KCDP: Toplumun öfkesi istismar ediliyor 2018-07-08 09:07:12   İSTANBUL – Haziran ayında 39 kadının öldürülmesinde kullanılan şiddet dilinin ve izlenen politikaların etkili olduğunu söyleyen KCDP Genel Sekreteri Fidan Ataselim, meclisin açılmasıyla birlikte hayata geçirilmeye çalışılan kimyasal hadım ve idam düzenlemesiyle toplumun öfkesinin istismar edildiğini belirtti.   Geçtiğimiz günlerde 39 kadının öldürüldüğü Haziran ayı kadın cinayetleri raporunu açıklayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), son zamanlarda artan kadın cinayetleri ve çocuk kaçırmalarıyla birlikte yaşanan ölümleri gündemlerine aldı. KCDP, Meclisin açılmasıyla hayata geçirilmeye çalışılan kimyasal hadım, idam ve kız çocuklarının erken yaşta evlenmesinin önünü açan yasa tasarılarına karşı da mücadele etmeye hazırlanıyor.   KCDP Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Haziran ayı raporuyla birlikte kadın cinayetleri ile çocuk ölümlerinin artışını değerlendirerek verilmesi gereken mücadeleye ilişkin konuştu.    ‘ŞİDDET DİLİ KADIN VE ÇOCUKLARA YANSIDI’   Haziran ayında 39 kadının katledildiğini ve 22 kadının da cinsel şiddete maruz kaldığını hatırlatan Ataselim, kadın cinayetleri ve şiddet vakalarında öldürülen kadınların ciddi bir oranının kim tarafından öldürüldüğü ve ölüm sebeplerinin tespit edilemediğini söyledi. Bu durumun aynı zamanda şiddetin devam etmesine yol açtığını belirten Ataselim, bu yüzden konuların üzerinin çok kolay örtülebildiğini ve yargıya taşınması halinde sonuç alınması konusunda ciddi şüphelerin yaşanacağını ifade etti.    Haziran ayı itibariyle yaşanan gelişmelerden birinin en çok da kadınları ilgilendiren 24 Haziran seçimleri olduğunu dile getiren Ataselim, bu süre zarfında kullanılan şiddet dilinin yansımasını kadınlar ve çocuklar üzerinde görebildiklerini söyledi. Ataselim, “Seçimde bile çok önceden kazandığımız haklarımızdan biri olan oy kullanma hakkından sığınma evlerinde kalan kadınlar yararlanamadı ve oy kullanamadı. Seçilir seçilmez Konya’daki bir kadın vekilin ‘idam getireceğiz’ sözlerini duyduk. Bu noktada vekillerin kadın hareketinin sözcüleri olmaları gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda yine çok tartışmalı olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Çalışma Bakanlığı ile birleştirilmesi tam da seçim döneminde oldu. Siz devletin kadın ve çocukları koruyacak mekanizmalarını ortadan kaldırırsanız bunun topluma yansıması doğrudan olur. Kadının önemsiz olması anlamına bile gelebilir. Bu anlamıyla zaten başka örnekler de yaşamaya başladık olumsuz gidişata dair. Haziran ayında birçok çocuk kayıp haberi aldık ve bunların tesadüf olmadığını düşünüyoruz" dedi.   ‘İNTİKAMCILIĞI KÖRÜKLEYECEKTİR’   Toplumda ciddi bir infiale yol açan bu yaşanan örnekler karşısında hükümetin çözüm olarak kimyasal hadım ve idamı görmesine de tepki gösteren Ataselim, “Bu tür açıklamalar yapmak çok tehlikeli. Hükümetin esas yapması gereken çocukların ve kadınların hayattayken gerçekten korunmalarını sağlamak, önleyici tedbirleri almak ve uluslararası kanunları devreye sokmaktır. Çocuk Koruma Hizmetleri Son Strateji Belgesi var, bu kendi çıkarttıkları bir şey. Bunu bile henüz uygulamamış durumdalar. Bunlar uygulansa çocuk istismarının durdurulması ile ilgili çok ciddi adımlar atılacak diye düşünüyoruz. Bunlar yapmıyorlar ortaya çıkmış durumla ilgili kadın cinayetleri ve çocukların öldürülmesi ardından toplumun kabaran öfkesini bir tür araçsallaştırarak istismar ederek işte ‘bunun çözümü idamdır’ demekteler. İdam çözüm olamaz. Yeniden bir tür linç etme kültürünü sağlayacak. İntikamcılığı körükleyecektir” diye belirtti.    ‘UYGULANAN ÜLKELERDE BİLE SUÇ AZALMADI’   İdam ve hadım cezalarının uygulandığı mevcut ülkelerde dahi suçu azaltma eğilimlerinin olmadığının gözlemlendiğini ifade eden Ataselim, “Çocuk istismarı kadın cinayetleri dediğimiz şey bir anda durmayacak belki; ama başta suçu ortaya çıkartan nedenlerinin irdelenmesi gerekir. Nasıl bir toplum yapısı var, kadın erkek eşitsizliği ne durumda gibi. Her zaman sadece cezayla önleyemezsiniz. Bunun başka bir ucu da şudur. Şuan zaten bir tür cezasızlık hakim çocuk istismarı davalarında. Mevcut yasalar uygulanmıyor veyahut indirimler uygulanıyor. Bu tür bir cezasızlık zaten toplumun adalete olan inancını zedelemesinin yanında yıpratıyor da.  Bu yüzden kolay ve kestirme bir yol olarak toplumun belli bir kesiminin ‘idam’ demesini buradan anlayabiliriz” dedi.   ‘NORMALLEŞTİRİCİ AÇIKLAMALAR MEŞRU ZEMİN YARATIR’   Son 8 yılda 104 bin 531 çocuğun kaybolduğunu ve bu rakamın 16 ülkenin nüfus oranına denk düştüğünü söyleyen Ataselim, “Toplumda infial yaratan olaylar ardından ‘kader, tevekkül edelim, bazen üst üste gelir’ gibi normalleştirici açıklamalar yapmak bunu bir tür meşru zemine oturtmaktır. Evet böyle şeyler olur bunun hepimiz farkındayız da bunların durdurulması ile ilgili ne yapılması gerekir ya da ne yaptınız sorusu gelir bu açıklamayı yapanlara” sözleriyle tepki gösterdi.   ‘İLK BAŞTA DİRENECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜ KESİMLERE YÖNELECEK’   Yeni dönemin kadınlar açısından zorlu bir süreç olacağını dile getiren Ataselim, şunları söyledi: “Haziran sonrası tüm toplumu ilgilendirdiği gibi en çok kadınları ilgilendirecek çünkü yeni bir rejimin inşasının yapı taşlarını oluşturmak için öncelikle güçsüz gördüğü ya da ilk başta direneceğini düşündüğü kesimlere yönelecektir. Bu yüzden zaten bir tür iktidarı sergileme biçimi olarak da ev içerisinde erkeklerin kadınlara uyguladığı, işyerlerinde patronların, bütün toplumda da iktidardaki başkanın kendi altındaki herkese uyguladığı bir iktidar sergileme biçimini bütün boyutlarıyla yaşıyor olacağız. Bunun nüvelerini zaten görüyorduk. Müftülere nikah kıyma yetkisi verildi. Bunun birçok tehlikesi olduğunu anlatmamıza rağmen ‘isteseniz de istemeseniz de’ dendi. Bu kalıp kritik bir kalıptır. Şimdi isteseniz de istemeseniz de’nin boylu boyunca hayatımızın her şeyle ilgili karar alabilecekleri anlamına geliyor.”     ‘YAPILMASI GEREKEN SİYASİ İRADE GÖSTERMEK’   Meclis açılışında gündeme getirilecek olan kadın ve çocuk düşmanı yasa ve düzenlemelere karşı kritik bir sürecin yaşanacağına dikkat çeken Ataselim, devamla “Bunun karşısında umutsuz değilim. Kadınlar mutlaka bir direnç gösterecektir. Çocuk istismarı, kadın cinayetlerini durdurmanın yol ve yöntemlerini biz biliyoruz zaten. Ne yazık ki AKP Sözcüsü Mahir Ünal ‘çocuk istismarı konusunda hassasiyetimiz olduğunu biliyorsunuz’ dedi. Ben de diyorum ki bu nasıl bir hassasiyet? Bir kereden bir şey olmaz demek mi, müftülük yasasını çıkartmak mı, kadınları eve kapatan yasalar mı, çocuk ve kadınların yüksek yararını gözetmediğiniz politikalar mı? Ya da kolaya kaçarak ‘idam getireceğiz sorunu çözeceğiz’ demek mi? Bunlar tartışmalı ve samimiyetsiz konuşmalar. Yapılması gereken siyasi irade göstermek. Bu demek oluyor ki meclis açıldığında ilk olarak kapıda olacağız öyle görülüyor” diye konuştu.   MA / Necla Demir