Van'daki STÖ'ler: İktidar kayyumları kalıcı hale getirmek istiyor 2019-11-14 11:53:03 VAN – Kayyum politikasının seçimleri anlamsızlaştığını belirten Van'da faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşu temsilcileri, demokrasi için ortak mücadele çağrısı yaptı.    Halkaların Demokratik Partisi’nin (HDP) 31 Mart’ta kazandığı belediyelere dönük kayyum atanmalarına tepki gösteren Van’da faaliyet yürüten sivil toplum ve emek örgütleri, halkın seçime ve sandığa inancının kalmadığına işaret etti. Kayyum politikasının seçimleri anlamsızlaştığını belirten sivil toplum kuruluşu temsilcileri, demokrasi için tüm kesimlerin ortak mücadele hattında birleşmesi çağırıda bulundu.   KAYYUMA KARŞI ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI    Kayyumların halk iradesinin gaspı anlamına geldiğini belirten Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Van Şube Başkanı Bedri Yamaç, “Kürtlerin kendilerini yönetmemeleri için her türlü engellemeyi çıkarıyorlar. Kayyum demek, belediyede çalışan emekçilerin iş güvencesinin ortadan kalkması ve demokratik siyasetin ortadan kalkması demek. Kayyumlarla birlikte seçimler anlamsızlaşıyor” dedi. Kayyumlara karşı ortak ve güçlü bir itirazın olması gerektiğine vurgu yapan Yamaç, "Bütün demokratik kamuoyunu, sivil toplum örgütlerini, sendikaları ve vicdanlı herkesi kayyumlara karşı demokrasi için birlikte mücadeleye davet ediyoruz” çağrısını yaptı.   'KAYYUM KALICI HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR'    Kayyum kararını, siyasi iktidarın tek başına verdiği bir karar olarak görmediğini dile getiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şube Başkanı Murat Melet, kayyum politikasının kalıcı hale getirilmek istendiğini söyledi. Melet, "Siyasal iktidarla birlikte, devlet bir bütünen bu kayyum stratejisi üzerine düşünüyor ve kayyum stratejisini kalıcı hale getirme durumu söz konusu. Kayyum stratejisi aynı zamanda özel bir sürecin özel koşullarının sonucudur. Öylesine alınmış bir karar olduğuna inanmıyoruz. Bölgede yaşanan çatışma haliyle de alakalıdır. Aslında bir bütünen demokrasi kazanımlarına saldırıdır. 31 Mart seçimlerinin sonuçları daha belli olmadan kayyum atamalarının olacağını, kayyumların atanacağını siyasal iktidar dillendiriliyordu. Ortaya çıkan sonuç da bunun göstergesidir. Diğer bir durum kayyum atanan yerlerde görev yürüten eşbaşkanların durumu. Seçilmişlerin daha önce yapmış olduğu demokratik eylem ve çalışmalar, yine kendi partilerini anlatan projelerinin suç hali olarak sayılması asılında genel politikanın yansımasıdır. Biz de İnsan Hakları Savunucuları olarak, demokrasiye inanan insanlar olarak inancımızı yitirmedik yitirmeyeceğiz. Her ne olursa olsun bizim her yerde, her zeminde hem demokrasiden bahsetmek, hem de insan haklarından bahsetmek aslı görevimizdir” diye konuştu.   ‘EŞBAŞKANLAR GÖREVLERİNE İDAE EDİLSİN’   Kayyum politikasına son verilerek belediye eşbaşkanlarının görevine iade edilmesini isteyen Melet, şöyle devam etti. “Buradan çağrı yapmak istiyoruz. Hem siyasal iktidara, hem devlete, hem devlet aklına. Türkiye’de bulunan diğer siyasi partilere, demokrasi ve emek güçlerine, bu ülkede birlikte yaşamaktan başka çare olmadığını söylüyoruz. Halkların kardeş olduğunu bu kardeşliğin de pekişmesi ve devamının sağlanması için demokrasinin elzem olduğuna inanıyoruz. İnsan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması gerektiğini ve kayyum politikasına ve benzer antidemokratik gelişmelerin biran önce ortadan kaldırılmasını diliyoruz. Türkiye’de yaşayan herkesin demokrasiden yana olması inancıyla bu çağrıda bulunuyoruz. Türkiye’de milletvekillerini cezaevine atarak, siyasi parti çalışanlarını cezaevine atarak bir sonuca gidilemez. Düşünce ve özgürlükler önündeki engelleri kaldırmadığınız sürece, her siyasi parti kendi tüzüğünü yer alan ilkeleri çerçevesinde çalışmalarını yürütemediği sürece, eş başkanlar görevini yürütemediği müddetçe bu ülkede demokrasiden bahsetmek çok zor olacaktır. Biran önce görevinden alınan eşbaşkanların serbest bırakılarak görevine iade edilmesini istiyoruz.”   ‘HALK KAYYUMU TANIMIYOR'    Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) Eşbaşkanı Seyfettin Ertaş ise kayyum politikasının halk iradesini yok sayma olduğunu söyledi. Ertaş, "Geçmişte de kayyumlar atanmıştı Kürt illerine. Ama tekrar seçime gidildiğinde kayyumlar da hükümet de büyük bir hezimete uğradı. HDP yine ezici bir oyla belediyeleri kazandı. Kürt halkının iradesinin kabul edilmediği, kimliğinin kabul edilmediğinin açık göstergesidir kayyumlar. Kürtlerin kendini yönetme hakkına saldırıdır. Bu yaklaşım kimlik ve statünün tanınmamasıdır. Seçimle elde edilen bir statüyü ve kendini yönetme durumunu dahi kabul etmiyorlar. Kürt halkı bunu çok iyi biliyor, çok da tepkilidir. Bunu kabul etmediğini her defasında ortaya koyuyor. Kürtler kayyumlardan razı mı? Hayır? Tam tersi, kayyumu kabul etmiyor ve tanımıyoruz” diye konuştu.    'KAYYUM SEÇİM VE SANDIĞA OLAN GÜVENİ SARSMIŞTIR'   Kayyum politikası yüzünden halkın seçimlere olan güvenini kaybettiğini söyleyen Van- Hakkari Tabip Odası Genel Sekreteri Doktor Hüseyin Yaviç, “Kayyumlar seçme ve seçilme hakkını engellediğinden dolayı ülkemize ciddi zararlar verdiğini düşünüyoruz. Elbette herkes makam ve mevki ayrıt edilmeden yargılanmalıdır. Fakat şuan önümüzdeki tablo bu değildir. Seçim sürecinde adaylık için başvuran ve YSK tarafından adayları önünde hiçbir engel olmadığı teyit edilerek, başvuruları kabul edilen kişilerdir. Herhangi bir mahkeme kararı olmadan farklı şekilde yürütülen soruşturmalar gerekçe gösterilerek atanan kayyumları doğru bulmuyoruz. Bu uygulamalar seçime ve sandığa olan inancı sarsmaktadır” ifadesinde bulundu. Kayyum atanmalarına karşı halkın kendi oylarına sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Yaviç, “Bu uygulamanın uzun süre devam etmemesi için halkımızın buna karşı ses çıkarması gerekiyor” dedi.