İSTANBUL - Avukat Perihan Meşeli, 15 yıldır devam eden tecavüz davasının 4 Ekim’de görülecek duruşması için, "Bu hepimizin, tüm kadınların davası. Gerçek adalet istiyoruz" dedi.
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Agah A. adlı erkek, 26 Ocak 2009’da bir kadına tecavüz etti. Kadının şikayeti üzerine 2011 yılında soruşturma başlatıldı. Gebze Adliyesi 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ağustos 2013 tarihinde görülen duruşmada sanığa “nitelikli cinsel saldırı” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlamalarıyla 17 yıl hapis cezası verdi.
Yargıtay, sanığın avukatlarının karara itirazı üzerine 6 Haziran 2016 tarihinde cezayı bozdu. Yargıtay, kadını suçlayan ifadelerle, kararı sanık lehine bozdu. Yerel mahkeme, 5 Nisan 2018 tarihinde oy birliğiyle “nitelikli cinsel saldırı” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlamalarıyla bu kez 13 yıl 9 ay hapis cezası verdi.
YAKALAMA KARARI ÇIKARILDI
Sanığın avukatları yeniden kararı temziye götürdü. Yargıtay, 5 Mart 2019 tarihinde yerel mahkeminin verdiği kararı onadı ve ceza kesinleşti. Kararın kesinleşmesi üzerine sanık hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, “olağanüstü kanun yolu” başvurusuyla 9 Eylül 2020 tarihinde sanığın beraat etmesi talebiyle Yargıtay Ceza Dairesi’ne başvuruda bulundu. Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi, itirazı yerinde görmedi. Dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gitti ve 1 Mart 2022’de karar “usulen (esası incelemeden)” bozuldu.
MAHKEMEDEN 'DİRENME KARARI'
Yerel mahkeme, 3’üncü kez sanığı mahkum ederek, 13 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir kez daha cezayı bozdu. 20 Aralık 2023 tarihli bozma kararında, yerel mahkemenin “direnme kararına" işaret edildi ve ceza “Anayasa’nın 138’inci maddesine aykırı bir şekilde kurul kararlarına direnilemeyeceği” gerekçesiyle bozuldu.
Gebze 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4 Ekim'de “direnme kararı" yeniden değerlendirilecek.
Avukat Perihan Meşeli
DELİLLER YOK EDİLMEK İSTENDİ
Tecavüze uğrayan kadının avukatlarından Perihan Meşeli, 15 yıldır devam eden süreci değerlendirdi. Müvekkilinin fail tarafından götürüldüğü evde tecavüze maruz kaldığını belirten Meşeli, “Sanık, daha sonra müvekkili öldürmekle tehdit ediyor ve telefonunu fırlatıyor. Sonrasında da tecavüz bulgularını yok etmek için müvekkili yıkıyor. Sabah da müvekkili, ‘kimseye herhangi bir şey söylersen seni öldürürüm’ diye tehdit ediyor” diye belirtti.
Önceleri şikayetçi olmayan müvekkilinin daha sonra iş arkadaşının desteğiyle karakola gidip şikayetçi olduğunu aktaran Meşeli, “Yargıtay, özellikle tecavüz suçlarında hemen yapılan şikayeti önemsiyor. Kadınlar şikayet etmekten çekinirler haklı olarak çünkü polisin de yaklaşımı belli. Bu travmayla baş etmek kolay değil. Öyle hemen şikayet etmek çok kolay bir süreç değil. Ancak bu dosyada hemen şikayet de var” dedi.
RAPORDA CİNSEL SALDIRI BULGUSU
Müvekkilinin kıyafetlerin delil olarak dosyaya girdiğini ve savcılık tarafından sevk edildiği hastanede tecavüze dair doktor raporu alındığına dikkati çeken Meşeli, savcılık tarafından 2011'de “Nitelikli cinsel saldırı (tecavüz)” ve “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçlarından iddianame hazırlandığını söyledi. Meşeli, “O dönem savcılık, müvekkilimizi Kocaeli Üniversitesi'ne göndermiş. Bir heyet raporu verildi. Çünkü o sırada ruhsal mücadelede veriyor bu olayla ilgili. Travma sonrası stres bozukluğu tespitini yapmış ve bununda kadının yaşadıklarıyla uyumlu olduğunu belirterek, bir rapor hazırlamış” ifadelerini kullandı.
‘ADALET SATILIK’
Yargılamanın ilk aşamasında müvekkilinin bir avukatı olmadığını ve süreç içerisinde Morçatı Kadın Sığınağı Vakfı’na başvurarak, hukuki destek aldığını belirten Meşeli, failin dosyada tanık sıfatında olan iki kişiyi tehdit ettiğini dile getirdi. Fail bir duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden getirilmesiyle başka bir kadına cinsel saldırıya teşebbüsten ceza aldığını öğrendiklerine dikkati çeken Meşeli, “Bu dosya ‘ceza kararı çıkmazsa, avukatlığı bırakacağım’ dediğim bir dosya. Çünkü o kadar fazla delil var ki… Yargıtay’ın aradığı bütün kriterler mevut. Yargılanan kişilerin ekonomik durumları maalesef artık adaleti etkileyen bir yerde duruyor. Avukat dahi olsak adalete güvenimiz tam değil. Maalesef ‘artık adalet satılık’ diyebiliriz. Bu kişi Gebze'de oto galerici bir iş insanı. Kendisinin düğününe de iktidar partisinden milletvekillerinin katıldığını biliyoruz. Dolayısıyla burada şeffaf bir yargılama yapıldığını düşünmüyoruz” diyerek, failin yargılama sürecinde ekonomik nüfuzunu kullandığını vurguladı.
‘MÜCADELENİN BİR PARÇASI’
15 yıllık süre içerisinde failin tutuklanmadığını anımsatan Meşeli, şöyle devam etti: “Maalesef yargı sistemimizde ‘cinsel saldırı’ olaylarında kamera ve ses kaydı yoksa tutuklama gerçekleşmiyor. Ancak karar kesinleştiğinde yakalama ya da tutuklama kararı oluyor. Zaten nüfuzlu birisi olduğu için bir sene boyunca hakkında yakalama olmasına rağmen hiç yakalanmıyor. Sürecin bu kadar uzun sürmesi ve hala sonuçlanmaması, ceza aldığını düşünürken bir anda yine işlerin tersine gitmesi gerçekten kabul edilebilir değil. Bu hepimizi, tüm kadınları ilgilendiren bir karar. Tüm iç ve uluslararası hukuk süreçlerini yürüteceğiz. Değil 15 yıl, 30- 50 yıl da sürse bu davanın peşindeyiz. Türkiye'de maalesef cinsel saldırı olayları çok yaygın. Bu tabii ki sadece cezalarla çözülecek bir şey değil. Bütün sistemin baştan yapılanması gerekiyor. Öncelikle kadın-erkek eşitliğine inanan bir iktidar olması, bu yönde politikalar üretilmesi gerekiyor. Sonrasında adaletin, artık ‘adalet bey’ diyorum gerçek adalete evrilmesini bekliyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Bu davada mücadelemizin bir parçası.”
DAVA İÇİN ÇAĞRI
Tecavüz suçlarının cezalandırılması için bu davanın önemli olduğunu vurgulayan Meşeli, “Dolayısıyla bu hepimizin, tüm kadınların davası. 4 Ekim saat 14.00'te tüm kadınları davanın takipçisi olmaya çağırıyoruz. Birlikte, dayanışmayla bu hukuki mücadelenin de üstesinden geleceğimize inanıyorum” dedi.
MA / Yeşim Tükel