Êzidî Sosyolog: Şengal saldırısı yarım kalmış cihadın saikleriyle yapıldı

img

İSTANBUL - Türkiye’nin Şengal’e yönelik saldırısının bölgeyi Êzidîsizleştirme projesinin bir parçası olduğunu belirten Êzidî Sosyolog Azad Barış, "Yarım kalmış 'cihad'ın saikleriyle yapılan bu saldırı, aynı zamanda 73'üncü fermanın devamıdır" dedi. 

Türk savaş uçakları, geçtiğimiz gün Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Maxmur Kampı’nım yanı sıra Êzidîlerin yaşadığı Şengal’i bombaladı. Bombardıman sonucu 4 sivil yaşamını yitirdiği Maxmur kampında büyük çapta yıkım oluştu. Yapılan saldırının bir diğer adresi olan Şengal ise, DAİŞ tarafından işgal edilmesinin ardından 2015 yılında kurtarılmıştı. Benzer bir saldırı daha önce de yapıldı. 25 Nisan 2017’de TSK’ya ait savaş uçakları Kuzey Suriye’deki kimi bölgelerle birlikte Şengal’e eş zamanlı hava saldırıları düzenlemişti. 
 
Dünden bu güne devam eden bu saldırıların neden ve amaçları ile birlikte saldırıya örtülü olarak destek veren ve sessiz kalan güçlerin tutumunu Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı olan Êzidî sosyolog Azad Barış değerlendirdi.
 
Şengal ve Maxmur’a dönük hava saldırısına şahit olduk. Türkiye’nin böylesi bir saldırıya girişmesinin arkasında ne var? 
 
Öncelikle Şengal ve Mexmûr halkımız başta olmak üzere yüreği yanan bütün halkımıza başsağlığı diliyor ve acılarını kalben paylaşıyorum. Sorunuza yanıt vermeden önce 3 Ağustos 2014’te DAIŞ’in Şengal saldırısı esnasında kendilerini çöllere vuran ve susuzluktan ölen çocuklardan birinin cesedini toprağa verirken bir Êzidî pirinin söylediklerini hatırlatmak isterim. Gökyüzünün şahitliğinde susamış toprağa bir çocuğun bedenin veren Êzidî pirinin söylediği o söz şöyleydi: “Toprak imanın, irfanın ve onurun anasıdır. Ondan geldik, ona döneceğiz ve onun için bedellerin en ağırını ödemek ilahi bir azizliktir." 
 
Bu bizim toprakla olan ilişkimizin ne denli içli olduğunu anlatan bir sözdür. İşte bizim oralarda kadim toprağın en kısa tercümesi Pir’in yeminle kapanmış bu sözünde saklıdır. Dolayısıyla saldırıların neye yönelik olduğunu anlamak açısından Pir’in söylediği önemli bir metafordur.
 
Şengal ve Mexmûr’un yerleşim yeri ve orada yaşayan toplulukların karakteri dolayısıyla saldırılara maruz kaldığı çok açık. Şengal’in sembolik olarak imgelediği şey, ötekinin ötekisi olması, bir topluluğun en kadim kodlarını taşıyan topluluk olması, bu saldırıların amaçlarını anlamak açısından önemlidir. Şengal, tesbih tanesi gibi dağıtılan Êzidîlerin hala yerlerini, yurtlarını terk etmedikleri ve topluluk olarak yaşadıkları bir coğrafya. Amaç ipe dizilmiş son kalan tespih tanelerini tekrar dağıtmak ve o ipin bir daha bir araya gelmemesi üzere tamamıyla koparmaktır. Şehirleri, kasabaları ve köyleri yıkılan Êzidîlerin, sığındıkları kutsal dağ bombalanmaktadır. Bütün amaç, Êzidîleri dağıtmaktır ve bir daha bir araya gelmemelerini sağlamaktır. Tarihi düşmanlıkların sebebi Êzidîlerin çetin direniş geleneğidir. Yani kendi köklerinden kopmama iradesidir. Bütün baskılara, fermanlara ve asimilasyon politikalarına karşın Êzidîler, kendi orijin kültürlerini, inançlarını ve değerlerini muhafaza etmiş din değiştirmeye karşı dik durmuşlardır. Bütün mesele bununla ilgilidir. Êzidîlerin yoğunluklu olarak yaşadığı tek yer Şengal’dir. Buraya dönük saldırıların bu ana bağlamdan kopuk olmadığını unutmamak lazım. Son saldırı dalgasıyla jeopolitik ve jeostratejik konumu itibariyle Şengal’i Êzidîsizleştirme projesinin bir parçasıdır ve bunu yarım kalmış ‘cihadın’ saikleriyle yapıyorlar.
 
