DBP Eş Genel Başkanı Aydeniz: Türkiye’nin demokratikleşmesinin yolu İmralı’dan geçer 2020-02-14 10:15:45 DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 21 yıldır tecrit koşullarında tutulduğunun altını çizen DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, halkların yan yana gelerek vereceği mücadele sonucu tecridin kırılabileceğine vurgu yaparak, “Türkiye’nin demokratikleşmesini yolu İmralı’dan geçer” dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 9 Ekim 1998’de yürürlüğe konulan uluslararası komplonun üzerinden 21 yıl geçti. 15 Şubat 1999’da uluslararası devletler tarafından Türkiye’ye getirilen Öcalan, götürüldüğü İmralı Cezaevi’nde tecrit koşullarında tutulmaya başlandı. 5 Nisan 2015 yılından itibaren var olan tecrit ise mutlaklaştırıldı. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi direnişi sonucu Öcalan, ailesi ve avukatları görüşmeye başladı.  Ancak, Öcalan ile en son 7 Ağustos 2019’da görüşen avukatları bir daha görüşmedi.    Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Öcalan’a dönük yapılan uluslararası komplo ve tecride ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    ‘KOMPLO KANITLANMIŞTIR’   Uluslararası devletlerin gerçekleştirdiği komplo ile Öcalan’ın “rehin” alındığını belirten Aydeniz, gerçekleştirilen bu komployu kınadı. Öcalan’a dönük yapılan operasyonun Türkiye’nin değil uluslararası hegemonik devletlerin yaptığı bir operasyonun olduğunu belirten Aydeniz, “Bu durum kanıtlanmıştır. Bundan kaynaklı da uluslararası komplo diyoruz” dedi. Komplonun Kürtler üzerinden yürütülen yüzyıllık politikaların bir devamı olduğunun altını çizen Aydeniz, “Komplo ile Kürt halkının tasfiyesi amaçlandı. Sayın Öcalan’ın duruşu, politikası ve tutumu, bu tasfiyeyi boşa çıkarmıştır. Bu süreç içerisinde uluslararası komplo tescillendi” diye konuştu.    ‘ULUSLARARASI KOMPLO ARKA PLANI VAR’   Ortadoğu’da yürütülen savaşın kalbinin Kürdistan olduğunu aktaran Aydeniz, “Lozan ile birlikte Kürtler parçalandı. Bu parçalanmanın ardından isyanlar meydana geldi. Kürtler, bu isyanlar ile haklarını almaya çalıştı. Şeyh Sait İsyanı’nın başladığı tarih 15 Şubat’tır. Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilme tarihi de 15 Şubat’tır. Sayın Öcalan’ın Şam’dan çıkarıldığı tarih 9 Ekim’dir, Uluslararası güçlerin eliyle Türkiye’nin Rojava’ya saldırması 9 Ekim’dir. Aslında Uluslararası komplonun tarihsel bir arka planı vardır” diye vurguladı.    ‘TECRİT 21 YILDIR SÜRÜYOR’   Öcalan’a dönük uygulanan tecridin 5 Nisan 2015 tarihinden sonra “ağırlaştırılmış mutlak tecrit”e dönüştürüldüğüne vurgu yapan Aydeniz, “Sayın Öcalan üzerinde 21 yıldır tecrit var. Türkiye’de İmralı’ya özgü yasalar çıkarıldı. O yüzden İmralı işkence sistemi deniliyor. Türkiye’nin anayasasında, yasasında olmayan yasalar, İmralı için çıkarıldı” diye konuştu.    ‘SAYIN ÖCALAN ALTERNATİF MODEL SUNDU’   Dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik, siyasal krizlere değinen Aydeniz, bu krizlerin de kapitalist ve ulus-devletlerin yaşadığı kaos sonucu olduğunu belirtti. Halkların kendi kendini yönetme talebinin olduğunu ve bundan kaynaklı da isyanların yaşandığına dikkat çeken Aydeniz, “Kapitalist Modernite’ye karşı Sayın Öcalan’ın demokratik ulus modeliyle bu sisteme alternatif bir model sundu. Bu model hegemonik ülkelerin işine gelmediğinden, faşizmin kurumsallaşmasına karşı olduğu için Sayın Öcalan uluslararası komployla Türkiye’ye teslim edildi” dedi.     ‘DÜNYA SESSİZ KALIYOR’   Uluslararası kamuoyunun tecride sessiz kaldığını ifade eden Aydeniz, şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın paradigması, Rojava’da ete ve kemiğe büründü. Bu da halklara umut oldu. Bundan kaynaklı da savaşın kalbi Kürdistan’dır. Bundan kaynaklı Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derinleştirilerek sürdürüyor, Türkiye savaş suçu işlemesine rağmen dünya sessiz kalıyor. Bu komploda parmağı olan herkes bundan kaynaklı sessiz kalıyor. Dolayısıyla Sayın Öcalan felsefesi, paradigması ve ortaya koyduğu model, bugün dünyanın içine girmiş olduğu kaosa alternatiftir ve çözümdür. Bu modelin Rojava’dan dünyaya yayılmaması için Sayın Öcalan’ın sesi kısılıyor” ifade etti.    ‘YAN YANA MÜCADELE ETMELİYİZ’   Tecridin halkların birlikte mücadelesi sonucu yıkılabileceğinin altını çizen Aydeniz, “Tecrit, hem Türkiye hem de Ortadoğu’daki siyasi, ekonomik krizin sebebidir. Bu kriz savaşla yürütülmeye çalışılıyor. Buna karşı faşizmin kurumsallaşmasını, yaşanan krizlerden çıkmak istiyorsak, İmralı’daki tecridin toplumun tümüne yayıldığın biliyorsak, buna karşı tutum alıp yan yana mücadele etmemiz gerekiyor” diye konuştu.    Türkiye’nin hem iç hem de dış siyasette içinden çıkılamaz bir durumda olduğunu ifade eden Aydeniz, 2013 ile 2015 arasında yaşanan barış sürecine dikkat çekerek, “Türkiye, bu süreçte deneyimlediği bir süreç vardır. Bu diyalog sürecinde toplumun barışa, demokrasiye, özgür ve eşit yurttaşlık temelinde bir sistemini inşa edilebileceğinin bir dönemini yaşadı. Toplumsal tüm kesimlerde buna inandı. Türkiye’de demokratikleşmenin yolu İmralı’dan geçtiğini deneyimledik. Türkiye’nin savaş politikaları üzerinden kendisini var etmesinden vazgeçmesi gerekiyor. Türkiye toplumu, savaş politikalarına ısrar eden bu faşist ittifaktan kurtulmalarıdır. Dolayısıyla Türkiye halklarının Türkiye’nin demokratikleşmesi gibi bir dertleri varsa mücadele etmesi gerekiyor. Birlikte tecride karşı çıkmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.    ‘BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK’   Dünyanın dört bir yanında halkların kendi kendini yönetebilmesi için isyan ettiğini dile getiren Aydeniz, “Bu isyanlara karşı tüm hegemonik güçler de bu isyanları bastırmak için elinden geleni yapıyor. Eğer birlikte mücadele etmezsek, demokratik ortak bir toplum zemini oluşturamazsak bu güçler bize daha yüzyıl daha kaybettirecek. Ortak zeminde bir araya gelerek, tecride ve savaşlara karşı gelerek sesimizi yükseltmeliyiz. Faşizan kapitalist sisteme, ulus-devlet sistemine karşı demokratik ulusu ve demokrasi inşa etmekten başka seçeneğimiz yoktur” dedi.    MA / Mehmet Şah Oruç - Fethi Balaman