Dersim'deki orman yangınlarına tepki: İnsan ile savaşan doğa ile barışamaz 2018-08-16 21:11:45   İSTANBUL/ADANA - İstanbul'da DEDEF, Dersim’de başlatılan askeri operasyonlar sonucu çıkan orman yangınların protesto etti. Adana’da da aynı amaçla emek ve demokrasi güçleri bir araya geldi.    Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), Dersim'de başlatılan askeri operasyonlar sonucu çıkan orman yangınlarına dikkat çekmek için Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. "Dersim dört dağ içinde dört dağ ateş içinde" ve "Dar u ber, theyri thuri mor u mılawani wesono" pankartlarının açıldığı eylemde "Dersim'de yanan yüreğimizdir" ve "İnsanlık yakılıyor, sessiz kalma, ses ver" dövizleri taşındı. Eylemde sık sık "Toprağıma suyuma ormanıma dokunma" ve "Katil devlet hesap verecek" sloganları atıldı. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi Milletvekili Gülistan Koçyiğit, Cumhuriyetçi Halk Partisi Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Pir Sultan Abdal Derneği üyeleri ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyelerinin yanı sıra birçok kişi katılım gösterdi. Basın açıklamasını DEDEF Başkanı Ali Haydar Ben yaptı.   ‘BİNLERCE HEKTARLIK ALANA YAYILAN YANGIN DEVAM EDİYOR’   Dersim’de son bir haftadır orman yangınlarının olduğunu belirten Ben, Ovacık, Çemişgezek ve Hozat arasında bulunan Bozan Yaylası, Zoğar, Dereköy, Kozulca, Zengi, Değirmendere, Dündül Deresi ve Geyiksuyu bölgelerinde askeri operasyonlardan sonra başlayan orman yangınlarının rüzgarın etkisiyle binlerce hektarlık alana yayılarak devam ettiğini vurguladı. Dersim halkının tüm çabalarına ve isteklerine rağmen “yasaklı bölge” denilerek kolluk kuvvetleri tarafından yangınların halk tarafından söndürülmesine izin verilmediği ve ilgili devlet kurumlarının da yangınlara müdahale etmediğine dikkat çeken Ben, “Yaşam alanlarımız, içinde barındırdığı binlerce canlı ve cansız varlıklarla birlikte yok olmaktadır. Geniş coğrafyaya yayılan orman yangınlarının Munzur Milli Parkı sınırlarına doğru ilerlemesi de ayrı bir endişe konusudur. Hala devam eden orman yangınların biran önce söndürülmesi ormanda yaşayan canlıların varlığının sürdürülmesi için zorunludur” dedi.   ‘TERÖRLE MÜCADELE ADI ALTINDA BİNLERCE HEKTAR ORMAN YOK OLUYOR’   Tutulan resmi kayıtlara göre 1937’den günümüze kadar Türkiye’de 70 bini aşan yangın yaşandığına işaret eden Ben, “Doğal nedenlerle çıkan orman yangınları, yanan ormanların sadece yüzde üçünü oluştururken, Dersim’in bölge illerinde “terörle mücadele” adı altında uzun yıllardır binlerce hektar orman yok oluyor” diye belirtti.   ‘İNSAN İLE SAVAŞAN DOĞA İLE BARIŞAMAZ’   Orman yakmakla hiçbir sorun çözülmeyeceğini dile getiren Ben, “Doğanını savaşın aracı hale getirilmesi de iç yakıcı bir durumdur. Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Doğa ile savaşan insanla barışamaz. İnsan ile savaşan doğa ile barışamaz” ifadelerini kullandı. Medyaya yansıyan görüntülerin Dersim’e ait olmadığını ve yananın orman değil altındaki çalı çırpı olduğunu iddia eden Tunceli Valisine tepki gösteren Ben sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz Dersimliler kendi topraklarımız iyi biliyoruz. biz sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedik bize dert oldu. Ama Dersim halkı da doğasına ve yaşam alanlarına sahip çıkacak. Size boyun eğmeyecek bu da size dert olsun.”   