Karar yazarı Kahveci: Krizin faturası seçimden sonra halka kesilecek

img

İSTANBUL – Karar Gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, “Seçimden sonra büyük zamlar ve yeni vergi artışları var. Faturayı ise biz ödeyeceğiz” dedi.

Karar gazetesi yazarı ekonomist İbrahim Kahveci, ekonomideki gidişattı Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. İktidarın devlet bütçesinden halka vaatler verildiğine dikkat çeken Kahveci, “Şirketlere taahhütler veriliyor. Dolaysıyla bir açık oluşuyor. Zaten ülke olarak dış açık oluşmuş durumda. Yani biz ülke olarak ürettiğimizden daha fazla tüketiyoruz. Bunun halk dilinde cari açık diye bir deyimi var. Bunun anlamı biz az üretiyoruz, çok tüketiyoruz. Çok tükettiğimiz içinde yurt dışına karşı bir açığımız var. Bu açığı kapatmak durumundayız. Bunun yanına eğer bir de bütçe açığı yani devletin kasasından açık verirsek bu iktisat literatüründe felaket demektir” dedi.
 
‘YA KEMER SIKACAĞIZ YA DA BOĞAZIMIZA SARILACAKLAR’
 
Şuan bütün bakanların dilinde “Mali politikadan asla taviz verilmeyecek. Maliye politikası güçlü olacak. Bütçe disiplinine sahip çıkacağız” sözlerinin sıralandığını vurgulayan Kahveci, şöyle devam etti: “Bu, 'Seçimlerden sonra bütçede oluşacak olan açığı kapatacağız' anlamına geliyor. Nasıl kapatacağız? İki yolu var. Ya Ankara müthiş bir şekilde kemer sıkacak, yani makam araçlarından vazgeçecektir. 2002-2003’leri, AKP’nin iktidara geldiği dönemi hatırlayın. Ya böyle bir politika uygulanacak ya da vergiyi arttırarak bizim boğazımıza sarılacaklar.”
 
‘FATURAYI BİZ ÖDEYECEĞİZ’
 
Son 6 yılda oluşan bütçe açığının faturası vatandaşa kesildiğini hatırlatan Kahveci, "Ankara, giderlerini kısıtlayıcı, tasarruf yapayım anlamında maalesef bugüne kadar hiç adım atmadı. Dolayısıyla gözüken şu, seçimden sonra büyük zamlar, yeni vergi artışları bizi bekliyor. Seçim vaadiyle oluşturulan bu faturayı seçimden sonra biz ödeyeceğiz” diye belirtti. 
 
‘HEDEFİNİ TUTURAMADI’
 
Merkez Bankası’nın sermaye yapısı ve bağımsızlık karakterinin önemine dikkat çeken Kahveci, “Eğer merkez bankası o kadar bağımsız olmayacaksa, o zaman piyasalar açısından risk vardır. Ve o riski fiyatlandırıyor. Ancak Türkiye’de kamunun en büyük sorunu aşırı sorumsuzluğudur. Türkiye’de kamu sorumsuzdur. Bugün merkez bankası yüzde 5 enflasyon hedefi veriyor. Ama hayatında o hedefi hiç tutturamadı. Hedeflerini tutturamadı diye görevden ayrılan bir merkez bankası başkanı yok. Hedefleri tutturamayınca ne yapıyor. Bakanlar kuruluna mektup yazıyor. Sermaye piyasalarımız gelişmiyor. Halka arz edilen birçok şirket birkaç yıl içerisinde batıyor. Yatırımcılar haksızlığa uğruyor. Çok büyük haksızlıklar oluyor. Sermaye piyasası kurulu karşısında bu haksızlıklardan sorumlu gösterip bir fatura ödemiyor. Aynen keyfine devam ediyor” diye konuştu. 
 
‘DEĞER KAYBEDİYOR’
 
2012 yıllarının sonlarına doğru dolarının değer kazandığını hatırlatan Kahveci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Brezilya, Güney Afrika, Türk lirası değer kaybediyor. Böyle bir bant içerisinde hep beraber gidiyorlar. Arada yüzde 5- 10 farklar oluyor. Ama toplamda birbirine eşitler. En son zirve 2016 yılının başında oluyor. Brezilya reali 1 dolar karşısında 4 seviyesine geliyor. Bir dolar eşittir 4 real. Aynı tarihlerde bir dolar eşittir 3 TL’ydi. O tarihten sonra yerel para birimlerinin dolar karşısında bir değer kazanımı oluyor. Bu Türkiye’de 2016 Mayıs ayına kadar devam ediyor.” 
 
