'Leyla Güven Haklıdır Tecrit Kalkmalıdır İnisiyatifi' kuruldu 2019-02-18 15:15:55   İSTANBUL - HDK ve bileşenlerinin çağrısıyla bir araya gelen çok sayıda kurum temsilcisi, “Leyla Güven Haklıdır, Tecrit Kalkmalıdır İnisiyatifi” kurdu. "Talepleri talebimizdir" diyen inisiyatif önümüzdeki günlerde Leyla Güven'i ziyaret edecek.    Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve bileşenlerinin çağrısıyla bir araya gelen “Leyla Güven Haklıdır Tecrit Kalkmalıdır İnsiyatifi” Taksim'de bulunan bir otelde basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya HDK eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Sedat Şenoğlu, Halkevleri ve Demokratik Alevi Derneği (DAD) temsilcileri katıldı. "Leyla Güven haklıdır, tecrit kalkmalıdır" pankartının asıldığı toplantıda ilk olarak HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit konuştu.   ‘TECRİT HER ALANDA UYGULANIYOR’   Leyla Güven'in 103, cezaevlerinde de tutukluların 65 gündür açlık grevinde olduğunu belirten Koçyiğit,  günler uzadıkça eylemcilerin sağlık sorunlarının geri dönülmez boyutlara ulaştığını söyledi. Koçyiğit, eylemcilerin taleplerini tekrarladıklarını dile getirerek, "5 Nisan 2015'ten bu yana PKK Lideri Sayın Öcalan ile hiç bir şekilde iletişime izin verilmiyor. 5 Nisan Türkiye'de siyasi açıdan da bir dönüm noktası. AKP'nin barış politikalarından şiddete yöneldiği tarihtir. O günden bugüne ülkenin içinde bulunduğu koşullara bakarsak her gün savaş ve şiddetin arttırıldığı, ortak vatanda bir arada yaşamaya dönük saldırıların yaşandığını biliyoruz. 5 Nisan 2015'ten bu yana uygulanan tecridin sadece Sayın Öcalan'a uygulandığını söylemek yanlış olur. Bu tecrit bugün toplumun her alanına uygulanıyor" dedi.    “Tecridi ülkenin bütün politik, ekonomik sorunlarıyla nasıl bağdaştırırsınız?” diye sorulduğunun altını çizen Koçyiğit, "Bütün sorunların temelinde Kürt sorunu olduğunu biliyoruz. Kürt sorununun bu ülkenin temel sorunu olduğunu hepimiz biliyoruz" dedi.    ‘DEVLETİ HUKUKUNA UYMAYA DAVET EDİYORUZ’   103 gündür açlık grevindekilerin sadece Öcalan üzerindeki mutlak tecrit kaldırılmasını, ailesi ve avukatları ile görüşmesinin önünün açılmasını talep ettiklerini ifade eden Koçyiğit, “Bu taleplerin karşılanması için bir adım atılmasına gerek yok. Var olan yasaların kullanılması bu açlık grevlerinin bitmesine vesile olacaktır. Hukuk dışına çıkan devleti, hukuk sınırlarına davet eden bir çağrı olduğunu belirtiyoruz" diye konuştu.    ‘TALEBİN ARKASINDA MİLYONLAR VAR’   "Leyla Güven haklıdır, tecrit kalkmalıdır İnisiyatifi" olarak bir çok görüşme yaptıklarını dile getiren Koçyiğit, eylemcilerin talebinin kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. Koçyiğit şunlara dikkat çekti: "Bugün içerisinde bulunduğumuz süreç kaotikleştirilmek isteniyor. Bugün İmralı'da yasa, hukuk tanınmadan görüşme hakkı engelleniyor. Bu talep arkasında milyonların talebi vardır. Bu talebi sahiplenmek bu ülkeyi düze çıkarmaya sahip çıkmaktır. Her birimiz bugün değerlerimiz nezdinde bir kez daha sınanıyoruz. Ya insanlıktan yana olacağız ya da bu koyu karanlık bizi yutacaktır."    