Kongre sürecini değerlendiren Temelli: Hedefimiz iktidarı değiştirmek

img

DİYARBAKIR - Kongre sürecine dair değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Faşizme teslim olmadık, kurumsallaşmasını engelledik ve gerilettik. Şimdi bu sistemden kurtulmak, iktidarı değiştirmek ve Türkiye’nin demokratikleşmesini yaratmak gibi bir hedef koyduk önümüze” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 31 Mart yerel seçimlerinden sonra yerellerden başlattığı örgütlenme, kadın ve gençlik konferanslar süreci, 24-25 Ocak’ta merkezi konferansla tamamlayacak. Konferansların ardından 23 Şubat’ta gerçekleştirilecek 4’üncü Olağan Kongre hazırlıklarını ve sürece dair sorularımızı yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, üçüncü yol hattı üzerinden yürümeye devam edeceklerini söyledi. 
 
 Şimdi hem bu sistemden kurtulmak hem iktidarı değiştirmek hem de Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından güçlü bir seçeneği yaratmak gibi bir hedef önümüze koyduk
 
Partiniz 31 Mart yerel seçimlerin ardından kongre hazırlıkları kapsamında kadın ve gençlik gibi bir dizi konferans gerçekleştirdi. Kongreye giderken HDP nasıl bir döneme giriyor?
 
Her zaman olduğu gibi büyük kongremize gitmeden önce büyük konferansımızı gerçekleştiriyoruz. 24-25 Ocak’ta bir konferans olacak ama büyük konferans süreci aslında bir yıldır devam ediyor. Nasıl derseniz; Ağustos 2019’da 1. Örgütlenme Konferansı gerçekleştirdik. Ondan önce örgütlenmeye yönelik 4 aylık saha çalışması yapıldı. Hem bölgesel hem yereller hem de ön çalışmasıyla çok önemli bir konferanstı. Ondan sonra da Aralık vermeden büyük konferans hazırlıklarına başladık. Çok önem verdiğimiz bir konferans düzenliyoruz. Geçmiş konferanslarımız gibi.
 
En temel meselemizden biri, HDP fikriyatını hem toplumsal düzlemde hem parti düzleminde örgütlemek. Bu fikriyatın örgütlenmesi, HDP anlayışının örgütlenmesi gibi bir hedef koyduk önümüze. Bunun politik örgütsel hattını örmek gibi bir sorumluluğumuz var. Konferansın bir ayağı bu. Dolayısıyla HDP kongreleriyle beraber bugüne kadar geldiği süreci artık siyasetin toplumsallaşması anlamında bir örgütsel alana çekiyor. Topyekûn bir örgütlenme dönemi diyoruz. Birincisi; savuna geldiğimiz tezlerimizi, iddialarımızı, fikirlerimizi toplumsal zeminde örgütleyeceğiz. İkincisi; bu konferans bize özellikle programımızı güncel siyasetin ve önümüzdeki dönem siyasetinin ışığında gözden geçirme, güçlendirme olanağı da tanıyor. Bu anlamıyla konferansı ele alıyoruz. Bugüne kadar var ede geldiğimiz siyasete daha artık daha bütünlüklü, daha güçlü bir şekilde ifade etme olanağımız olacak.
 
Üçüncüsü ise her konferans ve kongre önündeki iki dönemi öncelikle hedefler. Orta ve uzun vadeli perspektiflerini yeniler. Ve bir yol haritası çıkartır. Böyle bir yol haritasını da çıkartma amacındayız. Bu yol haritası da bugüne kadar direnerek geldik, faşizme teslim olmadık, faşizmin kurumsallaşmasını engelledik, gerilettik. Şimdi hem bu sistemden kurtulmak hem iktidarı değiştirmek hem de Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından güçlü bir seçeneği yaratmak gibi bir hedef önümüze koyduk. Bu üçüncü yol olarak tarif ettiğimiz bu yolda güçlü bir yürüyüşü hayata geçirmek istiyoruz.
 
İktidar değişmeli dediniz. Nasıl olacak? 
 
Her şeyden önce bugün içinde bulunduğumuz sistemle Türkiye yol alamaz. Yerel demokrasiyle güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçmek. Türkiye 12 Eylül’den beri gelen bir anayasa ile yaşıyor. Demokratik bir anayasa yapmak, toplumsal mutabakatı sağlamak, toplumsal örgütlülük dediğimiz aslında bir yerde toplumsal mutabakatı sağlamaya yönelik bir hamledir. Tüm bunları yapabilmek için iktidarı değiştirmemiz lazım. Bu iktidarı nasıl değiştirebiliriz? Bu iktidarı değiştirmenin yolu demokrasi ittifakını toplum nezdinde güçlendirip, üçüncü yol üzerinde ortaklaşmayı sağlayıp, iktidarı değiştirmek. Tabii ki demokrasi ittifakı bu anlamıyla önemli bir belirleyen olacaktır.
 
