Açlık grevlerini izleme heyetinden Edirne Raporu 2019-05-20 14:17:20 İSTANBUL - Açlık grevleri İzleme Heyeti tarafından Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan açlık grevindeki tutuklularla yapılan görüşmeler sonucu hazırlanan raporda, aşırı kilo kaybedip sağlık sorunları yaşayan eylemcilerin yine işkenceye varan yaklaşımlar, disiplin cezaları, kantin alışverişine kısıtlamalar getirilmesi gibi pekçok olumsuz durumla karşılaştıkları belirtildi.   İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Şubesi, İstanbul Tabip Odası (İTO) ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) temsilcilerinden oluşan Açlık Grevleri İzleme Heyeti, İmralı tecridine karşı Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde olan tutuklularla görüşerek bir rapor hazırladı.   Kamuoyu ile paylaşılan rapor, cezaevi idaresi ile yapılmak istenen görüşme talebi kabul edilmediği için tutukluların beyanları ve heyetin gözlemlerinden oluştu.  Cezaevindeki 24 tutuklunun açlık grevinde olduğu bilgisinin yer aldığı raporda, bunlardan bir kısmı ile “hükümlü” olup, görüş hakları bulunmadığından, bir kısmı ile ise sağlık koşulları el vermediğinden görüşülemediği kaydedildi.   Raporda, cezaevi idaresi ve infaz koruma memurlarının tutum ve uygulamaları hakkında şu bilgilere yer verildi:   “ *Açlık grevi süresince Birinci Müdür Haydar Ali Ak yönetimindeki cezaevi idaresinin işkenceye varan sert bir tavır içinde olduğu, yine disiplin cezası uygulamasının arttığı,   * Yeni gelen mahpusların 2 ay süreyle üzeri tel kafesle örtülü bir alanda tecrit altında tutulduklarını ve odalara dağıtımın yapılmadığını, bu sürede psikolojik baskıya maruz bırakıldıkları,   * Açlık grevi yapanlara disiplin soruşturması açılarak cezaları verildiği, bu cezaların ağırlıklı olarak ‘işten yoksun bırakılma’ ve ‘iletişim’ cezaları biçiminde olduğu,   *  Kimi mahpusların yaklaşık 9 aydır, kimilerinin ise 1 Mart’tan bu yana ortak alan faaliyetine çıkartılmadığı ve tecrit altında tutulduğu,   * Sırasıyla; 19 Aralık, 7 Ocak ve 1 Mart’tan bu yana açlık grevini sürdüren Ramazan Çeper, Hakan Adıgüzel, Mazlum Bataray ve Ahmet Mamo’nun tek başlarına tutuldukları. Açlık grevi 150. güne varmış olmasına rağmen refakatçi veya 3’lü odaya alınmaları yönündeki taleplerinin kabul edilmediği,    * İdare tarafından bazı mahpusların ‘tehlikeli’ olarak adlandırılarak ayrı ve ağır uygulamalara tabi tutulduğu. Böyle nitelenen 3 odada kalan ve 26 Aralık ile 1 Mart olmak üzere iki grup halinde açlık grevine başlayan 7 mahpusun refakatçi taleplerinin karşılanmadığı, ayrıca 8 aydır ortak alan faaliyetine çıkartılmadıkları,   * Açlık grevinde olmayan Abdullah Yalçın ve Zülküf Gümgüm adlı iki mahpusun açlık grevinde olan mahpuslarla dayanışmasını engellemek için sürgün sevke tabi tutulduğu,    * 1 Mart’tan sonra odalarına baskın yapılarak bazı eşyalarına el konulduğu,   * Kantin alışverişinde sorunlar yaşandığını, parasını ödemelerine rağmen çamaşır deterjanı ve şeker gibi temel ihtiyaçlarının kısmi olarak karşılandığı”    Raporda, ortaya çıkan sorunların çeşitlilik ve seviye bakımından açlık grevinde bulunulan gün sayısı ile paralellik gösterdiği, genel varsayımına karşılık, ziyaret sırasında 77’nci günde olan kimi tutukluların, 150’nci gündeki tutuklular ile aynı sağlık sorunlarını yaşadığının tespit edildiğine de dikkat çekildi. Açlık grevindeki tutukluların başlıca sağlık sorunları ise şöyle sıralandı:   “14- 20 kg aralığında kilo kayıpları, mide bulantısı, kusma, eklem ağrıları, kemik ağrıları, sırtta yatmayı engelleyen ağrılar, baş ağrısı, baş dönmesi, algılama zorlukları, unutkanlık, dalgınlık, halsizlik, yorgunluk, kol ve bacaklarda uyuşma, kramplar, uyuyamama, Yaygın ödem, sese ve kokuya aşırı duyarlılık, sıvı almada güçlük, bulanık görme, ishal, kabızlık, hemoroid, kanama, yüksek/düşük tansiyon, yürüme güçlüğü.”   Yine açlık grevinde bulunan tutukluların çoğunun refakatçileri bulunmadığından, özellikle 40’lı günlerden sonra şeker, tuz, karbonat, B12 vitamini, suyla seyreltilmiş meyve suyu ve ayran gibi maddeleri düzenli kullanamadıkları belirtilerek, “Bu nedenle özellikle daha önce sağlık sorunları bulunan ya da zaten düşük kiloda olanların sağlık sorunlarının kısa zamanda ciddi boyutlara vardığı düşünülmektedir” ifadeleri kullanıldı.   Raporun sonuç bölümünde ise, şöyle denildi: “Süresiz dönüşümsüz ve ölüm orucu dışında bazı mahpusların 5-10’ar günlük destek açlık grevi biçiminde sürdürdükleri açlık grevinin 150’li günlere vardığı bu aşamada mahpusların pek çoğunun görüşe çıkmakta zorlandığı izlenmiştir. Hukukun uygulanması ile çözülebilecek bir sorun nedeniyle, açlık grevini sürdürdüğü tespit edilebilen 2 bin 983 mahpus yanında, ölüm orucuna başladığı duyurulan 30 mahpusun yaşamı ciddi tehdit altındadır. 77- 150 gündür açlık grevinde bulunan tüm mahpusların, ancak özellikle tek başlarına tutulan mahpusların refakatçi veya 3’lü odalara alınmaları yönündeki talep kabul edilmeli ve gereği derhal yapılmalıdır.    Açlık grevinde bulunan mahpusların bağımsız hekim heyetleri tarafından ziyaretine izin verilmelidir. Mahpusların dış dünya ile iletişimine getirilen yasaklar, gazete ve dergilerin yasaklanması ve mektuplaşmaya getirilen engeller ile, temel ihtiyaçlarına erişimlerine ve kantin alışverişine getirilen kısıtlamalar kaldırılmalıdır Heyetimiz bu sürecin daha fazla can kaybı yaşanmadan çözüme kavuşturulması gerektiği ve bunun devletin sorumluluğunda olduğu düşüncesindedir. Mahpusların yaşamından ve hukukun uygulanmasından sorumlu olan devlet yetkililerini, derhal çözüm yolunda adımlar atmaya çağırıyoruz.”