Yine Mexmûr Kampı, Bakur’da 90’lardan itibaren sistematik olarak uygulanan köy boşaltma, yakma ve insansızlaştırma politikalarının bir sonucu olarak oluşmuş bir bölgedir. Burada yaşayan insanların evleri yakıldı, çocukları, eşleri aileleri hunharca bir saldırı konseptiyle yok edilmeye çalışıldı. Köyleri boşaltılan faili meçhullerle büyük insanlık dışı uygulamalara maruz kalan Mexmûr halkı, şimdi Birleşmiş Milletler’in kontrolünde bir yer olarak yine bu saldırıların hedefi oldu.
 
Bombalanan merkezlerden biri olan Maxmur Kampı, BM'nin kontrolünde olan bir yer. BM bu duruma hali hazırda sessiz kalmış olması neyi ifade eder? 
 
Kürtler ve diğer bölge halklarına yönelik yapılan bütün saldırıların hem uluslararası hem de bölgesel güçlerin bilgisi ve onayı olmaksızın gelişemeyeceği kanısındayım. Nitekim Irak hava sahası, ABD’nin denetimindedir. ABD’nin onayı olmadan böyle saldırıların gelişmesinin imkan ve olağanı yoktur
 
BM’nin kendi koruması altında bulunan Mexmûr kampına yönelik saldırılara karşı, kendi mesuliyeti gereği bir tutum almaması kabul edilebilir bir durum değildir. Böylesi sessiz bir tutum BM’yi de zan altına bırakmaktadır. 
 
Ayrıca Efrîn işgali sırasında olduğu gibi günümüzde Kürtler ve diğer bölge halklarına yönelik yapılan bütün saldırıların hem uluslararası hem de bölgesel güçlerin bilgisi ve onayı olmaksızın gelişemeyeceği kanısındayım. Nitekim Irak hava sahası, ABD’nin denetimindedir. ABD’nin onayı olmadan böyle saldırıların gelişmesinin imkan ve olağanı yoktur. Daha önce de benzer saldırılara maruz kalan Mexmûr, tıpkı Şengal gibi yok edilmeye, etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır. IŞİD saldırılarından sonra korunmak amacıyla geliştirdikleri öz savunmayla yeniden saldırıların hedefi halinde. Bu iki yerleşim yerinin Kürdistan coğrafyasında ifade ettiği yer ve önem açısından da saldırılara maruz kaldığını belirtmek gerekir. Öte taraftan son yapılan saldırı ile Rojava’da gelişen ve Suriye halklarına dönük devreye konulan yeni saldırı konseptinin bir parçasıdır. Süleymaniye’den Efrîn’e kadar büyük bir coğrafyaya dönük bu saldırılarda Şengal ve Mexmûr stratejik olarak önemli bir yerdedir. Kürt coğrafyasının, Kürtlerin birbiriyle bağını koparmak, Kürdistan’ı insansızlaştırmak bu saldırıların müşterek tarafıdır.
 
Saldırı ‘73’üncü fermanın devamı’ olarak yorumlanıyor, sizce de öyle mi?
 