Bölge konferanslarınızda ciddi birçok tartışma alanı vardı. Öne çıkan başlıklardan biri de HDP’nin değiştirme gücüne dairdi… 
 
Değiştirme gücümüz var. Potansiyel olan bu gücü fiiliyata geçirmemiz lazım, harekete geçirmemiz lazım. Toplumu bu anlamda harekete geçirmek lazım. Öncü olmak gerekiyor. Bir yandan demokrasi ittifakı için müzakere zeminlerini, toplumsal mutabakat zeminlerini yaratırken, bir yandan da değiştirici ve dönüştürücü gücü harekete geçirmek, mücadeleyi yükseltmek gerekiyor.
 
HDP misyonunu yeterince oynuyor mu?
 
Evet, bugüne kadar bu misyonu, sorumluluğu yerine getirmeye çalıştı. Tabii ki eksiklikler oldu, tabii ki bu süreçte bütün bu yönelimler, baskılar, şiddete rağmen ayakta durmak önemli ama zaman zaman kendinden bekleneni de yerine getirmemiş olabilir. Bütün geride bıraktığımız bütün bu dönemi, ben sağlıklı bir şekilde okuduğumuzu ve buradan çıkardığımız derslerle önümüzdeki dönemi ördüğümüzü söyleyebilirim. Bu iddia olarak ortaya koyduğumuz konularda, şimdi sorumluluğumuz daha da büyümüştür. Bu misyonu da yerine getirmeye talibiz.
 
 AKP’ye olan desteğin ne denli eksildiğini görmek için zaten uzun süredir devam eden AKP’den kopuşlara bakmanız mümkün. İçinden bile iki parti çıkıyor.
 
Erken seçim çağrınız toplumsal dinamiklerde nasıl bir karşılık buldu?
 
Öncelikle diğer bütün partiler kendince bir hesabın peşinde. Dolayısıyla seçimi de bu hesabın içinden okuyorlar. Bir kere bir muhalefet partisi tabii ki seçim ister. Ama herkesin kendince hesabı var diyebiliriz. Esas bizim erken seçim çağrılarımız toplumda karşılığını buldu. Toplum bu iktidardan kurtulmak istiyor. Emekçilerde, emeklilerde, engellilerde, kadınlarda, halklarda, Alevilerde karşılığını buldu. Toplumun bütün önemli kesimleri erken seçim çağrımıza aslında olumlu yanıt verdi. Çünkü bu sistemle gitmiyor. Her geçen gün herkesin hayatı daha da kötü hale geliyor. Ne savaş politikalarından kurtulabiliyoruz ne iktisadi sorunlardan çıkabiliyoruz ne şiddet ortamı son buluyor. Demek ki bu iktidar yönetemiyor, yönetemedikçe ülkeyi çok daha kötü yerlere sürüklüyor. İktidar değişmeli.
 
Erken seçim çağrıları o yüzden toplum nezdinde çok çok önemli bir karşılık buldu. Hatta son yapılan kamuoyu yoklamaları da bunu gösteriyor. AKP-MHP bloğu ciddi anlamda gerilemiş durumda. AKP’nin zaten tek başına iktidar olma şansı yoktu, bundan sonra hiç yok. AKP-MHP toplamının da bunu sağlayacak gücü kalmamış durumda. AKP’ye olan desteğin ne denli eksildiğini görmek için zaten uzun süredir devam eden AKP’den kopuşlara bakmanız mümkün. İçinden bile iki parti çıkıyor. Ciddi bir meşruiyet tartışması var. Zaten 24 Haziran genel seçimlerinin meşruiyeti hep sorgulana geldi. Meşru olmadığı kanıtlanmış bir seçim sonucudur. O günden bugüne bir buçuk yıllık bu sisteme dönüp baktığımızda iyicene meşruiyetini yitirmiş, toplumda karşılığı kalmamış. Bütün göstergeler bunu ortaya koyuyor. Bütün topluma dönüp baktığımızda böyle bir beklenti var. Dolayısıyla karşılığını bulmuştur.
 
Parti olarak olası bir seçime hazır hissediyor musunuz? 
 
Şimdi önemli olan şu; seçimi beklemek değil, seçim sürecini örgütlememiz lazım. Nasıl bir seçim ve nasıl bir seçim sonucuna ulaşmak istiyorsak, seçime kadar geçen süreçte o rolü, misyonu oynamak zorundayız. HDP buna öncülük yapacak ama toplumun demokrasi ittifakı artı nerelerde mutabakat? Çünkü seçimden sonra bir geçiş programı söz konusu olacaksa, bu geçiş programını yürütecek bir hükümet çıkartacaksak ortaya, onun mutabakat zeminlerinin örülmesi lazım. Bir demokratik anayasa talebi var ortada. Bu demokratik anayasayı hayata geçirmek, yerel demokrasiyi güçlendirmek, parlamenter sistemi geri getirmek, bugün yargı meselesinin çöktüğü durumda yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını yeniden inşa etmek, hukuk devletini var etmek, anayasal bir devlet anlayışında eşit yurttaşlık temelinde buluşmak. Saydığınız zaman belki 10 madde, 15 madde üzerinde bir mutabakatı örgütlemek.
 
