Eğitim Sen’den yılsonu raporu: Anadilde eğitim sorunu devam ediyor 2019-06-13 13:23:50 HABER MERKEZİ - Eğitim Sen, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılına ilişkin yaptığı değerlendirmede, siyasal iktidarın eğitim alanında, uzun süreden bu yana kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar ve eğitim alanında hayata geçirilen “piyasacı” ve “dini eğitim” merkezli uygulamaların bu yılda sürdüğünü kaydetti.    Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) “2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” raporunu kamuoyuyla paylaştı. Raporda, Anadilde eğitim başta olmak üzere eğitimdeki sorunlara tek tek yer verildi.    ANADİLDE EĞİTİM KONUSU OLUMSUZ    Eğitim sisteminin toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzak ve giderek dinsel içerikler kazanan muhafazakâr egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altında olduğuna dikkat çekilen raporda, "Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, kimlik ve mezhepleri yok saymayı ısrarla sürdürmektedir. Türkiye’nin laik, bilimsel eğitim konusunda olduğu gibi, anadilinde eğitim konusundaki olumsuz sicili aynen devam etmektedir" denildi.    'SORUNLAR BU YIL DA ÇÖZÜMSÜZ BIRAKILMIŞTIR'   Eğitim sisteminin yıllardır çözüm bekleyen sorunları arasında yer alan ikili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimi özelleştirme adımları, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, taşımalı eğitim, fiziki altyapısı yetersiz okullar, okullarda öğrenciler arasında ve öğretmenlere yönelik şiddet, öğrencilerin MEB eliyle dini cemaat ve vakıfların siyasal istismarına açık hale getirilmesi, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, norm kadro ve tayinlerde yaşanan sorunlar,  ataması yapılmayan öğretmenler gibi sorunların 2018-2019 yılı eğitim sürecinde de aynen devam ettiğinin altı çizildi. Raporda, "Bölgesel, cinsel, sınıfsal gibi eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar çözülmek bir yana daha da derinleşmiştir" diye belirtildi.    'HER YÜZ ÖĞRETMENDEN SADECE 16'SI ATANDI'   Raporda, MEB tarafından 4+4+4 sonrasında zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıktığı iddia edilmesine rağmen, 2018 yılında ortalama eğitim süresi 8,2 yıl olarak gerçekleştiği ve 2019 yılı hedefi ise 9,1 yıl olarak belirlendiği bilgisi hatırlatılarak, 15 Temmuz 2016 sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmadığının altı çizildi. 2019 Nisan ayı  itibariyle MEB bünyesinde görev yapan sözleşmeli öğretmen sayısının  83 bin 366, ücretli öğretmen sayısının  ise 92 bin olduğu bilgisi paylaşıldı. Raporda ayrıca, MEB’in resmi verilerine dayanarak, ülke çapında görev yapan 920 bin 524 öğretmenin yüzde 66’sının yani 607 bin 604’nün son 17 yıl içinde atandığı kaydedildi. Yine son 17 yıl içerisinde MEB bünyesinde KPSS’ye giren her 100 öğretmenden sadece 16’snın atandığı vurgulandı.    BİN 526 OKULUN 855'İ İMAM HATİP    Raporun devamında şöyle denildi: "MEB’in mesleki eğitim ve imam hatip lisesi temelli olarak şekillendirilen okullaşma politikası, öğrencilerin çoğunluğunun bu okullara gideceği veya gitmesi gerektiği ön kabulü üzerinden şekillendirilmektedir. Böylece, bir taraftan sermayenin ihtiyaç duyduğu ara elemanlar ucuz işgücü olarak üretim sürecine dahil olması sağlanırken, diğer taraftan imam hatipleştirme politikaları üzerinden eğitimin dinselleştirilmesi ve siyasi iktidarın politik kitle tabanının genişletilmesi yönünde adımlar atılması hedeflenmiştir.  2018 yılında LGS’de yerleşen öğrenci oranının en yüksek olduğu lise türleri sırasıyla Anadolu lisesi (yüzde 29,72); fen lisesi (yüzde 28,08) ve Anadolu imam hatip lisesi (yüzde 22,88); mesleki ve teknik Anadolu lisesi (yüzde 11,48) ve sosyal bilimler lisesi (yüzde 7,84) olmuştur.  2019 LGS verilerine bakıldığında okulların yüzde 56'sının imam hatipler ve meslek liselerinden oluştuğu görülmektedir. 