HDP’li Mızraklı: Leyla Güven için alarm zilleri çalmaya başladı 2019-01-10 09:04:18 DİYARBAKIR – Tecride karşı 64 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in sağlık durumunun kötüleştiğine dikkat çeken HDP Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı, “Güven için alarm zilleri çalmaya başladı” uyarısında bulundu. Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı (DTK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 8 Kasım’da başlattığı açlık grevi eylemi 64’üncü gününe ulaştı.   Yine tecride karşı Türkiye’deki farklı cezaevlerinde bulunan siyasi tutukluların 16 Aralık’ta başlatmış olduğu süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi de, her geçen gün eklenen yeni katılımlarla yayılıyor.   HDP Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı, Leyla Güven ve diğer siyasi tutukluların sürdürdüğü açlık grevi eylemi ve tecride ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   GÜLMEN VE ÖZAKÇA’NIN EYLEMİ   Güven’in açlık grevinin 64’ünüe girmesi nedeniyle baş gösteren sağlık sorunlarına dikkat çeken Selçuk Mızraklı, 14 kiloya yakın bir kilo kaybının olduğu ve kaslarının erimeye başladığını paylaştı.    Mızraklı, açlık grevlerinde 40’ıncı ve 60’ıncı günler arasının oldukça önemli olduğunu, Güven’in grevinin 60’ıncı günlere gelmesinin bu nedenle sağlığı açısından ciddi sonuçlara yol açabileceğini ifade etti.   KHK ile ihraç edildikleri işlerine dönmek için 324 gün açlık grevinde kalan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın eylemini hatırlatan Mızraklı, “Gülmen ve Özakça’ın eylemleri 3 rakamlı günler gördü, ama bu durum hiç kimseyi rehavete kaptırmamalıdır. Çünkü 25 ve 35 yaş ayrıdır, 55 ve 60 ayrı bir durumdur” uyarısında bulundu.   ‘ALARM ZİLLERİ ÇALMAYA BAŞLADI’   Güven’in daha önce yaşadığı kimi sağlık probleminden kaynaklı ameliyat geçirdiğini de belirten Mızraklı, “Sayın Güven düzenli olarak ilaç alması gereken biri. Yaşa bağlı olarak tansiyon ve bu 64 günlük vücuttaki yıkım sürecinin biriktirdiği ve şu an laboratuvar olarak test edemediğimiz, ölçemediğimiz ve bilmediğimiz bir durum söz konusudur. Bundan sonraki her gün kritik dönemdedir. Bu dönemlerde, organ fonksiyonların kaybı olabildiği gibi aynı zamanda da yaşamını tehdit eden bir boyutta da olabilir. Yani yarın bir böbrek ve karaciğer yetmezliği gibi bir klinik durum ortaya çıkabilir. Alarm zilleri çalmaya başladı” diye konuştu.   ‘BAKANLIK ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR’   Türk Tabipler Birliği’nin (TBB) Güven’in durumunu hassasiyetle takip ettiğine değinen Mızraklı, Güven’i cezaevinde bağımsız bir hekim heyeti tarafından sağlık kontrolünden geçirilmesi için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunulduğunu, ancak şu ana kadar bakanlıktan olumlu bir yanıt gelmediğini de aktardı. Mızraklı, bu duruma dair tepkisini ise “Adalet Bakanlığı adeta üç maymunu oynuyor” diyerek gösterdi.   Acil olarak uzman bir hekim heyetinin cezaevine gitmesi gerektiğini vurgulayan Mızraklı, “Cezaevindeki bu süreci hafife almak, yarın geçmiş dönemdeki örneklerden bildiğimiz gibi çok talihsiz bir takım olayların yaşanmasına yol açabilir. Adalet Bakanlığı, cezaevindeki her hükümlünün de sağlığından ve yaşamından sorumludur” diyerek, Adalet Bakanlığı’nı görevini yapmaya davet etti.   ‘TOPLUMA UYGULANIYOR’   Açlık grevine girenlerin özgürlük özlemine karşı taleplerini yükseltmek için bedenlerini ölüme yatırdığını söyleyen Mızraklı, “Türkiye’de hukuk işlemiş olsaydı, zaten tecrit denilen bir kavram olmazdı. Hukuk işlemediği için tecrit söz konusudur. Siyaset çözüm istemediği için tecridi inşa ediyor. Esasında tecrit, Türkiye toplumuna uygulanıyor” diyerek, tecridin kaldırılması için duyarlı tüm kesimlere çağrıda bulundu.    Hükümetin bu konudaki sessizliğini de eleştiren Mızraklı, “Ülkede, insan yaşamı hiçe sayılıyor. Bir ülkede yaşamak kutsal görülmüyorsa hepimizin durup düşünmesi gerekiyor. Ülkede, olağandışı şeyler olağanlaştı” dedi.    Mızraklı, iktidar kadar ana muhalefet partisi CHP’ye de eleştirilerde bulundu. Mızraklı, CHP’nin açlı grevlerine dair büründüğü sessizlik hali için “Kendisinin tarif ettiği ne sosyal demokrasiyle ne bugüne kadar iddia ettiği hukuk devleti kavramlarıyla örtüşmüyor” ifadelerini  kullandı.   MA / Mehmet Şah Oruç- Özgür Paksoy