İSTANBUL- Eylemlerinin 1016’ncı haftasında 12 Eylül’ün ilk kayıplarından Cemil Kırbayır’ın akıbetini soran Cumartesi Anneleri, “Berfo Ana’nın ve Fatma Kırbayır’ın bizlere mirası, kayıplarımızı aramaya devam etmektir. Bu mirasa sahip çıkacağız” denildi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1016’ncı kez, Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Karanfiller ve kaybettikleri yakınlarının fotoğrafını taşıyan Cumartesi Anneleri’nin eylemine çok sayıda hak savunucusu da katıldı. Bu haftaki eylemde, 12 Eylül Darbesi’nin ardından 13 Eylül’de gözaltına alınarak 8 Ekim’de işkencede katledildikten sonra kaybedilen Cemil Kırbayır’ın akıbeti soruldu.
Açıklamayı gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren okudu.
12 Eylül 1980’de gerçekleşen darbenin halkta derin yaralar bıraktığını ve bu dönemde ağır suçlar işlendiğini belirten Eren, “12 Eylül Askeri Darbesi'nin ilk gözaltında kaybedilme vakası, Kars’ta yaşandı. 26 yaşındaki Kars Eğitim Enstitüsü öğrencisi Cemil Kırbayır, 13 Eylül 1980 tarihinde Ardahan’ın Okçu Köyü’ndeki evinden güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Cemil, önce Göle’de bulunan 247. Piyade Alayı’na götürüldü. Burada yaklaşık bir hafta kaldıktan sonra, Kars Emniyet Müdürlüğü’ne ve ardından gözetimevi olarak kullanılan Kars Eğitim Enstitüsü’ne sevk edildi” diye konuştu.
‘BİR DAHA ONU SORMAYA GELMEYİN’
Kırbayır’ın ailesinin, gözaltı süresince düzenli olarak gözaltı merkezlerine giderek onun ihtiyaçlarını karşıladığını ve Cemil’den, “İyiyim, gönderdikleriniz bana ulaştı" şeklinde yazılı mesajlar aldığını aktaran Eren, şöyle devam etti: “Ancak 8 Ekim tarihinden sonra, aile gözaltı merkezine gittiğinde, onlara ‘Oğlunuz firar etti, bir daha onu sormaya gelmeyin’ denildi. Baba İsmail Kırbayır ve Türkiye Barolar Birliği tarafından yapılan suç duyuruları sonuçsuz kaldı. Cemil'den bir daha haber alınamadı.”
‘KIRBAYIR’IN KAYBI RESMİ OLARAK TESCİLLENDİ’
2011’de Berfo Kırbayır’ın dönemin Başbakanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede söylediği “Ben ölmeden oğlumu bul”sözlerini hatırlatan Eren, “Erdoğan’ın talimatı üzerine, Mersin Milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül başkanlığında bir meclis araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon, döneme ait belgelere ulaştı ve Cemil Kırbayır’ı sorguda gören çok sayıda tanıkla, sorgulamayı gerçekleştiren emniyet ve MİT mensuplarıyla görüştü. Titiz bir çalışma sonucunda, 350 sayfalık bir rapor hazırladı. Bu raporda, Cemil Kırbayır’ın gözaltındayken işkenceye maruz kalarak hayatını kaybettiği ve bedeninin, ölümüne sebebiyet veren kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığı belgelendi ve Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedildiği resmi olarak tescillendi” ifadelerini kullandı.
‘BERFO ANA’NIN MİRASINA SAHİP ÇIKACAĞIZ’
Ardından komisyonun Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu gerçekleştirdiğini ancak aradan 10 yıl geçtikten sonra dosyanın zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldığına dikkat çeken Eren, “İnsan Hakları Derneği avukatlarının kararın kaldırılması ve şüpheliler hakkında kamu davası açılması başvurusu reddedildi. Suçun fail ve sorumluları yargı süreçlerine tabi tutulmadı ve cezalandırılmadı. Berfo Ana’nın ve kardeşini aramaktan vazgeçmeyen Fatma Kırbayır’ın bizlere mirası, yargı kararları ne olursa olsun, kayıplarımızı aramaya devam etmektir. Bu mirasa sahip çıkacağız; Cemil’i ve kayıplarımızı aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
‘BEN O MEZARI ARIYORUM’
Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır da 12 Eylül Darbesi ile bu coğrafyada yaşayan insanlar için mücadele eden devrimci, yurtseverlerin yolunun kesilmek istediğini dile getirerek, “Kimileri zindanlara atıldı. Kimileri yargısız infaz sonucu katledildi. Bunlardan birisi de Cemil Kırbayır. Bir gün Kars’a gittim, savcıyla görüştüğümde Cemil Kırbayır dosyayı masasının üstünde. ‘Sayın savcım bekliyoruz, Cemil Kırbayır hakkında iddianame hazırlamamışsınız’ dedim; bana ‘Ortada ceset yok, cesedi getirin hemen iddianame hazırlayacağım’ dedi. Ben o cesedi arıyorum, ben o mezarı arıyorum” dedi.
Açıklama, eylemdekilerin ellerindeki karanfilleri Galatasaray Meydanı’na bırakmasıyla son buldu.