AMED - İmralı görüşmesinin ve verilen mesajın önemli olduğunu belirten MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat, "Abdullah Öcalan’ın her kesimle rahat bir şekilde görüşmesi elzemdir, gereklidir" diyerek bunun için fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini söyledi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 26 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’la 4 buçuk yılın ardından 23 Ekim’de aile görüşü kapsamında görüşme gerçekleştirildi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili olan yeğeni Ömer Öcalan’la görüşen Abdullah Öcalan, “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” mesajını iletti. 28 Aralık’ta da DEM Partili Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’le görüşen Abdullah Öcalan, yine çözüm gücünü bir kez daha kararlılıkla ifade ederek tüm kesimlere de bu noktada tarihi çağrıda bulundu.
Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Kerem Canpolat, PKK Lideri Abdullah Öcalan’la gerçekleştirilen görüşmeyi ve verdiği mesajları değerlendirdi.
‘ÇÖZÜM OLMASI TEMENNİSİ’
“Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası kapsamında gerçekleştirdikleri eylem ve etkinlikleri hatırlatan Canpolat, Ömer Öcalan’la gerçekleştirilen görüşmenin, bu kapsamda yürüttükleri mücadele sonucunda gerçekleştiğini kaydetti. Ömer Öcalan’la yapılan görüşmenin yeterli olmayacağını, Abdullah Öcalan’ın hem avukatları hem de Türkiye’deki siyasi, muhalif kesimlerle de gerçekleştirilmesinin bir ihtiyaç olduğunu söylediklerini belirten Canpolat, “Bunun söylememizin nedeni şuydu: Türkiye’deki çatışmalı sürecin, krizin, buhranın aşılması için adımların atılması gerekiyordu. Biz bu gidişin olumlu olduğunu düşünüyoruz. Devam etmesini bekliyoruz. Bu görüşmelerin sorunlara çözüm olmasını temenni ediyoruz” dedi.
GÖRÜŞMELERİN SÜREKLİLİĞİNİN ÖNEMİ
Ortadoğu’da yaşanan savaşlara, krize ve insanlık dramına dikkati çeken Canpolat, bu savaş ve kriz içinde kaybedenlerin halklar olduğunu söyledi. Ortadoğu’da yaşanan Kürt’ün inkarı ve reddinin çözümsüzlükte ısrar olduğunu söyleyen Canpolat, Türkiye’nin “Ortadoğu’ya barış getirme” sözünün Kürt sorununu çözmeden, Kürtlerin dilini, kültürünü kabul etmeden havada kaldığını sözlerine ekledi. Tecridin kaldırılması yönündeki ısrarlarına dikkat çeken Canpolat, Ortadoğu’da yaşanan savaşın Kürdistan ve Türkiye’ye yansımaması taraftarı olduklarını belirterek, bunun için Abdullah Öcalan’la görüşülmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Ortadoğu’da devam eden savaştan etkilenmemek için görüşmelerle ilgili adım atmak zorunda kaldığını belirten Canpolat, bu görüşmelerin taraflar arasında da olması gerektiğinin altını çizdi.
ADIM ATILSIN
“Barışa yönelik tüm sözler kıymetlidir, havada kalmaması gerekiyor” diyen Canpolat, bu görüşmelerin yaşanan krizleri hafifleteceğini düşündüklerini söyledi. Canpolat, “Sayın Abdullah Öcalan’ın sözlerine kıymet verilmesi gerekiyor ve havada kalmaması için adım atılması gerekiyor. İktidarın da bu çağrıya, uzatılan ele kayıtsız kalmaması gerekiyor” diye kaydetti.
‘TOPLUMA DÜŞÜNCELERİNİ RAHATÇA AKTARABİLMELİ’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Öcalan’ın Meclis’e gelmesi noktasındaki çağrısını hatırlatan Canpolat, “Aslında bizim ve toplumun genel olarak böyle bir talebi var. Görüşmelerin daha sağlıklı daha rahat yapılması için Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Eğer Türkiye’de samimi bir barış olursa, birçok acının yaşadığı bu coğrafyada, acıların giderilmesi için tarafların görüşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sayın Abdullah Öcalan’la Türkiye’deki muhalefetin de görüşmesini istiyoruz. Hem meclis içindeki hem de dışındaki muhalefetin, Türkiye’deki tüm kesimlerin rahat olarak ulaşabileceği bir yerde olması gerekiyor. Çünkü biz var olacak ya da başlayacak sürece bütün kesimlerin girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Toplumun tüm kademelerinin buna destek olması gerekiyor. Bu görüşmeler olmazsa, topluma düşünceleri aktarılmazsa iyi bir süreç olmaz. Bundan sonra daha geniş kesimlere ulaşılması gerektiğine inanıyoruz” ifadelerinde bulundu.
TÜM KESİMLERE ÇAĞRI
Abdullah Öcalan’ın, “Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır” sözlerine işaret eden Canpolat, Kürtlerin inkar edilmesinin şu ana kadar gerçek bir kardeşliğin yaşama geçmesini engellediğini dile getirdi. Canpolat, “Türk-Kürt kardeşliğinin anayasal çerçevede pratiğe geçmesi gerekiyor. Bu olmadığı sürece Kürtler reddedilme mahkumuyeti yaşayacak. Bunun için ana bir güvencenin olması gerekiyor. Kürtlerin beklentisi, talebi de var. Kürt dili, Kürt kimliği anayasal güvence altına alınması gerekiyor. Bunun için Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısı önemlidir. Bu çağrıyı havada bırakmamak gerekiyor” dedi.
KAYBEDİLECEK BİR DAKİKA BİLE YOK
Abdullah Öcalan’ın bu çağrıyı sadece iktidara değil tüm toplumsal kesimlere yaptığını ve doğru anlaşılması gerektiğinin altını çizen Canpolat, “Bizce bizim bundan sonra kaybedecek bir dakikamız yok. Bu topraklarda yaşayan halkların, artık ‘barışı’ denemesi gerektiğine inanıyoruz. Bütün bunlarında Kürt sorununa demokratik çözümden geçtiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Abdullah Öcalan’ın mesajlarının uygulanabilmesi için koşulların sağlanması gerektiğini bunun ilk adımının da Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü olduğunu vurgulayan Canpolat, aksi halde sürecin bir ayağının eksik kalacağını söyledi. Canpolat, “Sayın Abdullah Öcalan’ın her kesimle rahat bir şekilde görüşmesi elzemdir, gereklidir” dedi.
‘TÜM KESİMLERLE BULUŞMA SAĞLANMALI’
Abdullah Öcalan’ın tüm kesimleri sorumluluk almaya çağırdığını hatırlatan Canpolat, halklara ve tüm sivil toplum örgütleri ve siyasi parti gibi halkı temsil eden tüm yapılara büyük sorumluluk düştüğünü dile getirdi. Kürt sorunun Türkiye’deki sorunların tamamının kaynağını oluşturduğunu belirten Canpolat sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim çağrımız halkları temsil eden tüm kurum, kuruluş, siyasi partileredir. Herkes bundan sonra ‘bana neciliği’ bırakıp, kumun altındaki başlarını çıkartıp, kendisine sorumlulukla yaklaşan insanlara el vermelidir. Halkların acı çekmemesi için bir an önce tecridin kaldırılması, fiziki anlamda bir özgürlüğün olması gerekiyor. Fiziki anlamda özgürlük olduktan sonra, halkları temsil eden kişilerle bir buluşma, bir görüş ve sonucunda da Türkiye’nin, Kürdistan’ın hak ettiği barışın gelmesini temenni ediyoruz.”
MA / Rukiye Adıgüzel