‘24 Nisan birlikte yaşama saplanan hançerdir’ 2019-04-24 21:01:27   İSTANBUL - 24 Nisan’la başlayan sürecin bir arada yaşama kültürüne saplanan bir hançer olduğunu belirten 24 Nisan Platformu üyesi Meltem Ural, yüzleşme olmadan katil yaratan karanlıktan kurtulmanın mümkün olmadığını söyledi.    24 Nisan’ı Anma Platformu, Ermeni soykırımının 104’üncü yılında yaşamını yitirenleri Beyoğlu’nda bulunan Şişhane Meydanı’nda basın açıklaması ile andı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın yanı sıra çok sayıda kişinin katıldığı anmada “24 Nisan’da kaybettiklerimizi saygı ile anıyoruz” pankartı açıldı. Platform adına açıklamayı Meltem Ural yaptı.     104 yıl önce bugün büyük bir suçun ilk adımının atıldığını ifade eden Ural, “Hiç kimse yaklaşmakta olan şiddetin boyutlarını tahmin edemiyordu. Hayat sanki olağan bir şekilde akıyormuş gibiydi. İstanbul’da Ermeniler o günde işlerinden evlerine döndüler. Akşam yemeklerini yerken yatmaya hazırlanırken kapıları tek tek çalınmaya başlandı. 104 yıl önce bugün başlayan süreçle 250 Ermeni aydını sürüldü. 174’ü yargılanmadan öldürüldü. Bu çok daha büyük büyük bir felaketin kapısını araladı” diye belirtti.    ‘YÜZDE 30’LUK NÜFUS 5 SENEDE YÜZDE 3 OLDU’   1914 yılında Anadolu’da toplam nüfusun 14 milyon civarında olduğunu ve nüfusun yüzde 30’unun Türk olmadığını aktaran Ural, “Bu yüzde 30’luk kesim 5 yıl içinde yüzde 3’e düştü. Bugün ise bu nüfusun binde bir buçuk gibi bir oranda olduğu tahmin ediliyor. Bu oran kaybımızın ne kadar şiddetli olduğunu gösteriyor” dedi. 24 Nisan’la yüzleşmenin olması gerektiğini belirten Ural, “Demokrasinin zaman zaman göz kırpıp, gelişiyormuş gibi yapıp gözden kaybolmasının temelinde 1915’le yüzleşmenin yapılmamış olması yatıyor” diye ifade etti.    ‘BU YIKIMLA YÜZLEŞMEK BİR ZORUNLULUKTUR’    24 Nisan’la başlayan sürecin bir arada yaşama kültürüne saplanan bir hançer olduğunu sözlerine ekleyen Ural, “Bugün bir arada yaşamaya yeniden vurgu yapılacaksa yüzleşmenin gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Nefret söyleminin geriletilmesi, içindeki her bir bireye, çevreye, kimliğe güven veren bir sosyal dokunun inşa edilmesi lazım. Bunların hepsinin başarılması için 104 sene önce başlayan ve birkaç sene içinde tamamlanan bu yıkımla yüzleşmek bir zorunluluktur. Bu yüzleşme olmadan Hrant Dink’i, Sevag Balıkçı’yı, Marisa Küçük’ü öldürerek 1915’in o korkunç geleneğini sürdüren ve bebeklerden katil yaratan karanlığın üzerimizdeki ağırlığından kurtulmak mümkün olmayacak” şeklinde konuştu.