‘Artan enflasyon yükü de kadınların sırtında’ 2018-10-12 09:11:23 İSTANBUL - Ekonomik krizle birlikte artan enflasyon yükünün de kadınların sırtına bindiğini söyleyen Sendika Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Necla Akgökçe, "Krizlerde; erkeğe bağımlılık artınca kadının ekonomik geliri düşüyor, ev işlerine yöneliyor. Bunun sonucunda erkek şiddete başvuruyor” dedi.  Ekonomik krizden etkilenen üretici ve tüketicilerin yanı sıra, farklı boyutlarıyla etkilenen kesimlerin başında kadınlar geliyor. Artan enflasyonla birlikte zamlara her geçen gün yenileri eklenirken, kadınlar ilk işten çıkarılanlar oluyor. Öte yandan krizlerde değişen toplumsal cinsiyet ilişkilerine bağlı olarak kadının iş yükü de artıyor.    Ekonomik krizi ve krizin kadınlara etkisini 16 yıldır sendikal mücadele yürüten Sendika Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Necla Akgökçe ile konuştuk.   Krizin toplumsal cinsiyet açısından nötr bir şey olmadığını, aksine kadınlar ve erkekler üzerinde etkilerinin farklı farklı olduğunu söyleyen Akgökçe, ““Toplumsal cinsiyet ve feminizm açısından bir kriz tahlili yapmak gerektiğinde, bu kriz tahlili içerisinde kadının kamusal emeği olduğu kadar ev içi emeğinin de krize etkilerine bakmak lazım. Yalnız ücretli emek alanında çalışan kadın emeğine etkilerine bakmak, kadının krize etkilerini anlamak açısından yeterli değildir” diye belirtti.    ‘KRİZ TAHLİLİ İÇİN SOMUT VERİLER ŞART’   Kriz nedeniyle kadınların ağırlıklı olarak tekstil iş kolunda işten atıldıklarını ifade eden Akgökçe, bunu gıda ve metal sektörünün takip ettiğini söyledi. 2018 krizinin ilk işten atılanlarının kadınlar olduğunu dile getiren Akgökçe, şöyle devam etti: “İşten çıkarmalarda toplumsal cinsiyet açısından bir verilendirme söz konusu olmadığı için kadın boyutunu doğru düzgün kavrayamıyoruz. İşten ne kadar kadın atıldı bunu bilmiyoruz. Sendikalar, toplumsal cinsiyet temelli bakmadıkları ve veri tutmadıkları için bunu bilemiyoruz. Şu kadar işçi işten atıldı deniyor; ama biz bunların ne kadarının kadın olduğunu bilmiyoruz. Doğru düzgün bir kriz tahlili yapabilmemiz için bunları bilmek zorundayız. Sektörel olarak somut verilere ihtiyacımız var” dedi.   'KADINLAR ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA ÇALIŞTIRILIYOR’    Kadınların asgari ücretin altında çalıştırıldığını belirten Akgökçe, daha küçük fabrikalarda zor şartlar altında çalışmaya zorlanan kadınların ilk gözden çıkarılanlar olmasının şaşırtıcı olmadığını söyledi. Akgökçe, bu duruma şu örneği verdi: “Örneğin; Denizli Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan bir tekstil fabrikasında 70 işçinin boyahaneden, çok sayıda işçinin de dokuma bölümünden işten atıldığı söyleniyor. Biz şunu biliyoruz; mesela, dokuma bölümünde kadınlar çalışır diğer bölümlerde erkekler. Sektörü bildiğiniz için dokuma kadınların işidir dersiniz ve bu fabrikada ilk işlerini kaybedenlerin kadınlar olduğunu anlarsınız. Bu genel kriz tahlillerine de uyan bir şey.”   GÜNEY ASYA KRİZİ    Toplumsal cinsiyet açısından tahlili yapılan ilk krizin Güney Asya krizi olduğu bilgisini veren Akgökçe, “Kadınlar söz konusu olduğunda bu kriz incelenir. Bu krizde ilk önce çocuklu ve evli kadınların işten atıldığını, daha sonra çocuksuz kadınlar ve en son da genç bekar kadınlar işten atılmış. Buradan sıralamaya baktığınızda çocuklu kadınların işten ilk çıkarılmasının nedeni de eve döndüğünde bakacağı bir çocuk ve eşi olacağından alacağı yükümlülük de artacaktır. Benzer durum bizde de var” diye belirtti.   