Bu sadece bir mutabakat sözleşmesi yapmakla da sınırlı değil. Toplum buna kendisini hazırlamalı. Toplum kendi içinde fiili olarak müzakere süreçlerini yaratmalı. Bunu hayta geçirecek bir gücü örmeli. Bu da bugün ki iktidara karşı mücadele demektir. Mücadele ve müzakere kol kola yürümeli. Bu diyalektiği sağlayabilmeliyiz. Hem bu iktidara karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz, örgütlemeliyiz hem de bu müzakere zeminini çok hızlı bir şekilde var edip, zenginleştirmeliyiz. Bütün toplumsal kesimlere dayanarak yaratmalıyız. Yoksa 3 parti bir araya gelip, bir sözleşme imzalamasıyla, blok kurmakla olmaz bu mesele. Öyle bir beklentiye girmek, toplumu giderek etkisizleştirmek anlamına gelir. Giderek sinmiş bir toplumu, aslında seçim sonuçlarını, seçim toto oynayan bir hale getirirsin. Hayır, bunu istemiyoruz. Toplumun topyekûn itirazını ayağa kaldırmak, örgütlemek, birlikte değiştirip dönüştürmek istiyoruz.
 
Bir yandan partiniz üzerindeki baskılar bitmek bilmiyor… 
 
HDP zaten umuttur. Umudun partisidir. Umut öyle hayali bir şey değil. Bugün ülkeyi ne değiştirir ne dönüştürür? Bu anlayıştan bu ülkeyi ne kurtarır diye sorduğunuzda, HDP’nin ortaya koyduğu siyaset ve mücadelenin bu anlamda ne kadar önemli olduğu herkesçe hakkı teslim edilen bir şey. Dolayısıyla umudu yaratan bu. Umut bir ham hayal değildir bizde. Umut yaratılmış bir şey, bir seçenektir. Üçüncü yol dediğimiz budur, demokratik anayasa, demokratik cumhuriyet dediğimiz budur. Toplumun aslında bazen dile getirdiği bazen getirmediği ama beklentisi bu yöndedir. Dolayısıyla HDP’nin kendisi umuttur. Önemli olan bu umudu hayata geçirmektir. Bu yüzden çabalarımız var.
 
Diğer taraftan evet çok saldırı var. Yönelim çok. Gözaltılar, cezalar, sürgünler… Karşı karşıya kaldığımız şiddet çok ciddi boyutlardadır. Bazen bunun anlatılması bile güçtür. Bırakın tahmin edilmesi ve gözlemlenmesini. İşte medyayı izliyorsunuz, medya ambargosunu. Medyada algı yönetimini, bizzati şiddetin medya diliyle yaratıldığı, kışkırtmanın ortada olduğu bir süreci izliyoruz. Ama bu bile HDP’nin ne denli umut olduğunu bize gösteriyor. Bu umudur öldürmek, yok etmek için topyekûn iktidar ve etrafındaki aparatlar geçmiş durumda. En basitinden bugün bütün televizyon programlarına bakın, yandaşıyla, merkez medyasıyla en çok tartışılan konu HDP’dir, HDP düşmanlığıdır, HDP’ye nefret söylemidir. Peki neden? Eğer HDP umut olmasa, bu gücü olmasa, HDP’yi bu kadar konuşurlar mı? Onlarda biliyorlar ki; değiştirici dönüştürücü HDP’dir, umut HDP’dir. O yüzden ellerinden geleni artlarına koymuyorlar ve ardı arkası kesilmez bir saldırı programını ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bunu yaptıkları sürece de çözülüyorlar, çöküyorlar, bunu yaptıkları sürece HDP güçleniyor ve büyüyor.
 
 O denli aciz içindeler ki; tiyatroya bile neredeyse topla, tüfekle saldıracaklar. 
 
Güncel bir konuyla devam edelim. Eski Eş Genel Başkanınız Selahattin Demirtaş’ın öykülerinin sahneye taşınması Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı gibi iktidar tarafını rahatsız etti. Bu konuda neler söylemek istersiniz? 
 
Acze düşmüşler, aciz içindeler. O denli aciz içindeler ki; tiyatroya bile neredeyse topla, tüfekle saldıracaklar. Bu denli acze düşmüşler. Böyle bir tiyatro oyununa bile, akla hayale gelmeyecek saldırı, akla hayale gelmeyecek senaryolar üreterek yaklaşma söz konusu. Bir; olay bir sanat olayıdır, Demirtaş’ın bir eserini okuma tiyatrosudur. İşin bir sanat boyutu var. Dolayısıyla sanatçı arkadaşları kutluyorum.
 
