Akşener: 2002’deki şartları mumla arıyoruz 2019-07-17 13:55:07 ANKARA – İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, grup toplantısında ekonomi üzerinden hükümete yüklenerek, “2002’deki şartları mumla arıyoruz. Ne damatmış be kardeşim” dedi.   İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, grup toplantısında gündeme dair değerlendirme de bulundu. Ekonomideki gelişmelerle sözlerine başlayan Akşener, “Geçinmek için ne yapacağını bilemeyen halka iktidar hâlâ masal anlatıyor. Biz damadı al dedik, Sayın Erdoğan gitti damadın etrafında güven veren kim kaldıysa onları temizledi. TÜİK’in yönetimini değiştirdi, şimdi de Merkez Bankası başkanını görevden aldı. Dövizi ve faizi düşüreceğiz diyorlar, ama düşmesin diye her şeyi yapıyorlar. Biraz düşecek gibi oluyor damat bir sunum yapıyor göstergeler füze gibi çıkıyor. Bu iş bilmezliğin sonucunda Türkiye 400 puanlık risk birimiyle yatırım olarak en riskli dördüncü ülke oldu. Dünya kayınpeder-damat ekonomisini işte böyle görüyor. Yurtdışından aldığımız kredilerde en az yüzde 4 daha fazla faiz ödeyeceğiz demek. Sözüm ona faize karşı ama faiz lobisine bayram ettiriyor. Yüzde 8 faiz ödeyerek borçlanacağız demek. Gençlerimizin geleceğini faize teslim edeceğiz demek. 10 yıldır IMF’ye olan borcumuzu ödedik deyip duruyorlar. 2001 krizi sonrasında Türkiye’nin IMF’den aldığı faizin oranı kaçtı hatırlıyor musunuz? Ak Parti’nin sözüm ona uçuran ekonomi günlerinde Türkiye en iyi ihtimalle bunun iki katı faizle borçlanabiliyor. 2002’deki şartları mumla arıyoruz. Ne damatmış be kardeşim” diye konuştu.     ‘YALANLA DEVLET YÖNETİLMEZ’   Ekonominin dikteyle yönetilemeyeceğine dikkat çeken Akşener, şöyle devam etti: “Bu kafayla devam ettiğinizde ne olacak söyleyeyim. Türk lirası değer kaybetmeye devam edecek bu da enflasyonu yılsonuna kadar körükleyecek. Neden? Çünkü hâlâ ithalatı azaltmadınız. Herkesi ithal ürün kullanmaya mahkûm eden bir ekonomi takip ediyorsunuz. Bu yol yol değil Sayın Erdoğan. Merkez Bankası’na yalnızca sizin ve damadınızın inandığı düşünceyle emir vermeye devam ederseniz bu iş daha iyiye gitmez. Peki faizler nasıl iner? Öncelikle kamu kesiminde çalışanın hakkına dokunmadan tasarrufa gitmeniz gerek. Neden? Çünkü faiz dediğin şey aslında bir tasarruf yatırım dengesidir. Tasarrufu arttırırsanız dışarıya ihtiyaç duymadan içinize kaynak aktarabilirsiniz. Sen millette tasarruf yapacak derman bırakmadığına göre, o zaman kamuda, yani devlette tasarrufa gideceksin. Gidiyor musun? Hayır gitmiyorsun. Nereden biliyorum? Çünkü en son gözünü MB’nin yedek akçesine diktin, oradan biliyorum. 2019 için hedeflediğin bütçe açığının yüzde 80'ine daha ilk altı ayında ulaştın da oradan biliyorum. Yapacağın itibarlı bir tasarruf programı yatırımcının algısını değiştirir. Türkiye'ye daha fazla yatırım yapmasını ağlar, bu da faizi düşürür. Bu arkadaşların itibardan tasarruf olmaz diye bir anlayışı var, bir inancı var malum. Değişik bir psikoloji, felsefe, idiotloji. Önce bu felsefeyi bir kenara bırakacaksın Sayın Erdoğan. Sayın kayınpeder, sayın damat yalanla dolanla devlet yönetilmez.   