Êzidî demek, ferman demektir ve bu hakikat neredeyse kara bir yazgı gibi tarihimizin içine yerleşmiştir. Yani 73'üncü ferman deyince öncesinde 72 kez bu fiil yaşanmış demektir. Nitekim 73 kez yok edilmeye çalışılan, bütün bir tarihi bu saldırı silsilesi etrafında yaşayan bir topluluktan bahsediyoruz. Ne acıdır ki bütün fermanlar en yakın komşuları tarafından yapılmıştır. Din ve Allah adına Êzidîlerin kanı dökülmüştür. Bugün yapılanlar da diğer fermanların bir devamdır. Onun için Şengal’i sürekli hedef haline getirmeleri tesadüf değildir. Özellikle 73’üncü fermandan sonra Şengal direnişi şahsında tekrar iradeleşen yerel halklara karşı bu tür saldırıların yoğunluk kazanması dikkat çekicidir. Asırlardır fermanlara tabi tuttuğu, etno-kültürel ve inançsal olarak aşağıladığı, sürgünler dayattığı halkımızın iradi olarak güçlenmesini hazmedemedikleri için hedefe koymuşlardır. Zira DAİŞ’le yapamadığını, bizzat kendisi yapmak için savaş ilan etmiştir.
 
Peki, tek hedef sadece Êzidîler mi?
 
Hayır. Özünde bize karşı ilan edilmiş olan bu savaş hali, başta Alevilere olmak üzere Kakaileri, Şebekleri, Asuri-Süryani-Keldani ve diğer Hıristiyan grupları da kapsamaktadır. Tabii ki birinci derecedeki düşman her zaman olduğu gibi Êzidîlerdir. Çünkü Êzidîler, Êzidî olmanın yanında, Kürt olmaktan kaynaklı olarak da hedef haline getirilmişlerdir. Bu saldırılar özellikle Ortadoğu’da 2011 yılından itibaren yeniden ortaya çıkan paylaşım ve bölüşüm savaşında DAIŞ ve onun hamiliğini yapan güçlerin soykırımlarına karşı Kürt modern hareketin ortaya koyduğu direnişle alakalıdır
 
Unutmamalıdır ki Êzidîler tarihten bugüne değin ilk kez kendi öz savunma birliklerini oluşturarak, fermanlara karşı modern bir karşı koyuş örgütlemişlerdir. Dolayısıyla tarih boyunca sistematik olarak yok edilmeye çalışılan, hem domestik (içten) saldırılara, hem de inanç merkezli saldırıların hedefi olmuş bir topluluktan bahsediyoruz. Özellikle 3 Ağustos 2014 yılından sonra bu kara tarihsel yazgıya bir itiraz olarak Êzidîler de kendini bu saldırılardan korumak, deyim yerindeyse ‘var olmak’ için kendi öz savunma imkanlarını geliştirdiler. 
 
Bir insanın kendini savunması en doğal hak iken, bir topluluğun bu ihtiyacı duyması maruz kaldığı saldırıların boyutlarını göstermesi açısından önemlidir. Êzidîlere dönük saldırıları tarihsel, coğrafik ve ideolojik olarak tartışmak, onların maruz kaldıkları saldırıları anlamak açısından önemlidir. Tarih boyunca yaşanan saldırıların hızlandırılmış halini 2014’ten itibaren tekrar tekrar yaşıyoruz ve bizler Türkiye’nin saldırılarını bu tarihsel saldırı silsilesinin bir devamı olarak görüyoruz.
 
Erdoğan’ın "Birkaç gün içinde Fırat’ın doğusuna operasyon başlatacağız" sözlerinin hemen ertesinde bu saldırının gelmesini nasıl okumak lazım?
 
Erdoğan’ın emperyal hevesleri Kürt düşmanlığı ile birleşince ortaya bütün Kürt coğrafyasına saldıran ve milliyetçi histeriye oynayan coğrafyamız için tehlikeli tablo ortaya çıkıyor.
 
Erdoğan’ın hem söylem hem de eylem anlamında nerede olursa olsun, kendi varlığını Kürtlerin kazanımlarına saldırmak üzerinden kurduğunu belirtmek isterim. Bu söylem ve eylem, Cumhuriyet öncesine uzanan saiklerin bir devamıdır ve cumhuriyetle birlikte daha somut bir biçim almıştır. Zira Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte halledilmemiş iki önemli sorun günümüze kadar adeta cumhuriyetin üzerine karabasan gibi çökmüş bir şekilde devam etmektedir. 
 
