‘Evde kal’ önlemi kadına yönelik şiddete dönüştü 2020-03-26 09:26:57 İSTANBUL - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Av. Rukiye Leyla Süren, koronavirüs salgınına karşı alınan “Evde kal” önlemiyle birçok ülke gibi Türkiye’de de kadına yönelik şiddetin arttığını belirtti. Süren, acil şekilde Aile İçi Şiddet hatlarının oluşturulması gerektiğini söyledi. Giderek yayılarak ölümlere yol açan Koronavirüs (Kovid-19) salgını henüz aşısı bulunamadığı için dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. Virüse karşı çaresiz kalınması nedeniyle insanlar uzmanlardan gelen “Evde kal” önerisi doğrultusunda virüsten korunmak için insanlar evlerine kapanmış durumda. Ancak alınan bu önlem, ev içerisinde kadınlara yönelik şiddete dönüştü.   Dünya genelinde yapılan kimi araştırmalara göre, eve kapanma önlemi kadına yönelik hem psikolojik hem de fiziksel şiddeti artırdı.    Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, salgından sonra yerküredeki her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel istismara maruz kaldı. Kovid-19 salgınından sonra ev içi şiddet ve sağlık personellerine karşı şiddetti raporlayan bir diğer kurum Birleşik Krallık Uluslararası Kalkınma Departmanı’na bağlı UK Aid Direct adlı kuruluş.   Bu kuruluşça hazırlanan rapora göre, Koronavirüsün ilk çıktığı Çin’de sadece Şubat ayında yapılan başvurulara göre aile içi şiddet vakaları 3’e katlandı.   Raporda, Çin’de ev içi şiddeti önlemek için çalışan kuruluşlara yapılan şikayetlerin sayısının yüzde 90 arttığı da kaydedildi. Çin’deki aktivistler, bu durumu “eve kapanmanın sonucu” olarak değerlendirirken, kadın örgütleri ise karantina uygulaması başladığından beri birçok farklı bölgeden çok yüksek sayıda ev içi şiddet ihbarı aldıklarını kaydetti.   BM: ŞİDDET FIRSATI SUNUYOR   Birleşmiş Milletler (BM)  Kadın Birimi Genel Müdür Vekili Anita Bhatia da, “İnsanları virüsten korurken mecburen kullandığımız yöntem aile içi şiddet kurbanlarında olumsuz etkileri olabiliyor” diyerek, sosyal yaşamdan uzak durmanın, eve kapanmanın şiddet uygulayanlara ‘doz artırmak’ için, daha fazla şiddet uygulamak için fırsat sunduğunu ifade etmişti.   KORONAVİRÜS ŞİDDETİ ARTIRDI   Türkiye’deki kadın örgütlerine göre de, koronavirüsün yaygınlaşması ve eve kapanma önlemlerinin alınmasıyla kadına yönelik şiddette artış yaşandı.   Koronavirüse karşı alınan “Evde Kal” önleminin kadınlara yansımasını Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Hukukçusu Avukat Rukiye Leyla Süren ile konuştuk.    Türkiye’de erkekler tarafından öldürülen kadınların ölüm yerleri incelediğinde büyük oranda evlerde ve en yakınında olan kişiler tarafından katledildiği gerçeği ile karşılaştıklarını belirten Süren, bu nedenle salgının ilk günlerinden bu yana hem Türkiye'de hem dünyada özel alanlara kapatılan kadınların can güvenliğinin sağlanmasının önemli olduğunu sürekli vurguladıklarını ve talepte bulunduklarını dile getirdi.   ŞİDDET NEDEN ARTTI?   Özelikle bu dönemde şiddetin artmasının nedenleri üzerinde duran Süren, “Kadınlar kendileri ve gelecekleri hakkında karar vermek istiyorlar, sorguluyorlar, talep ediyorlar. Evdeki ve ev dışındaki yaşamları hakkında fikirleri alınsın istiyorlar. Bu nedenle diğer zamanlarda neden ev içi şiddet oluyorsa, bu dönemde de bu sebeple oluyor. Değişen şey, taraflar yani şiddeti uygulayan erkek ile mağdur kadının aynı ortamda daha çok kaldığı için şiddete uğrama riski daha yükseliyor ve daha çok şiddet görüyor” diye belirtti.   