14 Mart Tıp Bayramı: Direniş ruhuyla karanlığı yenmek mümkündür 2019-03-14 13:46:19 HABER MERKEZİ - 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle birçok yerde açıklama yapan TTB'ye bağlı odalar, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirterek, “100 yıl önce hekimlerin bir araya gelerek başlattığı direniş ruhuyla yılgınlığı, umutsuzluğu ve karanlığı yenmek mümkündür" dedi.     Türk Tabipleri Birliği'ne (TTB) bağlı odalar, 4 Mart Tıp Bayramı nedeniyle birçok yerde eylem ve açıklama yaptı.    Van-Hakkari Tabip Odası'nda yapılan toplantıda açıklamayı Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Özgür Deniz Değer yaptı. Hekimliğin; doğası gereği bilimden yana, ilerici, özgür ve bağımsız olduğunu belirten Değer, "100 yıl önce olduğu gibi günümüzde de hekimlerin ülkemizde ve dünyada insanlığın bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik halinin korunması yolunda gösterdiği çaba değişmemiştir. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının bu çabasının yanında, sağlık çalışanlarının mevcut çalışma koşulları, giderek derinleşen sorunlarla boğuşmalarına neden olmaktadır" dedi.    'SAĞLIKTA ŞİDDETLE MÜCADELEMİZ SÜRECEK'   İnsan hayatının kutsallığını ön plana koyarak çalışan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının uğradığı şiddetin, azalmak bir yana gün geçtikçe arttığını ifade eden Değer, şöyle devam etti: “Sağlık sisteminin ortaya çıkardığı sorunlar, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sırtına yüklenmektedir. Buna karşın şiddet gösterene karşı cezasızlık, şiddetin artmasının önemli sebeplerinden birisidir. Şiddetin azaltılmasına yönelik göstermelik kanunların çıkartılmasının yeterli olmadığını her yaşadığımız şiddet olayında dile getirirken, TTB'nin yıllar önce hazırlamış olduğu ve meclise sunduğu 'Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı'nın kanun hazırlanırken göz ardı edilmesi kabul edilemez. Her an'da ve her alanda, sağlıkta şiddetin azalmasına yönelik mücadelemiz sürecektir.”    'KHK'LERLE BİNLERCE SAĞLIKÇI İHRAÇ EDİLDİ'   20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL döneminde yüz binlerce kamu çalışanının KHK'ler yoluyla ihraç edildiğini hatırlatan Değer, "KHK'ler güvenlik soruşturmaları ile yeni mezun olmuş hekimlerin atanmaması, iş güvencesinin olmadığı bir çalışma ortamını ortaya çıkarmıştır. Herhangi bir adli karar olmadan yapılan bu uygulamalar nedeniyle yüzlerce tıp mezunu hekim aylarca atanamamakta, sağlık çalışanları herhangi bir işe yerleşememektedir. Her yıl, 14 Mart Tıp Bayramı’nda 'Hekimlere Müjde' veren Sağlık Bakanlığı’nın ve yetkililerin, hekimlerin özlük haklarında iyileşme ortaya çıkaracak bir çalışması henüz görülmemiştir. Fiili hizmet tazminatında yapılan düzenlemeler yeterlilikten oldukça uzaktır. Sağlık çalışanlarının aldığı ücretler her geçen yıl erimektedir. Ek ödemenin asıl ödeme haline dönüştürülmesi, kısa hastalık ve izin dönemlerinde dahi ciddi kesintilere neden olmaktadır. Aynı zamanda mevcut uygulama emekliliğe yansımadığından emekli hekimlerin ciddi ekonomik zorluklar içinde yaşamasına sebep olmaktadır" dedi.    'SAVAŞ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR'   Savaşın, doğada ve insanda tahribat yaratan, toplumsal yaşamı tehdit eden ve insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyleyen Değer, "Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir. TTB ve tabip odaları, kurulduklarından bu yana savaşa karşı tavrını ortaya koymuştur. Bu tavra karşı yapılan soruşturmalar, gözaltılar kabul edilemez. Bir kez daha tekrar ediyoruz; savaş bir halk sağılığı sorunudur. Yaşadığımız sorunları ve bu karanlıktan çıkış yolunu ve bunun mümkün olduğunu biliyoruz. 100 yıl önce hekimlerin bir araya gelerek başlattığı direniş ruhuyla yılgınlığı, umutsuzluğu ve karanlığı yenmek mümkündür.  14 Mart’ın 100’üncü yılında da karanlığa, dogmaya, savaşlara, eşitsizliğe ve zorbalığa karşı aydınlığı, bilimi, barışı, adaleti ve demokrasiyi savunuyoruz" diyerek konuşmasını sonlandırdı.    