Birincisi, etnisite bağlantılı Kürt meselesi. Diğeri ise İslam dışında kalan inançlar meselesidir. Cumhuriyet her dönem bunlarla amansız bir mücadele içinde olmuştur ve elimine etmek için elinden geleni ardına koymamıştır. Bunu yaparken de kuruluşunun arifesinde tarihe büyük felaket olarak geçmiş olan Ermeni Soykırımı'nın metotlarına yakın bir sistematik program izleyerek başarı elde etmeye çalışmıştır. Bugün Erdoğan’ın yapmaya çalıştığı tam da budur. Dolayısıyla bu saldırıların mahiyetini anlamak açısından tarihin bu konudaki kesitleri çok önemlidir. Yoksa Fırat’ın doğusunu işaret edip, Şengal ve Mexmûr’a saldırmanın izahı zor olur. 
 
Erdoğan, aslında geleneksel iktidar kodlarını güncelleyerek, bir beka söylemi etrafında emperyal hevesler peşinde koşmakta, bin yılık Turancılık efsanesini gerçekleştirme çabasındadır. Bu emperyal hevesler, Kürt düşmanlığı ile birleşince ortaya bütün Kürt coğrafyasına saldıran ve milliyetçi histeriye oynayan coğrafyamız için tehlikeli tablo ortaya çıkıyor.
 
Esas olarak Fırat’ın doğusu şeklinde isimlendirilmeye başlanan Rojava’ya dönük saldırıların tarihsel sebeplerinin dışında güncel bazı stratejik ve taktik boyutları var. Örneğin, İdlib’de cihatçıların hamiliği yapılarak gelinen nokta, Türkiye’nin izlemiş olduğu siyasetin açmazlarını daha da büyütmüş, Erdoğan rejimini büyük bir çıkmaza sürüklemiştir. Rojava’ya saldırıları da bu siyasetin kamuflaj aracının bir parçası olduğunu hatırda tutmak lazım. Büyük naralar atarak coğrafyayı dizayn etmeye yeltenen ama esas itibariyle kuyruğu gittikçe Rusya’nın eline geçen bir gücün Fırat’ın doğusu deyip, Dicle’nin batısına saldırması bu çıkmazın parçalarından biridir.
 
Özellikle bu konuyu dikkate alarak Türkiye’nin bölgeyle ilgili planlarını mercek altına almak gerekir. Demek istediğim şu; Kürtler bu haliyle Türkiye’den daha güçlü bir aktör haline gelmiş durumdalar. Bunun temel nedeni ise, DAIŞ gibi karanlığı temsil eden bir gücü mağlubiyete uğratma ve temel prensip olarak da insanlık ailesinin evrensel değerlerini sahiplenme olgusudur.
 
Saldırının Êzî Bayramı’na denk getirilmesi bilinçli bir tercih olabilir mi?
 
O gece, o saldırıyı yapanların ya da o saldırı emrini verenlerin Êzidî halkının Êzî Bayramı’nı (Tanrı Êzdan/Yezdan bayramı) kutladığını bilmediğini sanmak saflık olur. Kendi bayramını kutlayan bir topluluğa böylesi bir günde saldırmak, sistematik kötülüğün en berrak halidir. 
 
Tarih boyunca birçok saldırıya maruz kalan, Êzidî oldukları, Kürt oldukları için yok edilmeye çalışılan, fermanlarla büyük kırımlardan geçirilen bu kadim topluluğa böylesi bir günde saldırmanın bu tarihsel saldırı silsilesinin bir devamı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Şengal’in hedef alınmasının tek sebebi, Êzidî yurdu olmasıdır. Çünkü hedef kadim Êzidî kültürüdür. Onun için kutsal bayram günümüzde halkımızın üzerine bombalar yağdırmak, varlığımıza kastetmekten başka bir şey değildir. Bizim açımızdan bir varlık meselesi olan bu tür saldırılar, onlar açısından bariz bir “cihat seferi”dir. 
 
