Öcalan'ın avukatı Turgut: İmralı kapılarını açlık grevleri açtı 2019-05-15 09:03:34 İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları 8 yıl sonra ilk defa müvekkilleriyle görüştü. Açlık grevlerinin İmralı kapılarını açtığını ifade eden Öcalan'ın avukatı Raziye Turgut, bu görüşmeyle tecridin kalktığını söylemenin doğru olmadığını söyledi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs’ta müvekkilleriyle bir görüşme gerçekleştirdi. 27 Temmuz 2011 ve öncesinden yapılan görüşmelerde 4 avukat yer alırken, son yapılan görüşmede 2 avukat görüşebildi 2 avukata ise izin verilmedi. Aynı zamanda avukatlar İmralı’da bulunan diğer 3 müvekkilleri ile de hiçbir yasak olmamasına rağmen görüştürülmedi. Öcalan’ın avukatlarından Raziye Turgut, İmralı’daki tecridi ve görüşme sonrası Öcalan’ın kamuoyuna yaptığı açıklamayı değerlendirdi.   Öcalan’ın üzerindeki tecridin 1999 yılından bu yana kademe kademe arttırıldığını ifade eden Turgut, bu tecridin “mutlak tecrit” haline dönmesinin temelinde ise 8 yıllık avukat yasağının olduğunu söyledi. Yasal olarak herhangi bir izne tabi olmaksızın Öcalan ile görüşme haklarına sahip olduklarına dikkat çeken Turgut, “Bu hakkımızın yasaklanması İmralı’da hukukun olmadığının göstergesidir. Yaşanan tüm hukuksuzluklar CPT ve BM başta olmak üzere uluslararası kamuoyuna da taşınıyor ve bir baskı da oluşturuyordu. Son olarak Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi ve dünyanın dört bir yanına yayılan eylemler devlette bir sıkışma durumu yaşattı. Bu eylem görüşmenin önünü açtı" dedi.    'KARAR HUKUKİ DEĞİL SİYASİ’   Bursa 1’inci ağır Ceza Mahkemesi’nin 17 Nisan’da avukat yasağını kaldırmasının siyasi bir karar olduğunu ifade eden Turgut, bunu şu sözler ile açıkladı: “Kararın içeriğine bakıldığından hukuki bir gerekçe sunamadıkları görülüyor. Şu anda var olan gerekçeler geçmişte de vardı. İmralı’da hukuk değil hukuk dışı bir sistem olduğu bu kararla da anlaşılıyor. Zaten Erdoğan'ın Sayın Mehmet Öcalan’ı kastederek 'Biz Mehmet'i adaya gönderdik' şeklindeki açıklaması bile orada bir hukukun işlemediğini, siyasi saiklerin rol oynadığının kanıtıdır. Hukuk’un işlediği bir yerde aile ziyaret hakkı zaten tabii ve temel bir hak ve kimsenin iznine bağlı değildir. Açlık grevinin bitirilmesi düşünüldüğü için hukuki bir kılıf ile kararın kaldırılması yönünde karar verildiğini düşünüyoruz. Nitekim hukuken kararın kaldırılması ile adaya gidiş için önümüzde bir engel olmaması gerekiyordu. Ancak adaya gidiş talebimize 17 Mayıs’tan 2 Mayıs'a kadar sözlü ya da yazılı her hangi bir cevap verilmedi. Keza 2 Mayıs sonrasında da yaptığımız başvurulara olumlu bir yanıt verilmedi. Yine 4 avukat başvurdu ama 2 avukatın görüşmesine izin verildi. İmralı’da bulunan diğer müvekkillerimiz ile görüşme talebimiz olmasına rağmen görüşme yaptırılmadı. Bütün bunlar kararın siyasi olduğunu göstermeye yetiyor.”   '2 MAYIS’TAN BU YANA BAŞVURULARA YANIT VERİLMEDİ'   2 Mayıs’tan bu yana yaptıkları görüşme başvurularına da olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediğinin altını çizen Turgut, aile görüşü için yaptıkları başvuruların ise İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulunca, 22 Nisan'da verilen karar ile engellendiğini söyledi. Engellenme bilgisinin kendilerine 10 Mayıs'ta tebliğ edildiğini aktaran Turgut, 13 Mayıs’ta buna itiraz ettiklerini ifade etti.    