‘Kimse Kürtçenin yasak olmadığını söylemesin’ 2019-02-21 09:18:14 DİYARBAKIR -  Kürt Dili Platformu Sözcüsü Şerefhan Cizîrî, “Bir insanın en tabii hakkı olan kendi anadilini eğitim dili olarak kullanabilmesidir” diye belirtirken, platform üyesi Hayrettin Altun, “Kimse Kürtçenin yasak olmadığını söylemesin” dedi.  Kürtçeye dönük asimilasyon politikalarının sonlandırılması ve eğitim dili olması talebiyle yakın zamanda bir araya gelen 9 Kürt partisinin kurduğu Kürt Dili Platformu’nun sözcüsü Şerefhan Cizîrî yürütecekleri çalışmaların merkezinde “dil bilincinin oluşturulması” yer alacak dedi.    Bir Kürdün anadilinde eğitim görmesinin en tabii hakkı olduğunu hatırlatan Cizîrî, “Kürt dilinin eğitim dili olarak kullanılmasının Kürt kültürel kimliği açısından taşıdığı önemden daha da mühimi, bir insanın en tabii hakkı olan kendi anadilini eğitim dili olarak kullanabilmesidir. Dil insanın ülkesidir, kimliğidir, düşünce özgürlüğü ve yeteneğidir. Bir halkın anadilini yasaklarsanız, düşünmesini, yaratmasını, gelişmesini, özgürleşmesini engellemiş olursunuz. Devlet tam da bu nedenle, boyunduruk altına almak, yok etmek, ikinci sınıf insanlar olarak asimile etmek istediği Kürt halkının yasaklamaya, gelişmesini engellemeye çalışıyor” diye konuştu.     ‘SORUNUN ÇÖZÜMÜ DİLDEN GEÇİYOR’   Kürt meselesinin çözümü Kürt kimliğinin tanınmasından geçtiğini kimliğin en önemli unsurunun ise dil olduğunu ifade eden Cizîrî, “Kürt kimliğinin tanınması ise Kürt dilinin hayatın her alanında kullanılmasına bağlı olduğuna göre, Kürtçenin eğitim dili olarak kabul edilmesi, Kürt meselesinin çözümünde kritik bir önemi olacaktır. Kürt meselesi özünde bir kimlik meselesi olduğundan ve bu kimliğin en önemli unsuru Kürt dili olduğundan, Kürt diline biçilecek statü, Kürt meselesinin çözümünde ya da çözümsüzlüğünde tayin edici bir rol oynayacaktır. Zira Kürt dilinin kaderi, Kürt halkının kaderiyle, Kürtlerin kendi kimlikleriyle Türkiye’de eşit ve özgür vatandaşlar olarak var oluşlarıyla doğrudan ilintilidir” diye konuştu.    Kürt Dil Platformu Üyesi Hayrettin Altun ise, her eğitim kademesinde anadilde eğitimin bir lütuf olmadığını, bir hak olduğunu söyledi. Altun, “Kürtler gasp edilmiş haklarını talep etmektedirler ve bu hakkın teslimi siyasal, ideolojik olmaktan önce vicdani bir görevdir” dedi.    ‘YASAKLI DİL TRAVMALARA YOL AÇIYOR’   Diliyle hayatı tanımlayarak anlamlandıran bir Kürdün dilinin yasaklanması onda bir travmaya neden olduğuna dikkat çeken Altun, “Bir kürdün doğduğu andan itibaren annesinden dinlediği ninniyle başlayan süreç içerisinde doğal çevresinden öğrendiği anadilinin yasaklanması ya da anadilinde eğitim görmesinin engellenmesi, Kürt üzerinde çok ciddi boyutta travmalara yol açıyor. Başta annesi olmak üzere çevresiyle duygu ve düşüncelerini paylaştığı, onlarla arkadaşlık ettiği kendisini ve hayatı anlamlandırdığı anadiliyle olan bağının kesilmesi demek, bütün bu alanlara ilişkin bilgi ve birikiminin sıfırlanması demektir” diye konuştu.    ‘KİMSE YASAK YOK DEMESİN’   Kürt dili üzerindeki yasak ve asimilasyon politikalarının sürdüğünü de hatırlatan Altun, şunları söyledi: “Kimse bana, ‘Kürtçe yasak değil ki, bak konuşuyorlar işte, televizyon kanalları bile var’ mavalını okumaya kalkışmasın. Bunu söyleyen ya Türkiye’den, dünyadan habersiz, bilinci köreltilmiş biri, ya da bilinçli bir şoven Türk milliyetçisidir. Tartışma götürmeyen gerçek, Kürtçenin dönem dönem yasalarla ya da yasaya bile gerek kalmadan zorbalıkla engellenmiş olduğudur. Bugün hala, ‘bilinmeyen bir dil’ denebiliyorsa Kürtçeye; Türkçeleriyle birlikte kullanılan Kürtçe yer adları, tabelalar kaldırılıyorsa son olarak bu ülkede hala Kürtçe konuştuğu için hayatından olmuşsa kimse çıkıp da riyakarca, Kürtçe yasaklı değil ki, demesin ve konunun cahili olan kimse de böyle diyene kanmasın."   MA/ Lezgin Akdeniz