MİLLETİN SORUNLARINI KONUŞALIM   Milletimiz aç aç, harman savurmayı bırakın, lüks harcamaları kısın, birkaç uçak satın bakanlarınızı bir zahmet tarifeli uçakla uçurun, ballı ihalelere son verin. Geçen yıl 300 bin liralık arabalara binmeyin diyorduk bugün o arabaların yerine 1 milyon liralık arabalar alıyor. Ölür müsünüz kardeşim biraz tasarruf etseniz? Ama çalıştılar. Sadece kendileri de değil eşleri, dostları, hepsi lükse, şatafata alıştılar. Ne verirsen ver doymuyorlar. Benim vatandaşım marketten et alamıyor bunların umurunda değil. Milletimiz umut bekliyor. Milletimiz çözüm bekliyor. Kurulduğumuz günden bu yana milletimizle aramıza engel koydular. Suni gündemlerle milletimizi ayırmaya çalıştılar ama buraya kadar. Türkiye için tüm hayallerimizi bir bir anlatacağız. Birinci vazifemiz ne kadar kötü yönetsem de bana oy verirler diyen şımarık iktidarın kulağını çekmekti. Allah’ıma binlerce şükür, bu vazifemizi layıkıyla yerine getirdik. İyi Parti sonrası oluşan yeni siyasi denklemde artık rahatlar bozuldu. Artık her siyasi parti kendine çeki düzen vermek zorunda. Artık her siyasi parti öncelikli olarak milletin sorunlarını konuşmak zorunda. Bundan sonraki vazifemiz ise çok net, Türkiye’yi şahlandıran çözümlerimizi ortaya koymak. Türk milletinin siyasetten beklediği budur. Tam bağımsız ekonomi, tam bağımsız Türkiye nasıl olurmuş göstereceğiz.”   ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK ÖRNEĞİ    Hükümete öğrenilmiş çaresizlik üzerinden yüklenen Akşener, “İçinizde Abraham Maslow'un adını duyan vardır. Öğrenilmiş çaresizlik diye bir deneyi vardır. En beğendiğimi anlatayım size. Büyük balıklarla küçük balıkları bir akvaryuma koymuşlar yem vermemişler bir süre sonra büyükler küçükleri yemişler. Daha sonra araya cam koymuşlar yine yem vermemişler. Büyükler, küçükleri yemek için o cama hareket etmişler kendilerini o cama vura vura ölmüşler. Sonra o camı çıkarmışlar ve bakmışlar ki büyük balıklar küçükleri yemiyorlar. Siz onların huzurunu bozdunuz. Siz o şeffaf camı kırdınız, parçaladınız. Ben çatlasa yeter diyordum ama siz o camı parçaladınız. Bugün eğer bu ülkede farklı şeyler konuşulabiliyorsa, sebebi sizsiniz.”   DOĞU AKDENİZ TEPKİSİ   Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarından kaynaklı yaşanan gerginlik sonrasında Türkiye’ye yaptırım yapılmasını eleştiren Akşener, “Doğu Akdeniz üzerinden yaşananlara bakın. İlan ediyorum ki Akdeniz’deki sondaj çalışmaları Türkiye'nin hakkıdır. Ancak dün yapılan hataları görmezden gelemeyiz. 2000 yılında Türkiye’ye AB'ye girerken veto hakkınızı kullanmadınız. Denktaş’a yaptıklarını unutmadık. Şimdi karşınızda dikiliyor. Ege’de taviz vermeyin dedik. Adalarımızın işgaline sessiz kalırsanız Ege’yi Akdeniz’i toptan kaybederiz dedik. Burnumuzun dibindeki Yunan askerlerini mangal yellerken seyrettiniz. Adasından vazgeçenin denizine sahip olması mümkün mü? Yaptırım kararı alan Avrupa’ya da bir çift sözümüz var. Kendinizi hakkın hukukun beşiği ilan ederken Türkiye'nin hakkına hukukuna tecavüz şımarıklığına dur demek yerine Türkiye'yi cezalandırmaya utanmıyor musunuz?”   ‘HODRİ MEYDAN’   Akşener, konuşmasının cemaat yapılanmasının siyasi ayağının ortaya çıkarılmasına ayırarak, şöyle konuştu: “FETÖ'nün siyasi ayağı araştırılsın diye verdiğimiz önergeler AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Emirle hakkımda soruşturma açtılar. İfademi bile almadıkları soruşturma için gizlilik kararı verdiler. Dün bir dilekçe verdim. Türk milletinin gerçekleri öğrenme hakkına duyduğum saygı gereği şeffaflık istedim. Hakkımda yapılan soruşturmanın at izi mi it izi mi, üç yıldır bu soruşturmanın açıklığa neden kavuşturulamadığını sordum. İfademe başvurulmasını talep ediyorum dedim ki. Özetle dedim ki ağalara, hodri meydan, ben buradayım siz neredesiniz? Kötülüğe alıştınız beyler ama iyilerle tanışmaya hazır olun. Ona buna çamur atıp duruyorsunuz. İyi ve cesur insanlar sayesinde kendi gerçekliğinizle yüzleşmeye hazır olun. Milletimizin sokaktan topladığı devletimize verdiğiniz zararın sonucundan kaçış yok. Kaldırın gizliliği, alın ifademi. Milletimiz doğruları görsün. Yalan son bulsun ortaoyunu perdeyi kapatsın."