‘Haber alma elamanı' yaşadıklarını anlattı 2018-10-23 16:20:34   İSTANBUL – Ankara’da üniversite öğrencisiyken kendilerini "istihbarat elamanı" olarak tanıtan kişilerce önceleri "sadece sohbet etme" amacıyla markaja alınan Emre Aydın, zamanla hakkındaki davalar ve yaşadığı maddi zorluklar kullanılarak "haber alma elamanı"na dönüştürüldü. Ölümle tehdit edilen Aydın, İHD başvurdu.   Ankara'da üniversite öğrencisi olan Emre Aydın isimli genç, kendilerini istihbarat elemanı olarak tanıtıp, sohbet eden kişilerce yaşadığı zorluklar üzerinden tuzağa çekilerek "haber alma elamanı"na dönüştürüldü. Yaklaşık son 2,5 yıldır "haber alma elamanı" olarak çalıştırılan Aydın, artık bu duruma dayanamayınca İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvurup, hukuki yardım talebinde bulundu.   Aydın, ajanlaştırılma süreci ile birlikte istihbaratla nasıl çalıştığını, artık bunu yapmak istemediğinde ise neler yaşadığına kadar tüm detayları düzenlenen basın toplantısında kamuoyu ile paylaştı. Güvenlik gerekçesiyle Ankara yerine, derneğin İstanbul Şubesi'nde gerçekleştirilen toplantıda Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri de yer aldı.   NASIL AJANLAŞTIRILDIĞINI ANLATTI    Aydın, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "2012 yılında Ankara Üniversitesi'ne giriş yaptım. 2012-2016 yılları arasında çeşitli tarihlerde tutukluluk süreci yaşadım Sincan Cezaevi'nde. Cezaevi süreci sonrasında kendilerini istihbarat elamanı olarak tanıtan kişiler tarafından sohbete davet edildim. Kendim de bu sohbeti kabul ettim. İlk başta dostane ve farklı bir üslup kullanarak iletişime geçtiler. Ancak sonrasında tutumlar değişmeye başladı. Kendi adıma bunun farkındaydım ama gelişen süreç içerisinde yaşananların kontrolden çıktığını fark ettim. Kişilerle ilk etapta maddi zorlukları, özgürlük problemleri, cezaevi problemleri, adli süreçler gibi yaşamlarında soru işareti oluşturan noktalarda yardımcı olacakları üzerinden irtibata geçiyorlar. Şahsım üzerinde de böyle olmuştu. İlk etapta iletişime geçtiğim bu kişilerin dediği gibi davalarımda adli süreçler hızlandı ve açılması muhtemel iki soruşturma ve devam eden iki dava durduruldu. Kendilerinin iddia ettiği gibi, her yerde söyledikleri kişilere ceza verme ya da kişilerin bu cezaları alabilecekleri durumlarda müdahale etme yetkileri apaçık ortada. Bizzat bu örneği yaşadım.   İlk etapta hızlı bir şekilde iletişime geçsem de, sonrasında bunu koparmak istediğimde birçok engel ile karşılaştım. İlk görüşmeden itibaren kayıt altına alma, ses ve görüntü kaydı alma, şantaj yapma, özel yaşam ile ilgili veriler elde etme, buna benzer birçok şeyle karşıma çıktılar. Bunun dışında iletişim becerileri ve kullandıkları tekniklerle kişileri sosyal yaşamda onlarla kurulan ilişkiden kopamayacak seviyeye getiriyorlar. Geçen iki yılda sohbet ve tartışmalar üzerinden geçen iletişim, zamanla soru sorma, ilerleyen zamanlarda kişileri sorma, son noktada ise teknik ve teknolojik imkanlar kullanarak ortamlarda ses kaydı ve görüntü almaya dönüştü.    REDDEDİNCE KAÇIRILIP, DARP EDİLDİ   Bunu reddettiğim noktada 10 Ekim günü evimden çıktığım sırada bir araç ile kaçırıldım. Kaçırıldıktan sonra darp edildim. 2 buçuk yıl içerisinde birçok defa kopuş yaşasam da, kendimi hem psikolojik olarak, hem fiziki olarak hem de artık onların elinden kurtulmak için ölmekten başka çaremin olmadığına ikna olduğum için hiçbir şekilde bu süreci tam anlamıyla kesemedim.    'İNTİHAR MEKTUBUNU KENDİ ELLERİMİZLE YAZARIZ'    Maddi ve manevi birçok sıkıntı yaşarken çelişkili bir yaşam, karakter ve kişilik bozukluğu gibi problemlerle karşılaştım. En son araçtan indirildikten sonra tüm süreci kamuoyuna açıklamak istedim. Bu süreci açıkladığım süreçte ise, 7 yaşındaki kız kardeşim, ailem, arkadaşlarım ile tehdit edildim. En son da 'cezaevinde intihar mektubunu kendi ellerimizle yazarız' şeklinde tehdit edildim.”   Görüştüğü kişilerle arasındaki ilişkinin ilk dönemlerde maddiyat üzerinden şekillenmese de, zamanla maddi ilişkinin normalleştiği dile getiren Aydın, “Artık bir çalışan haline döndüğüm bir ilişkiydi” ifadelerini kullandı.   HDP'LİLERE İLİŞKİN BİLGİ İSTENDİ   Aydın, söz konusu kişilerle yaptıkları görüşmelerin ise, gündemlere göre değiştiğini kaydetti. Aydın, “Birçok tartışma ve fikir alışverişi ile başlayan süreç, sonrasında siyasi partilere indirgenerek, HDP üzerinden bir tartışmaya dönüştü. Daha sonra burada bulunan şahıslarla ilgili bilgi istenmeye başlandı. Burada dirayet göstermek istesem de teslim olup, korkak davrandım. Kendimi onlara bıraktım” diye belirtti.    Kaçırılma olayından sonra ise İHD'ye başvurduğunu belirten Aydın, bu başvurusu sonrası kimsenin kendisiyle iletişime geçmediğini ifade etti.    KENDİ DURUMUNDA OLANLARA ÇAĞRI   Aydın, devamında “Benimle görüşen kişiler haricinde kimse beni bilmiyordu. İlk görüşen ve ajanlık dayatılan kişileri tek biliyorum. Sonrasında kimse kimseyi bilmez zaten. 25 Ekim'de duruşmam var. Duruşmada tutuklanacağım bana söylendi. Temel amacım can güvenliğimin sağlanması. Onların ölüm ve tutuklama tehditlerinden korkmadığımı, bu tehditlere karşı dik durabileceğimi burada beyan ediyorum” diyerek, bu süreçte zarar verdiği herkesten özür diledi. Aydın, kendisi gibi ajanlaştırılmış herkese bu bataklıktan kurtulmaları çağrısında da bulundu.   SUÇ DUYURUSU   Yaşadıklarına dair Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını belirten Aydın, kendisi ile iletişime geçip tehdit eden istihbarat elamanlarının araçlarının plakalarından telefon numaralarına, görüntü ve fotoğraflarına kadar elindeki tüm bilgileri savcılıkla paylaştığını da aktardı.