Gazeteci Evren’in davasında karar bekleniyor 2019-07-17 09:03:50 DİYARBAKIR - Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde 9 aydır tutuklu bulunan gazeteci Kibriye Evren hakkında 20 yıla kadar hapis cezası talebiyle açılan davanın yarın görülecek duruşmasında karar çıkması bekleniyor.    Diyarbakır merkezli 9 ilde “KCK/Türkiye Masası” adıyla yürütülen soruşturma kapsamında 9 Ekim 2018'de gazeteci ve siyasetçilerin de aralarında bulunduğu 142 kişiyle birlikte gözaltına alınarak tutuklanan Gazeteci Kibriye Evren hakkında “Örgüt üyesi olmak” ve “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla açılan davanın duruşması yarın Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.    Savcı, davanın 4'üncü duruşmasında verdiği esas hakkındaki mütalaasında, Evren’in "Örgüt üyesi olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" suçunu işlediğinin sabit olduğunu belirterek, 20 yıl hapisle cezalandırılmasını istedi. Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesinde 7 Mayıs'ta görülen duruşmada Evren'in avukatları, müvekkillerinin açlık grevinde olmasından dolayı sağlık koşullarının savunma yapmaya müsait olmadığı gerekçesiyle Evren'in son sözü için süre talep etti.   KARAR VERMESİ BEKLENİYOR   Duruşmada, Evren ve avukatlarının iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına karşı yapacakları savunmalarının ardından mahkeme heyetinin karar vermesi bekleniyor.   Davaya ilişkin bilgi veren Evren'in avukatı Pirozhan Karali, müvekkilinin güvenilirliği kuşkulu gizli tanık ifadeleri, gazetecilik faaliyetlerinden, haber kaynaklarıyla görüşmesinden, yapılan basın açıklamaları haberlerini takip etmekten ve haber yapmak amacıyla yaptığı yurtdışı seyahatleri nedeniyle "örgüt üyesi olmakla" suçlandığını aktardı. Suçlamaların soyut olduğunu, delillerle desteklenmediğini kaydeden Karali, müvekkilinin söz konusu suçlamalardan beraat etmesi gerektiğini dile getirdi. Aynı soruşturma kapsamında, benzer suçlamalarla hakkında dava açılan gazetecilerin beraat ettiğini hatırlatan Karali, müvekkilinin durumunun da onlardan farklı olmadığına vurgu yaptı.    'GAZETECİLİK FAALİYETİ SUÇLAMAYA DÖNÜŞMÜŞ'   Yargıtay kararlarına atıfta bulunan Karali, "Gizli tanık ifadelerinin tek başına delil olmayacağına dair Yargıtay ilke kararları var. Dosyada, gizli tanık ifadeleriyle uyum içerisinde olan herhangi bir maddi delil bulunmuyor. Gizli tanık ifadeleriyle müvekkilimin gazetecilik faaliyeti, düşünce ve ifade özgürlüğü arasında bir uyum yaratılarak örgütsel faaliyet olarak değerlendiriliyor. Oysa müvekkilime yöneltilen tüm suçlamalar gazetecilik faaliyetleri kapsamındadır. Bulunduğu basın açıklamalarının haberleri çalıştığı yayın kuruluşunda yayınlanmıştır. Yurtdışında giderek yaptığı haberler de ha keza yine çalıştığı yayın kuruluşunda yayınlandı. Ama yurtdışı seyahati, tweet ve retweetleri bir suçlamaya dönüştürülmüş. Dolayısıyla müvekkilimin tüm eylemleri düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken gazetecilik faaliyetleridir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün korunması açısından Türkiye'nin dahil olduğu uluslararası metinler var. Bunlardan biri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'dir. Türkiye bu sözleşmeye taraftır. Aynı zamanda bu sözleşmenin yargısal organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) düşünce ve ifade özgürlüğü ihlali konusunda vermiş olduğu emsal kararlar var. Bunların dikkate alınması gerekir" diye konuştu.   Duruşmada, müvekkilinin esas hakkında savunma yapacağına dikkati çeken Karali, savunma sonrası mahkemenin kararını açıklamasını beklediklerini dile getirerek, müvekkilinin beraat etmesi gerektiği kanısında olduklarını sözlerine ekledi.