İki; bir dayanışma var. Demirtaş’la dayanışma, özellikle kadınların ön planda olduğu ve gerçekleştirdiği bu dayanışma önemlidir. Çünkü ortada çok büyük bir adaletsizlik var, hukuksuzluk var. Bu adaletsizlik, hukuksuzluk çok yaygın bir şey. Hem Demirtaş üzerinde hem Demirtaş’a bağlı olarak birçok demokratik siyaseti savunan insanlar üzerinde. Bugün cezaevleri siyasetçi dolu, gazeteci dolu, düşünce suçluları dolu, fikrini söylediği için, insan hakları mücadelesi verdiği için dolmuş taşmış. Ülkede çok kötü bir adaletsizlik var. Yargı bağımsızlığını yitirmiş, talimatla çalışıyor. Bu anlamıyla da bir adalet çağrısı anlamında bir hukuk mücadelesi anlamında önemli bir dayanışma. Bu dayanışmanın yaygınlaşması gerekiyor. Bütün toplum itirazını yükseltmeli, bu konuda dayanışmaya girmeli. Bu hem Demirtaş özelinde bir dayanışma ama aynı zamanda bütün yaratılmış olan bu siyasi kırıma karşı bir mücadele anlamında dayanışmadır.
 
Üçüncüsü de siyaset. Bu demokratik bir demokrasi ittifakı meselesi değil ki. Demokrasi ittifakı orada o şekilde değil. Demokratik ittifakı toplumun bizzati en temelinde, bütün toplumsal yapıdaki hareketlerle mümkün olabilecek bir şey. Bizim tezimiz bu. Biz orada herhangi bir parti ile yan yana gelerek, bir demokrasi ittifakı görüntüsü verme amacında değiliz. Zaten böyle bir derdimizde olamaz. Çünkü biz ittifak anlayışımız çok nettir. 31 Mart’ta ittifak yaparken gidip bir partiyle pazarlık yaparak ittifak yapmadık ki. Biz mücadeleyi açığa çıkardık. Kimsenin gündeminde daha yerel seçim yokken, biz strateji çalışmalarına başlayıp, bunu mahalle mahalle, sokak sokak örgütleyip getirmişiz. Bir gece oturup da bir partiyle pazarlık yapıp yol almış bir parti değiliz. Hiçbir bloğun içerisinde de yer almamışız.
 
Buradaki siyaset, iktidarın siyasetsizliğidir. Saldırdığı şey o dur. Burada konuşulması gereken siyaset o dur, yoksa ittifak falan değil. O denli korkuyorlar ki, HDP’den o denli çekiniyorlar ki, bu fotoğrafı bile böyle okuma zaruriyetinde hissediyorlar kendilerini. O yüzden de saldırıyor. İşte bak ittifak kuruyorlar, bak yan yana gelip destek veriyorlar. HDP’nin böyle bir şeye ihtiyacı yok. HDP mücadelesini sahada yapıyor, var ediyor, yükseltiyor. Ama onun bu denli saldırmasının nedeni, işte kendi aslında kaygıları, çaresizliği, düştüğü acizdir.
 
Bilinen, sevilen ve önemli bir sanatçıya “Kadir efendi” diyerek parmak sallamak…
 
Siyaseten tükenince diliniz de ister istemez daha fazla öfke dili, şiddet dili, nefret söylemiyle hareket eder. Öyle de oluyor. Hakaretler; HDP’ye hakaret, Demirtaş’a hakaret, Kadir İnanır’a hakaret, oraya giden herkese hakaret. Bütün bunlar aslında kendi pespaye siyasetlerini göstermekten başka bir şey değildir. Nitekim sonuçta budur. Siyaseten bakmamız gereken, iktidarın siyasetsizliğidir. Yoksa orada bir siyaset üretmeye çalışmak beyhude bir çabadır. Biz siyaseti sokakta yapıyoruz, halkımızla beraber, halklarımızla beraber, emekçilerle beraber yapıyoruz. Hiçbir zaman siyaseti bir pazarlık masasına yatırmadık, yatırmayacağız da. Bu konuda herkes çok rahat olsun.
 
Bunun en özet yanıtı: İnsansızlaştırma. Dersim siyasetini yok kılmak. 
 
Dersim’de bir süredir dikkati çeken gelişmeler yaşanıyor. Gülistan Doku kayıp, Pertek’te çocuk tecavüzü, 3 uzman çavuşun bir kadına tecavüzü… Kente dair ayrıntılı bilgiye sahip misiniz. Neler oluyor?
 
Bunun en özet yanıtı: İnsansızlaştırma. Dersim siyasetini yok kılmak. Dersim tarihi boyunca özgün siyaset, özerk siyaset var ede gelmiş bir yer. Devletin de her zaman özel operasyonlarının merkezi olmuştur. Bu da böyle bir şey. Tabii ki taciz ve tecavüz kendi özelinde değerlendirilebilir ama bunun bir parçası olduğunu da unutmamak lazım. İnsanları kaybetme, insanlara taciz ve tecavüzle yönelme, her türlü yasadışılığı meşrulaştırıp, bizzat devletin kolluk güçleri eliyle hayata geçirilmesi, insanlara dayatılması, Dersim özelinde fotoğrafı ortaya koyuyor. Fakat bu sadece Dersim’le sınırlı değil. Türkiye’nin her yerinde buna benzer vakaları görüyorsunuz. Her gün bizzati devlet eliyle bir şiddet, devlet eliyle bir tecavüzü, tacizi adeta hoş gören, cezalandırmayan, kadına şiddeti körükleyen, işçiye emekçiye şiddeti körükleyen, işçiye emekçiye şiddeti körükleyen, her türlü hak arayışına karşı orantısız güç kavramı çoktan aşılmış gidilmiş, ciddi ciddi açık bir şiddetin ilerlediğini görüyoruz.
 
