Cumhuriyet gazetesi çalışanları: Başımız dik cezaevine gireceğiz 2019-04-22 15:58:35 İSTANBUL - Cumhuriyet gazetesi davasında 5 yılın altında ceza alan 8 kişi, cezalarının istinaf mahkemesinde onanmasını protesto etti. Cumhuriyet davasının hukuki değil siyasi bir dava olduğunu belirten gazeteciler, “Başımız dimdik cezaevine gireceğiz” dedi.    Cumhuriyet gazetesi davasında 5 yılın altında ceza alan isimlerin istinaf mahkemesince cezalarının onanması Taksim’de bulunan İstanbul Barosu’nda basın toplantısı ile protesto edildi. Cezanın onanmasının ardından gazetenin eski çalışanlarından Musa Kart, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Önder Çelik, Emre İper, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör cezaevine girecek.    Toplantıya Bülent Utku ve Kadri Gürsel katılmazken Musa Kart, Güray Öz, Hakan Kara, Emre İper, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, avukatları Duygu Yarsuvat, Bahri Belen, Fikret İlkiz, Tora Pekin, Abbas Yalçın, cezası 5 yılın üstünde olan Yargıtay’a başvuran Akın Atalay, Murat Sabuncu, Aydın Engin ve Orhan Erinç katıldı.    Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Sınır Tanımayan Gazeteciler İnisiyatifi (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Barış Atay da açıklamada hazır bulundu.    ‘BAŞIMIZ DİK CEZAEVİNE GİRECEĞİZ’   Toplantıda ilk olarak söz alan gazetenin eski karikatüristlerinden Musa Kart, 40 yıldır karikatürist olduğunu söyleyerek, “Her şeye rağmen tercihimin doğruluğundan kuşku duymadım. Ben bir özür bekliyorum. Ülkede korku iklimi yaratmak için bizleri cezaevine attıklarını artık herkes biliyor. Arkadaşlarımın yerel mahkemede yaptıkları tarihi savunmalarla hakkımızdaki suçlamaları çürüttü. Evet ne yazık ki bu dönem duruşmasız, savunmasız olarak anılacak. Haksızlık yapmayalım duruşmasız, savunmasız yargılamak mizah değilse nedir? Bizler Cumhuriyet’e, demokrasiye, laikliğe, hukuk devletine, birlikte yaşam isteğine inanan insanlarız. Meslek haysiyetlerini her şeyin üstünde tutan arkadaşlarımızla birlikte başımız dik tekrar cezaevine gireceğiz. En başından beri yanımızda duran herkesi kucaklıyorum” dedi.   ‘HUKUKİ DEĞİL SİYASİ BİR DAVA’   Cumhuriyet gazetesinin eski çalışanlarından avukat Mustafa Kemal Güngör ise Cumhuriyet davasını  “Hukuku katleden bir dava” olarak niteledi. Güngör, “34 yıllık bir avukat olarak bu davada yargılandım. Hukuku katleden bir kararla karşı karşıyayız. İktidarın özellikle 2010 Anayasa referandumunda kullandığı bir cümle vardı: Üstünlerin değil hukukun üstünlüğünü sağlayacağız. Ama burada üstünlerin hukuku savunuldu. Bu hukuki değil, siyasi bir dava. Diğer basına ve gazetecilere, toplumun diğer muhalif kesimlerine gözdağı veriliyor. Kimse yazmasın kimse eleştirmesin diyorlar. Bunlar yapılırsa da yargı hemen devreye giriyor. İddianame ve mahkeme kararına göre üye olmadan bilerek isteyerek terör örgütüne yardım etmişiz. Hem de 3 örgüte birden. Bu suçu nasıl işlemişiz? Bir bütün halinde Cumhuriyet’te çıkan haberlerle. Aslında bizi yargılayanlar, yargılatanlar da böyle bir suçu işlemediğimizi çok iyi biliyorlar. Ama garabete ve vahamete bakın ki yargılananlar, FETÖ gerçeğini 40 senedir anlatan, yöneticileri uyaran bizler olduk” diye konuştu.    ‘SİZE DIŞARIDA BİZE İÇERİDE KOLAY GELSİN’   Güngör, bu cezalarla basın özgürlüğünün yok edildiğini söyleyerek şöyle devam etti: “İnanın hukuku katleden bu karar karşısında ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Zavallı ve güzel ülkem için üzülüyorum. Bu davada baştan sona kadar basın ve ifade özgürlüğü yok edildi. Ceza sorumluluğun şahsi ilkesi yok edildi. Sadece hukuka değil Anayasa, yasaya aykırı olarak cezaevine gireceğiz. Yerel mahkeme Cumhuriyet gazetesi çalışanlarını suçlu buldu. Bölge Adliye Mahkemesi mahkumiyet kararımızı onadı. İki satırlık kararla istinaf talebimiz reddedildi. Devlet bize yıllar sonra ‘pardon’ diyecek. Böyle adalet olur mu? Hızlı yargılama esasmış, Yargıtay’ın iş yükü çokmuş… Bizlerin yükü, hayatı çalınanların yükü ne olacak? Bütün bunları İstinaf dilekçesinde de belirtmiştik. Ama hukuk sistemi bizi dinlemedi. Bize içeride size dışarıda kolay gelsin. Hoşça kalın!”