İSTANBUL'DA MİTİNG YAPILACAK    İstanbul Tabip Odası (İTO), 14 Mart Tıp Haftasının 100’üncü yılı nedeniyle Taksim Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Çok sayıda kişinin katıldığı eylemde İTO Başkanı Pınar Saip açıklama yaptı.    Saip, Osmanlı Devlet’inden bu yana hekimlerin üzerine düşen sorumlukları yerine getirdiğini belirterek, hekimler olarak her zaman ülke sorunlarına da duyarlı olduklarını ve hiçbir şeye sessiz kalmadıklarını ifade etti. Saip, “Hekimler her zaman bilimden, aydınlanmadan, laikten, bağımsızlıktan, barıştan ve özgürlüklerden yana oldu. Hekimler, bulaşıcı hastalıklara karşı nefer ve deprem mağdurlarına şifa, doğanın talanına, nükleer belasına karşı durdular. Her zaman iyi hekimlik ve insan haklarından yana oldular. Etik ve deontolojik değerleri korumaktan vazgeçmediler. Sağlıkta yaşanan sorun ve yetersizlikleri ülkedeki yönetim anlayışından, önceliklerinden ve tercihlerinden ayrı düşünülemeyeceğini savundular” dedi.   Bu sene, tıbbiyelilerin emperyalist işgale karşı direnme iradesini ortaya koymalarının 100’üncü yıl dönümün olduğunu hatırlatan Saip, “14 Mart Tıp Bayramı bizler için her zamankinden daha anlamlıdır. Her zamankinden daha canlı, daha heyecanlı ve daha coşkuluyuz. Tıp Bayramı’nın 100’üncü yıla özel görkemli bir yürüyüş gerçekleştireceğiz. İlk olarak 17 Mart Pazar günü 13.00’te Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesinde toplanıp ve Haydarpaşa Tıbbiyesi’nin önünde saygı duruşu yapacağız. Haydarpaşa Tıbbiyesi önünden ‘iyi hekimlik, sağlık hakkı, demokrasi, barış ve özgürlük’ talebiyle miting yaptığımız Kadıköy İskele Meydanı’nda, hekimlerin yüzüncü yıl bildirgesini kamuoyuna açıklayacağız” ifadelerini kullandı.   Saip, bütün illerden ve tabip odalarından hekimlerin de katılacağı yürüyüşe bütün sağlık çalışanlarını davet etti.   DİYARBAKIR   Amed Sağlık Platformu bileşenleri, 14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla Diyarbakır Tabip Odası’nda basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Halis Yerlikaya, Diyarbakır Tabipler Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHU-DER), Diyarbakır Diş Hekimleri Odası (TDB), Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi yöneticileri ve çok sayıda sağlık çalışanı katıldı. Açıklamanın Türkçesini Tabip Odası Başkanı Şerif  Demir, Kürtçesini ise Tabipler Odası Genel Sekreteri Orhan İlim okudu. 14 Mart Tıp bayramı haftasında hekimler ve sağlık çalışanlarının sadece kendilerinin özel sorunları kadar memleket sorunlarını da dert ettiklerine dikkat çeken Demir, memleketin sorunlarıyla sağlık alanında yaşanan sorunlarının birbirinden ayrılmaz bir bütün olduklarını fark ettikleri bir tarihin de yıldönümü olduğunu kaydetti. Sağlık alanında katmerleşen sorunlar nedeniyle uzun yıllardır 14 Martları bayram olarak kutlamadıkları ve kutlayamayacaklarını belirten Demir, "14 Mart Tıp Haftasında Sağlık alanının giderek derinleşen yoğun sorunlarıyla birlikte karşınızdayız" diye konuştu.   SAĞLIKTA SORUNLAR   Açıklama öncesi konuşun Dr. Halis Yerlikaya, 14 Martları, sağlık alanında yaşanan sorunları görünür kılınması için gerçekleştirilen etkinliklerle geçirdiklerini dikkat çekerek, “Bir bayram havası yok ne yazık ki. Ne sağlık çalışanlarının bayram kutlayacak bir hali ne de memleketin hali var. Sağlık çalışanlarının, sadece kendi sorunlarıyla değil memleket sorunlarını da dert ettikleri bir gelenekten geliyoruz. Bu günde sağlık alanında birçok sorun yaşanıyor. Tıp eğitiminden birinci basamağa kadar, performans siteminden ulaşılabilirliğe kadar, aşı karşıtlığından tıptaki gericileşmeye kadar geniş bir sorun yığınıyla karşı karşıyayız.  Biz emekten, demokrasiden barıştan yana ola geldik” diye konuştu.         ‘TÜRKİYE’DEKİ EN ÖNEMLİ SORUN DEMOKRASİNİN AZALMASIDIR’   Açıklamayı okuyan Demir, ülkemde ve bölgede savaş politikalarının devam ettiği bir dönemden geçtiklerini belirterek, Türkiye’de tek tip sesin egemen olduğu bir korku rejimine sürüklendiğini söyledi. Demir, “14 Mart 2019’da ülkemizin en önemli sorunu; zaten sınırlı ve sorunlu olan demokrasinin her geçen gün biraz daha elimizden kayıp gitmesidir. Bilinmelidir ki sağlığın olmazsa olmazı barış ve demokrasidir. Barış ve demokrasinin olmadığı bir ortamda sağlıktan söz edilemez ve sağlık çalışanlarının sorunlarının çözümü de beklenemez. Çünkü sağlık, sadece hasta olmamak değildir. Aksine bedenen, ruhen, sosyal ve siyasal yönden tam iyilik halidir. Ancak ülkemiz uzun bir süredir ruhen ve sosyal yönden iyilik halini ortadan kaldıracak olağanüstü hal ile yönetilmektedir. Bu nedenle biz sağlık çalışanlarının verdiği barış ve demokrasi mücadelesi, aynı zamanda bedenen, ruhen ve sosyal yönden iyi olmamızın asgari ve ilk koşuludur” ifadelerini kulandı.    ‘İHRAÇLAR DERHAL DURDURULMALI’   Mevcut iktidar tarafından sürdürülen Sağlıkta Dönüşüm programıyla birlikte sağlık alanında  yaşanan sorunların katmerleştiğini vurgulayan Demir, “Her birimiz nerede çalışacağımızı, nasıl çalışacağımızı bilmeden, geleceğimizin ne olacağını bilemeden çalışmaktayız. Olağanüstü hal döneminde yüz binden fazla kamu emekçisinin ihraç edilmesine neden olan düzenlemeler, üç yıl daha yürürlükte kalarak iş güvencemizi ortadan kaldırmaktadır. Sağlık alanında yönetim kadrosu dışında gerekmeyen güvenlik soruşturmaları ise kurum değiştirirken iş güvencesini ortadan kaldırırken işsiz pek çok meslektaşımızın kamuda istihdamını engellemektedir. Nitelikli pek çok meslektaşımızın Türkiye dışına göçüne üzülerek tanık olmaktayız. Bu düzenlemeler derhal kaldırılmalı,  haklarında yargılanma ile kesinleşmiş suç bulunmamış kamudan ihraç edilen sağlık çalışanları işlerine dönmelidir” dedi.    ‘PERFORMANS SİSTEMİ KALDIRILMALIDIR’   Çalışanların talepleri dikkate alınmadan tek taraflı belirlenen ücret politikaları maaşların giderek erimesine yol açtığını aktaran Demir, “Ekonomik krizin etkisiyle giderek artan enflasyonun çok altında yapılan zamlar maaşlarımızı küçültmüştür. Maaşlarımızın daha büyük bir bölümünü oluşturan performansa dayalı ek ödemeler en düzensiz ödeme kalemini oluşturmaktadır. Sağlık hizmetini metalaştırarak alınıp satılan bir mala dönüştüren döner sermaye uygulamaları ve tamamlayıcısı olan performansa dayalı ödeme sistemi, sağlık hizmetinin bir ekip tarafından üretildiğini görmemektedir. Performans ödemesinin aylık gelirin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Sağlık çalışanları arasında çalışma barışını bozan döner sermaye ve performans sistemi kaldırılmalıdır. Emekliliğe yansıyacak, güvenceli, görev tanımına, liyakat ve kariyere uygun bir ücretlendirme politikası izlenmelidir” ifadelerini kullandı.    ‘ON BİNDEN SAĞLIK ÇALIŞANI ŞİDDET GÖRDÜ’   On binden fazla sağlık çalışanı sözel ya da fiziksel şiddete uğradığını vurgulayan Demir, “Şiddet öldürücü boyutlara ulaşmış; pek çok sağlık çalışanı öldürülmüş ve yaralanmıştır. Çoğumuzun hasta ve yakını ile yüz yüze çalıştığı iş yerlerimizin bu kadar güvensiz olmasını kabul etmiyoruz. Bu nedenle TTB tarafından meclise sunulan sağlıkta şiddeti önleme yasası gecikmeksizin çıkarılmalıdır. Bilinmelidir ki toplumsal sorunlarda olduğu gibi sağlık alanında da Şiddet bir yöntem olmamalıdır. Sağlık hizmetinin herkes için bir hak olarak tanımlandığı, herkesin Eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti aldığı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının aldıkları eğitime ve yüklendikleri sorumluluğa yakışır şekilde değer gördüğü, toplumsal kutuplaşmanın sona erdiği, özgürlüğün, barışın ve demokrasinin varolduğu bir ülkeyi var edene kadar mücadele edeceğiz” diye belirtti.   Diyarbakır Tabip Odası tarafından verilen Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü’nün bu yıl 16 Mart Cumartesi günü saat 14.00'de verileceğini duyuran Demir, bütün meslektaşlarını ödül törenine davet etti.