Canbek: Türkiye topraklarında birçok dil yok olup gitti 2019-02-21 09:07:05 İSTANBUL – Bir dilin canlı kalabilmesi için o dil üzerindeki baskıların kaldırılması gerektiğini hatırlatan Jineps gazetesi Yayın Kurulu üyesi Serap Canbek, “Türkiye topraklarında birçok dil yok olup gitti. Anadilleri savunan insanlar olarak şu anda yenik durumdayız. Yenilgiden çıkış mücadeleyle sağlanacaktır” dedi. Dünyanın dört bir yanında diller yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), dillerin üzerindeki baskılara dikkat çekmek amacıyla 21 Şubat'ı, 1999’da aldığı bir karar ile Uluslararası Anadil Günü olarak ilan etti. UNESCO’nun tahminlerine göre dünyada toplam 6 bin dil var. Ancak rakamın neredeyse yarısı bugün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. UNESCO'nun “Tehlike Altındaki Diller Atlası”na göre, Türkiye'de tehlike altında olan 18 dil var. Buna göre Kapadokya Yunancası, Gagavuzca, Zazaca, Hertevince, Hemşince, Ladino, Abhazca, Ermenice, Abazaca, Adığece, Kabardey Şivesi, Mlahso batı Süryanice, Pontus Yunancası, Romanca, Süryanice, Turoyo, Ubıhça ve Lazca yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.    ‘YURTTAŞ TÜRKÇE KONUŞ’ LEVHALARI   Bir dilin canlı kalabilmesi için hayatın dinamiklerinin o dil ile aktarılabilmesi gerektiğini ifade eden Jineps gazetesi Yayın Kurulu üyesi Serap Canbek, bunun için dillerin üzerindeki baskıların kalkması gerektiğini söyledi. Çok-kültürlü ve çok-kimlikli toplum modelini benimseyen ve bunu bir model çerçevesinde geliştiren bazı ülkelerde egemen dilin yanı sıra ikinci dilin de öğretilmesi bir politika olarak benimsendiğini ifade eden Canbek, “Anadil sadece toplumlar arası bir iletişim aracı değil aslında, değer aktarımı için de gereklidir. Diller insana benzer, her insanın duygu ve ruh haline. İşte o yüzden her dil biraz hırçın, biraz durgundur. Çerkeslerin yaşamında önemli şeylerden bir tanesi dil idi. ‘İdi’ diyorum çünkü Türkiye coğrafyasında bu dil artık yavaş yavaş asimilasyon etkisiyle ve dağınık yerleşimin getirdiği sıkıntılarla unutulmaya başladı. Ubıhça bu topraklarda yitip gitti mesela. Geçmişe dönüp baktığımızda, köylerimizin girişlerine ‘Yurttaş Türkçe Konuş’ levhalarının asıldığını görüyoruz” diye konuştu.   ‘BİRÇOK DİL YOK OLUP GİTTİ’   Soyisimlerin Çerkeslerde çok önemli olduğunu belirten Canbek, “Soyisimler geçmişin derinliklerinden gelir. Hangi sülaleye ait olduğunuzu ifade eder ve akrabalarınızı bu yolla bulabilirsiniz. Soyunuza-kökeninize soy isminizi takip ederek ulaşabilirsiniz. Ama ne oldu? Soyadı kanunu getirildi, levhaların üzerine soy isimler yazıldı, kim ne seçtiyse o yazıldı. Aynı sülaleden farklı isim seçenler birbirlerinin izlerini kaybettiler Türkiye’de. Bu, anadillerimizin üzerindeki baskı ve asimilasyonun görünen bir yüzü. Bir de gönüllülüğe erişmiş bir boyutu var. ‘Çocuklarımız anadillerini konuşmasınlar ki okula gittiklerinde şive sıkıntısı yaşamasın’ anlayışı gibi. UNESCO’nun 'If you don’t understand, how can you learn?