İSTANBUL - Son dönemde artan ırkçı saldırıların nedeni ve kamuoyuna yansıyan olayların sonuçlarını araştırarak raporlaştırdıklarını belirten ÖHD’li Rezan Gezer, adil yargılama hakkının talepler içinde ön plana çıktığını ifade etti.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Göç ve Mülteci Komisyonu, mültecilere dönük ırkçı saldırılara dair 30 Ağustos’ta "Türkiye'de Mültecilere Yönelik Irkçılık ve Hak İhlalleri” raporunu yayımladı. Sanal medya taraması, bilimsel makaleler ve uluslararası bulguların incelemesiyle hazırlanan raporda, 1 Ocak 2020 ile 31 Aralık 2022 tarihleri arasında yaşanan ırkçı saldırılara ve nefret söylemlerine yer verildi. İhlaller, yaşam hakkı, mültecilerin maruz kaldığı şiddet, nefret söylemleri ve nefret suçu işleyen kamu personelleri, siyasilerin-siyasi partilerin mültecilere yönelik nefret suçu içeren ifadeleri, mülteci LGBTİ+’lara dönük şiddet, cinsel saldırı, toplumsal linç, ayrımcı uygulamalar ve barınma hakkı başlıkları altında sıralandı.
Mültecilere dönük 675 hak ihlalinin yer aldığı raporun sonuç ve değerlendirme bölümünde ise cezasızlığa dikkat çekildi. Derneğin Göç ve Mülteci Komisyonu üyesi Rezan Gezer, rapora ilişkin konuştu.
GERİ GÖNDERME MERKEZİNDE TECAVÜZ
Son dönemde artan ırkçı saldırıların kimler tarafından ve nasıl ortaya çıktığını anlamak için raporu hazırladıklarını söyleyen Gezer, raporda özellikle mültecilerin adil yargılama hakkının ihlal edildiğinin ortaya çıktığını belirtti. Gezer, “Birçok kişiye dönük gerçekleşen ve medyaya yansıyan bazı olayların sonucunun ne olduğuna yönelik de bir araştırmaya giriştik. Raporda en çok dikkatimi çeken olay Geri Gönderme Merkezi’nde (GGM) tecavüze uğrayan bir İranlı kadının dosyası oldu. Dosya memurların yargılanmasıyla ortaya çıkmıştı. 3 memurun saldırısına uğrayan İranlı kadının dosyasında 2 memurun yargılandığı ortaya çıktı. Dolayısıyla burada adil yargılama hakkının da mülteci kadının elinden aldığı ortaya çıktı” diye belirtti.
Basının da mültecilere uzak bir yayın yaptığını dile getiren Gezer, İzmir’de yakılarak öldürülen 3 mülteci olayının sadece bazı muhalif medya organlarında yer bulduğunu söyledi. Mültecilerin adil yargılanma hakkının ellerinden alınmasının yanı sıra basının nefret diline dikkati çeken Gezer, “GGM’ler kamu kurumları niteliğindedir. Bu kamu kurumlarında yaşanan herhangi bir olayda kurum müdürleri, memurları ve en temel olarak da il göç idareleri sorumludur. Bu yüzden orada yaşanan hak ihlallerinde direkt devletin yargılanması gerekirken, bırakın devleti sorumlu kişiler dahi yargılanmıyor. 2021 yılında GGM’lerde toplu intihar vakası oldu. Ancak bu toplu intiharın nedeni, sorumlu kişiler ya da yargılanma olup olmadığı herhangi bir şekilde medyaya yansımadı. Buradaki mülteciler kurumlardan şikayetçi olduklarında sonrasında ne yaşayabileceklerini düşününce hiçbir şekilde kişilerden ya da herhangi bir adli makamdan şikayetçi olmuyorlar. Zaten can güvenlikleri sorunu zaten var” ifadelerini kullandı.
TALEP: ADİL YARGILANMA
Türkiye’deki mültecilerin herhangi bir sorunla karıştıklarında soruşturma başlar başlamaz idari gözetim altına alınmaları ve haklarında sınır dışı kararı verilmesine dönük özel bir kanun oluşturulduğunu kaydeden Gezer, çünkü herhangi bir şikayette GGM’ye gönderildiklerini söyledi. Şikayetlerinin de dikkate alınmadığını belirten Gezer, şöyle devam etti: “Mülteciler sadece başlarına gelen olaylarda yargılamanın uygun şekilde yapılmasını istiyor. Türkiye’de herhangi bir vatandaşın evi yakıldığında ve evde 3 ceset çıktığında büyük bir infial olur ancak bu kişiler yabancı olduğunda sadece muhalif medya bunu haber yapıyorsa, dosyalar sürünceme de bırakılıyorsa kanunun yabancılara ters uygulandığı ortaya çıkıyor burada. Dolayısıyla bir mültecinin istediği tek şey herhangi bir Türkiye vatandaşına uygulanan hakların kendilerine de uygulanmasıdır.”
SUÇ DUYURULARI DİKKATE ALINMIYOR
Siyasilerin, kamu görevlileri ve sanal medya kullanıcılarının etkilerinin geniş olduğunu söyleyen Gezer, ırkçı söylemlerden vazgeçmesini istedi. Geçmişte bazı siyasiler hakkında suç duyurularında bulunulduğunu belirten Gezer, “Bu suç duyuruların çoğuna dönüş alamadık. Aldıklarımızda ya haklarında ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı verildi ya da yıllardır sürünceme de bekletiliyor. Bunları değerlendirdiğimizde dernek olarak yaptığımız başvurular dikkate alınmazken, bir mültecinin başvurusunun hiç dikkate alınmadığını iyi biliyoruz” dedi.
MA / Ömer İbrahimoğlu