Suriye, Libya politikaları gibi bir savaş politikasının içerideki ayağı bu şiddet iklimi. İç-dış politikanın da burada kesiştiğini de görmek mümkün. Ama Dersim özelinde bu çok daha belirgin bir şekilde karşımıza çıkıyor. Çok net, son vaka da bunu gösteriyor. Bugün 17. gün. 17 gündür bulunamıyor. Bütün taleplere rağmen, ailenin, hukukçuların taleplerine rağmen, bu konuda hiçbir adımın atılmadığını görüyoruz. Hala ciddiye alınmayan bir yaklaşım. Unutulsun istenen, devlet tarafından görünmez kılınsın istenen bir yaklaşım var.
 
İlginç bir şey; AKP’nin son 10 yılına baktığımızda bu tür vakaların ne kadar çok olduğunu görürsünüz. Ne kadar yoğun olduğunu görürsünüz. Bu devleti yöneteme halinin de devletteki bu içi boşluğun da devletin de bu anlamda giderek daha zorbalaştığının da göstergesidir. Düşünün orada bir kayıp vakası var, arama tarama çalışmalarına bile, emniyet güçleri 10. gün katılıyor. On gün, ikinci gün değil. Bir makul süre vardır, arama çalışmalarına 24 saat sonra başlanır derler. 10 gün geçmiş, lütfen arama çalışmalarına katıldığı haberleri geçiyor. Bu topluma, halka, özelde Dersim’e nasıl yaklaşıldığının bir göstergesidir.
 
Türkiye’nin bir dış politikası yok. İç politikasına uygun bir dış politika arayışı var. 
 
İdlib kaynıyor, Libya keza öyle. Bunu konuşurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Libya Zirvesi’ne gidiyor. Türkiye’nin dış politikası ne durumda? 
 
Türkiye’nin bir dış politikası yok. İç politikasına uygun bir dış politika arayışı var. İçeride bu iktidarı sürdürebilmek, iktidarın bekasını sağlayabilmek için hem ülkenin bekasını karanlığa sürüklüyor hem de bütün hinkarnatı dediğimiz çevresinin. Suriye bunun en önemli göstergesidir. Afrin’den başlayan, Serêkaniyê, El-Bab, Girê Spî… Bütün buralardaki meseleyi toptan okuduğunuzda, aslında hem ülkeyi hem de Suriye’yi nasıl bir felakete sürükledikleri ortada. İdlib bunun son örneği. Şimdi kalkmış İdlib’teki dramdan söz ediyor. İdlib’in müsebbibi sensin. Suriye’nin bu hale gelmesinin müsebbibi sensin. Suriye’deki iktidar yanlış yapıyordu, İktidara karşı ancak ve ancak bizim yapabileceğimiz şey Suriye’de demokratik çözümü desteklemek ve onun önünü açmak olacak.
 
IŞİD çeteleriyle iş birliği yaparak hem Suriye rejimine hem orada IŞİD’e karşı mücadele veren güçlere karşı Türkiye’nin izlediği politikaya, politika denmez. Bu çözümsüzlükten beslenen, saçma sapan hayaller peşinde koşan bir iktidarın ne tür felaketlere yol açtığını gösterir. Aynı şey Irak’a baktığınızda da görürsünüz. Irak Kürt Federe devletinin önünü açmak, desteklemek yerine, referandumda bile aldığı tavır, bunu gösterir. Başur adeta bir operasyon mıntıkası. Sürekli olarak harekat, harekat, harekat… Farklı farklı isimler veriyorlar. Dolayısıyla orada kalıcı bir barışı var etmek, o Federe yapının gerçek anlamda demokratikleşmesine katkı sağlamak yerine, bildiğim kadarıyla 23 tane üs kurulmuş durumda. Belki sayı artmıştır. Şimdi bunlar yetmedi, Libya seferi başladı. Resmen bu zihniyetle, kendisi de söylüyor, fetih. Akıl böyle çalışınca, zihniyet bu olunca, etrafa, içerideki o şiddet aklının sınır dışına taşındığından başka bir şey görmüyoruz.
 
 Ben iddia ediyorum; bu gidişat böyle devam etsin, Libya bitsin, yeni bir yer karşımıza çıkabilir. Bunun adı Tunus mu olur, bunun adı Mısır mı olur?
 
Çözüm nedir?
 
