'Tarihi süreçte yerimizi almalıyız' 2019-02-19 09:02:38 İSTANBUL - Bursa H Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan tutuklular açlık grevlerini tecrit kalkıncaya kadar sürdüreceklerini ifade ederek, “Halkımız artık sessizliğe son verip bu uğurda verilen bedelleri unutmamalı. Bu tarihi süreçte yerimizi almalıyız” dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkması talebiyle 8 Kasım'dan bu yana süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in eylemi 104'üncü gününe girdi. Güven’in ardından onlarca cezaevinde yüzlerce tutuklunun başlattığı açlık grevleri de devam ediyor.    Bursa H Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutuklar, tecrit kalkıncaya kadar açlık grevlerini sürdüreceklerini vurguladı.   ‘TECRİTİN KALKMASIYLA AÇLIK GREVİMİ SONLANDIRIRIM’   1984 yılında Siirt'in Eruh ilçesinde dünyaya gelen Sinan Gökçe, Mart 2018 tarihinde tutuklandı. 3 yıl 45 gün caza alan Gökçe, 16 Ocak 2019 tarihinden bu yana Bursa H Tipi Kapalı Cezaevinde süresiz dönüşümsüz açlık grevinde. Daha önce açlık grevi tecrübesinin olmadığını söyleyen Gökçe, “Açlık grevine girdiğimden beri kendimi çok iyi hissediyorum. Tansiyon ve kilo ölçümü yapılıyor. Tuz, şeker ve B12 vitamini veriliyor” dedi. Tecridin bir insanlık suçu olduğunu ifade eden Gökçe, “Hukukta herkese eşit yaklaşılmalıdır. Tecridin kaldırılması, müzakerelerin başlamasıyla açlık grevini bitiririm. İnsanlar barış içinde birlikte yaşar” diye belirti.   ‘RUHEN VE BEDENEN ÇOK İYİYİM’   1984 yılında Muş Merkez’de dünyaya gelen Mehmet Yalçınkaya da Mart 2018 yılında tutuklandı. 3 yıl 45 gün ceza verilen Yalçınkaya, 28 Aralık 2018 tarihinden bu yana Bursa H Tipi Kapalı Cezaevinde açlık grevini sürdürüyor.  Yalçınkaya, “Şuan ki süreçte vicdani olarak halkıma karşı sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştığım için çok mutluyum. Halkımızın bu coşku ve var oluş yaklaşımlar, ayrıca arkadaşların destek ve moralleri benim daha iyi olmamı sağlıyor. Bu süreçte yer almam, açlık grevinde bulunmam benim için yeniden varoluştur” diyerek ruhen ve bedenen kendisini çok iyi hissettiğini belirtti. Güven’in bu döneme damgasını vuracak bir açlık grevi eylemi başlattığını hatırlatan Yalçınkaya, “Sürecin diyalog ile çözülmesi için uğraş verilirken, iktidarın tüm kapıları kapatmasına karşı bizlerin halk olarak elimizden kalan tek şeyin direniş olduğunu biliyoruz.  Bu sürecinde Leyla Güven gibi bir Kürt kadını öncülüğünü yapmıştır.  Özgür yaşamın yaratıcısı başkandır. İmralı üzerindeki tecridin kaldırılmasına dayalı olarak Leyla hevalin başlattığı bu sürecin içinde yer almak için açlık grevi içinde bulundum.  Önderliksiz bir yaşamı yaşam olarak kabul etmediğim için ve tecridin kaldırılması için bu süreçte yer alıyorum” dedi.   ‘BİR CAN VARSA HALKIMIZA FEDA OLSUN’   İmralı üzerindeki tecridin bir bütünen kaldırılması ve koşulların normal normlara dönmesi esas alacaklarını ifade eden Yalçınkaya, şu ifadeleri kullandı: “Ancak böylesi bir yaklaşımla Açlık grevini bitiririm. Dünyanın her yerinde her ulusun tarihinde onları var eden mücadeleler olmuştur. Ve bizi de var eden gerçekliğimize sahip çıkalım. ‘Özgür yaşamın savunucuları olarak, halkımız için uğrunda ölecek kadar seviyoruz’ diyen Kemal Pirlerle, zülüm kalelerini yendik. ‘Ölüm gelirse hoş gelir’ dediler. Ben de şunu belirtmek isterim ki; özgür yaşam ve halkların birliği için verilecek yaklaşımlarda ölümden korkmuyorum. Bir can varsa halkım uğruna feda olsun diyorum. Herkese selam ve sevgilerimi iletiyorum.”   ‘HALKLARA UYGULANA TECRİTTİR’   1987 Muş Korkut doğumlu olan Mehmet Şirin Baycu, 25 Kasım 2016 tarihinde tutuklanarak 7 yıl 6 ay ceza verildi. Daha önce 3 günlük açlık grevi deneyimi olduğunu belirten Baycu, 28 Aralık 2018 tarihinden bu yana Bursa H Tipi Kapalı Cezaevinde açlık grevini sürdürüyor. Açlık grevine girme nedeninden bahseden Baycu, “Böyle bir süreçte yer almamı kendimi yeniden var etme olarak görüyorum. Bu da onur ve şeref duyulacak bir yaklaşımdır. Tecrit insanlık suçudur. İmralı’ya uygulanan tecrit tüm halkımıza ve halklara uygulana tecrittir. Bu tecridin kaldırılması barışın demokrasinin, eşitliğin, yeniden halklar arasında inşa edilebilmesi için açlık grevine girdim. Çünkü İmralı tecridi bunların önünü alan bir tecrittir” ifadelerimi kullandı.   ‘HALKIMIZ SESİZLİĞİNE SON VERMELİDİR’   Açlık grevini ancak ve ancak tecrit bir bütünen kaldırıldığı zaman son vereceğine dikkat çeken Baycu, “Bu tecrit demokraside, barışta, özgürlükten yana olan ve ezilen halklara uygulanan bir tecrittir. Kendisine insanım diyen herkesin bu tarihi süreçte bir demokrasi cephesi oluşturacak, burada yer almaları zorunlu hale gelmiştir. Çok geç olmadan insanlığımıza ve geleceğimize sahip çıkalım. Bizi var eden gerçekliğimize sahip çıkalım. Halkımız artık sessizliğine son verip bu uğurda verilen bedelleri unutmamalı. Tarihi anda yerini alma zamanıdır. ‘Biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz’ diyenlerin devamcılarıyız diyorsak, o zaman onlara yakışır bir şekilde kendimizi düşünmeden bu tarihi süreçte yerimizi almalıyız” diye dile getirdi.  Baycu, “Halkımızın özgür yaşamı için ve gelecek nesillere özgür bir yaşam bırakmak için bu uğurda son nefesimi vermeye hazırım. Herkesin özellikle Kürtlerin demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmesi ve büyütmesi gerekir diyorum. Selam ve sevgilerimi iletiyorum” dedi.   MA / Sadiye Eser