Bu saldırının amacı, DAİŞ’ın bırakmak zorunda kaldığı yerden başlamaktır. Bu saldırılar Êzidîlerin dinine, inancına, tarihine ve kültürüne karşıdır. Hedefleri bizleri kültürel olarak ortadan kaldırmaktır. Ecdatlarının başaramadıklarını onlar başarmak istiyorlar. Onun için içlerindeki cihat canavarlarını üzerimize salıyorlar. Hedefinde Êzidî inancının kutsal dağı Şengal vardır. İnancımıza göre bu dağ, Nuh dedemizin tufanından beri kutsaldır, inanç ve kültürümüzün mirasıdır. Onun için bu saldırıları bir askeri müdahale olarak görmüyoruz, sistematik bir kültür katliamı ve talanı olarak görüyoruz.
 
Yani hedeflerinde kültürel mirasımızı tamamıyla ortadan kaldırmak vardır. Unutulmamalıdır ki kültür, kültürel olanın yanı sıra zamanlar arası bellek ve aktarım geçişleri sağlayan yegane mirastır ve evrenselliğe evirebilmesi için özerk olmak zorundadır. Êzidîler bugün özerk bir Şengal’i talep ettiklerini alenen söylüyor ve savunuyorlar. Saldırıların ana hedefinde bu nokta da vardır. Yani bu saldırıları Kürdün hak talebini bastırma refleksi olarak görebiliriz. Ama bunun arkasında daha planlı ve rafine bir düşmanlık teorisi vardır.
 
 Êzidî halkının benzer bir durumla karşılaşılmaması için kime ne görev düşüyor?
 
 Başta Güney Kürdistan hükümeti, Irak merkezi hükümeti, BM ve bölgedeki müttefiklerin saldırıyı taraflı bir şekilde kınamalarını ve sorumluların uluslararası hukuka göre yargılamalarını istiyoruz.
 
Başta Güney Kürdistan hükümeti, Irak merkezi hükümeti, BM ve bölgedeki müttefiklerin saldırıyı taraflı bir şekilde kınamalarını ve sorumluların uluslararası hukuka göre yargılamalarını istiyoruz. Ayrıca Güney Kürdistan hükümetinden, saldırılarla ilgili yaptığı açıklamanın bir utanç belgesi olduğunu ve bu hıyanetten vazgeçmelerini talep ediyoruz. Hem dünya kamuoyuna hem de komşu halklara çağrımız, insanlığın ve komşuluğun gereğini yapmalarıdır. Kendilerini bir an bizim yerimize koymalardır. Yani biraz vicdan, merhamet ve empati bile birlikte yaşamamıza yetecektir. Düşünün ki Êzidîsiniz, Şengal soykırımını yaşamışsınız ve yaşadığınız ülkenin başındaki ‘adamlar’ her gün katillerinizi övüyor, besliyor ve şimdi de yeni bir soykırım için tekrar üzerinize gönderiyorlar. Düşünün ne kadar zor bir şeyden bahsettiğimi… 
 
Yani katillerinizle yaşamanız gerektiğini düşünün. İşte çağrımız bütün bunların yaşanmaması içindir. Bunu yapanların kendileriyle yüzleşmelerini talep ediyoruz. Komşuluğun iç içe geçen bahçeli evlerine inşa etmek istiyoruz, yıkmak değil. Lâkin inancımıza göre kin ve nefretten, kötülük ve şerden uzak kalmanın gerekliliği temel bir olgudur ve insanın barış ve “ruhsal saflık” içinde yaşaması ilahi bir buyruktur. Onun için herkesi barışa davet ediyoruz. Çünkü bir insan öldürmek, Tanrı’yı öldürmekle aynı şeydir. Herkesi bu hakikatle yüzleşmeye davet ediyoruz. Hiç kimsenin tehditlerine boyun eğmeyeceğimizi bilmelerini özellikle istiyoruz.
 
