Erdoğmuş: Güven’in çağrısı Meclis'e ve devletedir 2019-04-25 13:12:29   DİYARBAKIR - Açlık grevlerine ilişkin din alimlerin katımıyla yapılan toplantıda konuşan HDP'li Nimetullah Erdoğmuş, Leyla Güven'in eylemiyle barış için bir yol açmak istediğini ve muhatabın Meclis ve devlet olduğunu ifade etti. Erdoğmuş, toplantıda çıkacak görüş ve sonuçların da ülkenin geleceği için önemli olacağına işaret etti.    Demokratik İslam Kongresi (DİK) öncülüğünde Diyarbakır'da açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla din alimlerinin katılımıyla basın toplantısı düzenlendi. Bir otelde yapılan toplantıya, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk ve Eşbaşkanlık Divan üyeleri, AKP’nin kurucularından Fatma Ünsal Bostan, HDP milletvekilleri Musa Farisoğulları, Hüda Kaya, Nimetullah Erdoğmuş, İmam Taşçıer, Saliha Aydeniz, Ömer Faruk Gergerlioğulları, Şeyh Said Derneği, İlim-Der, İnsan ve Özgürlük Partisi temsilcileri ve kanaat önderlerinin yanı sıra çok sayıda din alimi katıldı. Toplantının yapıldığı salona Bediüzaman Saîd-î Kurdî’nin “Medar-i niza bir mesele varsa meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız. Herkes bir meşrepte olamaz. Müsamaha ile birbirine bakmak şimdi elzemdir” sözünün olduğu ve  “Leyla ve açlık grevi direnişlerine ses ver!”, “Ölüm değil, çözüm, hukuk ve adalet işlesin tecrit kırılsın, kimse ölmesin!” pankartları asıldı.   Toplantının açılış konuşmasını yapan HDP Urfa Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş, toplantıya katılanlara teşekkür ederek, “Buraya teşrifiniz her şeyden önce manevi bir güç ve arayıştır. Maneviyat, arayış pusulasında bir gecikmeye uğrarsa özünü kaybeder. Suratla, hızla ilgili, bırakınız bir anlık gecikmeyi, zamanında en hızlı bir şekilde adım atmamayı maneviyatı küstürmek olarak tanımlamak istiyorum” dedi.   'HAYIR DEDİĞİMİZ HUKUKİ VE ADİL OLANDIR'   Ayetlerden örnek veren Erdoğmuş, şunları söyledi: “Ayetlerin bir ikazı var. Buyuruyor ki cenabı Allah, onlar ki hayır işlerinde suratlı hareket ederler. Hayır dediğimiz şey meşru olandır. Hayır dediğimiz şey, maaruf, makul, hukuki ve adil olandır. Demek ki meşru, makul, hukuki adil ve diğer iyiliklerde ehli maneviyatın mümin olanların, inanç sahiplerinin bu ayet istikametinde hızlı hareket etmek gerekiyor. Bu hareket ile birlikte bu yarış içerisinde ipi göğüslemeleri gerekiyor. Hayır işlerinde hızlı hareket etmek ve neticede de ipi göğüslemeleri gerekiyor. Bunun anlamı şudur. Bu bireysel ahlaki ve vicdanı çağrıdan ziyade bu bir sorumluluğunun ifadesidir. O dünyanın maneviyat dünyasının ilmi, dini manevi ve ahlaki toplumsal sorumluluğu taşıyan, bilincinde olan ve mudrit olan topluluk öyle bir yarışma içerisine girmeli ki ipi yarışmanın sonunda rekoru kırarak göğüslemek gerekir. Hukukta ve ahlakta rekor kırmalıdır ve hastalıklar ile ilgili bu sorumluluğu birlikte görevini yerine getirmelidir” diye konuştu.     'ADALET PAYDASINDA BULUŞMAZSAK...'   Salonda asılan Bediüzaman Saîd-î Kurdî’nin sözünün olduğu pankartı gösteren Erdoğmuş, “Pankart,  toplantının içeriğine isabet etmiş. Bizim medere meselemiz kangren olmuş. Bu mesele kangren olmuş. ‘Meşrevet edin. Ama sonuç itibariyle de müsamaha ile birbirine bakarak bu çıkmazdan hep birlikte el ele vererek çıkınız’ yazıyor. Burada bulunmamız o meşrevettir. İster beşeri ister ilahı hukuk olsun bütün hukukların, hukukun, klasik, beşeri, modern, ilahi hukukun tanımlarında ortak paydası adalettir. O zaman ortak paydada buluşmamız için hiçbir neden yok. Adalet paydasında buluşmasak, zulümden ve zalimden şikayetçi olma hakkımız da kaybolur” şeklinde konuştu.     ‘GÜVEN’İN BİRİNCİ MUHATABI MECLİS'TİR'   PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle süren açlık grevlerine de değinen Erdoğmuş, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Yarım yıldır açlık grevi ile karar veren ve o karar istikametinde de bu ana kadar bir insanın, kamil olarak nasıl bir ahlak sergileyebileceği vasıflarını da üzerinde toplayarak halen hak, hukuk, eşitlik ve iyilik ve onur eşitliği temelinde bulunan, DTK Eşbaşkanımız, Hakkari milletvekilimiz ve arkadaşımız Leyla Güven, lisanı haliyle insanlığa bir çağrısı var. Bu çağrının adı şer olmasın, kötülük, adaletsizlik olmasın, iyilik gelsin, hukuk layıkıyla cari olsun ve bunun karşısında da benim kendi varlığım hiçleşsin diyor. Aslında kendi şahsiyetini hiçleştiren insanlar, gerçek insan olma yolculuğunun öncüleridir. Barış için bir yol açmak istiyor. Onu yalnız bırakmak istemeyen binlerce yoldaşı şu anda o şekilde, o ümitle büyüterek bize yani insanlığa çağrıda bulunuyor. Bu çağrı sadece kendimize dönük değil. Birinci muhatabı meclistir. Bu çağrının sahibin o meclisin üyesi olan vekilidir. Bizzat devletin kendisidir. Sadece Cumhur İttifakı, ülkeyi şu anda yönetenlerin muhatap alan bir çağır değil. Bizzat devleti muhatap alan bir çağrıdır. Çağrının özeti; hukuk ne ise onu uygulayın. Tecritle ilgili ve diğer hususlar ile ilgili hukuk ne ise işlesin ve bu ülkede normalleşme ve yeniden o iklim ve kendisini hissettirsin. Meşrevet, iştişare olduğu için iştişare sünnettir. Madem biz de bugün o emri ilahinin yüklemiş olduğu iştişaremizi yapacağız. Neticesinde hem ülkeyi rahatlatacak hem de Kürtlerin omuzlarına yüklenmiş ağır yükü hafifletecek değerli görüşler ortaya çıkacak. Ve görüşler doğrultusunda eksikliğimiz ile birlikte yola devam edeceğimiz. Herkese selamlıyorum. Cenabı Allah hepimizin yardımcısı olsun.”   Toplantı, açılış konuşmasının ardından basına kapalı bir şekilde devam etti.