‘Biroyê Heskê Têlî’nin ruhu Ağrı Dağı’nda yaşıyor’ 2018-09-27 09:01:21 AĞRI – Ağrı İsyanı’nın öncülerinden olan Biroyê Heskê Têlî’yi anlatan torunu Cevdet Çokdil, “Biroyê Heskê Têlî’nin ruhu şuan Ağrı Dağı’nda yaşıyor. O bir kıvılcımdı. O kıvılcım ateş oldu” dedi. Şeyh Sait İsyanı’nın hemen ardından 1926 yılında çıkartılan “Ağa ve Beyleri Sürgün” etme kararı ile sürgün edilen Celalî aşiretinin Hesesorî koluna mensup Biroyê Heskê Têlî (İbrahim Ağa) bu karara isyan ederek Ağrı Dağı İsyanı’na katılır. Ağrı Dağı’na çıkarak direnmeyi seçen Têlî, ardı ardına 1926-1930 yılları arasında 3 kez devam edecek isyanın ilk kıvılcımını çakar.   Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesine bağlı Çiftlik köyünde doğup büyüyen Biroyê Heskê Têlî’nin hayatını ve isyanından sonra çıkarılan sürgün yasası kararı ile ailesinin Denizli’ye sürgün ediliş sürecini 70 yaşındaki torunu Cevdet Çokdil’li anlattı.    ‘İSYANININ ÖNCÜSÜ OLUR’   Ömrünün geri kalanını Çiftlik köyünde geçiren Çokdil, çocukluğundan beri dedesi Biroyê Heskê Têlî’nin hikayeleri ile büyüdüğünü dile getirdi. Dengbêj Şakiro’nun da klamlarına konu olan Têlî’nin hikayesini anlatan Çokdil, dedesinin kardeşleri Ahmet ve Eyüp ile birlikte Doğubayazıt merkezde manifatura dükkanını işlettiğini anımsattı. Çokdil, dedesinin isyanına neden olan olayı ise şu sözlerle dile getirdi: “Hükümet, 1926 yasasını uygulamaya koyunca jandarma köy köy dolaşıp listedeki isimleri tutuklamaya başladı. Bir müfreze jandarmanın köye doğru geldiğini haber alan Biroyê Heskê Têlî, harekete geçer ve güvenlik tedbirini alır. Aşiret milis gücü Kız Köprüsü (Pira Belek) denilen mevkide jandarmayla çatışmaya girer ve iki asker burada yaralanır. Askerler geri çekilmek zorunda kalır. Bu olaydan sonra jandarmanın taciz ve baskısından kurtulmak için Biroyê Heskê Têlî, Ağrı Dağı’na çekilerek yeni bir yaşama hazırlanmak isterken Ağrı Dağı isyanının öncüsü olur. Dökülen kan, aynı zamanda isyan hareketinin de nedeni olur. İsyanı daha sonra zaten Tendürek Hareketi, Zilan Deresi ve Dersim gibi Kürtlerin hem hafızasında hem de yüreklerinde derin yaralar açan olaylar izledi.”   ‘ASLA TESLİM OLMAYI DÜŞÜNMEDİ’   Biroyê Heskê Têlî’nin 1930 yılına kadar Ağrı Dağı’nda savaşa devam ettiğini belirten Çokdil, o dönem Türkiye ve İran’ın defalarca dedesine teslim olması veya iş birliği yapması için teklifler götürdüğünü ama bunların hiçbirini kabul etmediğine dikkat çekti. İsyan döneminde emrindeki hiç kimseye kötülüğünün dokunmadığını ve çevre köylerden hiç kimsenin mal ve mülkünü talan etmediğini ifade eden Çokdil, “Biroyê Heskê Têlî, aydın veya okuma yazma bilen bir insan değildi. Ama vicdanlı ve mert bir insandı. Cesur biriydi. Asla teslim olmayı düşünmedi” diye belirtti.    ‘RUHU ŞUAN AĞRI DAĞI’NDA YAŞIYOR’   Çokdil, “Biroyê Heskê Têlî’nin ruhu şuan Ağrı Dağı’nda yaşıyor. Çiftlik köyünde yaşıyor. O bir kıvılcımdı ve o kıvılcım ateş oldu” diyerek Biroyê Heskê Têlî’nin ve isyanın son zamanları hakkında ise şöyle devam etti: “Ağrı Dağı’nın Zeryan Geçidi’nde büyük bir savaş oldu. Zeryan geçidi uçurumlar ile doludur. Bir gece dedem ile ona bağlı birliği oradan geçerek ordunun attığı çemberi geçmek ister. Onları fark eden askerler hemen ateş açar ve çatışma başlar. Sıcak çatışma esnasında sadece isyana katılan yüzlerce Kürt uçurumlardan düşerek ölür. Biroyê Heskê Têlî ve ona bağlı birliği savaşarak geri çekilirler. Savaşçılar ve aileleri Büyük ve Küçük Ağrı Dağı arasında sıkışıp kalırlar. Ferzende Ağa ve 10 kişilik savaşçısı çemberi yarıp sivilleri ve bazı savaşçıları İran tarafına geçirir. Çatışmalar gece boyunca devam eder. Bu esnada Biroyê Heskê Têlî’nin iki kardeşi de çatışmalarda yaşamını yitirir. Sınırı geçen siviller İran askerlerine teslim olur. Savaşa devam eden Biroyê Heskê Têlî ise İran sınırına yakın Kire bölgesindeki Şikakî aşiret milislerinin açtığı ateş sonucu öldürülür.”   ‘KÖYDEN ASLA AYRILMAYI DÜŞÜNMEDİM’   İsyanın ardında 5 Mayıs 1932’de yeni bir sürgün kanununun yürürlüğe girmesi ile Biroyê Heskê Têlî’nin sağ kalan ailesinin Denizli’ye sürgüne gönderildiğini anlatan Çokdil, şöyle devam etti: “15 sene boyunca Denizli’de yaşadık. Ben de Denizli’de doğdum. Denizli’de esir gibi yaşıyorduk. Ailemiz okuryazar olmadığı için ve Türkçe dilini bilmediği için bölge halkından ve devlet yetkililerinden hakaretlere ve sözlü saldırılara çok maruz kaldı. Bizlere ev ve tarla verilmişti. Ekip biçiyorduk. Günlük yaşantımıza devam ediyorduk. Her şey güzel olsa da sonuçta sürgündeydik. Denizli’deki sürgün hayatımız memleket hasreti ile geçti. Kaybettiğimiz akrabalarımızın ve dostlarımızın acısına bir de sürgün eklenmişti. Memleket hasreti çekiyorduk. Demokrat Parti hükümete gelince Menderes affı çıkartıldı. Bizler de daha sonra dedelerimizin topraklarına geri döndük. O günden beri Biroyê Heskê Têlî’nin adım adım dolaştığı bu köyden asla ayrılmayı düşünmedim.”    HALA BİR MEZARI YOK   Çokdil, dedesi Biroyê Heskê Têlî’nin ve arkadaşlarının mezar yerlerini yıllardır aradıklarını ama tüm çabalarına rağmen hala bulamadıklarını dile getirdi.    MA / Berzan Güneş