‘DEMOKRASİDEN UZAKLAŞIYOR’
 
Davutoğlu’nun başbakanlık görevinden alınmasını “demokrasiden uzaklaşma” olarak yorumlayan Kahveci, o günden sonra olumsuz gelişmelerin üst üste yaşandığını savunarak, “darbe girişimi sonrası oluşan milli birlik dağıtıldı. Biz ondan sonda ayağı tutturamadık” diye konuştu. 
 
‘BİZE FAİZ YETMİYOR DEMOKRASİ GEREKİYOR’
 
Ekonomik krizin Türkiye ile eşdeğer ülkelerle karşılaştırmasını da yapan Kahveci, şunları ifade etti: “Brezilya realini hatırlayın, 2016’nın başında 1 dolar 4 realdi. Şimdi 3,5 real. Bakın 2016’nın başında 2018’e gelirken, Brezilya reali 4’ten 3,5’a düştü. Bizde ne oldu? Bir dolar 3 TL’ydi şimdi 5 liraya yakın. Kıyasladığınız zaman şuanda bir doların aşağı yukarı 2,5 TL seviyesinde etmesi gerekiyorken, şuanda 4.60. Yüzde 100 neredeyse olumsuz ayrıştı. 2016 yılı Mayıs başında başbakan değişimi ile darbe girişimi falan yanlış kararların hepsi ile beraber OHAL’i de bunun içinde, etkiledi.” 
 
Bunun için OHAL’in kaldırılması, Türkiye’nin normalleşmesi ve demokratikleşmesi gerektiğini dile getiren Kahveci, “İnsan hakları, adalet gibi kavramlar bugün dövizdeki piyasayı etkileyecek en önemli kavramlardır. Artık Merkez Bankası’nın faiz kararları yetmiyor. Bize faiz yetmiyor, demokrasi gerekiyor” vurgusu yaptı. 
 
‘TUSİAD’A DEMOKRASİ ADINA SÖYLENECEK ŞEY KALMADI’
 
Patronlar kulübü TÜSİAD’ın perde önünde ve arkasında farklı konuştuğunu ima eden Kahveci, şöyle dedi: “Perdenin önünde bir şeyler konuşuyor ama perdenin arkasına baktığınız zaman acaba TÜSİAD OHAL’i mi destekliyor diyebileceğimiz birçok olay oldu. Reytingi yüksek olan yerlere bakıyorsunuz, TÜSİAD üyelerinin bir tane ilanını göremiyorsunuz. Türkiye uçuyor tarzında haber yapan sayfalara bakıyorsunuz arkasında TÜSİAD ilanları var. TÜSİAD neyi desteklediğin daha bilincinde değil. TÜSİAD’ın dengesi bozuk. TÜSİAD geçmişte demokrasi adına çok karanlık işlere girdi. Yani mermisini bitirdi. Hak adalet demokrasi anlamında TÜSİAD’ın söyleyecek sözü kalmadı. Sicili kirli. Dolayısıyla TÜSİAD bugün çıkıp bir şeyler söylüyor ama birkaç kişi ancak bakıyor.” 
 
‘SOFRAMIZA YANSIYACAK’
 
Dövizin yükselmesi sofranın yoksullaşması hatırlatmasında da bulunan Kahveci, seçim sonrası gelişmelere dikkat çekti: "Ciddi zamlar yapılacak. Bu zamlar akaryakıttan başlayarak, dükkân kiralarının maliyetlerinin artışına, ithal ürünlerinin maliyetine ve et ürünlerinin maliyetine kadar artacak. Kademe kademe zamlar gelecek. 5-6 ay içerisinde bunu çok net olarak göreceğiz." 
 
‘OLMAZSA OMAZ ŞEY DEMOKRASİ’
 
“Türkiye’de ekonomiyi siyaset ciddi şekilde etkiliyor” diyen Kahveci, “Bir kere ekonomi için olmazsa olmaz şart, geleceği ön görebileceğin kuralların ve kurumların işlediği bir yapı. Bu da kabaca demokrasidir. Ama bu sadece demokrasiyle değil, kurumların kuralların her şeyin işlediği bir kurumsal devlet yapısı olması gerekir” dedi. “Türkiye henüz bir ekonomik krizde değil ama finansal göstergeler ekonominin krize gideceğini gösteriyor” diye devam eden Kahveci, gelir dağılımındaki makasın giderek açıldığını ifade etti. 
 
MA / Sadiye Eser