-Anlamazsanız nasıl öğrenebilirsiniz?' başlıklı raporuna göre dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı anadilinde eğitim görmüyor. Örgüt, öğrencilerin toplumda dezavantajlı durumda kalmalarını engellemek için anadilde görülecek 6 yıllık bir eğitimin ‘elzem’ olduğuna dikkat çekti. Türkiye topraklarında birçok dil yok olup gitti. Egemen yapı açısından bakıldığında, anadillerin kaybolması ve Türkçenin benimsenmesi Türkleştirmenin, asimilasyonun aracı ve onlar bu ‘zaferi’ kazandılar. Bizler, halkların kardeşliğini ve anadilleri savunan insanlar olarak şu anda yenik durumdayız. Yenilgiden çıkışın çözümü ise ortak irade, birliktelik ve ortak mücadele ile sağlanacaktır” dedi.   ‘TÜRKİYE DİASPORASI İÇİN REKOR’   Çerkeslerin Türkiye topraklarındaki yayıncılık hayatının da çok eskilere dayandığını ifade eden Canbek, bunun sürekli olarak kesintiye uğradığını da söyledi. Jineps’in bu kesintiler arasında çıktığını ifade eden Canbek, “Öncelikli amacımızdan biri Çerkeslere, Çerkesler hakkında haberler vermek. Diğer bir amacımız diasporada, yaşadıkları topraklarda diğer halklarla birlikte çekmek zorunda bırakıldıkları acıları paylaşmaktı. Gazete böyle bir nedenle ortaya çıktı ve 14 yıldır da hiç aralık vermeden devam ediyor. Türkiye’de Kuzey Kafkasya halkına dair tek yayın organı Jineps gazetesidir.  Türkiye’de yayıncılık konusunda her hangi bir sorunla karşılaşmadık. Ama yayın politikası açısından tabi ki sıkıntılar yaşadık. Mesela gazetenin bir sayfasında minik bir şekilde gördüğümüz demokrasi ile ilgili, barış ile ilgili habere ‘Çerkesler susar, Çerkesler söylemez’ diyen bir kesim de var. Örneğin Hrant Dink ile ilgili bir haberimiz yüzünden ‘ne işiniz var Hrant’la işte siz Çerkeslerin sesi değil misiniz’ telefonları aldık. Ya da seçimlerle ilgili bir haber yaptığımızda ‘Çerkesler bölücü değildir. Siz niye böyle yapıyorsunuz’ gibi yorumlarla karşılaştık. Hatta bu anlamda abone kayıpları yaşadık. Ama biz yine de çizgimizden vazgeçmiyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘ÇERKESLERİ DIŞARIYA ANLATIYORUZ’      Okuyucularına Türkiye diasporasındaki Çerkesleri Türkiye gerçekleriyle yüzleştirerek haber vermeye çalıştıklarını belirten Canbek, “Türkiye’de Çerkesleri dışarıya anlatan bir yayın organı olduğumuz için bazen şunu da düşünüyorum. Bizi daha çok Çerkes olmayanlar tanıyor galiba. Yani bu demokrasi savaşında Jineps daha çok biliniyor. Mesela bir gün Yalova’dan bir postacı bizi aramıştı. Kürt olduğunu, gazetemizi bir vesileyle gördüğünü söyledi. ‘Yalova’da bir Çerkes köyü var. Onlara Jineps gazetesini sorduğumda onların bunu bilmediğini söylediler. Ben rica ediyorum sizden. Jineps’i yollar mısınız oraya dedi. Onların bu gazeteyi okumasını istiyorum. Mutlaka aboneliklerini de ödeyeceklerdir’ dedi. Hakikaten de abonelik ücretlerini de ödediler. Ama bir Çerkes postacı aramadı beni. Gazete manşetimiz genel olarak Kafkasya ya da Çerkesler üzerinden şekillenir. Köşe yazarlarımızda ise öyle bir seçicilik yok. Bize gelen yazıları hep yayınlamaya çalışırız. Yani her görüşten yazarımız var. Yayın politikamız olmasına rağmen biz herkesin söylemek istediği bir şey var ve burada söylesin diyoruz” şeklinde konuştu.    MA / Ferhat Çelik