ORTAK AÇIKLAMA YAPILDI   Koçyiğit’in ardından ortak açıklamayı okuyan Cansu Kalender, "Tanzim satış kuyruklarında etrafımıza dizilen bariyerler bizi nelerden ayırır? İş-kur önlerinde bekleşen binlerce işsizi diğerlerinden ayıran nedir? Çocuğuna bir parça ekmek için çırpınan anneleri, atanamayan öğretmenleri, yaşa takıldığı için emekli olamayanları, fabrikanın dört duvarı ile evin dört duvarı arasında gidip gelenleri birbirinden ayıran nedir? Grev çadırında işini ve ekmeğini isteyenleri, mesela bir yıla yakın bir zamandır Flormar önüne kurduğu çadırda direnen işçileri duvarın öte yanındaki arkadaşlarından ayıran ya da kadınların her tarafı saran erkek egemen kültürün yarattığı şiddet, taciz ve tecavüz tehdidiyle yaşam alanlarını daraltan şey nedir? Birbirileriyle hiçbir sorunu olmayan halkları ve emekçileri, milliyetçiliği ve mezhepçiliği kışkırtarak birbirinden ayıran, birbirine düşman eden, yerel ve bölgesel savaşların girdabına çeken şey ne?  Köşe başlarında bekleyen panzerler, dilini konuştuğu için dışlanan Kürt, inancını yaşadığı için yok sayılan Alevi, fikrini savunduğu için kovuşturmaya uğrayan ya da cezalandırılan muhalifler hangi gerçeği anlatır bize?  Görünür-görünmez duvarlarla çevrili bir açık hapishanenin tutsakları değil miyiz hepimiz? Yani hepimiz aynı gerçeğin parçası olsak da muktedirlerin etrafımıza ördüğü duvarlarla parçalanarak güçsüz ve çaresiz bırakılmak istenmiyor muyuz? Ve bu aslında tecrit değil de nedir?” diye sordu.    'BİZ OLMAK İÇİN ÇAĞRIMIZA YANIT VERİN'   Leyla Güven başta olmak üzere yüzlerce insanın bu sorulara yaşamları pahasına yanıt verdiklerini aktaran Kalender, “Açlık grevine girenler ‘Bu tecrit hepimize’ diyor ve bedenlerini açlığa yatırarak canları pahasına insanlık onurunu ayağa kaldırmak ve etrafımıza örülen görünür görünmez tüm duvarları yıkmak için direniyorlar. Aramızdaki sınırları kaldırmak ve biz olmak için yapıyorlar bunu. Halklarımızı birbirinden koparan bu insanlık dışı yaşama karşı yeni yaşamı savunmak, barışın, kardeşliğin adaletin, eşitliğin hüküm sürdüğü bir yaşamı savunmak için tarihsel bir sorumluluk üstleniyorlar. Onlar İmralı'dan başlayarak özgürlüğümüz ve geleceğimiz önünde dikilen tüm duvarları kaldırmak ve tecride son vermek mücadele için ediyorlar. Bunun için 'Talepleri talebimizdir', bunun için 'Mücadeleleri mücadelemizdir', bunun için 'İradeleri geleceğimizdir' diyoruz. Seslerine ses veriyor ve artık yeter diyen herkesi 'biz' olmak için çağrımıza yanıt vermeye çağırıyoruz" diye belirtti.    ESP: GÜVEN EYLEMİ HEPİMİZİN OMUZUNDA    Ortak açıklamanın ardından söz alan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanvekili Şahin Tümüklü, "İçinden geçtiğimiz süreç faşizmin kendisini yeniden kurumsallaştırmaya çalıştığı bir süreç. Bizler açısından her mücadele kendini yeniden var etme olarak sürece yansıyor. Sayın Leyla Güven'in eylemi sadece İmralı'da Sayın Öcalan'ın ailesi ile görüşmesi değil, başka bir politik mesaj veriyor. Savaş politikalarının son bulması, Kürt sorununun çözümünü istemektir. Bu anlamıyla Leyla Güven'in eylemi her birimizin omzunda. Daha geniş kesimlere aktarmayı bir görev olarak görmeliyiz" dedi.    DEVRİMCİ PARTİ: TEMEL GAYE DİRENİŞİ BÜYÜTMEKTİR   Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Murat Bircan da "Leyla Güven'in Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı eylem aslında bu ülkenin tecrit altında kurtarılması için bir çağrıdır. Bugün işçiler, kadınlar tecrit altındadır. Bugün tecrit altında olan sadece Kürt Halk Önderi değildir. Tüm ülke halkları tecrit altındadır. Zindandaki yoldaşlarımız bize direnişin yolunu göstermektedir. Temel gayemiz bu direnişe sahip çıkmak ve büyütmektir. Bu direnişe sahip çıkarak, bunun pratiğini ören bir yerde durmalıyız. Bu direnişe sahip çıkmak zorundayız. Bu direnişe sahip çıkmak faşizme karşı direnmektir" diye ifade etti.     