Prof. Dr. Kentel: Kapitalizm yeni bir yapılanmaya girecek 2020-03-31 09:06:55   İSTANBUL - Koronavirüs salgını nedeniyle kapitalizmin yeni bir yapılanmaya gireceğini söyleyen Prof. Dr. Ferhat Kentel, bunun kapitalizmin totaliter versiyonları ile özgürlükçü toplumsal hareketlerin arasında oluşacak olan yelpazede şekilleneceğini ifade etti.   Çin’de ortaya çıkıp, hızla dünyaya yayılarak binlerce insanın hayatını kaybetmesine, yüz binlerce insanın enfekte olmasına yol açan koronavirüs (Kovid-19) salgını, bu konuda kimi çalışmalara başlanmış olsa da aşı henüz bulunamadığı, bulunsa da yaklaşık bir yıllık bir süre sonra kullanılabilecek olması nedeniyle öngörülemez bir belirsizlik içerisinde. Salgın küresel ekonomik sisteme de büyük darbe vurmuş durumda.   Borsalarda sert düşüşler yaşanırken, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya gibi birçok ülke faizleri indirme yoluna gidip, açıkladıkları ekonomik paketlerle ekonomilerindeki yangını söndürme telaşında. Salgından en çok etkilenen ülkelerde, sağlık sistemi çökme tehlikesi ile karşı karşıya.    Küresel dünya sisteminin başının çeken ülkelerin bile salgın krizi ile nasıl başa çıkılacağına dair bir planı olmaması ise, kapitalizmin varlığını daha da sorgulanır hale getirmiş durumda.   Prof. Dr. Ferhat Kentel, her geçen gün yıkıcı etkilileri artan salgınla birlikte krize giren kapitalist sistem ile toplum-birey ilişkisini MA’ya değerlendirdi.    ‘SALGIN İNSANIN ÜRETTİĞİ BİR FELAKET’   Tarım toplumundan kopuşla insan ve tabiat arasında yaşanan radikal değişimlerin yarattığı sonuçlar üzerinde duran Kentel, dünyayı kuşatan salgını “insanın, kapitalizmin ve onun bölgesel ölçeklerde bekçisi olan ulus-devletlerin ürettiği bir felaket” olarak tanımladı.   Buna rağmen kapitalist ve milliyetçi yapıların sorumluluklarını aklamak için suçu doğaya attığını söyleyen Kentel, “Ortaya çıkan salgının bizzat kibirli modern insanlığın doğa üzerinde kurmuş olduğu sömürü ilişkisinden kaynaklandığına inanıyorum. Böyle bir temel inanca sahip olmamda çıplak gözle kendi yaşam sınırlarımız içinde hep birlikte gözlemlediğimiz yıkımlar etkili oluyor. Değişen mevsimler, kuruyan nehirler, yok olan canlılar, yediğimiz, içtiğimiz gıdadaki kimyasallar vb. nedenlerden kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.    Salgınla birlikte yeni bir küresel ekonomik krizin ortaya çıktığını, üretimin ve piyasaların tamamen durma riski ile karşı karşıya kaldığını Kentel, bu krize ilişkin küresel ölçekte karar verici odakların, devletlerin ve şirketlerin de planları ve öngörüleri olduğunu dile getirdi.   ‘SİSTEM YENİ BİR YAPILANMAYA GİRECEK’   Kapitalizmin “krizleri fırsata çevirme alışkanlığı” olduğunu vurgulayan Kentel, şunları söyledi: “Tüm dünyada belirsizlik, korku ve güvensizlik karşısında serpilmiş olan otoriter popülist, milliyetçi ve ırkçı akımlar, tam da bu kapitalizmin yeniden üretilebilmesi için mükemmel bir altyapı oluşturmuştu. Bugünkü salgın ve korkusu vasıtasıyla muhteşem bir totaliter kontrolün sağlanmasının da önü açılmış oldu. Kapitalizmin, sınıflar arasındaki farkın can yakıcı hale geldiği bir zamanda, sistemin sorgulanması da beklenebilir bir şeydi. Bu sorgulama ihtimal ve imkânlarına karşılık, koronavirüs vesilesiyle kapitalizm yeni bir yapılanmaya girecek gibi görünüyor. Totaliter rejimler ya da kapitalizmin totaliter yollarla yeniden üretilmesi için mükemmel bir fırsat veriyor.”   ‘DAHA TOTALİTER VERSİYONLAR GÖRÜLEBİLİR’   Prof. Dr. Kentel, salgının iktidarlara yurttaşları üzerinde hiç olmadığı kadar bir kontrol sağlama imkanı sunduğunun altını çizerek, küresel korkularla üreyen, ancak ulusal ölçeklerde sağlanan totaliter kontrolün küresel bir kontrolü de beraberinde getirdiğini kaydetti. Kentel, “Başka bir ifadeyle küresel bir sorun, ulusal önlemler vasıtasıyla sadece salgına dair olmayan bir küresel korku ikliminin, güvensizliğin yerleşmesini sağladı. Bu güvensizlik çok daha büyük totaliter kontrol ve manipülasyon imkân ve tekniklerinin de düşünülmesine, harekete geçirilmesine zemin hazırlıyor. Yani sistemin çöküşü değil ama sistemin var olmak için, içine aldığı yeni bir iktidar teknolojisinden ‘taktiklerden’ bahsedebiliriz. Artık ‘genelleşmiş’ korkular ve tehditler konusunda bırakın itiraz etmeyi, soru sormak bile çok cesaret isteyecek” diye belirtti.   ‘GELECEĞE DÖNÜK ÖNGÖRÜLER İHTİYATLI’   Bu tehlike nedeniyle geleceğe dönük öngörülerin ihtiyatlı olduğuna dikkat çeken Kentel, birbirine taban tabana zıt ve hiç umulmayan sonuçların ortaya çıkabileceğini ifade etti. Kentel, “Önümüzdeki dönem; kapitalizmin daha totaliter versiyonları ve onun yaratacağı felaketler ile özgürlük ve adalet talep eden toplumsal hareketlerin sağlayacakları göreli olarak dengeli bir toplumsal yapı arasındaki bir yelpazede şekillenecek” dedi.    Kentel, bu çatışma öncesinde totaliter zihniyetlerin esir almış oldukları kitlelerin sorgulama kapasitelerinin fiilen işlememesi için yoğun uğraşları olduğunu da dile getirdi. Kentel, şöyle devam etti: “Ancak hiçbir toplumsal yapı sadece egemen yapıların iradesine uygun olarak tecelli etmez. Başka bir ifadeyle; tabii ki toplumsal yapılar ve hareketler tek bir iradenin sonucunda ortaya çıkmazlar. Egemen olan yapıların altında her zaman sosyal bir hareket ya da direniş vardır. Toplumların bir kısmı totaliter zihniyetlere esir düşerken, birçok başka kesimi de yaşadıkları tecrübeler eşliğinde, krizler karşısında yeni cevaplar aramaya devam eder. Hirschman’dan esinle söyleyecek olursak; bir kısmı sahip oldukları kültürel sermayenin sınırlılığına bağlı olarak sunulan söyleme uyum sağlar, ‘sadakat’ gösterir; bir başka kısmı görünmez olmaya çalışır, oyunu ‘terk’ eder; bir başka kısmı da ‘söz’ olur, alternatifi dile getirir. Bu ses olanlar sayesinde yaşanılan kibirli, vurdumduymaz hayatın ‘tek’ hayat olmadığına dair inançlarımızı güçlendiririz.”   ‘YENİ TOPLUMSAL İLİŞKİLER OLABİLİR’   Kentel, bununla birlikte haftalar boyunca evlerine kapanmış insanların, özellikle çocukların edinmiş oldukları yeni sosyalizasyon, başkalarıyla yakınlaşma teknikleri ve ritüelleriyle birlikte başka tür toplumsallıkların ortaya çıkabileceğini de kaydetti. Yine hayatımızda zaten çok önemli bir yere sahip olmuş olan dijital medyanın her şeyin bir simülasyonuna dönüşebileceğini belirten Kentel, diğer taraftan büyük çoğunluklar evlerinde "yalnız bireyler" olmuşken, onların boş bıraktıkları kamusal alanlar, sokaklar ve iktidar alanların bazı muktedirlerin çok daha rahat at oynattıkları yerler haline gelebileceğini kaydetti.    Sıradan insanların bu yeni durumlarda bile, bin yılların birikiminden gelen tecrübelerine, yapma yollarına, var olma tekniklerine bağlı olarak, üretecekleri yeni toplumsal ilişkiler söz konusu olabileceğini söyleyen Kentel, son olarak “Hannah Arendt’ten aktararak söyleyecek olursam evet, insanlar çok şiddet ürettiler, savaşlar yaptılar, öldürdüler ama bu öldürme çabası, yaşama arzusundan hiçbir zaman daha güçlü olmadı” sözlerini sarf etti.