KOÇYİĞİT: BİZ BU YANGINLARI 90’LARDAN BİLİYORUZ   Açıklamanın ardından söz alan Gülistan Koçyiğit de, Dersim’de çıkan yangınları bu günden değil tarihin çok ötesinden çok iyi bildiklerinin altını çizerek, “Biz bu yangınları 1990’lardan 1938’den biliyoruz. 1938’de mağaralarda, kadınlarımızı ve çocuklarımızı yakan zihniyetle dersimi yakmaya çalışan zihniyet aynı zihniyettir. Bu zihniyet Dersim'in var oluşundan korkuyor” diye konuştu. Dersim’den akan suyun sadece bir su olmadığına aktaran Koçyiğit, “Dersim bir kültürün bir inancın parçasıdır. Bu yüzden o inançta o kültürde AKP eli ile Dersim’i yok edilmeye çalışılıyor” dedi.   ‘SEYİT RIZA’NIN TORUNLARI OLARAK DAĞLARIMIZA VE TOPRAĞIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ’   Kürdistanı coğrafyasını güvenlikçi politikalarla ele alıp insansızlaştırılmaya çalışıldığına işaret eden Koçyiğit, “Bunun için barajlar ve HES’ler yapıyorlar. Bunun için doğayı talan ediyorlar. Birilerine peşkeş çekiyorlar” diye belirtti. Koçyiğit, bugün burada sadece Dersim için çığlık atmadıklarını aynı zamanda Gabar, Cudi ve Şengal için de çığlık attıklarını söyleyerek, “Dersim’de yanan ağaçla Muğla’da yanan ağacın hiçbir farkı yoktur. Biz Muğla’da yana ağaca da yanıyoruz. Tıpkı Dersim’de yanan ağaca yandığımız gibi. Onun için insanımızı ve doğamızı ayrıştırmaya çalışanlar ve bizi güvenlikçi politikalarla terbiye etmeye çalışanlar bilsin. Bizler Seyit Rızanın torunları, Seyit Rızanın kökünün kültürünün inancının yükseldiği yerden bir kez daha diyoruz ki o toprağa düşenler, o başını ilmeğe uzatanlar boşuna uzatmadılar. Biz de ant olsun ki dağımıza da ovamıza da suyumuza da ceylanımıza da her şeyimize sahip çıkacağız” dedi.   TANRIKULU: DERSİM HALKI KÜLLERİNDEN YENİDEN DİRİLİR   Son olarak söz alan Sezgin Tanrıkulu ise, bu yangınların bir katliam olduğunu vurgulayarak, “Siyasette hiç eşit davranmayan iktidar hiç olmazsa buna ses çıkartsın. Bu yangın Güneydoğu bölgesi dışında olsaydı hükümet böyle mi davranacaktı? Bir hafta sonra sosyal medya da oluşan kamuoyu sayesinde valilik açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamada bile kimin yaptığını hala söylemiyorlar. Onlar istedikleri kadar dersimi yaksınlar dersim halkı küllerinden dirilmeye devam edecek” şeklinde konuştu.   ‘BU BİR DOĞAL AFET DEĞİL DEVLET AFETİ’   Adana'da da emek ve demokrasi güçleri, Dersim’in Ovacık, Çemişgezek ve Hozat arasında bulunan binlerce hektar alanda son bir haftadır devam eden yangına müdahale edilmemesini İnönü Parkı'nda yaptıkları açıklama ile protesto etti. Adana Dersimliler Derneği’nin çağrısı ile EMEP, HDP, İHD, KESK ve çok sayıda kişinin destek verdiği açıklamada yangınlara bir an önce müdahale edilmesi istenildi. "Bu bir doğal afet değil. Devlet afeti. Devlet ormanımızı yakıyor. Bilcümle geleceğimizi yakıyor. Gerekçe bildiğimiz hikaye; terör, asayiş" diyen Adana Dersimliler Derneği Başkanı Metin Çelik, "Ağaçlarımızı yakıyorsunuz ya, hani meşelerimiz. Sadece onları yakmıyorsunuz, umutlarımızı yakıyorsunuz mu diyeceğimi sandınız? Asla umutlarımız hiç yok olmadı. Ağaçlarımızı yakarken onarın üzerindeki börtü böceği, gölgesinde boy veren çiçeği, mantarı, sincapları, tavşanları, tilkileri, sakız yaptığımız kengeleri, kuşları ve sayısız mikro organizmayı yakıyorsunuz" dedi.