İSTANBUL - Tecride Karşı Adalet Girişimi ile İmralı’daki hukuksuzluğu sona erdirmeyi amaçladıklarını söyleyen İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, birçok kesimle temas kurarak tecrit ile birlikte Kürt sorununun demokratik çözümünü tartışacaklarını belirtti.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 25 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde bulunan diğer tutsaklar Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’dan 42 aydır haber alınamıyor. Haber alınamama haline karşı Kurdistan ve Türkiye’den bir grup aydın, yazar, sosyalist ve insan hakları savunucusu, 5 Eylül’de Amed’te bir araya gelerek Tecride Karşı Adalet Girişimi’ni deklare etti. Tecride karşı mücadele yürüteceklerini açıklayan oluşum, önümüzdeki süreçte tüm kesimlerle bir araya gelmeyi hedefliyor.
Tecride Karşı Adalet Girişimi’nde yer alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, deklare ettikleri oluşumun amaçları ve bu kapsamda yürütecekleri çalışmalara dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
Keskin, İmralı Cezaevi’nde yürütülen tecridin bugünle sınırlı olmadığını, aksine PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edildiği 1999’dan bu yana devrede olduğunu söyledi. İmralı Cezaevi’nde görüşme koşullarının yasayla belirlenmesine rağmen Abdullah Öcalan’dan 42 aydır haber alınamamasını, “Türkiye'nin kendi iç hukukuna da aykırı bir cezaevi sorunu var orada” şeklinde özetleyen Keskin, “Yani yetkilinin kim olduğunun çok net olmadığı bir yapı. Oysaki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin cezası kesinleşen mahpuslara yönelik infaz hukuku bellidir. Ama İmralı Cezaevi’nde bu yasanın dışında bir uygulama var. Ve çok uzun süredir bir görüşme engellenmesi var. Bir kere bu büyük bir hukuksuzluk” diye belirtti.
GİRİŞİMİN AMACI
İmralı’da devam hukuksuzluğa karşı Tecride Karşı Adalet Girişimi’ni oluşturduklarını ifade eden Keskin, oluşumun amaçlarına ilişkin ise şunları kaydetti: “Abdullah Öcalan’ın siyasi meselelere bakışı hakkında bir bilgi alınamıyor ve bunun çözümsüzlük amacıyla dayatıldığı görülüyor. O nedenle böyle bir komisyon oluşturuldu. Yani bunu yeniden gündeme getirmek, bu hukuksuzluğu toplumun çeşitli kesimlerine tartıştırmak ve bu konuda görev alması gerekenlerin görevlerini yerine getirmeye davet etmek üzere kuruldu. Bu coğrafyada belli bir iki kesim dışında Kürt meselesi söz konusu olduğunda üzerine düşeni yapmıyor. Onları biraz da göreve davet eden amacımız var.”
‘TÜM KESİMLERLE GÖRÜŞECEĞİZ’
Oluşumun henüz bir yol programının netleşmediğini ancak bu konudaki tartışmaların devam ettiğini ifade eden Keskin, bu kapsamda bir dizi temaslarda bulunacaklarını kaydetti. Keskin, “Tabi ki bu çok yeni bir komisyon. İlk defa kendini deklare etti ama bundan sonra çok çeşitli görüşmeler yapılacak. Siyasi partilerle, sendikalarla, sivil toplum örgütleriyle, aydınlarla görüşülecek. Yani bu konuda özellikle Kürt meselesinde söz kullanmasının önemli olduğunu düşündüğümüz tüm kesimlerle görüşme yapılacak. Faşist partiler dışındaki tüm partilerle görüşmeler yapılacak. Yani örneğin MHP ile yapılmaz. Büyük Birlik Partisi ile yapılmaz” diye belirtti.
KONU BAŞLIKLARI NE OLACAK?
İmralı Cezaevi’nde devam eden tecridin aynı zamanda Kürt sorununun da çözümsüzlüğünü beslediğini söyleyen Keskin, yapacakları görüşmelerin bundan bağımsız olamayacağını vurguladı. Keskin, şunları söyledi: “Yani bu çözümsüzlüğün Türkiye'deki ekonominin bu kadar kötü olmasından, açlığın bu kadar yükselmesine kadar çok büyük bir rolü olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürt meselesindeki çözümsüzlük politikalarını da direttiği için Suriye'de o cihatçı örgütleri besliyor. Ve işçiye, emekçiye ödenmesi gereken para, cihatçı örgütlere ödeniyor. Ve neden hiçbir sendika bunu dile getirmiyor diye merak ediyorum? İşte biraz da bunları hatırlatacağız. Yani bu çözümsüzlük politikasına karşı kendilerine ‘demokratım, devrimciyim’ diyenlerin de bir sessizliği söz konusu. Bunu tekrar konuşulur hale getirdiğimiz anda da zaten görevimizi yapmış olacağız. Bütün amacımız İmralı'daki tecridi gündeme getirerek, Kürt meselesinin demokratik biçimde tartışılması.”
‘MUHALEFET HUKUKSUZLUĞA SES ÇIKARTMIYOR’
Bu noktada muhalefetin sessizliğini eleştiren Keskin, “Türkiye'de her şey kutuplara ayrılarak tartışılıyor. Tüm bunların arasında hukuk unutuluyor. Örneğin muhalefet de bu hukuksuzluğa karşı hiçbir ses çıkartmıyor. Yani İmralı Cezaevi’nde görüşme yapılmaması tek mesele değil. Orada başta Öcalan olmak üzere onunla birlikte kalan diğer mahpusların da hem aileleriyle görüşme haklarının engellenmesi, hem avukatlarıyla görüşme haklarının engellenmesi, bir de Kürt meselesindeki çözümsüzlük politikalarında İmralı'daki tecridin önemi. Çünkü İmralı Cezaevi’nde bulunan Abdullah Öcalan'dan hiçbir bilgi alınamıyor” şeklinde konuştu.