MA / Sadiye Eser

Diğer başlıklar

13:08 Açlık Grevi İzleme Koordinasyonu: Tutsakların talepleri karşılanmalı
12:55 DEM Parti’den 3 merkezde miting | CANLI
12:48 Mûş'ta vali, kaymakam ve komutandan seçim çalışması
12:22 Esenyurt'ta 5 katlı binada yangın çıktı
12:21 Kütahya ve İstanbul’da erkek şiddeti
11:57 AKP'li belediyenin taş ocağına 'ÇED gerekli değil' kararı
11:42 ÖHD’den iki bakanlığa başvuru: Sağlık hakkı ihlaline sebep olan uygulamalar son bulsun
11:33 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından yeni görüşme başvurusu
11:06 Zafer işareti gerekçesiyle seçim görevi iptal edildi
10:42 Kantinden para ile satın aldıkları eşyalara el konuldu
10:41 Agrobay işçileri ilk kazanımlarını elde etti
10:29 Cisim patlaması raporu: Dayan ailesi mağdur edildi
10:23 Ertak: Şirnex'te 2004 ruhuyla sandık başına gidelim
09:37 DEM Parti'ye destek yürüyüşü
09:13 Gazeteci Ahmet’in akıbetine dair 156 gündür açıklama yok
09:12 Tutsaklar 123 gündür açlık grevinde
09:11 DEM Parti Cihanbeyli için seferber
09:09 Xinûs eşbaşkan adayları: Herkese eşit hizmet vereceğiz
09:08 Abdullah Öcalan'ın avukatı: CPT güven veren bir kurum olmaktan çıktı
09:07 Wêranşar DEM'den yana
09:06 Ebexliler 2019’un hesabını soracak!
09:04 'Taşıma' hilesine karşı binlerce hareketli seçmen başvurusu
09:02 Tutsak yakınlarından hukuksuzluğa karşı dayanışma çağrısı
09:01 Tuncel: Sandığa gidelim, gasp edileni geri alalım
09:01 28 MART 2024 GÜNDEMİ
08:51 Ahlat T Tipi’nde provakatif saldırı
08:42 Beyaz Saray’dan İsrail’i görüşmeye ikna çabaları
27/03/2024
23:59 Riha’da kitlesel halk buluşmaları: Halka hizmet DEM Parti ile gelecek
23:56 Halk buluşması mitinge dönüştü: Hiçbir kuvvet Êlih’in kafasını karıştıramaz
23:22 Riha’da gözaltına alınan 7 kişi serbest bırakıldı
21:41 Barikat Riha’dan DEM Parti’ye destek yürüyüşü
21:34 Agirî ve Wan'da gençlik şöleninde tecrit vurgusu
21:08 Serüven Kültür Dünya Tiyatro Günü’nde sokakta
20:53 Memurlar AKP çalışmalarına götürülüyor
20:36 Mêrdîn adayları sahada: Sesimiz sandıklardan güçlü çıkmalı
20:30 Tiyatro oyuncularından DEM Parti’ye destek
20:22 Haber Sen: TRT anayasal suç işliyor
20:05 Zana: İmralı kapıları açılsın
19:47 Emine Şenyaşar’ı ziyaret etmek isteyen EMEP’lilere engel
19:43 İzmir'de kadın katliamları protestosu: Örgütlenelim
19:38 Colemêrg’teki final mitingine kitlesel yürüyüşle çağrı yapıldı
19:15 İstanbul’da çok sayıda gözaltı
19:09 KHK eylemi 287’nci haftasında
18:54 Sêrt’te silahlı kavga: 4’ü ağır 8 yaralı
18:28 Bodrum’da kadınlar çocuk istismarını protesto etti
18:04 Erdoğan Êlih’de Ankara ve İstanbul için oy istedi
17:57 İHD Ankara Şube Ekoloji Komisyonu Yıllık Ekoloji Raporu’nu açıkladı
17:02 Türkdoğan TİHV ve İHD’yi ziyaret etti
16:51 DEM Partili adaylar: Adana için yeni bir tarih yazma vakti geldi
16:49 DEM Parti seçim çalışmasında: 1 Nisan'da zaferi kutlayacağız
