Koronavirüs (Kovid-19) salgını yayılırken, 300 bin kişinin bulunduğu cezaevlerinde risk büyüyor. Cezaevlerinin boşaltılması için kamuoyunun genel af beklentisinin aksine, düşünülen infaz düzenlemesinde, siyasi tutuklular kapsam dışı bırakıldı. Cezaevlerinde yeterince önlem alınmamasına karşı Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED)  öncülüğünde başlatılan “İnfazda eşitlik istiyoruz, Herkes için adalet” kampanyası yayılıyor. İmza kampanyasını 64 kurum ve kuruluş çalışmasını yürütürken, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Avukat Muharrem Şahin, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

‘TAHRİBAT YARATACAK’

 

Virüs cezaevlerine bulaştığı taktirde vahim sonuçlara neden olacağını belirten Şahin, cezaevlerinin bu salgına karşı çok savunmasız ve korunaksız olan alanlardan bir tanesi olduğuna dikkat çekti. 28-30 yıldır cezaevinde bulunan tutukluların olduğunu dile getiren Şahin, bağışıklık sistemlerinin iyi olmadığını belirtti. Salgın olmadan önce de tutukluların bu durumlarını gözlemlediklerini söyleyen Şahin, virüsün cezaevlerine bulaşmama gibi bir garantisinin olmadığını ifade etti. Şahin, cezaevlerinde har hangi vakanın olup olmadığı konusunda bir bilgi olmadığını belirterek, “Tutuklular hasta olmayıncaya kadar veya yoğun olarak salgının belirtileri görülmeyene kadar tahlil yapılmamaktadır. Bu durumların cezaevlerinde yoğun bir tahribat yaratacağı aşikârdır” dedi.

 

YAŞAM HAKKI DEVLET SORUMLULUĞUNDA

 

Hemen her yerde cezaevi yapıldığına dikkati çeken Şahin, “Genellikle gelişmemiş, gelişmekte zorlanan, merkezlerden uzak il ve ilçelerde bulunan cezaevlerinde ekonomik kalkınma düşünülerek tasarlanmış. Bu nedenle cezaevlerinin bulunduğu yerlerde tam teşekküllü hastaneler söz konusu değil. Salgın cezaevlerinde yaygınlaşması halinde insanları hastaneye ulaştırma sıkıntıları yaşanacak. Yeterli güvenlik olmayacaktır. Normal şartlarda hastanelere yapılan sevkler uzun prosedürler gerektirmektedir. Cezaevlerinin revire verdiği raporlar neticesinde hastaneye gidiliyor. Bilgiler güvenliğe, güvenlik kendi tedbirlerini ve personellerini hazırlayarak mahpusları hastaneye götürmektedir. Bu ciddi bir sorun. Tutukluların yaşam, sağlık, özgürlük hakları devletin birinci derecede sorumluluğudur. Bunun mutlaka sağlanması gerekiyor” diye belirtti. 

 

TÜM TUTUKLULARI KAPSAMALI

 

İnfaz yasası düzenlemesinde büyük bir ayrımcılık yapıldığını ifade eden Şahin, düzenlemenin hukuksal, ahlaki olarak bir suç olduğunu vurguladı. Yasaların hiçbir insanı ayrımcılığa tabi tutmaması gerektiğini dile getiren Şahin, “Bu yasal düzenleme toplumun sorunlarına çözüm sunmayacaktır. Daha çok adli suç işleyenleri kapsayacak. Bu tür mahpusların tahliye edileceği öncelikli olarak öngörülmektedir. Bu durum hukuka, demokrasiye ve insan haklarının evrensel tüm bildirgelerine aykırıdır. Düzenleme tüm tutukluları kapsamalıdır” şeklinde konuştu.

 

‘BİR İMZA DA SEN AT’

 

MED TUHAD-FED öncülüğünde başlatılan, 64 kurum ve kuruluşun desteklediği imza kampanyasının önemine dikkat çeken Şahin, kampanyanın her kesim tarafından desteklenmesi gerektiğini vurguladı. “Bu ülkede ne yazık ki yarın aynı sorunlarla karşılaşmayacağımızın hiçbir hukuki garantisi yok” diyen Şahin, şunları söyledi: “Bu yüzden ileride bu sorunlarla karşı karşıya kalmamak için imza kampanyasını desteklemeliyiz. ‘Bir imza da sen at’ diyerek eşitliği savunmalıyız. Bu imza kampanyasını elimizden geldiğince yaygınlaştırmamız gerekiyor. Israrla şunu belirtmek gerekir ki normal koşullarda cezaevinde bulunan mahpuslar, sağlık haklarını kullanmakta zorlanırken, bu salgın ile birlikte bu çok ciddi bir sorun teşkil edecektir. Sağlık haklarının korunması amacıyla hepsinin tartışmasız bir şekilde tahliye edilmeleri gerekiyor.”

 

Başlatılan imza kampanyasına http://chng.it/cDBT4Q5DjL linki üzerinden ulaşılabilir.