Ankara Katliamı anmasında darp edilenler: Sokakları terk etmeyeceğiz 2018-10-12 12:26:31   VAN – Van’da 10 Ekim Katliamı anması yapmalarına izin verilmeyerek darp edilen sendikacılar ve siyasetçiler, müdahaleye tepki göstererek, “Ne sokakları terk edeceğiz ne de mücadeleyi bırakacağız” dedi.    Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anmak için Feqiyê Teyran Parkı’nda basın açıklaması yapmak isteyen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri ve HDP’lilere polisler müdahale etmiş, çok sayıda kişi yaralanmış ve 16 kişi gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Polis şiddetine maruz kalanlar, sokakları ve mücadele alanını terk etmeyeceklerini söyledi.    Açıklama öncesi darp edilerek gözaltına alınanlardan Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜMBEL-SEN) Yönetim Kurulu üyesi Seyfettin İtah, Feqiyê Teyran Parkı’nda açıklama yapmak için yola çıkarken, Bayram Oteli önünde emniyet güçleri tarafından HDP’li milletvekilleriyle beraber önlerinin kesildiğini söyledi.   Polisin “açıklama yapmaya izin verilmeyeceğini” aktardığını söyleyen İtah, "Yasağa ilişkin kendilerinden belge istedik. Polis bize sözlü olarak yasak getirildiğini söyledi. Bu nedenle arkadaşlar bunu kabul etmediler ve şiddetli bir müdahale oldu. Milletvekili ve arkadaşlarımız darp edildi. Apar topar gözaltına alındık ve emniyete götürüldük. Ardından hastanede işlemlerin ardından serbest bırakıldık. Halkın sesini çıkarmasına bile izin vermiyorlar. Yasak olsaydı ve kanun dışı bir şey yapılmış olsaydı insan yine kabul edebilirdi, ama kanunsuz bir şey yapılmadı. Bu tamamen insanların haklarıdır ve fikirlerini eleştirilerini basın açıklamasıyla anlatmalarıdır. Bu yapılanları sıkıyönetim döneminde, OHAL dönemlerinde dahi görmedik. OHAL kalkmış olsaydı böyle şeyler olmazdı. Bu yapılanlar hakaret ve zulümdür. İnsanlarımız artık bu baskıları kabul etmemelidir" diye konuştu.    ‘ANMAYI ENGELLEMENİN HİÇBİR İZAHI YOK’   Darp edilenler arasında bulunan ve beyin kanaması tehlikesi geçiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Yönetim Kurulu Üyesi Gürsel Yamaç ise, orantısız bir güç kullanarak darp edildiklerini ve gözaltına alındıklarını söyledi. Yamaç, “Ankara Garı’nda katledilen arkadaşlarımızın faillerini kınamak için bir açıklama yapacaktık. Bunu engellemenin hiçbir izahı yok. Valinin bunu keyfi olarak engellemesinin veya oradaki polislerin bizi engellemesinin herhangi bir meşru açıklaması olamaz. Bize yasaklı olmasına ilişkin bir belge getirilmesini istedik. Ama yasak belgesini getirmediler. Biz de sessizce bir yere kadar gittik sonra önümüzü yine kestiler. Yasaklı dedikleri yere gitmememize rağmen bize müdahale edildi. Çok sert müdahale edildi ve kadın arkadaşlarımız taciz edildi. Beni yere düşürerek kafama darbeler indirdiler. Sürüklene sürüklene götürülürken bile kafama vurdular. Ben nefes alamadığımı söylememe rağmen vurmaya devam ettiler. Ardından beyin kanaması şüphesi oluştu. Beyinde bir uyuşukluk ve mide bulantısı söz konusuydu. Onun için beyin kanaması şüphesi vardı. Hastaneye gittik beyin kanaması olmamıştı ama ciddi bir şekilde darbe yedim. Bu ülkede emekçiler olarak barışı yine haykıracağız. Her yerde barışı savunmaya devam edeceğiz. Bunu engellemeye çalışanlara inat devam ettireceğiz” dedi.    ‘SOKAKLARI TERK ETMECEĞİZ’   Darp edilen SES Yönetim Kurulu Üyesi Mesude Demir de, herhangi bir yasak belgesinin kendilerine gösterilmediğini ve darp edildiklerini belirtti. Bu uygulamanın AKP-MHP iktidarının uygulaması olduğunu söyleyen Demir, “Muhalefetten, haklarımızdan, demokratik bir yaşamdan, özgür bir yaşamdan vazgeçmeyeceğimizi bildikleri için bizi sokaklardan, bize ait olacak yerlerden çekmeye çalışıyorlar. Bu uygulama ne kadar korktuklarının göstergesidir. Bu korkuları gittikçe özellikle halkın yoğun kullandığı alanlarda yasaklamalarla, kısıtlamalarla sesimizi, hakkımızı arama durumumuzu engellemeye çalışıyorlar. Bütün faşist iktidarlar böyledir. Bu uygulamalar yıllardır vardır ve dozu gittikçe de artıyor, artamaya devam da edecektir. İşkence, insanlık dışı uygulamalara rağmen sokaklar bizimdir. Biz emekçiler çıkacağız, mücadele edeceğiz. Öldürülen arkadaşlarımızın katilleri ve onlarla iş birliği yapanların yakasına yapışacağız. Bunu o gün Ankara’da da deklere ettik. Bugün burada da söylüyoruz. Sokaklar da bizim, bu mücadele de bizim ve biz vazgeçmeyeceğiz. Eninde sonunda mücadele kazanacaktır” diye konuştu.    ‘MÜCADELEYE DEVAM’   Müdahale sırasında gözaltına alınanlardan HDP Van İl Eşbaşkanı Ümit Dede ise, şunları söyledi: “Emniyette 'memura mukavemet' suçlamasıyla gözaltına alındığımız ifade edildi. Cumhuriyet Savcısı’nın kendisi de bizim eylemimizin Gösteri ve Yürüyüş Kanununa Muhalefet çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini biliyor. Nihayetinde biz 2911 sayılı yasaya veya başkaca herhangi bir eyleme karışmamışken, polis memurlarının bize neye dayanarak müdahale ettiğini açıklamak gerçekten imkansız. Üzerlerinde resmi üniforma var diye kolluk kuvvetleri sınırsız bir şekilde bu yetkiyi kullanamazlar. Bu müdahaleyi hukuk açısından değerlendirmek mümkün değildir” dedi.     DAİŞ’i kınamaya dönük bir eylemin valilik tarafından yasaklanmasının nedenini soran Dede,  “Gerçekten siyaseten de bunu bir yere oturtamıyoruz. Bu saldırıyı kınayan insanları siz engelliyorsanız, bu saldırıya sahip çıkıyorsunuz demektir. Bu saldırıyı gerçekleştirenleri koruyorsunuz demektir. Bizim açımızdan bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Ne siyaseten en hukuken izah edilebilecek bir durum değil. HDP olarak bundan önce nasıl ki barışı ve demokrasiyi sahiplendiysek bundan sonra da sahiplenmeye devam edeceğiz" diye konuştu.