Dünya Anadil Günü’nde Kürtçe üzerindeki baskılara dikkat çektiler 2019-02-21 19:32:39   İSTANBUL/VAN – İstanbul’da Kürt Araştırmaları Derneği, Dünya Anadil Günü’nde Kürtçe üzerindeki baskılara dikkat çekti. Van’da da aynı amaçla Dil Kültür Sanat ve Araştırma Derneği bir panel düzenledi. Kürt Araştırmaları Derneği, 21 Şubat Dünya Anadil Günü vesilesiyle Taksim’de bulunan binalarından basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda kişinin katıldığı toplantıya “21’ê Sibatê roja zimanê dayikê pîroz be” pankartı asıldı. Açıklama Kürtçe’nin Kurmanci, Kirmanckî, Soranî ve Kelhurî lehçelerinde okundu. Soranî ve Kelhurî açıklamayı dernek eğitmenlerinden Eyyüp Subaşı okurken, Kirmanckî lehçesini Sipan Haco, Kurmancî lehçesini ise Semra Ecer okudu. Bengladeş’in 1971’lere kadar Pakistan’ın işgali altında olduğunun belirtildiği açıklamada, “Pakistan hükümeti 1952 yılında bir karar alıp Bengal dilini yasaklayarak Pakistan’ın resmi dili olan Urducanın Bengladeş’te de resmi dil olacağını ve tüm hizmetlerin artık Urdu dili ile yürütüleceğini bildirir. Bunun üzerine Bengalli üniversite öğrencileri söz konusu kararı protesto etmek adına 21 Şubat 1952 tarihinde sokaklara çıkarlar. Pakistan kolluk güçleri öğrencileri çok sert bir biçimde hedef alarak Bengladeşli birçok öğrenciyi katlederler. 21 Şubat’ın böyle bir tarihi arka planı olduğu için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO 1999 senesinde 21 Şubat’ı Uluslararası Ana Dili Günü olarak ilan etti. UNESCO 21 Şubat münasebetiyle dillerin dünya kültür mirasında haiz oldukları öneme dikkat çekerek dillerin korunup geliştirilmesi için gereken önlemlerin alınması gerektiğini belirtir” denildi. ‘TÜRKİYE’DE MİLYONLARCA ÇOCUK ANADİLİNDEN MAHRUM’ BM Uluslararası Çocuk Sözleşmesinin 28’inci maddesinde her çocuğun eğitim alma hakkı olduğunun ifade edildiğinin belirtildiği açıklamada, “Dolayısıyla bir çocuk ana dilde eğitimden mahrum edildiğinde direkt hakkı çiğnenmiş oluyor. Yapılan araştırmalar da çoğu çocuğun eğitimleri ana dillerinde olmadığı için okulu terk ettiğini gösteriyor. Bu bağlamda diyebiliriz ki bugün Türkiye’de milyonlarca Kürt çocuğu ve Türkiye’de yaşayan diğer milletlerin çocukları ana dillerinden mahrum bırakılmakta. Bu durum da çocukların eğitim ve sosyal hayatlarında onarılamaz hasarlar meydana getirmekte” diye belirtildi. ‘DEVLET DÜZEYİNDE KÜRTÇE’YE YÖNELİM VAR’ Ana dilde eğitimin olmayışının yanı sıra Türkiye’de sistematik bir biçimde ailelere ekonomik, siyasi ve kültürel baskılar yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Çocukların ana dillerini öğrenmeleri engelleniyor. OHAL ilanını takip eden süreçte Kürtçe eğitim veren okul ve kreşlerin kapatılması ile Kürt dili ve kültürü üzerine çalışmalar yürüten kurumların KHK’lar ile kapatılıp eşyalarına el konulması bize bu baskının varlığını bir kez daha tüm çıplaklığıyla gösterdi. Aynı şekilde DBP’li belediyelere atanan kayyumların sanki bir yerden ortak karar çıkmışçasına ilk önce Kürtçeyi hedef almaları Kürtçenin maruz kaldığı baskının sadece kayyumluk bir politika olmadığını aksine devlet düzeyinde Kürtçeye bir yönelmenin olduğunu göstermekte” diye ifade edildi. ‘KAYYUMLAR TEK DİLLİ HİZMET VERİYOR’ “OHAL öncesi tüm Kürt illerinde ve çoğu ilçede Kürtçe kurslarının verildiği kurumlar varken OHAL ile birlikte tüm bu kurumlar bir gecede kapılarına mühür vurulmak suretiyle çalışmaları