DGDD: KİMSENİN HAKKI YOK   Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Dernekleri Federasyonu adına konuşan Abdulhakim Daş da "Leyla Güven ve onun yoldaşlarının eylemi bu ülkede demokrasinin gelişmesi içindir" dedi. Daş, birlikte mücadele vurgusu yaparak, "Bu tecridi uygulamaya kimsenin hakkı yok. Uluslararası anlaşmaları tanımadıklarını uygulamalarıyla tanıyorlar" dedi.    Kaldıraç Temsilcisi Hakan Dilmaç da "Tecrit bölgede yürütülen paylaşım savaşlarının sonucudur. Ortadoğu'da paylaşım savaşı yapanlar bu tecridi uyguluyor" dedi.    ÖHP: BU ATEŞ HEPİMİZ YAKAR    Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) üyesi avukat Sinan Zincir de "Dışarıdaki en ufak kıvılcım içeriye ruh katıyor" dedi. Zincir, "Eylemcilerin talepleri çok net. Devlete, kendi hukukunu uygula diyorlar. Abdullah Öcalan İmralı Ada Hapishanesi'nde bir hükümlüdür. Hükümlüler için avukatlar hafta içi, mesai saatleri içerisinde dilediği saatlerde görüşme yapabilir. Ancak biz bu görüşmeleri yapamıyoruz. Ağırlaştırılmış müebbet tutukluların aileleri ile ayda iki defa görüşme hakkı vardır. Bu bir lütuf değildir. İmralı Ada sisteminin sahipleri rahat olmasınlar, işkencenin zaman aşımı yoktur. 27 Temmuz 2011'den itibaren avukat görüşleri için başvuru yapıyoruz ama kabul edilmiyor. Ailelerle 4 yıldır görüşme gerçekleştirilmiyor. İmralı'da gri bir alan yaratılmıştır. Bu hukuk dışı gri alan tüm Türkiye'ye uygulanmaktadır. Taleplerimiz açık ve nettir. Türkiye devleti Türkiye'de tüm cezaevlerinde uyguladığı yasaları İmralı'da da uygulamaya davet ediyoruz. İnsanlar ülkenin yasalarını uygulaması için son çare olarak bedenlerini açlığa yatırmış bulunuyor. İmralı'da hukuksuzluk yapılıyor. Barolara, insan hakları kurumlarına çağrıda bulunuyorum. Bugün İmralı'da hukuksuzluğa karşı çıkmazsanız yarın Ankara'da ve İstanbul'da bu uygulama ile karşılaşırsınız. Bu ateş hepimizi yakar" diye konuştu.   SYKP: TECRİDE ORTAK OLMAYALIM   Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Temsilcisi İlhan Yıldırım, "İktidar 20 yıldır milliyetçiliği, şovenizmi oya çevirmeye istediğinde ilk yöneldiği yer İmralı olmuştur. Biz sosyalistlere düşen ise tecrit için direnenleri tecrit etmemektir. Tecrit için direnenleri tecrit eden düşünceler var. 'Bu eylem nerden çıktı' diyenler var. Bu yanlıştır. Tecride ortak olmayalım" diye konuştu.    Yeşiller Sol Gelecek Partisi adına Sinan Tutal, İmralı tecridinin Dolmabahçe Mutabakatı'nın yok sayılmasıyla başlandığını belirterek,"Asıl olan yaşamdır. Kürt sorununun demokratik çözümü için her türlü mücadeleyi yürütmemiz lazım" dedi.   78'ler Girişimi adına Seher Sentürk ise "Henüz direnişin taleplerinin karşılanmaması adına atılan bir adım yok. Eylem ciddi bir aşamaya geldi" dedi.    İnisiyatif, önümüzdeki günlerde Diyarbakır'a giderek, Leyla Güven'i ziyaret edecek.    İnisiyatif içerisinde yer alan kurumların isimleri şu şekilde: "Alınteri, Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, ESP, SYKP, Yeşiller ve Sol Gelecek, SODAP, Politika Gazetesi, KÖZ, Kaldıraç, Devrimci Parti, DBP, EMEP, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Yeni Dünya İçin Çağrı, 78’liler Girişimi, TÖP, Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Federasyonu, İşçi Sözü, Teori ve Politika, Demokratik Alevi Dernekleri, Çağdaş Hukukçular Derneği."