'TECRİDİN KALKTIĞINI SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİL'   Yapılan avukat görüşmesi ile İmralı tecridinin sonlanmadığını vurgulayan Turgut, "Şu aşamada tecridin kalktığını söylemek doğru değil. Zaten kaynağı komplo olan ve müvekkillerimizi toplumdan tümden uzaklaştırmayı amaçlayan bir cezaevi sistemi var. Nitekim daha sonra cezaevine gelen mahpuslar burayı normal F tipi hapishanelerinin 5-6 katı daha ağır olarak tanımladı. Giderek ağırlaşan bir tecrit sistemi söz konusu. Sadece aile ve avukatların gidememesinden kaynaklı bir tecritten söz etmiyoruz. Bu tecrit durumu iletişim ve haberleşmenin yasaklanmasını da kapsıyor.  Her türlü iletişim kısıtlılığı söz konusu; bazı gazete ve kitaplar verilmiyor. Telefon hakları bulunmasına rağmen bu hakları hiçbir şekilde kullandırılmıyor” diye belirtti.    'AÇLIK GREVLERİ İMRALI KAPILARINI AÇTI'   8 yıl sonra avukat görüşünün gerçekleşmesinde ise açlık grevlerinin etkisinin çok büyük olduğunu dile getiren Turgut, "Sayın Öcalan da avukat görüşünde bunu dile getiriyor. Açlık grevlerinin etkisi İmralı kapılarını açtı diyebiliriz" dedi.    ‘MESAJIN ETKİSİNİ AZALTMAYA ÇALIŞTILAR’   Öcalan ve diğer 3 tutuklunun imzası ile kamuoyuna açıklanan metnin kendilerine geç verilmesine ilişkin ise Turgut, “Mesajının etkisini önlemeye dönük bir tutum olduğunu düşünüyorum. Nitekim 2013 Newroz’unda da Sayın Öcalan’ın mektubu okunacağı vakit, gerek iktidar partisi gerek MHP’nin parti programlarını mektubun okunacağı güne kaydırdığını; bununla mektubun etkisini azaltmayı amaçladıklarını, bu durumun da farklı bir durum olmadığını gördük”  diye ifade etti.    'ÖCALAN HER ZAMAN ÜSTÜNE DÜŞENİ YAPMIŞTIR'   Açıklanan metnin çağrı niteliğinde olduğunu dile getiren Turgut, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Sayın Öcalan 99'dan bu yana demokratik barış ve müzakere açısından büyük bir çaba sarf ediyor. Aslında bu çaba 90'dan beri söz konusu. Yaptığı çağrı özü itibari ile önceki çağrılarından çok farklı değil. En azından Sayın Öcalan barış ve çözüm için üzerine düşen rolü yerine getireceğinden bahsediyor. Bunu metinde de açık bir şekilde ifade ediyor. Devletin bir çözüm iradesi gösterdiği zaman kendisinin politik özne konumunda olmasının farkındalığıyla hazır olduğunu söylüyor."    'ADALET BAKANI AÇIKLAMA YAPMALI'   Yasal olarak İmralı’da avukat görüşü yapılmasının önünde hiçbir engel olmadığını ifade eden Turgut, "Açlık grevinde olanlar taleplerini çok net bir şekilde ortaya koydu. Yasal düzenlemeler bu görüşmelerin yapılmasını söylüyor. Dolayısıyla siyasi bir engel söz konusu. Yine açlık grevinde olanlar Adalet Bakanı’nın görüşmenin devam edeceğinin garantisini vermesi gerektiğini söylüyor. Bu talepte yerinde bir taleptir. O açıdan kamuoyu önünde bağlayıcı bir açıklamanın yapılması önemlidir” dedi.    'BAŞVURU YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ'   İmralı'da görüşmelerin bundan sonra yapılıp yapılmayacağının belirsizliğini koruduğunu kaydeden Turgut, "Biz yine her hafta yaptığımız başvuruları devam ettireceğiz. Ulusal ve uluslararası tüm mekanizmaları işletmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.   MA / Yasin Kobulan