Cumartesi Annesi Zübeyde Tepe: Ferhat yaşasaydı saçları ağarmış olacaktı

img
İSTANBUL- Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe, 25 yıldır oğlunun faillerini arıyor. 1995 yılında yolu Galatasaray Meydanı'nda kendisiyle aynı kaderi paylaşan Cumartesi Anneleri ile kesişen Tepe, her gün oğlunu düşündüğünü söyledi. 
 
Galatasaray Meydanı her gün binlerce insanın geçip gittiği yalnızca bir yer, bir mekan iken, Cumartesi Anneleri için başka bir anlam ifade ediyor. 27 Mayıs 1995’ten bu yana her Cumartesi bu meydanda olan Cumartesi Anneleri, kaybettikleri ve siyasi cinayete kurban giden çocuklarının faillerini bulmak için haykırışlarını yükseltiyor. Bu annelerden biri, 28 Temmuz 1993’te evden çıkarken kaçırılan ve öldürülen Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabiri Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe. Anne Tepe o günden sonra 25 yıl boyunca çalmadık kapı bırakmayarak, oğlunun katillerinin yargılanmasını ister. 
 
28 Temmuz 1993’te en sevdiği yemek olan patatesi yedikten sonra evden çıkan Ferhat Tepe, sivil giyimli ve telsizli kişiler tarafından kaçırılır. Kaçırıldığında henüz 18 yaşında olan Tepe’den haber alamayan ailesi Bitlis’te başvurmadık yer bırakmaz. Aradan geçen kısa bir süre sonra kendilerine “İntikam Tugayı” diyen birileri tarafından aile aranır. Oğullarını kaçırdıklarını söyleyen kişiler, DEP Bitlis İl Başkanı olan babası İshak Tepe'nin partiden istifa etmesini, 1 milyar lira para getirmesini ve örgütün kaçırdığı 4 Fransız turistin serbest bırakılması gerektiğini söyleyerek telefonu kapatır. Tepe ailesinin başvurmadığı makam, aramadıkları yer kalmaz. Aile, oğullarının yokluğunda açlık grevine girer. Bu sürede tüm Bitlis halkının desteğiyle telefonda arayan kişilerin istediği para toplanır. Fidye için verilen adrese giden aile adreste kimseyi bulamaz. 
 
ANNE GÜLEN YÜZÜYLE HATIRLAMAK İSTEDİ
 
Tepe, 8 Ağustos’ta Elazığ'da, Hazar Gölü'nün Sivrice kıyısında bir balıkçı tarafından ölü olarak bulunur. Ancak, gerekli duyuru yapılmadığı için cenazeden kimsenin haberi olmadı ve Tepe'nin cenazesi, kimsesiz olduğu öne sürülerek, basından kaçırılarak Elazığ Belediyesi tarafından, Elazığ Asri Mezarlığı'na defnedildi. Bir süre sonra, ailesinin ve gazetenin olaydan haberi olunca, cenaze buradan çıkarılarak teşhis edilir. Tepe'nin cesedine yapılan otopsi sonucunda, yoğun işkence yapıldığı, vücudunda sigara söndürüldüğü ve boğazı telle sıkılarak boğulduğu anlaşılır. Ardından büyük bir araç konvoyu eşliğinde Bitlis'e götürülerek toprağa verilir. Anne Zübeyde Tepe ise oğlunu gülen yüzüyle hatırlamak istediği için cenazesini görmek istemez. 
 
Katillerin yargılanması için ailenin başvurduğu tüm yollar ise çıkmaza çıkar. Binlerce faili meçhul cinayette olduğu gibi Ferhat Tepe’nin de katilleri bulunamaz.
 
YOLLARIN KESİŞTİĞİ MEKAN: GALATASARAY
 
Oğullarını kaybettikten sonra devletin baskısından kurtulamayan Tepe ailesi, 1994 yılında İstanbul’a göç etmek zorunda kalır. İstanbul’a geldikten sonra da oğlunun katillerini aramaya devam eden anne Zübeyde Tepe’nin yolu Galatasaray Meydanı’nda kendisiyle aynı kaderi paylaşan annelerle kesişir. O günden sonra anne Tepe, her Cumartesi oğlunun fotoğrafını alıp Galatasaray Meydanı’na gelerek oğlunun katillerinin bulunmasını ister. 
 
