Hamzaoğlu: Barış mücadelesi insan kalabilmek için zorunluluktur 2018-07-19 13:48:54   ANKARA – 160 gün sonra savunma yapan tutuklu HDK Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu, “Suç aleti 322 kelime, 21 satır, 7 paragraftan oluşuyor. Savaş karşıtlığı, barış mücadelesi 21. yüzyılda insan kalabilmek için bir zorunluluktur. Ben insan olarak kalmak istiyorum” dedi.    Türkiye’nin Efrin operasyonunu eleştirdikleri için yargılanan 11 siyasetçinin duruşmasının öğlen öncesi oturumda yapılan savunmalar tamamlandı. 9 Şubat 2018’den bu yana tutuklu bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, halk sağlığı uzmanı olduğunu belirterek, savunmasında savaşın halk sağlığı açısından eleştirilmesi, karşı çıkılması gereken bir durum olduğunu ifade etti.   ‘SÖYLEYECEKLERİM TARİHE GEÇSİN DİYE SÖZ ALIYORUM’   Hamzaoğlu, savunmasına “HDK Eşsözcüsü görevim sebebiyle burada bulunuyorum. Son dönem yargılamalarda deliller dikkate alınmamasına, kanaatler delil olarak kabul edilmesine rağmen söyleyeceklerimin yazılı tarihe geçmesi için söz aldım” diyerek başladı. Hamzaoğlu, Türkiye kamuoyunun büyük bir bölümünün Efrin’i daha önce duymadığını anımsatarak, “Türkiye’nin bekasına tehdit ettiği ileri sürülerek”, askeri bir operasyonla gündeme geldiğini kaydetti.   Hamzaoğlu, şöyle devam etti: “Geleneklerin egemenlik alanların belirleyen coğrafya çizgileri, sınırlar çizmiş ama ortak değer ve gelenekleri asla yok etmeyi başaramamıştır. Türkiye-Suriye sınır da bunun bir örneğidir. Türkiye’de yaşayan yurttaşlarımızın birinci derece akrabaları Suriye sınırının diğer tarafındaki köylerde yaşamaktadırlar. Her bayram ve özel günlerde bu aileler Türkiye’ye, Türkiye’deki akrabaları ise Suriye’ye giderler. Efrin insanları akrabalık ilişkileri nedeniyle de ilgilendiriyor. Efrin’de Türkiye yurttaşlarının da akrabaları vardı. Ben de bu ailelerden biriyim.”   ‘EFRİN’DE KENT MERKEZİ TALAN EDİLMİŞTİR’   Suriye’de 11 Mart 2011’de başlayan iç savaşın ardından Efrin operasyonuna kadar Efrin’in Suriye’nin en güvenilir bölgesi olduğunu ve herhangi bir çatışmanın yaşanmadığını söyleyen Hamzaoğlu, “Uluslararası hukuka göre saldırının olası sonuçları tarihsel deneyimlerce bilenen ölüm ve acı bir gerçek olduğundan dolayı eşsözcücü olduğum kurum olarak ortak bir basın açıklaması yapıldı. Maalesef ortaya çıkan sonuçlar açıklamamızı doğrulamıştır. Yüzlerce insan ölmüş, kent merkezi talan edilmiştir. Yüzbinlerce insan göç etmek zorunda kalmıştır. Türkiye’de iktidar tarafından Efrin’den dört başlık alında bahsedildi. Bunlar; ‘bekaa sorunu’, ‘tehdit’, ‘savaş” ve ardından da ‘metal yorgunluğumuzu kaldırdı’ diye bahsedildi” dedi.   ‘EFRİN BİLGİSAYAR OYUNU DEĞİLDİR’   “Efrin bir bilgisayar oyunu değildir, yüzbinlerce insanların yaşadığı Suriye egemenliği altındaki bir kenttir” diyen Hamzaoğlu, şunları söyledi: “Ben bir hekimim ve halk sağlığı uzmanıyım. İnsanın doğal durumunun sağlıklı hali olduğunu biliyorum. Halk sağlığında, hastalıkla ilgilenmeden önce insanların temiz suya, yeterli yiyeceğe ulaşmasıyla uğraşırız. Bunlara ulaşılmadığında bunları engelleyen faktörlerle mücadele ederiz. Savaş, günümüzde en çok öldüren ve sakat bırakan en önemli sağlık sorunu olarak kabul edilmektedir. Savaşlar bir halk sağlığı sorunudur. İnsan eliyle yaratıldığı için de önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. Savaşa karşı çıkmak bir gereklilik, zorunluluktur. Bu duruşma sırasında eğer biz savaşsızlığı sağlamış olsaydık binlerce insanın yaşamını değiştirmeyi sağlamış olacaktık.”   ‘HDK ORTAK GELECEK İÇİN BİR ZEMİNDİR’   Eşsözcüsü olduğu HDK’yi “insan onuruna yaraşır bir yaşam kurmak için çalışan bir platform” olarak tanımlayan Hamzaoğlu, “Kürt sorunu siyasi olarak çözülsün, analar ağlamasın’ açıklaması buna bir örnektir. HDK, Türkiye halklarının ortak geleceğinin kurulmasını sağlayabilecek bir zemindir. Emekçilerin, göçmenlerin, sanatçıların, yaşam alanı tahrip edilenlerin, lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks bireylerin, tüm ezilenlerin uğradığı baskının karşısında bir araya gelmiştir HDK” ifadelerini kullandı.   ‘OHAL BUGÜNDEN İTİBAREN SİSTEMİN KENDİSİ OLACAK’   Türkiye’de de krizin etkileri ve beraberindeki toplumsal kutuplaşmasının görünür hale geldiğini ifade eden Hamzaoğlu, “Ülkemizde toplum milliyetçilik ve ırkçılık üzerinden kutuplaştırırarak kontrol edilemeye çalışılıyor. Düne kadar devam eden ve bugünden itibaren sistemin kendisi olacak OHAL ile baskı ortamı ve korku inşa edildi” dedi.   ‘İKTİDARIN GEREKSİNİMLERİ HAKİKAT DEĞİLDİR’   “İktidar kendi doğrularını tanımlıyor, KHK ile resmileştiriyor ve dayatıyor” diyen Hamzaoğlu, şunları kaydetti: “Devlete ters gösterilen kesimler tasfiye ediliyor ve hedef gösteriliyor. Devletle iktidarla ters düşenler ekonomik dışlanmayla ikna olamazlar tam da bizim yaşadığımız gibi şiddetin farklı biçimleriyle susturulmaya çalışılıyor. Türkiye’de bunun sıradanlaştığını söyleyebiliriz. Neyin doğru olduğu mevzuatla yasayla belirleniyor. Tümünün ortak noktası iktidar ve iktidar sahiplerinin gereksinimlerine göre belirleniyor olmasıdır. Dolayısıyla burada olan hakikat değildir, olamaz da.”   Hamzaoğlu, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan 400’ü aşkın akademisyenin ihraç edilerek, “kamuda yasaklı” hale getirildiğini kaydederek, dosyada operasyona dair “işgal” kelimesinin kullanılmasının “suç” olmayacağını ve hakikati değiştirmeyeceğini ifade etti.   ‘BARIŞ MÜCADELESİ İNSAN KALABİLMEKTİR’   “Tutukluluğum cezaya dönüştürüldü” diyen Hamzaoğlu, “Suç aleti 322 kelime, 21 satır 7 paragraftan oluşuyor. Altında kurumun 9 imzası bulunuyor. İddianamede benim tutuklanmasıyla ilgili hiçbir gerekçeyle yer verilmiyor. Bu basın açıklaması suç aleti ise aynı yerinde duruyor. Bir bıçak, silah olsaydı alıkonulacaktı. Suç işlediysek bunun oradan kaldırılması gerekmez mi? Hazırlık savcısı her ne kadar böyle bir davayı açmak zorunda kalsa da bu metinin suç unsuru taşıdığına o da gönülden inanmıyor. Şu sözleri alıntılayarak bitirmek istiyorum: ‘Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyor diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budaladır, hem de alçaktır.’ Savaş karşıtlığı, barış mücadelesi 21. yüzyılda insanın insan kalabilmesi için bir zorunluluktur. Ben insan olarak kalmak istiyorum” diyerek, savunmasını tamamladı.   Hamzaoğlu’nun savunmasının bu sözlerle tamamlaması salonda alkışla karşılık buldu. Mahkeme heyeti müdahale etti, “Burası duruşma salonu yargılama yapıyoruz” dedi.   TUNCAELİ: BARIŞI SAVUNMAK EN TEMEL DOĞRUMDUR   Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşbaşkanı Özlem Eylem Tuncaeli çok kısa yaptığı savunmasında, “Barışı savunmak benim en temel doğrumdur” diyerek, yaptıkları açıklamanın savaş karşıtlığı üzerinden partisinin program ve tüzüğünde olduğuna dikkat çekti.   KAYA: BARIŞI SAVUNAN BİR BİLDİRİDEN DOLAYI BURADAYIZ   Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya, tek bir bildiri nedeniyle bu davanın açıldığını söyleyerek, “Gerek devletin gerekse hükümetin başka başka kurumların yaptıkları konusunda görüş bildiremeyeceksem parti kurmanın hiçbir anlamı yoktur. Bildiri de iktidarın yapıyor olduklarını yanlışlarını anlatan, savaşı yere çalan barışı savunan bir bildiridir. Atılı suçların tamamı suç değil, barışı savunan savaşa hayır diyen bir metindir. Barışı savunmaya, savaşa hayır demeye devam edeceğim” dedi.   ÖZDEMİR: YARGILANMAMIZ BU ÜLKENİN AYBIDIR    Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir ise, DBP’nin iki eş genel başkanı Mehmet Aslan ve Sebahat Tuncel’in de siyasi faaliyetlerinden dolayı yargılandığını ifade ederek, DBP’nin de binlerce üye ve yöneticisinin tutukluluğuna işaret etti.   “Kürt sorunu çözülmedikçe buna benzer yargılamalar olacak” diyen Özdemir, “Demokratik siyasetin önünün tıkılmasını noktasında geldiğimiz aşama bizi kaygılandırıyor. Türkiye açık bir cezaevine dönüştü. Muhalif olarak kabul görülmüyor ve söylemlerimiz ‘terörize’ ediliyor. Siyasi iktidar politikalarımızı beğenmiyorsa eleştirebilir ama hukuken yargılama konusu yapılması bu ülkenin ayıbıdır” dedi.   Özdemir’in savunma yapmasıyla yargılananların savunması sona erdi. Duruşmaya öğlen arası verildi. Öğlen arasından müdafi avukatlarının savunmasıyla devam edilecek.