10 GÜNDE 10 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ   Av. Süren, başta Almanya olmak üzere birçok ülkesinde karantina günlerinde kadına yönelik şiddetin artması nedeniyle kimi tedbirler alındığını da dile getirdi. Türkiye’nin de benzer tedbir alınması gerektiğini vurgulayan Süren, “Henüz şu aşamada net rakamlara sahip olmasak da geçtiğimiz 10 gün içinde 10 kadın öldürüldüğünü biliyoruz. Bu nedenle Türkiye'nin de diğer bazı ülkelerin yaptığı gibi kadınların eve kapandığı bugünlerde kadına ve çocuğa yönelik şiddet konusunda daha dikkatli ve daha tedbirli olmalı. Yeni protokoller hazırlayıp, özellikle bu konuda çalışan bireylerin birimlerin kuruluşların daha dikkatli ve daha faal olması gerektiği yönünde uyarılar yapması zorunludur” dedi.    'ŞİDDETLE YÜZ YÜZE BIRAKILDI’    Toplumsal olayların yoğun yaşandığı günlerde şiddetin arttığını ifade eden Süren, ancak Türkiye’de buna dair herhangi bir önlemin alınmadığını belirtti. Bu yüzden kadınların şiddetle yüz yüz bırakıldığını altını çizen Süren, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın kadınları ve çocukları şiddete karşı korumak için ilave tedbirler almasının zorunlu olduğunu kaydetti.   Süren, alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı: “Yeni acil aile içi şiddetle ilgili hatlar olabilir. Emine Bulut genelgesi yayınlandı ve aile içi şiddet birimleri oluştu. Karakollarda buradaki eğitimli çalışan sayısı arttırılabilir. Olayların dökümü yapılarak hangi sayılarda, hangi aşamalarda oldukları tek tek takip edilebilir.”    ‘ŞİDDET ARTIRACAK!’   Karantina önlemlerinin bu şekilde sürmesi halinde kadına yönelik şiddetin daha da artacağı uyarısında bulunan Süren, “Kadına yönelik şiddetin yüzde kaç oranında artacağına dair bir oran vermek tabi ki mümkün değildir. Ancak 2019 yılında 474 kadın ölümü ile kapattığımız düşünülürse, Şubat ayında 22 kadın cinayeti ve 12 artı şüpheli ölüm dikkate alınırsa karantina günlerinde birebir şiddet uygulayacak kişilerle aynı ortamda kalan kadınların daha büyük oranda şiddete maruz kalacağı gayet açık” dedi.    Süren, bu durumun önüne geçmek için ise kadın örgütlerinin taleplerinin dikkat alınması ve uygulanması gerektiğinin altını çizdi.   'SUÇLARIN ARTMASINA NEDEN OLACAK'   Yine Hükümetin salgın tehdidi ile birlikte gündemine alıp üzerinde çalıştığı infaz düzenlemesi ile cinsel suçlara af getirmek istediği yönünde yansıyan bilgilere dikkat çeken Süren, düzenlemenin bu haliyle yasalaşması halinde yeni suçların işlenmesine kapı aralayacağını vurguladı. Av. Süren, bu konuda şunları söyledi: “Ceza indirimi geçmişte bu suça maruz kalanları suçluların ceza çekmeden devlet tarafından affedilmesi sebebiyle zarar vereceği gibi bundan sonra oluşacak suçlarda da faillerde ceza indirimi beklentisi az ceza alma rahatlığı oluşacaktır. Cezasızlık algısı yeni suçların işlenmesine neden olacaktır. Ayrıca kadına ve çocuğa yönelik cinsel suçlar ve şiddet ile ilgili indirim düzenleyen bu tür yasalar İstanbul Sözleşmesi'ne ve sözleşmeyi önceleyen Anayasa madde 90'na da aykırı olacaktır.”    'KAMUOYU ESAS ALINMALI’   Bu tür kanun tasarılarının kamuoyu ile paylaşılması, konuyla ilgilenen sivil toplum örgütleri, barolar ve partilerin görüşlerinin alınması gerektiğini söyleyen Süren, “Apar topar belli kişilerin bulunduğu masalarda bu tür kanun tasarıları hazırlamak, toplumsal barışa katkı sağlamayacağı gibi kadına ve çocuğa yönelik şiddeti cinsel saldırıyı çoğaltacaktır. Daha önce yapılan infaz indirimleri ve af yasaları bu iddiamızı kanıtlar niteliktedir” diye konuştu.    MA / Semra Turan