Beyaz tişört musluktan akan suyla renk değiştirdi 2018-12-10 09:02:25 ANKARA – Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nin her gün ilaçlanıp, analiz edildiği ileri sürülen musluklarından akan kirli suya dikkat çekmek isteyen tutuklular, beyaz renkli olmasına rağmen yıkadıktan sonra pas lekesi ile sarı renge dönüşen bir tişörtü ziyaretçileri aracılığı ile ajansımıza ulaştırdı.   Musluklardan kirli su aktığı yönünde şikayetlerle sık sık gündeme gelen Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yaşanan temiz su sorununa dair İnsan Hakları Derneği (İHD), Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yakın zamanda bir başvuruda bulunulmuştu. Başvuruya yanıt geldi.    Verilen yanıtta, “Cezaevi deposunda tutulan suyun miktarına göre klorlama miktarının ayarlanabilen otomatik cihazlarla yapıldığı, kurum bünyesinde oluşturulan laboratuvarda suyun günlük olarak klor ölçümlerinin yapıldığı, uygun periyotlarda suyun diğer kalite niteliklerinin ölçülüp, laboratuvarda su analizinin yapıldığı” belirtildi.   Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tutuklulara verilen suyun her gün ilaçlanıp, analiz edildiğini savunsa da, cezaevinde kalan tutuklulara göre verilen suda bir değişiklik yok.   Avukatları aracılığı ile ajansımıza mektup gönderen kadın tutuklular, musluktan akan suyun çamaşırlarını dahi yıkayamayacak derecede kirli olduğunu, bu yüzden kantinden su almak zorunda kaldıklarını belirtti.    BEYAZ TİŞÖRT SARARDI   Tutuklular, uzun süredir yaşadıkları bu su sorunun daha görünür olması için ilginç bir yönteme de başvurdu. Tutuklulardan birine ait beyaz renkli bir tişörtü musluk suyu ile yıkayan kadınlar, pas lekesi ile sarı renge bürünen bu tişörtü ziyaretçileri aracılığı ile ajansımıza ulaştırdı.   Cezaevi’ndeki kadınların yaşadıkları su sorununa dair kaleme alınan mektup şöyle:   “İktidarın kendine muhalefet eden tüm kesimleri tutuklayarak adeta toplama kampına dönüştürdüğü cezaevlerindeki hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor. Öyle ki en elzem ihtiyaçlarımızın başında gelen temiz suya erişim hakkımız engelleniyor. Bu sıkıntımızı çokça defa dile getirmemize rağmen, var olan durumda bir düzelme yaşanmayıp, aksine durum daha da kötüleşmeye gidiyor. Kirli, paslı ve kahve renkte akan suyun sağlığımızda yaratacağı tahribatı görmezden gelen cezaevi yönetimi, yapılan tüm görüşmelere rağmen hala olumlu bir adım atmamış.   Cezaevi idaresi dışında Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve birçok kurum ve kuruluşa yazdığımız dilekçe ve mektuplara da hala bir yanıt gelmedi. Yaşanan bu durum, tüm kurum ve kuruluşların yaşanan sıkıntıları görmezden geldiğini açıkça ortaya koyuyor. Şuan burada tutuklu bulunan beş arkadaşımız bu duruma ilişkin AYM ve AİHM’e başvuruda bulundu. Ancak hala bir gelişme kaydedilmedi.   KOTA UYGULAMASI İLE SIKINTILAR BÜYÜDÜ   Bulunduğumuz Sincan Kadın Kapalı Cezaevi, yaklaşık 10 yılı aşkın bir süredir faaliyette olan bir cezaevi. Açıldığı ilk günden bu yana burada bunulan tutukluların söylemlerine göre, burada su sıkıntısı hep olmuş. Son üç dört yıldır (geçtiğimiz Haziran ayına kadar) sıcak su haftanın üç günü, üç saat veriliyorken, soğuk su da herhangi bir kota uygulaması yoktu. Bu süreçte bile üç saat verilen sıcak su tüm saatlerde verilmiyor ve yine su kirli akıyordu. Ancak şuan geçtiğimiz aşamada “kota uygulaması” ile var olan sıkıntı daha da büyüdü. Günlük sıcak su kotası 40 litre ve soğuk su kotası ise 120 litre olarak belirlendi.    Yaklaşık altı aydır devreye koyulan bu sistem ile tam bir mağduriyet yaşanıyor. Verilen sıcak su bir banyo kovasının üçte birine denk gelirken, bu su ile tüm ihtiyaçlarımızın karşılanması bekleniyor. Kişisel eşyalarımızın temizliği için verilen su miktarı yetmiyor. Yine bazen kahverengi, bazen kırmızımsı akan bu su, temizlenmekten öte kirlenmemize sebep oluyor. Muslukları açtığımızda pis akan bu suyun geçmesini beklerken, verilen kota da bitmiş oluyor. Bazı günler akan su cilt üzerinde yağlı bir tabaka oluşturuyor. Yine cezaevi çamaşırlarımızı yıkamaya almıyor. Kışın su sorunu biraz daha da zorlaşırken, bu kısıtlı su ile çamaşırlarımızı da yıkamak zorunda kalıyoruz. Beyaz renkli olan çamaşırlarımız paslı sudan kaynaklı renkleri değişerek, kullanılmaz hale geliyor.   HASTALIKLAR ARTTI   Diğer bir konu ise ‘kirli su’dan kaynaklı hastalıklar da artmış durumda. Kimi arkadaşlarımız tifo ve uyuz hastalıklarını geçirdiler. Bunun dışında idrar yolu enfeksiyonları, kadın hastalıkları, farklı kimi çeşit sorunları mide ve bağırsak sorunları, gözlerde kaşınma ve iltihaplanma, kulak enfeksiyonu gibi hastalıklar ciddi oranda artmış durumda. Yine suyun kirliliği ve yetersizliği ile açığa çıkan hastalıklar dışında bir de durumu ağır olan hasta arkadaşlarımız var. Bu sıkıntı onlar için daha da tehlike arz ediyor.  Burada hastalık bu kadar artmışken, bu duruma sessiz kalınması suçtur.   Tüm bu yaşadıklarımıza rağmen bizler hala suya erişemiyoruz. Çoğunlukla sabah 08’de giden su, akşam 18.00’a kadar akmıyor. Bu haliyle tüm günümüz susuz geçiyor. En zaruri ihtiyaçlarımız dahi karşılanmıyor. Kaldı ki bu tür mekânlar için temizlik çok önem arz ediyor. Yine suyun az akmasından kaynaklı kanalizasyon sistemi için de yeni sorunlar yaratacaktır.    Havalandırmalarımızda bulunan rögarlara su akışı sık sık olmazsa, bu giderler durgunluktan dolayı bakteri üretimi çoğalacaktır. Bunun yaratacağı hastalıklar hem tutuklular hem de, idari memurlar açısından tehlikeler oluşturmaktadır.   DUYARLILIK ÇAĞRISI   Su sorunu aciliyetle ve ciddiyetle çözülmesi gereken bir meseledir. Sağlık ve temizlik ihtiyaçlarımızın cezaevi idaresi tarafından karşılanması hukuken de hakkımızdır. Buna rağmen bizler muhatap bulmakta zorlanıyoruz. Yine insani olarak da yaşam kalitesinin düşük olduğu mekânlar olan cezaevlerinde aksatılmayacak bu sorundur. Bu anlamda tüm kamuoyunu ve sivil toplum kuruluşlarını bu konuya duyarlı olması gerekmektedir. Acilen bu su sorununun çözülmesini istiyoruz."