Safitürk davasının en önemli tanığının ifadesi: Erê, Na! 2018-10-20 09:59:41   MARDİN - Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk’ün öldürülmesine ilişkin açılan davanın en önemli tanığının "deli" olduğunu her duruşmada dile getiren Kaymakam Safitürk’ün ağabeyi Ali Haydar Safitürk’ün soruşturmanın derinleştirilmesi talebi bu zamana kadar karşılık bulmadı. İfadesi "Erê" (Evet) ya da "Na" (Hayır) yanıtlarından oluşan tanığın sorgu anlarına ait görüntüler de ağabey Safitürk’ü doğrular nitelikte.    Mardin’in Derik Belediyesi’ne kayyum olarak atanan Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk’ün 10 Kasım 2016’da makamına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirmesiyle ilgili devam eden yargılamada sona gelindi. Mardin 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugüne kadar 11 duruşması görülen davada, 6'sı tutuklu toplam 15 sanık yargılanıyor.     22 Ekim tarihinde görülecek duruşmada karara bağlanması beklenilen davada savcı, verdiği mütalaasında tutuksuz yargılanan Saime Ateş Şerifoğlu, Mehmet Ali Yazıl, Hüseyin İzci, Abdulkadir Deniz, Ahmet Deniz ve Fikret Deniz’in beraatlarını talep etmişti. Tutuklu sanıklar Tahsin Erdaş, Vedat Erol, Mehmet Deniz, Devran Aslan, Fikret Baği ve Şerif Mansuroğlu ile tutuksuz sanıklar Nursel Eser, Ziynet Erdaş ve Zuhal Dalçin için ise 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet cezası ile talebinde bulunuldu.   YPS ÜSTLENMİŞTİ   Sivil Savunma Birlikleri (Yekîneyên Parastina Sîvîl-YPS) tarafından üstlenilen olayla ilgili yapılan yargılamada, ilk günden bu yana yaptıkları savunmalarda olayla ilgili hiçbir bağlantıları olmadığı dile getiren sanıklar, haklarında açılan davayı “kumpas” olarak tanımladı.   KAYMAKAMIN AĞABEYİ: TANIK DELİ, İDDİANAME BOZULMALI    Öldürülen Kaymakam Safitürk’ün ağabeyi Ali Haydar Safitürk de, bu güne kadar katıldığı tüm dava duruşmalarında olayda bazı polisler ile Derik Emniyet Amiri’nin parmağı olduğu iddiasında bulundu. Ağabey Safitürk yine savcılığın dosyayı mevcut sanıklar üzerinden kapatmayı amaçladığını da ısrarla dile getirdi.   Ağabey Safitürk’ün bu konuda üzerinde durduğu en önemli nokta ise, davanın en önemli tanığı durumunda bulunan Mehmet Ali Gezginci’nin aklı dengesinin yerinde olmadığını savunması.   Neredeyse tüm duruşmalarda söz alıp, “Mehmet Ali Gezginci diye bir adam dosyanın en önemli tanığı deniliyor. Ama bakıyorsunuz dosyanın en önemli tanığı deli. Bu adam deli” diyen Safitürk, bahsettiği Gezginci’nin alınan ifadesinde “Ere, na (evet, hayır)” dışında bir şey dememesine dikkat çekti.   Ağabey Safitürk, bu nedenle mevcut iddianame üzerinden görülen davanın düşürülmesini ve soruşturmanın derinleştirilmesini talep etse de, bu talebi karşılık bulmadı.   “Deli” olduğu iddia edilen olay tanığı Mehmet Ali Gezginci’nin ifadesinin alındığı anların görüntüleri ile olay yeri keşfine ait görüntüler de, ağabey Safitürk’ü adeta doğrular nitelikte.    