Ruhavioğlu: Kürt meselesinin özü etnik eşitlik talebidir 2019-12-07 20:13:47   DİYARBAKIR - “Kürt Meselesi” panelinde konuşan Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilcisi Reha Ruhavioğlu, Kürt sorununun etno-politik bir sorun olduğuna işaret ederek, “Kürt meselesinin özü etnik eşitlik talebidir” dedi.   Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı, iki gün sürecek olan “Kürt Meselesi” başlıklı panelinin “Eşit Yurttaşlık Sorunu” oturumunu Diyarbakır Mitannia Regency Hotel’de gerçekleştirdi. Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin de katıldığı panelin moderatörlüğünü akademisyen Aziz Yağız yaparken, konuşmacı olarak akademisyen Sevilay Çelenk, avukat Mahsuni Karaman, gazeteci Gökçer Tahincioğlu ve Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilcisi Reha Ruhavioğlu yer aldı.   1924 ANAYASASI ÖNCESİ   Vatandaşlık meselesinin kardeşlik kavramıyla değil, eşitlik kavramıyla ele alınmasını gerektiğine dikkat çeken avukat Mahsuni Karaman, “1921 Anayasası’nda hiçbir şekilde vatandaşlık tanımı getirilmiyor. 1924 Anayasası öncesi çok yapıcı olan tartışmalar var. O dönem bugünkü meseleleri çözebilecek Türkiyelilik tartışılıyor. Ancak 1924 Anayasası’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür anlayışı çıktı. Bu anlayış devam ediyor. 2012-2013 yılındaki son Anayasa çalışmasında ‘Anayasal Vatandaşlık’ noktasında Barış ve Demokrasi Partisi ve AKP yakındı. Ancak bugünkü AKP-MHP iktidarı meseleyi tartıştırmaz. Anayasayla kapsayıcı bir anlayış bütün sorunları çözebilir. Ama bazen bu bile yeterli olmuyor. Norm düzeyinde anayasal eşitlik sağlayabilirsiniz ama pratik asli olandır. Örneğin Türkiye'de 1980 Anayasası bile uygulanmıyor” dedi.    ‘ADALETE ERİŞİMİN EN TEMEL ÖLÇÜTÜ EŞİTLİK’   Cezasızlık politikasının Türkiye’ye has bir sorun olduğunu ve dava dosyaları üzerinden delil karartmadan birçok hukuksuz işleyişe işaret eden gazeteci Gökçer Tahincioğlu, eşitlik bağlamını “Adalete erişim” noktasında ele aldı. Diyarbakır’da yaşanan toplumsal olaylarda yaşamını yitiren çocuklar Mahsun Mızrak, Enes Ata ile Tahir Elçi, kamuoyunca Kızıltepe JİTEM ve Şemdinli davalarını hatırlatan Tahincioğlu, “Eşitliğin adalete erişim noktasında en önemli vatandaşlık ölçütlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de bu konuda olumsuz birçok örnek var. Bu bölgede daha fazla olumsuz örnek var. Hukukçu veya güvenlik uzmanı bile olmadan çözülebilecek birçok çocuk ölümleri aydınlatılmadı. Ya da 1990'lı yıllarda bölgede JİTEM eliyle gerçekleştirilen köy ve kent boşaltmaları ve katliamları dosyalarının çoğu zaman aşımı ile sonuçlandı” diye konuştu.   ‘DİL, EŞİT YURTTAŞLIKTA EKSİK BIRAKILIYOR’   Kendi diline erişimi engellenen kişinin, hayatının her alanında dezavantajlı olduğunu ifade eden akademisyen Sevilay Çelenk, bunun dilin düşmanlaştırılmasının sonucu olduğunu kaydetti. Eşit yurttaşlık alanını “Dil ve iletişim” olarak ele alan Çelenk, “Kürtçe meselesine ana dilde eğitim meselesi olarak bakılıyor. Ki bu bile çok tehditkar algılanıyor. Medyaya erişim açısından bakıldığında okul çağına gelen bir Kürt çocuğu, özgür iletişim içinde kazandığı bir dil yetisi birden bire elinden alınıyor. Sonuçta bir konuşama hali, dilinin elinden alınması eşit yurttaşlıkta eksik bırakılıyor” diye belirtti.   ‘MESELENİN ÖZÜ ETNİK EŞİTLİK İSTEĞİDİR’   Son olarak konuşan Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilcisi Reha Ruhavioğlu, Kürt sorununun etnik bir sorundan öte etno-politik bir sorun olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin Kürt sorununda askeri çözüme tekrar başvurduğuna dikkat çeken Ruhavioğlu, “Kürt meselesinin özü etnik eşitlik talebidir” dedi.   Soru cevap bölümüyle sona eren panel, “Sokağa Çıkma Yasaklarından Bugüne” başlıklı oturumla yarın devam edecek. İkinci oturumun moderatörlüğünü Vahap Coşkun’un yapacağı panele, Fırat Aydınkaya, Cuma Çiçek, Ramazan Demir ve Mehmet Emin Aktar konuşmacı olarak katılacak.