16:47 Zana'dan Adalet Nöbeti'ne ziyaret: Annelerin mücadelesi olmasa dilimiz yok olurdu
16:38 Eğitim Sen: Cumhur İttifakı adayları okullarda propaganda yapıyor
16:22 Erdoğan Amed'de: Bu kardeşinize yüzde 28,5 oy çıkmışsa durup düşünmemiz lazım
15:50 Hatimoğulları'ndan Erdoğan'a: Çık sen kendini ıspatla
15:47 Emekliler: Sandıkta hesap soracağız
15:40 ÖHD, Marmara Bölgesindeki cezaeevlerine dair raporunu paylaştı
15:37 Hareketli seçmenler Muğla'dan yola çıktı
15:15 Mahkeme kararı verdi: Devletin öğrencilere yemek sağlama yükümlülüğü yoktur
15:12 Trabzon’da göçük: 3 işçi yaşamını yitirdi
15:10 Uçar: Bu seçim Şêx Seîd'e hakaret edenler ile Şêx Seîd'in torunları arasında
14:49 Belediyeden 'Yardıma muhtaç' kuyumcuya 70 bin TL yardım!
14:43 Cezaevinde rahatsızlanınca hastaneye kaldırıldı
14:30 Bayındır Qereyazî’de: Bu seçim, Kürtlerin dili, kimliği için referandumdur
14:20 DEM Parti'den Elkê'de sandık güvenliği eğitimi
14:18 Türkiyeli yetkili: Rusya saldırganlarını tutuklama talebi yoktu
13:49 Hrant Dink davası sanığı: İstihbaratı cinayetten bir gün sonra almış gibi rapor düzenledik!
13:44 Çewlig'de miting
13:40 Akkuyu'da maaşlarını alamayan işçiler iş bıraktı
13:28 Öğrenciler Erdoğan’ın mitingine taşındı
13:16 Baro ve STÖ’lerden CPT’ye İmralı çağrısı: Çözüm için adım atın
12:54 Açlık grevinde olan 5 tutsağa hücre cezası
12:37 Licik bilirkişi raporu: Zehirli kimyasalın Fırat’a taşınma riski var
12:18 Yargıtay Başkanı 6'ncı turda da seçilemedi
12:02 YNK: Kerkük'te Türkmen Cephesi ile anlaşan KDP ulusal değerleri sattı
11:35 Bakırhan: Üçüncü yol ağacının altında birleşelim
11:13 Yaşlı nüfus 5 yılda bir buçuk milyon arttı
11:00 Sınırdaki saldırılarda 10 kolber yaralandı
10:28 Roboskîliler: AKP'ye giden her oy üstümüze bomba olarak yağacak
10:27 Şirnex ve Riha'da ev baskınları
09:52 Hezro kırsalında askeri operasyon ve abluka
09:23 HRW ve Yurttaşlık Derneği: Depremle ilgili yetkililerin soruşturulmasına izin verilmeli
09:10 Gazeteci Ahmet’ten 155 gündür haber yok
09:09 Açlık grevi eylemi 122'nci gününde
09:08 'Bize ulaşan herkesi sandığa taşıyacağız'
09:07 Kayyım kadın merkezini yıllık bin 500 TL'ye kiraya verdi
09:06 AKP'liler ‘oy verme’ sözü karşılığında rüşvet dağıtıyor
09:04 Eşbaşkan adaylarından 'sandığa sahip çık' çağrısı
09:04 DAİŞ saldırıları: 2015 öncesi konumuna dönmek istiyor
09:03 Ege'den binlerce kişi kayyımları göndermeye gidiyor!
09:02 Hak savunucuları: Yıldız'ın tutuklanması insan hakkı ihlalidir
09:02 Kuzey ve Doğu Suriye'de yerel yönetim
09:01 Ayşe Gökkan: Merhamet dilemiyor, ataerkil yargıya baş eğmiyoruz
09:00 Dilovası’nda seçmenler değişim için sandığa gidecek
09:00 27 MART 2024 GÜNDEMİ
26/03/2024
23:59 Zana: Kürt halkı baskılara karşı boyun eğmedi, eğmeyecek
23:52 30 yıl sonra 'Bijî berxwedana zindanan' sloganıyla karşılandı
23:02 WHO: Dêrazor’daki saldırıda bir çalışanımız yaşamını yitirdi
22:50 Mêrdîn’de kayıp gencin cesedi suda bulundu