MASKELİ POLİSTEN GEZGİNCİ'YE: HADİ SEN YUKARI ÇIK   Söz konusu görüntülerde, polis memuru olduğu belirtilen ve tercümanlık yapan maskeli bir kişi, Türkçe bilmeyen Gezginci’ye olayın yaşandığı gün bulunduğu odayı göstermesini ve kaymakamlık binasına girmesini istiyor. Ancak, söyleneni anlamayan Gezginci bir süre kamera karşısında öylece duruyor. Bunun üzerine tercümanlık yapan maskeli kişi, Gezginci'ye nereden yukarı çıkacağını işaret ederek, “Hadi sen yukarı çık” diyor. Gezginci de aksayan ayağı nedeniyle zor bela merdivenlerden yukarı çıkmaya başlıyor. İlk olarak yanından geçtiği odaya bakan Gezginci, bir süre ilerledikten sonra şuan tutuklu yargılanan Yazı İşleri Müdürü Tahsin Erdaş'ın odasına giriyor.    TERCÜMAN POLİS İFADEYİ YALNIŞ ÇEVİRİYOR   Bu anların ardından savcılık tarafından bir odada, polis olan tercüman ve avukat eşliğinde Gezginci’nin ifadesi alınıyor. Görüntülerde engelli olduğu açık bir şekilde görülen Gezginci’ye, Erdaş'ın odasının sağ tarafta mı yoksa sol tarafta mı olduğu soruluyor. Gezginci de tercümana dönerek, Kürtçe olarak “La sen gelmedin mi?” diye soruyor.    Tercüman ise, “Ben Tahsin'in odası hangisi bilmiyorum” diyerek, “Sen biliyor muydun onun odasını?” diye soruyor. Bunun üzerine Gezginci, “Evet” cevabını veriyor.    Tam bu sırada tercümanın, Gezginci'nin ifadesini yanlış çevirerek savcıya, "Savcım, ‘Beni götürsün, ben odayı gösteririm size’ diyor” dediği anlaşılıyor.   TANIĞIN İFADESİ 'EVET' VE 'HAYIR'DAN İBARET   Gezginci, anlatacağı bir şey olup olmadığının sorulması üzerine ise, bu kez "Hayır" yanıtı veriyor. Gezginci’nin sorulara yine Kürtçe cevap verdiği sorgunun bir kesiti ise şöyle:   "- Savcı: Patlama oldu, Tahsin çıktı odadan, bir daha Tahsin'i görmedin?   - Tercüman: (Savcının dediğini aynen çeviriyor.)   - Gezginci: Hayır.   - Tercüman: Daha sonra 'Tahsin'i hiç görmedim’ diyor savcım.   - Gezginci: Hayır. Ben görmedim. Ben oturuyordum.    - Savcı: Ne diyor?   - Tercüman: 'Tahsin'i hiç görmedim diyor savcım."   Sorgunun devamında, olay yerinde bulunduğu iddia edilen bir telefonun başka bir telefon ile çekilmiş fotoğrafı Gezginci'ye gösteriliyor. Telefonun kendisine ait olup olmadığı sorulan Gezginci, telefonun kendisine ait olduğunu onaylıyor. Patlama anında telefonunun nerede olduğunun sorulması üzerine ise Gezginci, "masanın üstünde" yanıtını veriyor.    Tercüman ise, söyleneni şöyle tercüme ediyor: "Patlamadan önce masanın üzerindeydi diyor. Bomba patladıktan sonra ben unuttum dışarı çıktım.”    Sorgu şu şekilde devam ediyor:   "-  Savcı: Tahsin'in odasındaki masanın üstünde mi?   - Tercüman: (Savcının dediğini aynen çeviriyor.)   - Gezginci: Evet, evet.   - Savcı: (kayıt altına alırken) Telefonum Tahsin'in odasında bulunan masanın üzerindeydi. Patlama ile beraber ben telefonumu orada unutmuşum. Sonrada zaten sürünerek aşağı kata…   - Tercüman: (Gezginci'ye soruyor) Sen sürünerek mi aşağı indin?   - Gezginci: Evet   - Savcı: Ne diyor?   - Tercüman: Sürünerek, g..t üstü sürünerek, oturarak aşağı indim diyor.   MA / Ahmet Kanbal