‘25 YILDIR HER GÜN DÜŞÜNÜYORUM’
 
Oğluna yapılan işkenceyi hatırlatarak konuşmasına başlayan ve göz yaşlarına hakim olamayan anne Tepe, “Kurşun yarası da güzeldir. Oğlum yolda yürürken arkadan vursalardı da bu kadar acı çekmeseydi. Oğlum ne yaşadı onu düşünmek istemiyorum. Yemek yaparken,  parkta otururken, yolda yürürken aniden oğlum aklıma düşüyor. Huzurumuz hiç yok. Bir yanım hep eksik. 25 yıldır her gün düşünüyorum. Bir gün diyorum unutayım” dedi. 
 
‘AŞINI SUYUNU ELİNDEN ALDILAR’
 
Anne Tepe, salonun baş köşesine asmış oğlu Ferhat’ın fotoğrafını. Köşedeki gümüşlüğün içine koyduğu Ferhat’a ait cüzdanı, parfümü, tarağı ve hevesle aldığı 2 adet fotoğraf makinasını göstererek, “çok zor” diyerek konuşmasına devam eden Tepe, “Benim oğlum hasta değildi. Kaza geçirmedi. Onu öldürdüler. Katlettiler yavrumu. Benim oğlum daha çok yaşayacaktı. Aşını suyunu elinden aldılar” diye ifade etti. 
 
‘FERHAT’TAN SONRA BAYRAM KUTLAMADIM’
 
Anne Tepe oğlunun ölümünden sonra ne Anneler Gününü ne bayramları kutlayamadığını söyleyerek, “Oğlum bayramda elbiselerini baş ucuna getirirdi. Çok heyecanlanırdı. Ev ev gezer şeker toplardı. Oğlumdan sonra kimsenin bayramımı kutlamasını istemedim” diye anlattı. Oğlunun kaçırılmadan önce yemiş olduğu en sevdiği yemek olan patates yemeğini ise Tepe, bir daha hiç yapmadığını söyledi. 
 
‘MUHABİR OLDUĞU İÇİN ÇOK SEVİNMİŞTİ’
 
Anne Tepe, Ferhat’ı bulduklarında cebinden sadece 25 kuruş çıktığını söyleyerek, “O zamanlar durumumuz iyi değildi. Keşke güzel elbiseleri güzel fotoğraf makinaları olsaydı” diyerek Ferhat’ı şu sözlerle anlatı: “Ferhat farklı bir çocuktu. Çok duygusaldı, gezmeyi severdi. Muhabir olduğu için çok sevinmişti. İşini çok seviyordu. Bir taziyeden dönerken çok üzgün olduğumu görünce ‘Anne şehitler için ağlamayın üzülmeyin’ dedi. Ondan bir hafta sonra öldürdüler oğlumu.”
 
‘OĞLUMUN KATİLLERİNİ İSTİYORUM’
 
“Oğlumun katillerini istiyorum” diyen anne Tepe, “Eğer devlet benim devletimse katilleri çıkarsın. Yargı önünde hesap versinler. Oğlumun suçu neydi? Kürt olmak mı? Gazeteci olması mı? Neden bu insanlar katledildi? Ferhat şu an yaşasaydı saçları ağarmış olacaktı. O zamandan bu zamana savaş hala devam ediyor. İnsanlar katlediliyor. Suç varsa mahkemeler var. Öldürmek ne demek? Tsunami gibi bir felaket geliyor. Ve seni alıp götürüyor. Kürt halkının ölmesiyle savaş bitmez. Savaş istemiyoruz. Bu savaş durmalı. Barış olmalı. Biz kardeşiz. Neden bizi öldürüyorlar? Kürtlerle davaları nedir? Kürtler kendi anadillerini, kendi kimliklerini istiyor. Benim bir kimliğim var. Bana ait bir şeyi istiyorum sadece. Ne mutlu Kürdüm diyene demem lazım. Ben diyemiyorum. Dünyada binlerce ırk var. Ne mutlu insanım diyene demek önemli olan” diye konuştu.
 
CUMARTESİ ANNELERİ BİZİM İÇİN SEMBOL’
 
Cumartesi Anneleri’nin sembol olduğunu sözlerine ekleyen Tepe, “Çocuklarımızla birlikteyiz o meydanda. Onları içimizde yaşatıyoruz. Çocuğunun kemiklerine kavuşamayan anneler var. Onlar hala balkonda çocuklarını bekliyor. Diğer annelerle dayanışıyoruz” diye konuştu.
 
MA / Melike Ceyhan