Kadınlar emeklerini de yörelerini de görünür kılıyor

img

İZMİR – Alaçatı Ot Festivali için dağlardan ve uçurumlardan topladıkları otları alıcısına ulaştıran her kesimden kadınlar, bir taraftan kendi yörelerinin kültürünü yansıtırken, bir taraftan da kadın emeğini görünür kılıyor. 

İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı bölgesinde üçüncü gününde devam eden 9’uncu Ot Festivali’nde Ege’nin dağlarından topladıkları otları satan kadınlar dikkat çekiyor. Egeli kadınlar, otların yanı sıra el emeği göz nuru ürünleri de ziyaretçilere sunarken, festivalde yerlerini alan Kürt kadınları da gelenlere kültürlerini tanıtıyor. Köylüler, bahçelerinde binbir zahmetle topladıkları limon, enginar, zeytinyağı başta olmak üzere Ege’ye ait otları ve bitkileri ziyaretçilerine sunuyor.
 
‘KÜRT KÜLTÜRÜNÜ YANSITIYORUZ’
 
Şırnaklı Güler Kaya, kültürünü tanıtmak için festivale katılanlardan. Ekonomik nedenlerden dolayı 35 yıl önce Alaçatı’ya göç eden Kaya, açtığı stantla Kürt illerine ait içli köfte, kısır, dolma gibi yemekleri sunuyor. Bahçesinde yetiştirdiği enginarın yanı sıra saf zeytinyağı da satan Kaya, “Kürt yemeklerini buraya getirerek kültürümüzü tanıtıyoruz. Kendi yöremizin insanlarıyla anlaşmak açısından böyle bir şey yaptım. Herkesin bize ilgisi yoğun. Standımıza gelenler illa para vermek isterlerse gönüllerinden ne koparsa verirler. Herkese dağıtıyorum, ‘istediğiniz kadar yiyebilirsiniz’ diyorum. Maddiyata çok önem vermiyorum” dedi. 
 
 EMEK VERDİĞİ ÜRÜNLERİ SATIYOR
 
Mardinli Ayşe Bel de, stant açarak el emeği ürünlerini satıyor. Bel, saatlerini harcayarak emek verdiği süs eşyalarının nasıl yapıldığını şu sözlerle anlattı: “Bütün kalıplarını önce kendim çıkarıyorum, başında saatlerce bekliyorum. Ardından yaptıklarımı kalıplarından çıkarıyorum ve boyuyorum. Son olarak da onları vernikliyorum.”
 
Şal ve patik gibi ürünler de yapan Bel, ürünlerinin herkes tarafından beğeniyle karşılandığını da söyledi.
 
‘DOĞUŞTAN OTÇUYUZ’
 
Doğuştan beri otun içinde yaşadığını söyleyen Minik Pala ise, “Bizler, doğuştan otçuyuz. Her çeşit otumuz var. Sadece festival için değil, yaz ve kış aylarında hep dağlarda ot toplarız” dedi. Ot toplamanın zor ve zahmetli olduğunu söyleyen Pala, “Kekik topladığımda dikenlerin arasında ellerim parçalanıyor. Örneğin, kara kuru otu uçurumlarda toplanır” diye konuştu. Satışların geçen yıla oranla zayıf olduğunu dile getiren Pala, artık insanların eskisi gibi festivale uğramamasından yakındı. 
 
‘ELİMİZE DİKENLER BATA BATA TOPLUYORUZ’
 
Safiye Subaşı da, ot toplamanın zorluklarından bahsetti. Doğayla iç içe olmayı sevdiğini söyleyen Subaşı, ot toplamanın zahmetli olsa da keyifli olduğunu ifade etti. Orhan Arı da, bu yılki festivalde durgunluk olduğunu belirterek, “Otları, ellerimize dikenler bata bata topluyoruz. Dağdan topluyoruz. Getirip satıyoruz. Satamadık mı kurutuyoruz ve kurutulmuş olarak satıyoruz” dedi.
 
ÇEŞİTLİ BİTKİLERDEN REÇEL
 
Emel Dağlı ise, incir, biberiye gibi bitkilerden yaptığı reçellerle geçimini sağladığını belirterek, “İlk önce mevsiminde olan meyveleri topluyoruz. Onları temizliyoruz, sonra sadece pancar şekeriyle kaynatıyoruz. Ardından güneşte olgunlaşmasını bekliyoruz. Kalınlaştıktan sonra kavanozlarına koyuyoruz” sözleri ile bitkilerden reçel yapımını anlattı. 
 
MA / Zuhal Atlan – Ruken Demir