Savaş arıyor sürekli. Nerede bir gerilim ortamı varsa, orada bir uzlaşı zemini varsa, onu yok eden, oraya çeteler eliyle istikrarsızlığı ve çatışmayı sürükleyen, bizzat müdahale eden bir ülke görüntüsündeyiz. Yunanistan’la keza aynı. Bütün çevresine baktığınızda, Türkiye’nin dış politika olarak belirleyeceği yegane şey, çevresine istikrarsızlıktır, kaostur, şiddettir. O yüzden Türkiye bu dış politikadan kurtulmalıdır. Biz Türkiye’nin dış politikasını, öncelikle kendi hinterlandını hedef alan, topyekûn bir demokratikleşme çerçevesinde ele alan bir politika öneriyoruz.
 
Türkiye’de demokrasi, çevresinde demokrasi. Türkiye’de barış, çevresinde barış. Bununda yolunun Ortadoğu’da Kürt barışından geçtiğini, Kürt meselesinin çözümünden geçtiğini biliyoruz. Bunun da yolunun, Akdeniz ve Ege’de barışçı bir çözümden geçtiğini düşünüyoruz. Kıbrıs meselesinden Yunanistan meselesine. Bunun da yolunun Karadeniz’de ortak, barışçıl, demokratik adımdan geçtiğini düşünüyoruz. Türkiye bütün çevresi açısından önemli bir ülkedir, kritik bir ülkedir, dönüştürücü güce sahiptir. Fakat bu güç AKP gibi ittihatçı zihniyetin elinde hem kendi çevresine zulmü şiddeti dayatıyor hem de ülkede büyük bir çöküntü yaratıyor.
 
Bundan çıkmak lazım. Ama meseleye nasıl yaklaştığımız önemli. Yerel demokrasi derken bununla alakası var. Parlamenter sistem derken bununla alakası var. Barış meselesi derken bununla alakası var. Bunları bütünlüklü ele almak lazım. Hem iktisadi olarak hem siyasi olarak hem de toplumsal olarak. Dolayısıyla Türkiye’nin ve bugün ki iktidarı dar görüşlülüğü, kısır hesapları, çıkar hesapları üzerinden yol almak mümkün değil. Ortadoğu’nun dünya siyasetinin merkezi olduğunu dile getiriyoruz. Küresel siyasetin merkezi Ortadoğu’dur, bu merkezin en temel derdi Kürt meselesidir. Kürt meselesine bugün emperyalistlerin yaklaşımıyla, emperyal heveslerle, Kürtleri düşmanlaştırıp yok sayarak çözmeniz mümkün değil. Tam tersine çok daha ciddi sorunlara sürüklenmeniz mümkün.
 
Bakın Libya, Ortadoğu’daki bu meselelere bağlı olarak gelişiyor. Eğer Suriye meselesi bu şekilde olmasaydı, Libya böyle olmayacaktı. Şimdi o çetelere yer aranıyor. Kendisine savaş arıyor, Rusya ve ABD ile pazarlıkta elini güçlendirmek için ya da kendi konumunu koruyabilmek için bir Libya meselesi karşımızda. Ben iddia ediyorum; bu gidişat böyle devam etsin, Libya bitsin, yeni bir yer karşımıza çıkabilir. Bunun adı Tunus mu olur, bunun adı Mısır mı olur? Çünkü o ihvancı aklı sürekli olarak ihraç ediyor. Bunu durdurmamız lazım.
 
