Yalçındağ: Gazeteci Altan’ın tutuklanması HDP’li siyasetçilere uygulananların devamı 2019-11-14 10:19:02 ANKARA – Gazeteci Ahmet Altan’ın yeniden tutuklanmasının HDP’li siyasetçilerin tahliyesinden sonra savcılar tarafından yapılan itirazla tutuklanması sürecinin devamı olduğuna dikkati çeken avukat Reyhan Yalçındağ, yapılanlar “hukuk katliamı” dedi.    Gazeteci Ahmet Altan verilen hüküm ardından tahliye kararına yapılan itirazla yeniden tutuklandı. Altan’ın tutuklu yargılanması için yapılan savcılık itirazı daha önce HDP’li siyasetçilere uygulanan ve sonrasında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yapılan düzenlemeyi akıllara getirdi.   HDP eski Grup Başkanvekili ve İmralı heyeti üyesi İdris Baluken’in Diyarbakır’da 30 Ocak 2017 yılında görülen duruşmasında tahliye edilmesi ardından yasal düzenleme olmamamasına rağmen savcılık tarafından tahliye edilmesine itiraz edilmişti. Yapılan itiraz sonrasında Baluken Ankara’da geçirdiği ameliyat sonrasında 17 Şubat 2017 tarihinde yeniden tutuklanarak, cezaevine götürülmüştü. Baluken’e uygulanan uygulama daha sonra HDP’li siyasetçiler Ferhat Encu ve Nursel Aydoğan’da benzer şekilde yeniden tutuklandılar.   Tartışmalı tutuklamaların yasal düzenlemesi ise 24 Aralık 2017 tarihinde getirilen 696 sayılı KHK yer aldı. Yasal düzenleme yapılmasıyla birlikte HDP’li siyasetçilerin aslında var olmayan bir yasal düzenleme ile tutuklandığı ortaya çıkmıştı.   ‘YASA SONRA ÇIKARIYORLAR’   Gazeteci Altan’ın da hüküm verildikten sonra tahliyesine yapılan itiraz ile yeniden tutuklanmasını HDP’li siyasetçilerin avukatlığını yapan ve insan hakları savunucu Reyhan Yalçındağ Baydemir değerlendirdi. Uzun bir süredir Türkiye’de hukuk devleti uygulamalarının olmadığını iktidarın ihtiyaçlarına göre karar alındığını kaydeden Yalçındağ, “Önceki yıllarda iktidar kendi ihtiyacına göre yasayı belirleyip, değiştirip daha sonra uygulamaya geçerdi. Ama uzun bir süredir, muhalif siyasetçilere, HDP’li seçilmişlere, gazetecilere, akademisyenlere dönük daha bir fütursuzca bir uygulama var. Uygulamada yapılıp, daha sonra yasayı değiştirme gereği duyuyorlar” dedi.   ‘BALUKEN İLE BAŞLATILDI’   Baluken’in de Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) olmayan bir yasal düzenleme mevzuata aykırı bir şekilde uzun süre tutuklu kaldığını anımsatan Yalçındağ, “Baluken’de fiiliyatta uygulandı. O günden bugüne de birçok muhalif yargılanmasında karşımıza çıktı. ÇHD’li avukatlarda, HDP’li siyasetçilerde gazetecilerin yargılanmasında uygulanmaya başlandı” dedi.   ‘HUKUK KATLİAMI’   Yapılanın bir “hukuk katliamı” olduğunu kaydeden Yalçındağ, “Artık mahkemelerin devam eden yargılamalarda kişinin güvenliği ve özgürlüğüyle ilgili tutukluluk süresinin bir ceza infaz sürecine dönüşmesine rağmen inisiyatif almasının önüne geçiliyor. Alınan kararlar savcı kararları aslında. Bu artık kabul edilemez bir hal aldı. O zaman otursunlar mahkemelere 4 tane savcı koysunlar. Bir tanesi talep eden savcı olsun diğer 3 savcıda karar versin” diye tepki gösterdi.   Uzun bir süredir savcıların tahliyelere yaptığı tüm itirazların istisnasız bir şekilde kabul edildiğine dikkat çeken Yalçındağ, mahkemelerin kendi dosyaları üzerinden karar verme tasarrufunun ortadan kalktığını belirtti. Yalçındağ, savcılık tarafından verilen tüm itirazların kabul edilmesinin de kamuoyuna açıklanması gerektiğini ifade etti.   ‘AYM, AİHM İÇTİHATLARINA UYULMUYOR’   Mahkemelerde artık Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının içtihatlarına uyulmadığını ve Türkiye’de uzun tutukluluk süresinin artık infaza dönüştüğünü aktaran Yalçındağ, “Sormak istiyorum. Yargıçların hangi kararları uygulanıyor. Yargıçların referans aldığı ölçüt AYM, AİHM içtihatları değil, Anayasa’da düzenlenen kişi güvenliği ve özgürlüğü değil. Bu insanların 3 yıldır cezaevinde olduğu atlanıyor. Tamamen bir infaza geçiş oluyor. AİHM ve AYM içtihatları CMK 100 hangi durumlarda tutuklama olacağını açıkça belirlemiş” diye belirtti.   ‘CMK 100’E AYKIRI DAVRANILIYOR’   Tutuklanmaya gerekçe yapılan CMK 100 maddesinin de ihlal edildiğini anlatan Yalçındağ, şunları söyledi: “ CMK 100’de tutuklanma için dosyadaki delillerin toplanmamış olması, delillerin zarar göreceğine dair ciddi emareler olması, kişinin kaçma şüphesinin olması gibi maddeler var. Siz bu insanlara yurt dışı ve adli kontrol kararları vererek tahliye edebilirsiniz. İlla beton duvarlar arasında kalmasına gerek yok. Bu dosyalarda toplanmamış delil yok, delillere etki edecek durum yok, tutuklu kalma süresi çok uzun bir süre. Bu insan ceza almış ama bunun İstinaf ve Yargıtay süreci var. Belki beraat edecek, yada daha az ceza alacak. Kaybolan yılların hesabını kim verecek. Hepsinin sabit ikametgahı var. Hepsi ifadeye çağrıldığında takır takır ifade verecek kişiler. HDP’li belediye başkanları da aynı durumda, CMK 100’e aykırı davranılıyor.”    Bugün gazeteci Altan’ın yeniden tutuklanmasının daha önce HDP’li seçilmişlerin tahliye ardından yeniden tutuklanmasına giden sürecin devamı olduğunu kaydeden Yalçındağ, “Mesele sadece Ahmet Altan’ın tutuklanması değil bu uzun zamandır devam eden bir süreç haline geldi” diye konuştu.