Ağrı İsyanı'nda Enez'e sürgün edilenlerin torunları: Tercihimiz HDP

img

EDİRNE - Ağrı İsyanı’nda Edirne'nin Çataltepe köyüne sürgün edilen aileler, hem dillerini hem de kültürlerini korumayı başardıklarını belirtiyor. Köye ilk sürgün edilenlerin hayatta olmadığını söyleyen aileler, her zaman olduğu gibi bu seçimde de tercihlerinin HDP olacağını kaydetti. 

Ağrı İsyanı’ndan sonra  binlerce kişi sürgün politikasına maruz kaldı. Sürgün edilen kimi aileler de Türkiye’nin en batısında Edirne'nin Enez ilçesine yerleştirildi. Enez ilçesi, Türkiye'nin Yunanistan sınırında yer alan, 30 kilometrelik sahil sınırı ve Meriç Nehri’nin de geçtiği küçük bir ilçe. Ağrı İsyanı'ndan sürgün olarak 5-6 aile önce Enez'e, ardından sınır köyü olan Çataltepe'ye yerleştirilir. Köyde bulunan ve şekil itibariyle çatala benzeyen iki tepeden adını alan Çataltepe’ye yerleşen Kürtler, Serhat kültürlerini olduğu gibi, kaybetmeden yaşıyor. 120 hanenin olduğu köydeki yurttaşlar, Kürtçe konuşuyor. 
 
'MEMLEKETTEKİ OLUMSUZ ŞARTLARDAN BURALARA GELDİK'
 
Köylülerin Enez'e gelme süreçlerini dinlemek için köye misafir oluyoruz. Ramazan ayı dolayısıyla sokaklar sakin. Köy meydanında yer alan bir kahvede, masa etrafında toplanmış yaşları 50-70 arasında olan amcaların yanına oturuyoruz. Köye kendilerinden önce yerleşen akrabalarının hayatta olmadığını sade bir Kürtçe ile anlatan Esat Çelik, kendisinin 1975 yılında köye yerleştiğini söyledi.  Çelik, "Burada daha önce amca çocuklarımız vardı. Onlar isyan döneminde sürgünle buraya geldiler. Biz de memleketteki olumsuz şartlardan dolayı kendimizi buraya attık. İlk geldiğimizde 4-5 Kürt evi vardı. Çoğunluğunu Muş ve Ağrılılar oluşturuyordu. Muş'tan buraya uğraştığımız iş olan mandıracılığı getirdik ve o gün bugündür bu işle uğraşıyoruz. Emeklerimiz ve birbirimize sahip çıkmamızdan dolayı bu köyde çok şey başardık. Şu anda köyde 2 market, 3 kahve ve 1 ortaokul var. Öğrencilerimiz ortaokuldan sonra taşımalı sistemle ilçeye gitmektedirler" dedi. 
 
EKONOMİ VE BASKI POLİTİKASI ENEZ'E SÜRÜKLÜYOR
 
Aynı aileden olan Mehmet Çelik ise Muş'tan Edirne'ye gelmiş. Aynı zamanda 1983 yılında seçilen köyün ilk muhtarı. O da ilk gelen akrabalarının sürgün olarak Enez'e geldiklerini vurguluyor. Kendileri gibi kimi insanlarının da Muş ve çevresinde yapılan barajlardan ve su altında kalacak köylerinden dolayı Enez'e yerleştiklerini söylüyor. Memlekette mandıracılıkla uğraştıklarını burada da o işi yaptıklarını aktaran Çelik, "Bizden önce gelenler de mandıracılıkla uğraşıyorlardı. Onlar bize, 'siz de gelin burada mandıracılık yapın' dediler. Bizim oralarda kışları çok ağır geçiyordu ve 6 ay yaşayamaz hale geliyorduk. Buraya gelen büyüklerimiz, bize 'mandıracılık yapıyorsunuz, zanaatınız, işiniz, okulunuz yok. En iyisi gelin bu memlekete, hem bölgedeki olaylardan kurtulursunuz hem de işinizi yaparsınız' dediler. Biz de kendimizi burada bulduk" ifadelerini kullandı. 
 
‘KÜLTÜRÜMÜZÜ ENEZ'E TAŞIDIK’
 
Çataltepe'ye geldikten sonra Iğdır, Ağrı'dan başka insanların da gelmeye başladığını söyleyen Çelik, "Bizden önce gelenler isyandan, baskıdan dolayı geldi. Ama biz daha çok hem bölgemizde yapılacak barajdan hem de ekonomik mağduriyetlerimizden buralara geldik. Burada da yıllardan beri hayvancılık, mandıracılık yapıyoruz. Memleketimizdeki yaşamı, kültürü, geleneğimizi buralara kadar getirdik. Çocuklarımız buralarda doğdu. Onları da kendi kültürümüzle, geleneğimizle büyüttük. Şimdi herkes işinde gücünde, kimisi inşaatlarda çalışıyor, kimisi ise buralarda okullarını okuyor" dedi. 
 
'KEŞKE MEMLEKETİMİZ OLSAYDI'
 
Muş'un Bulanık ilçesi, Dokuzpınar köyünden (Koğak) Çatalkaya'ya gelen Çelik, "Gözümüz memlekette kalmadı. Baraj oldu, köylerimiz su altında kaldı. Fakat yine de o günler aklımıza geldiğinde üzülüyoruz. Keşke memleketimiz olsaydık ve orada yaşasaydık. Şimdi dönersek nereye döneceğiz? Suyun kenarına mı gideceğiz. Tanıdıklarımız da kaldı mı kalmadı mı bilmiyoruz" diye konuştu. 
 
'BURAYA GELMEMİZDEN MEMNUN DEĞİLLERDİ'
 
Çelik, devamla şunları söyledi: "Biz buraya geldiğimizde yol yoktu, okul yoktu. Burası mezra olarak Enez'e bağlıydı. Köye gelip işimizle uğraşarak bu köyü inşa ettik diyebilirim. Daha sonra Enez Muhtarlığı'na bağlı olduk. Dönem dönem buradaki Türklerle de sorunlarımız oldu. Buraya gelmemizden çok memnun değildiler. Yaşadığımız tüm zor koşullara rağmen bu köyden öğretmen, hemşire, doktor çıktı. İhtiyacımız için yaşamımız için geçen senelere kadar alt yapılarımız yoktu, yollarımız daha çok kötüydü. Bir cenazemiz olduğunda köyün mezarlığına dahi gidemiyorduk. Yılarca Kürt partilere oy veriyoruz. Bundan sonra da oy vermeye devam edeceğiz. Bu seçimde de yine HDP’ye oy vereceğiz” 
 
MA / Bilal Seçkin