MA / Özgür Paksoy

Diğer başlıklar

16/04/2024
21:43 Özel, Kobanê Davası için heyet görevlendirdi
20:34 Erdoğan, İsrail ile ticarete tepki gösterenleri hedef aldı
19:33 Çukurova’da kadınlardan öz savunma çağrısı
19:20 Wan direnişinin güler yüzlü çocuğu: İrademize sahip çıktık
19:07 Grevdeki işçiler gözaltına alındı
17:19 YSK, 2 il, 11 ilçe ve 7 beldede seçim itirazlarını reddetti
17:07 Şenyaşar, bariyerlere rağmen eylemini sürdürdü
16:55 Wan direnişinin sembolü Muhammed Orhan tahliye edildi
16:47 Seçimlerdeki şaibelerin araştırılması için önerge
16:44 Leyla Güven’e 5 ay ceza
16:41 Şiddet uygulayan polisler açığa alındı
15:24 Amed’de trafik kazası
15:13 Seçim sonrası yeni anket
14:37 İzmir’de asbestli gemi tepkisi
14:18 17 ve 18'inci turlarda da yeni başkan seçilemedi
13:35 1 Mayıs çağrısı: Adaletsiz düzene karşı alanlara çıkalım
12:46 Hatimoğulları: İktidarın 'çöktürme planı' çökmüştür
12:31 9. Amed Tiyatro Festivali'nde 19 oyun sahnelenecek
12:16 6 kadın gazetecinin davası ertelendi
11:49 Bahçeli seçim başarısızlığını görmedi: Oyumuz yüzde 16,62!
11:38 Cezaevi ve savcılığa İmralı başvurusu
11:37 ÇGD’nin ‘Yılın Başarılı Gazetecileri’ ödülleri sahiplerini buldu
11:31 Eylemdeki tutsağın annesi: Talepleri talebimizdir
11:05 BİSAM: Yoksulluk sınırı 57 bin 578 TL
11:01 Kobanê Davası'nda yarın tutukluluk incelemesi yapılacak
10:57 İstanbul’da ev baskınları
09:58 Altın fiyatlarında yeni rekor
09:10 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 175 gündür haber yok
09:09 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eyleminde
09:06 Ayşe Gökkan: Özel savaşa karşı özsavunma halkası genişletilmeli
09:03 Celadet Elî Bedirxan için saygı gecesi düzenlenecek
09:02 Hevsel'de çok emek az kazanç
09:01 Wêranşar'da Çarşema Sor kutlanacak
09:00 16 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:30 Qileban’da kaza: 4 kişi hayatını kaybetti
08:17 DAİŞ’liler 100 küçükbaş hayvan kaçırdı
08:10 91 kurum ve isimden CPT'ye İmralı mektubu
15/04/2024
21:55 AK önünde Abdullah Öcalan için miting: Sessizliği kabul etmeyeceğiz
21:34 İsrail'den İran saldırısına karşılık verme kararı
21:27 Filistinli Gazeteciler Sendikası: İsrail mart ayında 6 gazeteciyi öldürdü
19:14 Girê Sor’da aracın çarptığı çocuk yaşamını yitirdi
18:34 Adana Kadın Platformu’ndan fail H.İ’nin beraatine tepki
17:12 Şemzînan’da polisten yurttaşlara tehdit ve hakaret
16:48 DEDAŞ'tan boş daireye 34 bin TL fatura!
16:36 Adalet Bakanlığı’nın üç kapısı da Emine Şenyaşar’a kapalı
16:28 BES-AR: Yoksulluk sınırı 66 bine dayandı
16:23 Üniformalı tacizine tepki: Özsavunmamızı geliştireceğiz
15:59 Medet Serhat'ın mezarına saldırıya dair suç duyurusu
14:59 Şirnex’te mahalle bekçisi bir kişiyi vurdu
14:53 Yargıtay savcısı Deniz Poyraz davasında taleplerin reddini istedi
14:15 Kamu emekçileri vergide adalet istedi
14:12 DEM Parti’den avukat Akalın’ın mezarına ziyaret
13:37 Sêrt kayyımının bıraktığı borç: 456 milyon TL
13:35 Kürt müziğinin son 13 yılından seçme eser akorları kitabı çıktı
13:33 Temelli'den Meclis'teki partilere: Ders çıkarma zamanı
13:14 İran 2 kolberi katletti
12:28 ‘Büyüyen mücadelemiz tecridi kıracak’
12:19 Beşiktaş yangınında itfaiye raporu çıktı
12:14 İsrail'de 'savaş kabinesi' toplanacak
12:14 Bütçe açığı daha ilk çeyrekte 500 milyar TL’yi geçti
11:58 Yargıtay seçimleri 17'nci tura kaldı
11:39 DİB’ten Kobanê Davası çağrısı: Hukuksuzluğa karşı tutum alın
11:10 Türkiye ile İsrail arasındaki ticaretin yasaklanmasına dair kanun teklifi
11:00 Merkez Bankası’ndan rekor zarar!
10:33 Benzine yılda yüzde 113 zam
10:25 Erkek şiddeti: 1 kadın katledildi 1 kadın ağır yaralı
10:09 TÜİK'in Şubat ayı işsizlik rakamı: 8,7
10:05 Biradost'a hava saldırısı
09:56 Gram altının fiyatı 2 bin 455 TL'yi aştı
09:49 Adalet Nöbeti eylemi farklı bir evreye taşınacak
09:37 Eylemdeki tutsak: Sesimizi herkese duyurun
09:12 Botan Vadisi bahar renklerine büründü
09:08 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ talebiyle eylemde
09:07 KDP istihbaratının alıkoyduğu gazeteciden haber yok
09:06 Özel savaşa karşı mücadele hattı: Xwebûn
09:03 İhlallere karşı 'sokakta mücadele' çağrısı
09:01 Sêrtliler kayyım tahribatının ortadan kaldırılmasını bekliyor