2019’da sınavla öğrenci alacak okul sayısı bin 526, bu okulların kontenjanı ise 139 bin 120 olarak belirlenmiştir. Okul listeleri incelendiğinde bin 526 okulun 855’nin Anadolu imam hatip ve meslek liselerinden oluşuyor.   ÖZEL ÖĞRETİMİ TEŞVİK POLİTİKALARI    Gerek okul sayısı gerekse öğrenci sayısı açısından baktığımızda 4+4+4 ile birlikte eğitimde özelleştirmenin tarihte hiç olmadığı kadar hızlı gerçekleştiği görülmektedir. MEB, kamusal eğitim ile ilgili hedeflerine büyük ölçüde ulaşamazken, özel öğretimin payını arttırmak adına hedeflerine ulaştığı, bazı alanlarda hedeflerini aştığı görülmektedir. MEB İdari Faaliyet Raporu’na göre özel öğretimin payının artırılması kapsamında okul öncesi eğitim 2018’de yüzde 15,70’ye ulaşırken, 2019 hedefi yüzde 23 olarak belirlenmiştir. Özel ilkokul oranı 2018’de yüzde 5,47 iken 2019 hedefi yüzde 6; Özel ortaokul oranı yüzde 6,20 iken, 2019 hedefi yüzde 7 olmuştur. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında özel okulöncesi eğitim kurumlarındaki öğrenci sayısı yüzde 53 artışla 236 bin 355’e; özel ilkokullarda öğrenci sayısı yüzde 40 artışla 233 bin 740’a; özel ortaokulda öğrenci sayısı yüzde 96 artışla 321 bin 779’a ve özel liselerde okuyan öğrenci sayısı yüzde 305 artışla 559 bin 838 sayısına ulaşmıştır.   OECD ORTALAMASININ HALA ÇOK ALTINDADIR   Bir Bakışta Eğitim 2018 Raporu’na göre, Türkiye’de öğrenci başına ilkokuldan yükseköğretime kadar 4 bin 652 ABD doları harcama yapılırken, OECD ülkeleri ortalaması 10 bin 520 ABD dolarıdır. Türkiye’de eğitime yapılan harcama oranı OECD ortalamasının yarısından az olup, Türkiye OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra eğitime en az harcamanın yapıldığı ülke olmayı sürdürmektedir.    İMAM HATİP OKULLARINA İKTİDAR DESTEĞİ ARTTI    2012-2013 eğitim-öğretim yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre yaklaşık 8 kat artarak 723 bin 108 olmuştur.  4+4+4 öncesinde 2011-2012 eğitim-öğretim yılında 537 İmam Hatip Lisesinde (İHL) 268 bin 245 öğrenci varken 2018/19 eğitim-öğretim yılı itibariyle İHL sayısı bin 607’e, bu okullarda okuyan öğrenci sayısı ise 504 bin 327’ye çıkmıştır. 2017/18 eğitim öğretim yılına göre içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılında okul sayısı belirgin bir şekilde artmış olmasına rağmen, örgün eğitimde okuyan İHL öğrenci sayısı 10 bin 479 azalmıştır.  Türkiye’de imam hatip okullarında okuyan toplam öğrenci sayısı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın üstün gayretleri ve devletin bütün imkânlarını seferber etmesi sonucunda 2018-2019 eğitim öğretim yılı itibariyle 1 milyon 350 bin 611’e çıkarılmıştır. İmam Hatip Okullarında öğrenim gören öğrenci sayısında artış olması bu okulların öğrenciler ve velileri tarafından kendi doğallığında tercih edildiği anlamına gelmemektedir. Söz konusu artış çeşitli yönlendirme yöntemleri, seçeneksiz bırakma ve kamu yönetimi erkini bu doğrultuda kullanmanın sonucudur.   EĞİTİMDE CİNSİYETÇİ UYGULAMALAR   2018-2019 eğitim öğretim yılı boyunca cinsiyetçilik ve cins ayrımcı uygulamaların okullarda etkili şekilde üretilmeye devam ettiği görülmüştür. Geleneksel cinsiyet rolleri aile, okul, hukuk, ahlak, din ve medya tarafından sistemli bir şekilde çocuklara aktarılmaya çalışılmaktadır.  Eğitim programlarında ve ders kitaplarında ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitlilik neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, kimlik ve mezhepleri yok saymayı ısrarla sürdürmektedir.    