işi değildir. İşte Sakine’lerin ölümünde de bunu görebilirsiniz. Sakine’nin ölümünü nasıl izah edeceksiniz? Bu kadar vahşi bir öldürme yöntemi bunların işidir. Ömer Güney aslında NATO Gladiosu’nun adamıdır. O cinayetleri işlerken buradan her şeyi bitirmeyi hedeflediler” tespitlerinde bulundu.
‘SAKİNE SUİKASTI BENİM İÇİN SAVAŞ GEREKÇESİYDİ’
Abdullah Öcalan, Paris Katliamı’nın 2’nci yıldönümü olan 9 Ocak 2015’te 3 kadın devrimcinin katledilmesiyle ilgili kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Katliamın belli güçlerce planlandığına işaret eden PKK Lideri Öcalan, şöyle devam etti: “PKK 76’dan beri hep komplolarla karşı karşıyadır. Ben o yüzden uyarıyorum. Beni hâlâ burada enstrümantal, araçsal ele alıyorlar. Bu tehlikelidir diyorum. Benim için söylediklerinin hiçbir önemi yok. 30 yıldır benimle ilgili bir algı operasyonu yönetiyorlar. Bunu da hiç önemsemiyorum. Çünkü tarih beni doğruluyor. İşte 10 yıl önce ‘müzakere masası kurulsun’ diyordum. O dönemin müdürü gülüyordu. Şimdi vardığımız nokta bu oldu. Gecikmeli olarak masa kuruldu. 10 yıl önceki kehanetim gerçekleşiyor. Paris’te yeni bir algı operasyonu yapılıyor. Sakine suikastı öyle sıradan değil. Çok planlı yapıldı. Benim için bir savaş gerekçesiydi.
Sakine suikastı Birinci Dünya Savaşı’nda Avusturya Veliahtı’na yapılan suikasttan dahi daha ağırdır bizim için. Benim dışımda hiç kimse o koşullarda o savaştan sıyrılamazdı. Ben bütün bunları gördüğüm için, ağır olmasına rağmen, burada yürüttüğüm çalışmayı devam ettirdim. Arkadaşlarımın ezik, ağır bakışları arasında, MİT ağır töhmet altındayken, ben bu görüşmeleri yaptım. Bundan sonra da bu tarz yönelimler olabilir. Önemli olan çalışma yöntemini doğru koyup ciddi yaklaşmayı başarmaktır.
SAKİNELERİN OLAYI BİR KIRILMA NOKTASIDIR
Sakine benim burada masaya oturduğumu duyunca ayağa fırlayıp olumlamış, çok güzel demiş ve destek vermiş bir arkadaştı. Onun için hedef seçildi. Sakine’lerin olayı öyle bir kırılma noktası ki, Türkiye’de 19 Mayıs kadar önemli. Abdulhamit’in tahttan indirilmesi kadar, İkinci Mahmut’un Yeniçeri Ocağını lağvetmesi kadar önemlidir. 27 Mayıs, 12 Mart darbeleri kadar da önemlidir. Bundan sonra 9 Ocak tarihi de bizim açımızdan önemli bir tarih olacaktır. Ben burada katliamın, darbenin siyasi içeriğini açıklıyorum. Hakan Bey’le (Hakan Fidan) 50 toplantı yaptıysak, hepsinde bir olay önümüze geldi. Çıplak aramalardan, tecavüzlerden, KCK operasyonlarından Roboskî’ye kadar böyle değerlendirmek lazım.
CIA VE GLADİO ÜZERİNDEN BİR KOMPLO
CIA ve Gladio üzerinden Washington merkezli bir komplodur. Benim tarih bilincim var, derin devlet gerçeğini iyi biliyorum. Lobiler Anadolu’yu ele geçirme planı çerçevesinde 60 yıldır her şeyi yapıyorlar. Kendi Cumhurbaşkanı’nı, Başbakanı’nı bile götüren bir yapı var içeride. Mevcut darbe mekanizması bugün de iş başındadır. 50 tane Hakan Fidan da olsa, Başbakan da olsa bunu önlemeye yeterli değil.”
'ATILAN HER ADIMDA DARBE İLE KARŞILIK VERİLDİ'
Abdullah Öcalan, 4 Şubat 2015 tarihinde de İmralı’da çözüme dair atılan her adıma karşı mutlaka bir darbenin gerçekleştiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Sakine’leri hatırlayın. Burada yaptığımız ilk toplantıdan sonra Paris’te karşılık verdiler. Her önemli görüşmeden sonra mutlaka karşı bir darbe gelişti. Roboskî, Hakkari’de 13 köylünün katledilmesi, KCK operasyonları ve buna benzer yüzlercesi hep böyleydi. Bunu yapanlar şimdi teşhir oldu. Emin tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Ben Sakine’lerin olayını ilk duyduğumda çok düşündüm. Ne yapmak gerekir diye yoğunlaştım. 15 gün burada görüşmedim. Sonra görüşmeye çıktım. ‘Sabır göster, çalış ve bunu ortaya çıkar’ diye düşündüm. Ve şimdi ortaya çıktı. Paralel yapı, Cemaat çıktı. MİT’ten bir ekip de bunun içinde olabilir.”
MA / Özgür Paksoy