durduruldu” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kayyumların çok dilli hizmeti kaldırarak tek dilde hizmet vermeye başlamaları ve Kürt kurumlarının kapatılması Kürtçe yayın alanında da bir durgunluğun oluşmasına sebebiyet verdi. Bu durgunluk artık yavaş yavaş atlatılmasına rağmen kayyumlar dili Kürtçe olan etkinlikleri yasaklarken, CHP’li belediyeler ise yer yok bahanesiyle Kürtçe kültürel etkinliklere izin vermemekte. Bu durumun en son örneği Adana’da yaşandı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana İl Örgütü tarafından organize edilen Kürt Tiyatro Günleri Adana Valiliği tarafından kamu güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklandı. Tarih bize yasakların eninde sonunda aşıldığını göstermiştir. Fakat bu yasakların verdiği zararların telafi edilemez bir aşamaya gelmeden ortadan kaldırılması hayati önem arz ediyor. Bu sebeple daha önce belediyeler tarafından atılan pratik adımların daha da sağlam bir temele oturtulması için kayyumlar gittikten sonra yapılacak ilk iş bu çalışmaları güçlü bir biçimde başlatmak gerekiyor.” ‘ANADİLDE EĞİTİM ŞARTTIR’ Bir dilin halk arasında yaygın bir şekilde konuşulur hale gelmesi ve bilim dili olması için o dilde eğitimin olmasının temel bir şart olduğuna işaret edilen açıklamada, “Aksi durumda dil belirli bir sınıra hapsolup zaman içinde de halk arasında konuşulmaz olur. Türkiye’deki anti demokratik sistem Türkçe dışında diğer dillerde eğitimin verilmesini engelliyor. Bu durumun ne zamana kadar süreceğini kestirmek ise zor şu an itibarıyla. Dolayısıyla kayyumlardan sonra halkın seçtiği belediyelerin OHAL sürecinde kapatılan okul ve kreşleri daha da yaygınlaştırmaları Kürtçe’nin sosyal hayattaki görünürlüğünün artmasını sağlayacaktır” diye belirtildi. Açıklamanın ardında yönetmenliğini Ali Kemal Çınar’ın üstlendiği “Di navberê de" filmin gösterimi yapıldı. ‘KÜRTÇE HER ALANDA KONUŞULMALI’ Dil Kültür Sanat ve Araştırma Derneği (DîSA-DER) 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü sebebiyle KESK Van Şube'sinde panel düzenledi. Moderatörlüğünü Sitav Yayınevi Sahibi Qahîr Bateyi yaparken Kürtçe Dil Eğitmeni Elif Gemicioğlu ile Araştırmacı Yazar İbrahim Sungur panelist olarak yer aldı. Panelde ilk olarak konuşan Moderatör Bateyî, Kürt Dili üzerindeki asimilasyon politikalarına değinerek, Kürtçe'nin yaşamın her alanında konuşulması gerektiğine dikkat çekti. Ardından konuşan İbrahim Sungur ise, sadece Kürt dili değil dünyadaki birçok dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Son olarak konuşan Elif Gemicioğlu ise anadil ile kadın arasındaki bağ üzerinde durdu. Kürtçe'nin tarih boyunca yok olmamasında kadının büyük bir rol üstlendiğine dikkat çeken Gemicioğlu, “Kadın dili ortaya çıkaran, onu geliştirendir. Kürt tarihinde birçok öncü kadın vardır, mitolojilerde yine bir çok kadın rol alır. Bir dilin yok olmamasında yine kadının bu anlamda rolü çok önemlidir. Kadının çocuğuna anadilini öğretmesi gerekir” dedi Konuşmaların ardından soru cevapla panel son buldu. ÖĞRENCİLERE SPASNAMELER VERİLDİ Panelin ardından DİSA-DER'in etkinliği Mencel Tiyatro’da devam etti. İlk olarak DİSA-DER'de dil sınıfının ilkini bitiren öğrenciler koro şarkıları seslendirdi. Koronun seslendirdiği şarkılardan sonra 1’nci sınıfı bitiren öğrencilere 'spasname' verildi. Etkinlik Mencel Tiyatro tarafından sahnelenen " Zargotin Zergotîne" oyununun sahnelenmesiyle son buldu.