09:00 15 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
14/04/2024
22:35 Teleferik kazasına ilişkin 5 tutuklama
22:27 Mûş'ta dereye düşen çocuk yaşamını yitirdi
21:20 75 yaşındaki tutsak Hatice Yıldız baygınlık geçirdi
20:05 Uzman çavuş tacizi Manisa’da protesto edildi
19:24 Amed’de galibiyet sevinci
18:38 Nehre düşen çocuk hastaneye kaldırıldı
18:35 Şarbajêr’e SİHA saldırısında bir genç katledildi
17:23 Amedspor, Kastamonu engellini aştı
16:48 Gümüşhane seçimlerinin yenilenme talebine ret
16:39 Özsavunmada bulunan kadın gözaltına alındı
16:09 30 yıllık tutsak tahliye edildi
15:28 Hakan Fidan İran Dışişleri Bakanı ile görüştü
14:55 9 kişinin öldüğü silahlı kavganın firari zanlısı 10 ay sonra yakalandı
14:36 Nisêbîn’de tacize karşı yürüyüş: Şiddete karşı özsavunmamızı geliştireceğiz
13:36 Tutsak yakınlarının Adalet Nöbeti farklı eylemlerle sürecek
13:05 Taciz faili uzman çavuşu darp eden 4 kişi serbest bırakıldı
12:45 İSİG: 3 ayda 425 işçi hayatını kaybetti
11:59 TJA’dan kampanyaya dair açıklama: Mücadele her koşulda sürecek
11:06 İran saldırının sonuçlandığını duyurdu, ABD’den İsrail’e uyarı
10:17 İsrail: İran yaklaşık 290 füze ve İHA ile saldırdı
10:14 İsrail çağrı yaptı: BM Güvenlik Konseyi bugün toplanıyor
09:51 Türkiye Metîna’da iki köyü bombaladı
09:44 Jin Dergi ‘Kadınların birleşik özgürlük mücadelesi ve Üçüncü Yol’ başlığıyla çıktı
09:11 Gazeteci Ahmet’ten 173 gündür haber yok
09:10 Ekonomist Önder: 'Beka' söylemi halklarda karşılık bulmadı
09:06 Tutsakların ‘özgürlük’ eylemi devam ediyor
09:01 Muayene raporu olmadan tutuklanan çocuk cezaevi kapısından döndürüldü!
09:00 14 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
07:54 THY ve Pegasus İran uçuşlarını iptal etti
13/04/2024
23:41 Soma’da iş cinayeti
23:28 İran, İsrail’e saldırı başlattı
22:52 Ürdün hava sahasını kapattı, İsrail'de okullar tatil edildi
22:42 Tecride karşı Kopenhag ve Mannheim’de miting
22:36 Şengalli kadınlar özsavunma hamlesi başlattı
20:33 Beyoğlu'nda silahlı saldırı: 1 kişi hayatını kaybetti
20:28 Zenûbiya Kadın Topluluğu'ndan şiddete dair açıklama
20:21 Gazeteci Dilan Oynaş tahliye edildi
19:13 Hedef gösterilen Evren Barış Yavuz tutuklandı
17:17 Teleferik kazasıyla ilgili 13 kişi hakkında gözaltı kararı
17:10 Meletî’de 3.7 büyüklüğünde deprem
17:05 Taciz faili uzman çavuş gözaltına alındı
16:58 1 Mayıs Platformu’ndan işçi katliamlarına karşı Taksim çağrısı
16:39 Teleferik faciasında 17 kişi hastaneye kaldırıldı
16:30 TJA'dan uzman çavuş tacizine tepki: Sessiz kalmayacağız
16:09 Qoser’de fidan dikimi gerçekleştirildi
16:08 Başkaya’nın ‘Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek’ kitabı okuyucuyla buluştu
16:02 Edirne'de bir kadın katledildi
15:57 Adalet Nöbeti: Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünde ısrarcıyız
15:52 DEM Parti Kadın Meclisi’nden uzman çavuş tacizine ilişkin açıklama
15:14 Pakistan’da silahlı saldırı: 10 kişi katledildi
15:06 İHD, hasta tutsak Demir, Güvel ve Zoraslan’ın tahliyesini istedi
14:49 Uzman çavuş tacizi yürüyüşle protesto edildi: Fail korumaya alındı
14:28 3 kişiyi katleden Cihan Oral hala yakalanmadı
14:08 Kayıp yakınları 3 kentte kaybettirilenlerin akıbetini sordu
13:55 Mexmûr’da yeni belediye eşbaşkanları belirlendi
13:54 Cumartesi Anneleri Ali İhsan Dağlı’nın faillerinin yargılanmasını istedi
13:32 Makine Mühendisleri Odası'ndan 'teleferik' açıklaması: Kontroller yapılmadı
13:28 Teleferik direği heyelan nedeniyle kırılmış!
13:00 Fransa’nın Türkiye’ye teslim ettiği kişi cezaevine konuldu
12:56 Avustralya’da alışveriş merkezine saldırı: 5 ölü
11:43 Eynerce Deresi fabrika atıkları nedeniyle köpüklü akıyor
11:30 Teleferik faciasında tahliye çalışmaları sürüyor: 128 kişi kurtarıldı
10:58 Mêrdîn'de ekmeğe yüzde 33 zam
10:51 MKM’de tenbûr atölyesi
10:03 İsrail’le ticarete dair paylaşıma gözaltı
09:44 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eyleminde
09:42 Gazeteci Ahmet 172 gündür KDP istihbaratının elinde
09:37 Ege Denizi’nde deprem
09:25 Çand Ma'dan kitap ve tembur kampanyası
09:11 Gazeteci Işık: Erdoğan uluslararası görüşmelerle tutunacak dal arıyor
09:08 Depli besiciler dertli: Günü kurtarıyoruz
09:06 Tecavüze uğrayan kadın: Dayanışma güç verdi, artık korkmuyorum