HABER MERKEZİ - Faili hastalıklarla gerekçelendirmenin şiddeti meşrulaştıracağı uyarısında bulunan Türkiye Psikiyatri Derneği, "Şiddeti doğuran toplumsal cinsiyetçi algıyı ele almak yerine olayı psikiyatrik nedenlere bağlamak sorunu çözmez" açıklaması yaptı.
Türkiye Psikiyatri Derneği, kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve katliamlara ilişkin, "Toplumda göz önünde bulunan kişilerin olaylarla ilgili yaptıkları açıklamalarda kullandıkları ifadelerin hedef saptırmaya ve dolayısıyla çözümsüzlüğe katkıda bulunmaya neden olmaması gerektiği konusunda hatırlatma yapmak istiyoruz" açıklamasında bulundu. Dernek yönetim kurulunca yapılan açıklamada, son dönemde sokaklara taşan şiddet olaylarına tanık olmanın, her gün bir kadın ya da çocuğun uğradığı şiddet ile karşılaşmanın üzüntü verici ve kabul edilemez bir hâl aldığı vurgulandı
'GEREKÇELENDİRMEK MEŞRULAŞTIRIR’
Sanki şiddetin toplumun ve gündelik yaşamın dışındaymış gibi algı oluşturacak şekilde, fail olmayı hastalıklarla gerekçelendirmenin, şiddeti meşrulaştırmayı doğuracağı ve yeni şiddet alanları yaratacağı belirtilen açıklamada, "Şiddetin faillerinin adını koymak ve şiddeti doğuran toplumsal cinsiyetçi algıyı ele almak yerine olayı psikiyatrik nedenlere bağlayarak yapılacak açıklamalar, tanımlamalar ve müdahaleler sadece sorunu çözememekle kalmaz, hem bir meslek grubu ve bilim alanını hedef göstermek hem de psikiyatrik hastalıkları ve hastalığı bulunan kişileri damgalayarak tedavi süreçlerinin önünü kapatmak anlamına gelecektir” denildi.
‘POLİTİKALAR OLUŞTURULMALI’
Durumun, İstanbul'da bir psikiyatri hastanesinin acil servisinde hekimlerin tehdit edilmesine kadar vardığı belirtilen açıklamada, "Çözümün hedefinde hekimler ya da sağlık sistemi değil, toplumsal vicdanın ve hukuk sisteminin yeniden düzenlenmesini sağlayacak aşamalar olmalıdır. Ruh sağlığının topyekün ele alınabilmesi, tedaviden önleyici müdahalelere kadar sağlıklı bir toplum adına gereken eylemlerin düzenlenebilmesi için öncelikle toplumdaki suça eğilim oluşturan nedenlerin ortadan kalkması, Ruh Sağlığı Yasası taleplerinde vurguladığımız gibi damgalamaya ve ayrımcılığa karşı toplumsal eşitlik ve haklar mücadelesi içinde ulusal politikalar oluşturulması gerekmektedir" ifadesi kullanıldı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Açıklamanın sonunda şu ifadeler yer aldı: "Şiddetin giderek sıradanlaştığı, bireysel silahlanmanın teşvik edildiği bu iklimde başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere yasal düzenlemelerin sosyal ihtiyaçlar bağlamında ele alınması, eğitimden çalışma ortamına, aileden kurumlara her yerde her türlü şiddete sıfır tolerans gösterilmesi gerektiğini vurguluyor, bu süreçte tüm paydaşlarla etkili bir çalışma yürütülmesi için göreve hazır olduğumuzu belirtiyoruz" ifadelerine yer verildi.