'KADININ EV İÇİ EMEK YÜKÜ ARTACAK’   Toplumsal cinsiyet ve kriz açısından kadını değerlendirmek için evde yapılan iş miktarına da bakmak gerektiğini sözlerine ekleyen Akgökçe, televizyonda halk röportajlarında pazarların özellikle gezildiğini söyledi. Akgökçe, şöyle devam etti: “Örneğin; bu pazarlarda son dönemlerde kadınların en fazla şikayet ettiği şeylerden bir tanesi, enflasyonun belirginleşmeye başlamasıyla domatesin kilosunun bilmem kaç TL olması. Kadınlar diyor ki ‘geçen sene bilmem kaç kavanoz domates yaptım; ama bu sene domatesin fiyatı böyle yükseldiği için evde domates yapamıyorum’. Pahalılık durumundan ev içinde çalışan kadın da dışarıdan aldıkları ürünlerin bir kısmını artık evde yapmaya başlıyor. Domates sevdası ondan kaynaklanıyor. Daha hesaplı gelsin mantığıyla yapılıyor; ama hesaba katılmayan başka bir şey var, kadının ev içi emek yükü artıyor. Aynı şey, çocuk bakımı hizmetleri açısından da söz konusu. Eskiden çocuk bakıcısı olarak istihdam edilen bir kadın, kriz gerekçesiyle artık istihdam edilemeyecek. Akrabalarına daha düşük ücretli baktıracak ya da kendisi bakacak. Yapılan araştırmalar, ev içi bakım hizmetlerinin kriz zamanlarında çok daha fazla arttığını, çünkü evde de ücretsiz çalışan kadının ücretli aldıkları hizmeti artık kendisinin yaptığını gösteriyor” diyerek krizin kadınlar açısından sonuçlarına dikkat çekti.   ‘KRİZDE TOPLUMSAL CİNSİYET İLİŞKİLERİ DEĞİŞİYOR’   Kriz dönemlerinde işten atılan kadının ekonomik özgürlüğünden yoksun kaldığını ve Türkiye’de hala evi geçindiren erkek modelinin ortadan kalkmadığının altını çizen Akgökçe, kadının bundan nasıl etkilendiğini de şu sözlerle açıkladı: “Kadınlar, işten atılırken ekonomik gelirinden vazgeçiyor ve aynı zamanda toplumsal yaşamında da eve kapanmış oluyor. Çocuk bakıyor, yemek yapıyor vs… Krizde hava yastığı görevi üstlenmesi, krizin daha az atlatılmasını sağlıyor. Ama bunu kendinden fedakarlık ederek yapmış oluyor. Erkeğe bağımlılık da bu sürede artıyor. Krizin başka yönlerinden bir tanesi de değişen toplumsal cinsiyet ilişkileridir. Erkek ile kadın arasındaki ilişki değişiyor. Erkeğe bağımlılık artınca kadının ekonomik geliri düşüyor, ev işlerine yöneliyor. Bağımlılık artınca erkek bastırıyor ve şiddete başvuruyor. Bu zincirleme reaksiyon gibi gelişiyor.”   ‘ENFLASYON YÜKÜ KADINLARIN SIRTINDA’    Kadınların yaşanan krizden iki şekilde etkilendiğini dile getiren Akgökçe, şu noktalara vurgu yaptı: “İlkinde işlerinden oldular. İkincisinde de artan fiyat artışlarıyla kadının evdeki emek yükü arttı. Fiyat artışlarıyla mücadele etmesi gereken erkeklerden ziyade kadınlar sürekli bir devinim halindeler. Çocuğu eskiden servisle gidiyordu artık kendisi götürmeye başlayacak. Pek çok vazgeçişler olacak. Anlayacağınız, enflasyon yükü de kadınların sırtına bindi. Fakat kadınların bu emeği yine görülmeyecek” dedi.   ‘ÖRGÜTSEL FAALİYET AÇISINDAN KRİZ FIRSATA ÇEVRİLEBİLİR’   Sendikaların “Krizin faturasını ödemeyeceğiz” sözünün ötesinde yapması gerekenlerin olduğuna dikkat çeken Akgökçe, “Mesela; Cumhurbaşkanı Erdoğan  diyor ki; ‘Bizim işverenler krizi fırsata çevirmesini bilir’. Kriz işverenler ve burjuvazi için bir fırsattır; ama aynı fırsat işçiler için de söz konusu olabilir. İşçiler, önce etkilenecek; ama sendikal çalışma ve örgütsel faaliyet açısından da krizi fırsata çevirebilir” diye belirtti.    Kadınların krizden nasıl etkilendiklerini anlamak için bir araya gelip tartışması gerektiğini de sözlerine ekleyen Akgökçe, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Kasım ayında geniş çaplı bir toplantı alarak krizin kadınlara etkisini değerlendireceği bilgisini verdi. Yaşanan tablo karşısında sendikalara ciddi görevler düştüğünü belirten Akgökçe, örgütlenme politikalarını krize uyarlamak lazım” dedi.   NECLA AKGÖKÇE KİMDİR?   Türkiye'nin sendikal alanda mücadele yürüten ilk kadınlarından biri olan Necla Akgökçe, Petrol-İş Sendikası'nda uzun yıllar aktif olarak çalıştı. Sendikal alandaki çalışmalarında toplumsal cinsiyet ilkesini esas alan Akgökçe, uzun yıllar Petrol-İş Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlendi. Sendikalar ve toplumsal cinsiyet üzerine kitap çalışmaları da bulunan Akgökçe, bu alanda eğitimler vermeye devam ediyor.     MA / Necla Demir