HUKUK DIŞI KARARLARA ÇÖZÜM ÜRETİLMEMİŞTİR   İki yıl süren OHAL sürecinde 36 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılırken, toplam 135 bin 144 kamu görevlisi hukuken kendilerini savunma hakkı tanınmadan, tamamen siyasi ve idari tasarruflar sonucunda hukuksuz bir şekilde ihraç edilmiştir. KHK’ler ile MEB’den 34 bin 393 kişi, Yükseköğretim Kurumlarından 7 bin 312 kişi (5 bin 904 akademisyen, bin 408 idari personel) kamu görevinden çıkarılmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi sürecine katıldıkları iddiasıyla ihraç edilen asker sayısı 15 bin 584, polis sayısı ise 32 bin 93 iken benzer suçlamalardan dolayı eğitimde yaşanan toplam ihraçların sayısı 41 bin 705’tir. OHAL Komisyonu bugüne kadar (5 Mayıs 2019 itibarıyla) 5 bin 250 kabul, 65 bin 156 ret olmak üzere, toplam 70 bin 406 dosyayı incelemiş ve karara bağlamıştır. Türkiye’nin hukuk sistemi içinde mevzuatça belirlenmiş bir yargı mercii olmayan OHAL komisyonu derhal lağvedilmeli, haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmesi sağlanmalıdır.     MÜLAKATA DAYALI İSTİHDAM SÜRMEKTEDİR     15 Temmuz sonrasında tüm kamuda olduğu gibi eğitim alanında da sözlü sınav mülakat üzerinden kullanılarak sözleşmeli öğretmen atamaları yapılmaya başlanmıştır. Öğretmen atamalarında mülakat uygulamasında ısrar, liyakatin adım adım terk edilerek, yerine sadakatin gelmesine neden olmuştur. 15 Temmuz 2016 sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmazken, Nisan 2019 itibariyle MEB bünyesinde görev yapan sözleşmeli öğretmen sayısı 83 bin 366, ücretli öğretmen sayısı ise 92 bindir. MEB, öğretmen atamalarında mülakat kriteri olarak KPSS’den alınan puanın 50 puan ve üzeri yaparak eski düzenlemeyi değiştirmiş, öğretmen atamalarında siyasi torpil ve kayırmacılığı ön plana çıkarmıştır. İktidara eleştirel ve muhalif yaklaşanlar, farklı kimlik ve mezheplerden olanlar elenirken, öğretmen atamalarının öğretmenlik meslek ilkelerine göre değil, iktidarın siyasal çizgisine göre belirlenmesinin önü açılmıştır. Sözleşmeli olarak atanan çok sayıda öğretmenin sözleşmesi ‘güvenlik soruşturması’ gerekçe gösterilerek iptal edilmiştir. "   ANTEP    Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Antep Şubesi, 2018 – 2019 yılı eğitim öğretim yılını kapsayan değerlendirme raporunu düzenlediği kamuoyuyla paylaştı. Sendika binasında düzenlenen basın toplantısına Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, KESK Antep Şubeler Platformu Sözcüsü Ali Ersönmez ve Şube Kadın Sekreteri Sara Alagöz’ün yanı sıra çok sayıda öğretmen katıldı.    ‘FIRSAT EŞİTLİĞİ ORTADAN KALKMIŞ DURUMDA’   Antep’te ki eğitim sorunlarının ülke genelindeki sorunlardan farksız olmadığını belirten Ersönmez, Antep’te yıllardır ikili öğretimin devam ettiği ve derslik sorununun çözüme kavuşturulmadığını ifade etti. İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün verilerine göre 5 bin civarında dersliğe ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Ersönmez, şunları belirtti: “Derslik ihtiyacına dair seslerin karşılık bulması ve planlı, programlı, ihtiyaca, talebe uygun okullaşma Antep’te temel ihtiyaçtır. Öğretmen eksiği sorunu ücretli öğretmenlerle çözülmeye çalışılıyor."     'SURİYELİ ÖĞRENCİLER SİSTEME DAHİL EDİLDİ'   Eğitim sistemine düşünülmeden ve hesap edilmeden dâhil edilen Suriyeli öğrencilerin eğitim sisteminde ki sorunlardan etkilendiklerine dikkat çeken Ersönmez, dil, sosyal ve kültürel olarak farklılıkları bulunan Suriyeli öğrencilerin 1 günde Türkiye'deki öğrencilerimize göre hazırlanan mevcut sisteme dâhil edildiğini belirterek, "Uyum süreci, hem Suriyeli öğrenciler, hem Antepli öğrenciler, hem de öğretmenler açısında zor geçmiştir. Öğretmen dilini, kültürünü bilmediği bir çocuğa eğitim vermek zorunda bırakılıyor. Biz bunun yerine herkesin kendi anadilinde ve kültüründe eğitim görmesini talep ediyoruz. Şuan kentte yaşayan 130 bin Suriyeli öğrenciden yarısı eğitime dâhil edilmiş durumda. Diğer yarısı eğitim görmüyor. Onlar için özel bir sistem uygulanmalıdır” ifadesinde bulundu.    VAN   Eğitim Sen Van Şubesi de eğitim yılına ilişkin sendika binasında toplantı düzenledi. Metni okuyan Sendikanın Şube Başkanı Bedri Yamaç, 2019 yılında çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için hiçbir somut adım atılmadığını söyledi.