22:35 Hezex’te coşkulu halk şöleni
22:06 Mêrdîn’de çalışmalarını hızlandıran adaylardan ilçe ve köy ziyaretleri
21:18 Kerboran’da yurttaşlardan AKP’li belediyeye tepki
20:54 Agrobay işçileri: Emeğimiz ve alınterimizi istiyoruz
20:45 Uçar: Atacağımız her adım herkesin geleceğini belirleyecek
20:15 Emine Şenyaşar’ın Adalet Nöbeti 62’nci gününde
20:07 Akademisyen Sirman serbest bırakıldı
19:25 Xana Axpar'da husumetli aileler barıştırıldı
19:00 AKP’nin Amed adayları oy karşılığında BİM kartı dağıtıyor
18:19 Ankara’da bir öğrenci yaşamına son verdi
17:51 DEM Parti'den Silopiya’da konvoy ile mitinge çağrı
17:42 ‘DEM Riha’ya, Riha DEM Parti’ye çok yakışacak’
16:21 Zana: Belediyeler zihinlerin temizlenmesi için önemli bir yer
16:15 Keskin ve Yarkın hakkında ceza istemi
16:05 Adalet Nöbeti’nde mücadele vurgusu
15:52 Colemêrg'teki polis şiddetine dair soru önergesi
15:32 DEM Parti sahada: İrademizi kayyımlardan geri almaya geliyoruz
15:20 DEM Parti hasta tutsaklar için Meclis araştırması istedi
15:17 Riha’da bir kadını katletme girişimi
14:54 Öğretmenevi’ndeki yolsuzlukla ilgili davada savcı değişikliği!
14:43 Sedyeyle cezaevine götürülen Yıldız için AYM'ye başvuru
14:27 516 isim ve kurumdan DEM Parti’ye destek açıklaması
14:26 Akademisyen Sirman'ın telefon görüşmesi suçlama konusu
14:17 Eski vekil Demirel ‘Cumhurbaşkanına hakaretten’ beraat etti
13:54 Kameraman Akkaya’nın tutukluluğunun devamına karar verildi
13:52 Tarihi Mêrdîn'de istinat duvarı çöktü
13:28 Yargıtay seçimleri: 5'nci turda da sonuç çıkmadı
13:18 Gazeteciyi hedef gösteren Yeni Şafak muhabirine tazminat cezası
12:30 DEM Parti'den Ahmet Saymadi'ye ilişkin açıklama
12:10 Kavak S Tipi’nde keyfi disiplin cezaları
11:35 3 yıldır haber alınamayan Abdullah Öcalan ile görüşme başvurusu
11:14 Hatay'da sağanak ve fırtına: Konteynerleri su bastı, çatılar uçtu
10:57 Bakırhan’dan Erdoğan’a: Muhatap Newroz alanlarındaki milyonlardır
10:45 Öcalan’ın özgürlüğü için 3 milyon imza toplandı
10:21 KYK yurdunda şüpheli ölüm
10:03 Kaçak maden ocağında iş cinayeti
10:00 Churchill House’da Newroz resepsiyonu verildi
09:57 Bedlîs ve Tetwan'da eğitime bir gün ara verildi
09:40 Şirnexli kanaat önderleri: DEM Parti'ye sahip çıkalım
09:31 Dünya Tiyatro Günü: Kürt oyuncular yasaklara direniyor
09:19 Gençlerin umudu DEM Parti!
09:12 Kürt gazeteci 154 gündür KDP istihbaratının elinde
09:10 Cezaevlerindeki açlık grevi eylemi 5'inci ayına girdi
09:09 Sönük: Kadın iradesini tanımayanlara cevabı 31 Mart'ta vereceğiz
09:06 '31 Mart zaferinin resmini Newroz’da verdik’
09:04 Katledilen 7 sivil için de ‘zaman aşımı' kararı alınmış!
09:04 Eşbaşkan adayları Bedlîs'te tempoyu arttırdı
09:03 Dep için bin hareketli seçmen hedefi
09:02 Dêrgul'de seçmene asker baskısı
09:01 Gazeteci Drewş: KDP Türkiye'ye gardiyanlık yapıyor
09:01 'Dilovası'nı kadının rengiyle görünür hale getirelim'
09:00 Qamûşan ve Pazarcix’ta rüzgar DEM'den yana